Cumhuriyet Ne Kadar Tehlikede

2002 sonunda AKP iktidara geldiğinden beri, sürekli yinelediğimiz bir söz var;
«Cumhuriyet hiç bu kadar tehlikede olmamıştı!”
Her geçen yıl, AKP’nin Cumhuriyeti yok etmek için attığı adımlar hız kazanarak devam ettiği için, yurtseverler her yıl artan bir korku ile yinelediler bu sözleri:
«Cumhuriyet hiç bu kadar tehlikede olmamıştı.”
****
Gelinen noktada, artık ‘tehlike’ sözü az gelir oldu.
Kanser hücreleri vücudun her tarafına yayılmış gibi umutsuz bir durum söz konusu.
2003’te hastalanmaya başlayan Türkiye Cumhuriyeti’nde hastalık artık çok ilerledi.
Cumhuriyet ha öldü, ha ölecek…
Cumhuriyetin gömülme tarihi bile AKP tarafından belirlenmiş durumda:
2023… Yani kuruluşunun yüzüncü yılı.
AKP’nin, geriye dönük olarak ‘Karanlık Yüzyıl’ ilan edecekleri tarih.
Bu tarihe kadar, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet, temel ilkeleriyle birlikte yok edilecek…
Bu tarihe kadar, Atatürk’ün adı itibarsızlaştırılacak ve ulusun belleğinden silinecek…
Bunda başarılı olabilecekler mi?
Eğer bu gidişe dur diyecek bir yüksek irade olmazsa, önlerinde hiçbir engel yok gibi görünüyor.
Umutsuzlara umut olabilecek bu ışığın, bu yüksek iradenin ne olabileceği düşünülünce tek olasılık ortaya çıkıyor.
O da şudur; Tüm cumhuriyetçilerin ‘can havliyle’ bir araya gelmesi ile AKP’nin yapmakta olduklarına isyan edebilecek bir büyük kurtuluş refleksinin ortaya çıkması.
Bunu yapmayarak çaresizliğe teslim olmak ve işi önce ‘takdiri ilahi’ye, sonra da ‘ilahi adalet’e bırakmak ülkemizi fela kete götürecek gibi görünüyor.
Mistisizm kullanılarak cehalete tutsak edilen toplumlar- ne yazık ki ülkemiz de bunlardan biridir- her şeyi Allah’ın takdirine bırakarak işin içinden sıyrılma kolaylığını gösterirler. (Bazı tıbbi ve ilahi olaylardan medet uman dostlarımızın kulakları çınlasın!)
****
Peki, Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Atatürk ilkelerini yok etmeden önce bilinçli ve demokratik bir halk hareketi ile bu iktidarın sonu getirilebilir mi?
Yüksek irade dediğimiz, halkın demokratik yolla AKP’yi bertaraf etmesi olası mıdır?
Elbette bu sağlanabilir.
Ne kadar karanlık bir tablo olursa olsun, herkes elinden geleni yaparsa ve bir mum yakmaya çalışırsa AKP’nin sandığa gömülmesi işten bile değildir.
****
Aslında AKP’nin yetiştirdiği ve devletin can alıcı köşelerine yerleştirdiği kadrolar, bilmeden halkımızın -hiç olmazsa bir bölümünün- bilinçlenmesine hizmet etmekte ve uyanmamızı sağlamaktadır.
Atatürk’e yönelik her saldırı…
Cumhuriyet değerlerine yönelik her aşağılama…
Tepkisizliğin tepkiye dönmesine yardım edici olmaktadır.
Bu bir umuttur…
Daha kötüsünü yapsınlar…
Atatürk’ün adını yasaklasınlar… Medrese eğitimini başlatsınlar… Ulusal bayramları bayram olmaktan çıkarsınlar…
Yavaş yavaş ısınan sudaki kurbağanın tepkisizliği içindeki halkımızın uyanmasına yardım edici olacaklardır.
Halkımız onları daha iyi tanısın ki, yüreği yansın ve ‘neler oluyor!’ sorusunu sorarak AKP’yi yargılamaya başlasın…
****
AKP tarafından neredeyse kutlanılmayan her Cumhuriyet Bayramı’nda, halkın -giderek artan sayıda katılımla- alternatif kutlamalar yapması böyle bir ulusal bir refleksin başlamakta olduğunun göstergesi değil mi?
Bu refleksin başlaması biraz gecikmiş olsa da, yüksek bir düzeye ulaşması gecikmemelidir. Cumhuriyet tam olarak yok edilmeden ve Atatürk’ün ilkeleri çocuklarımıza unutturulmadan halkımız AKP uygulamalarına cezayı kesmelidir.
Yoksa 2023’e kadar atı alan Üsküdar’ı geçecek, ona göre!
Anahtar Sözcükler: Cumhuriyet Bayramı.
Başlık Altı:Halkımız onları daha iyi tanısın ki, yüreği yansın ve ‘neler oluyor!’ sorusunu sorarak AKP’yi yargılamaya başlasın…

2002 sonunda AKP iktidara geldiğinden beri, sürekli yinelediğimiz bir söz var;

«Cumhuriyet hiç bu kadar tehlikede olmamıştı!”

Her geçen yıl, AKP’nin Cumhuriyeti yok etmek için attığı adımlar hız kazanarak devam ettiği için, yurtseverler her yıl artan bir korku ile yinelediler bu sözleri:

«Cumhuriyet hiç bu kadar tehlikede olmamıştı.”

****

Gelinen noktada, artık ‘tehlike’ sözü az gelir oldu.

Kanser hücreleri vücudun her tarafına yayılmış gibi umutsuz bir durum söz konusu.

2003’te hastalanmaya başlayan Türkiye Cumhuriyeti’nde hastalık artık çok ilerledi.

Cumhuriyet ha öldü, ha ölecek…

Cumhuriyetin gömülme tarihi bile AKP tarafından belirlenmiş durumda:

2023… Yani kuruluşunun yüzüncü yılı.

AKP’nin, geriye dönük olarak ‘Karanlık Yüzyıl’ ilan edecekleri tarih.

Bu tarihe kadar, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet, temel ilkeleriyle birlikte yok edilecek…

Bu tarihe kadar, Atatürk’ün adı itibarsızlaştırılacak ve ulusun belleğinden silinecek…

Bunda başarılı olabilecekler mi?

Eğer bu gidişe dur diyecek bir yüksek irade olmazsa, önlerinde hiçbir engel yok gibi görünüyor.

Umutsuzlara umut olabilecek bu ışığın, bu yüksek iradenin ne olabileceği düşünülünce tek olasılık ortaya çıkıyor.

O da şudur; Tüm cumhuriyetçilerin ‘can havliyle’ bir araya gelmesi ile AKP’nin yapmakta olduklarına isyan edebilecek bir büyük kurtuluş refleksinin ortaya çıkması.

Bunu yapmayarak çaresizliğe teslim olmak ve işi önce ‘takdiri ilahi’ye, sonra da ‘ilahi adalet’e bırakmak ülkemizi fela kete götürecek gibi görünüyor.

Mistisizm kullanılarak cehalete tutsak edilen toplumlar- ne yazık ki ülkemiz de bunlardan biridir- her şeyi Allah’ın takdirine bırakarak işin içinden sıyrılma kolaylığını gösterirler. (Bazı tıbbi ve ilahi olaylardan medet uman dostlarımızın kulakları çınlasın!)

****

Peki, Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Atatürk ilkelerini yok etmeden önce bilinçli ve demokratik bir halk hareketi ile bu iktidarın sonu getirilebilir mi?

Yüksek irade dediğimiz, halkın demokratik yolla AKP’yi bertaraf etmesi olası mıdır?

Elbette bu sağlanabilir.

Ne kadar karanlık bir tablo olursa olsun, herkes elinden geleni yaparsa ve bir mum yakmaya çalışırsa AKP’nin sandığa gömülmesi işten bile değildir.

****

Aslında AKP’nin yetiştirdiği ve devletin can alıcı köşelerine yerleştirdiği kadrolar, bilmeden halkımızın -hiç olmazsa bir bölümünün- bilinçlenmesine hizmet etmekte ve uyanmamızı sağlamaktadır.

Atatürk’e yönelik her saldırı…

Cumhuriyet değerlerine yönelik her aşağılama…

Tepkisizliğin tepkiye dönmesine yardım edici olmaktadır.

Bu bir umuttur…

Daha kötüsünü yapsınlar…

Atatürk’ün adını yasaklasınlar… Medrese eğitimini başlatsınlar… Ulusal bayramları bayram olmaktan çıkarsınlar…

Yavaş yavaş ısınan sudaki kurbağanın tepkisizliği içindeki halkımızın uyanmasına yardım edici olacaklardır.

Halkımız onları daha iyi tanısın ki, yüreği yansın ve ‘neler oluyor!’ sorusunu sorarak AKP’yi yargılamaya başlasın…

****

AKP tarafından neredeyse kutlanılmayan her Cumhuriyet Bayramı’nda, halkın -giderek artan sayıda katılımla- alternatif kutlamalar yapması böyle bir ulusal bir refleksin başlamakta olduğunun göstergesi değil mi?

Bu refleksin başlaması biraz gecikmiş olsa da, yüksek bir düzeye ulaşması gecikmemelidir. Cumhuriyet tam olarak yok edilmeden ve Atatürk’ün ilkeleri çocuklarımıza unutturulmadan halkımız AKP uygulamalarına cezayı kesmelidir.

Yoksa 2023’e kadar atı alan Üsküdar’ı geçecek, ona göre!

Bunları da sevebilirsiniz