Tarıma Kırmızı Kart

İnsanoğlu binlerce yıllık geçmişinde bilgisayarsız, internetsiz, telefonsuz, çamaşır makinesiz, otomobilsiz, uzun yıllar geçirmesine karşılık gıdasız geçirdiği hiçbir dönemi olmamış. Bütün canlılar gibi insanların da yaşayabilmeleri için birinci koşul beslenebilmeleri. Bu açıdan bakıldığında tarım, insanlık için yaşamsal bir faaliyet olarak karşımıza çıkıyor. İnsanoğlunun geçirmiş olduğu avcılık ve toplayıcılık döneminden sonra başlayan tarımsal faaliyetten ilk zamanlarda tek beklenen beslenme, barınma ve giyim gibi ihtiyaçları karşılaması olmuş. Ancak aradan geçen zaman içerisinde tarım bu ihtiyaçları karşılamak dışında da bir takım görevler üstlenmiş. Bugün ise tarım sektöründen insanların gıda ihtiyacını karşılaması, milli gelire ve dış ticarete katkı sağlaması, sanayi sektörüne hammadde üretmesi, işgücüne katkı sağlaması ve kalkınmanın finansmanını sağlaması bekleniyor. Bu görevler göz önünde tutulduğunda tarımın bir ülke için ne kadar önemli ve stratejik olduğu daha iyi anlaşılıyor.
Tarım politikamız yanlış
Türkiye 72 milyon nüfusu ve 78 milyon hektar yüzölçümüyle oldukça büyük bir ülke. Yaklaşık 30 milyon hektarlık tarım arazisinin 5 milyon hektarı sulanabilir. Mera alanı ise son yıllarda azalmasına rağmen 12,3 milyon hektar. 2009 krizinde işten çıkarılanların köylerine dönmesiyle birlikte tarımda istihdamın arttığı düşünülürse, tarım kurtarıcı bir sektör olarak karşımıza çıkıyor.
Ancak Türkiye’de son yıllarda uygulana tarım politikaları hayal kırıklığı yaratıyor. Tarımda çalışan nüfusu azaltacağız diye, insanlar tarımdan koparılarak şehirlere getiriliyor. Bu tabii ki zorla değil, uygulanan fiyat politikalarıyla yapılıyor. Örneğin, son on yıllık dönemde toplam işlenen tarım alanı 2,3 milyon hektar azalmış. Yine üreticiler köylerinde 2 milyon ekilebilir tarım alanını para kazanamadıkları için boş bırakmışlar. Toplam hayvan varlığımız 85 milyon baştan, 38 milyona düşmüş. 2008 yılında tarımsal ithalat 6,4, tarımsal dış ticaret açığı 2,3 milyar dolara fırlamış.
Ne yapılmalı?
Ülkemizde bunlar olurken, diğer yandan da çokuluslu gıda şirketleri az gelişmiş ülkelerdeki küçük çiftçilere ait verimli toprakları ele geçiriyorlar. Etiyopya ile Endonezya’da şimdiden 40 milyon hektardan fazla tarım arazisi büyük şirketlerin eline geçti. Sizce neden acaba?
Çünkü ileride gıda önemli bir silah olarak kullanılacak. 2050 yılında 9,5 milyara çıkacağı ön görülen dünyada ciddi bir gıda sıkıntısı bekleniyor. Üretici gelecekte dünyanın efendisi olacak.

Bunları da sevebilirsiniz