Atatürk Öldüğünde Dünya Ne Söylemişti?

Modern İslâm dünyasının en büyük Müslüman lideriydi ve eminim ki,

tüm Müslüman dünyası onun için matem tutacaktır

(The Statesman, 11 Kasım 1938).


Mustafa Kemal Atatürk, 72 yıl önce yaşama veda ettiğinde, sonraki yıllarda Pakistan’ı kuracak olan Muhammed Ali Cinnah, Hindistan’da basılmış bir gazeteye bunları söylemişti. Sadece 58 yıl süren ömrüne, inanılmaz işler sığdıran Atatürk hakkında, Dünya’nın ne söylediğini hiç merak ettiniz mi?
Bu sorunun yanıtını öğrenmek isteyenlere, Nuri Çolakoğlu’nun hazırladığı, Kasım 1938 Dünya Basınında Atatürk (İstanbul: Doğan Kitapçılık, 2004) başlıklı çalışmayı okumalarını öneriyorum. Albüm boyutunda olan bu çalışma, beş kıtadaki 43 ülkeden, 117 gazete taranmak suretiyle derlenmiş, 285 makaleyi içeriyor. Bu makalelerin manşetleri veya ilk cümleleri, Atatürk’ün hangi sıfat ve sembol ifadelerle anıldığını ortaya koymaktadır.
Yaratan, Kurucu, Büyük, Dahi, İnşa Eden, Geri Getiren, Kaderi Değiştiren, Teşkilatçı, İdareci, Baba, Kurtaran, Yeniden Doğuş Hareketini Başlatan, Asker, Politikacı, Ulusal Önder, Tarihi Değiştiren, Tarih Yaratan, Reformcu, Asil, Hayat Veren, Türkiye’nin Abraham Lincoln’ü, Devlet Adamı, Lider, Mimar, Şef, Geleceği Değiştiren, Çağdaşlaştıran ve Bağımsızlaştıran denilmiş onun için.
Atatürk’ün çağdaşı olup, bunca olumlu ve övgü dolu sıfat ve sembolle anılan, bir başka tarihi kişilik var mı bilemiyorum. Dikkatlice bakıldığında Atatürk’e Yaratan, Hayat Veren, Geleceği ve Kaderi Değiştiren gibi insanüstü (metafizik) meziyetler atfedildiği görülmektedir. Bilindiği üzere mistisizm (gizemcilik) öğretisi, kendisinde tanrısal bir ateş ya da kıvılcım bulunan insan ruhunun, çile çektikten sonra Tanrı’ya erişebileceğini savunmaktadır.
Avrupalı sınaîleşmiş devletlerin onlarca yıl sömürdüğü Asya ve Afrikalı halkların, emperyalizmi Doğu’da ülkesinden atan ilk isim olan Atatürk’ün ruhunda, tanrısal bir ateş ya da kıvılcım bulması son derece doğaldı. Hindistan Müslümanlarının bağımsızlık kazanmalarına katkı koyan iki önemli şairin kaleme aldığı şu dizeler, bu bağlamda çok anlamlıdır.

KEMAL PAŞA
Hamiyetli annenin cesur evladı
Kemal’in erkek sesi kükremektedir
Kan içen ifritlerin korkak feryadı
Karanlık dehlizlerde titremektedir

Harikalar yarattın sen Kemal kardeş
Harikalar Yarattın mucizeye eş

Kılıcınla Mübarek ol Kemal Paşa
Cehenneme gönderdin düşmanı. Yaşa!
Kükre! Kuvvet ver bize kutsal hıncından
Söyle! Korkmayan var mı Türk kılıcından

Kudretli Kemallere muhtacız biz de
Şahlanan bayrak oldun sen içimizde
Zayıfların sesine kim önem verir
Kana susayan düşman güçle devrilir

(Nazrul İslâm, 1919).

MUSTAFA KEMAL PAŞA’YA SESLENİŞ
Bir millet var… biz onun varlığı ile ulaştık
İlahi Kanunların gizli gerçeklerine
Bir bakışla yön verdi bizlere… dağlar aştık
Dünya güneşi olduk, bir kıvılcım yerine

Bir inilti gibiyiz… Nerede o borazanlar
Bir zamanlar avları taşırdı atlarımız…
Şimdi avlanan biziz… kırık pusatlarımız
Koş Mustafa Kemal, koş atın çatlayana dek…
Bizi tedbir mat etti… sana tedbir ne gerek…

(Muhammed İkbal, Milli Mücadele Yılları)

Müslüman Birliği Partisi’nin önerisi üzerine, Hindistan merkezi parlamentosu, Atatürk’ün anısına bir saygı ifadesi olarak bir gün tatil edilmişti. (The Statesman, 17 Kasım 1938) Singapurlu Müslümanlar, bazı caddeler üzerindeki dükkânlarını kapatmış ve camilerinde Atatürk’ün ruhunun şad olması için dualar okutmuşlardı (Malaya Tribune, 12 Kasım 1938). Bu türden örnekleri artırmak mümkündür.
Ne yazık ki, bazı cumhuriyet hükümetlerinin 1950 sonrası izlediği yanlış politikalar, Asya ve Afrikalı halkların Atatürk ve de anti-emperyalist Türkiye algısını fevkalade bozmuştur. Bu politikaların neler olduğu, bir başka yazının konusudur. Ancak merakınızı gidermek isterseniz, 1986 yılında ihdas edilen Atatürk Uluslararası Barış Ödülü’nün kimlere verildiğine bir bakınız. Böyle aymazlık olur mu dersiniz.
Eserin önünde bir kez daha saygı ve özlemle eğiliyoruz.

Bunları da sevebilirsiniz