yaşam devingenliğinden notlar

ve sesin ellerime düştü…

dinle,
gökyüzü yırtıldı az önce
ve sesin
ellerime düştü.
yitmiş bir coğrafyaydı aşkımızın yolları,
pusular, ölümler, ihanetlerden geçtik
gözler de yırtıldı,
bir kuş vuruldu
eylüldü, güvercindi, aşktı,
ve tüm aşklar da yitince
sesin ellerime düştü.
ellerim mayınlanmış sınırlarda
adımlarımsa yiten bir coğrafyada kayboldu.
dinle,
geçmişini yaşayan bir yalnızlıktır bu,
herkes
çekip giderken yenilmiştir biraz,
ve tüm kaçışlar
yalnızlıktır sonuçta.
konuşmaların çağıltısı da söner alevlerde
çiçekler de kurur,
yorulursan
zor gelir kendini değiştirmek,
o zaman
önce kendini doğur,
ve tüm yıldızların söndüğünde
eski fotoğrafların tümünü yak,
ya ısın aydınlığında
ya tutuş aydınlık ol.
unutma,
her ölüm sahibini arar sonuçta.
dinle,
tutuklanmış bir aşkın isyanıdır bu
paranoyalar taşıdık kaçışlarımızda,
adımızdı sonbahar
onun boğucu yalnızlığı,
denizler de vurulmuştu
güvercindi aşktı tutuklanmıştı,
o zaman
yalnızı ateşe attım
ateş tutuştu,
yalnızlıktı kalan yine geriye,
bir otobüs dolusu ateştik
sınırlar geçtik pasaportsuz,
kimliksiz.
aranıyor listelerinde gördük kendimizi
bize hiç benzemeyen fotoğraflardı suratlar,
kimliklerimiz değişti.
dinle,
uzaklardan geliyorum
yorgunum,
odamı özledim
kitaplarımı kimliğimi
yağmurlarını özledim bu kentin,
boğucu soluksuz kuşlarını
ellerini özledim.
kaybolmuş bir kimlikti aşkımız
dudaklarım yoktu,
gözlerimle boğulmuştu bu atlasın
tüm denizleri.
ellerimle koparırken tek tek
sınır tellerini,
resimlerimi reddettim
sorgularımı kimliğimi,
aşkımızın dolu dizgin koşan atını.
dinle,
yüreğimdir bu,
hep kanayıp duran.
güvercin ve aşk
ve yırtılan gökyüzü.
İnanma yalandır kimlikler,
eski filmlerin yeniden aktarımıdır.
herkes biraz jöndür kendine,
çünkü aynalar aldatıldı.
aşk filmleri hep palavradır
tüketilir,
ve her doğum
kendi ölümünü arar tarihte,
dinle,
gökyüzü yırtıldı az önce
ve yeni bir coğrafya düştü ellerime…
eylül sina

dinle,

gökyüzü yırtıldı az önce

ve sesin

ellerime düştü.

yitmiş bir coğrafyaydı aşkımızın yolları,

pusular, ölümler, ihanetlerden geçtik

gözler de yırtıldı,

bir kuş vuruldu

eylüldü, güvercindi, aşktı,

ve tüm aşklar da yitince

sesin ellerime düştü.

ellerim mayınlanmış sınırlarda

adımlarımsa yiten bir coğrafyada kayboldu.

dinle,

geçmişini yaşayan bir yalnızlıktır bu,

herkes

çekip giderken yenilmiştir biraz,

ve tüm kaçışlar

yalnızlıktır sonuçta.

konuşmaların çağıltısı da söner alevlerde

çiçekler de kurur,

yorulursan

zor gelir kendini değiştirmek,

o zaman

önce kendini doğur,

ve tüm yıldızların söndüğünde

eski fotoğrafların tümünü yak,

ya ısın aydınlığında

ya tutuş aydınlık ol.

unutma,

her ölüm sahibini arar sonuçta.

dinle,

tutuklanmış bir aşkın isyanıdır bu

paranoyalar taşıdık kaçışlarımızda,

adımızdı sonbahar

onun boğucu yalnızlığı,

denizler de vurulmuştu

güvercindi aşktı tutuklanmıştı,

o zaman

yalnızı ateşe attım

ateş tutuştu,

yalnızlıktı kalan yine geriye,

bir otobüs dolusu ateştik

sınırlar geçtik pasaportsuz,

kimliksiz.

aranıyor listelerinde gördük kendimizi

bize hiç benzemeyen fotoğraflardı suratlar,

kimliklerimiz değişti.

dinle,

uzaklardan geliyorum

yorgunum,

odamı özledim

kitaplarımı kimliğimi

yağmurlarını özledim bu kentin,

boğucu soluksuz kuşlarını

ellerini özledim.

kaybolmuş bir kimlikti aşkımız

dudaklarım yoktu,

gözlerimle boğulmuştu bu atlasın

tüm denizleri.

ellerimle koparırken tek tek

sınır tellerini,

resimlerimi reddettim

sorgularımı kimliğimi,

aşkımızın dolu dizgin koşan atını.

dinle,

yüreğimdir bu,

hep kanayıp duran.

güvercin ve aşk

ve yırtılan gökyüzü.

İnanma yalandır kimlikler,

eski filmlerin yeniden aktarımıdır.

herkes biraz jöndür kendine,

çünkü aynalar aldatıldı.

aşk filmleri hep palavradır

tüketilir,

ve her doğum

kendi ölümünü arar tarihte,

dinle,

gökyüzü yırtıldı az önce

ve yeni bir coğrafya düştü ellerime…


eylül sina

Bunları da sevebilirsiniz