Dünya’da BT’de Yaşanan Değişimler

Bilim ve teknoloji (BT), toplumların ekonomik büyümesinde olduğu kadar, refah ve gelirin eşitlikçi bir şekilde bölümü açısından da stratejik öneme sahiptir. Bu nedenle, BT politikalarının belirlenmesinde, devletin müdahalesi salt yasama ve yürütmeyi yönlendirmekle kalmaz, belli aşamalarda kimi rollerin kamu kurumlarınca üstlenmesi şeklinde de ortaya çıkar. Söz konusu müdahalenin boyutu ise, ekonomik ve toplumsal ayrımlar nedeniyle ülkeden ülkeye ayrım gösterir ya da göstermek zorundadır. Bir başka deyişle, o ülkeye özgü pek çok desen taşır. Kısacası, BT evrensel olduğu kadar ulusal olmak zorundadır (Kaymakçı, 2006). Ancak burada da iktidarın sınıfsal niteliği, BT’nin çıktılarının dağıtımında etkili olur. Bir başka deyişle temel sorunlardan biri de, BT’nin çıktılarında paylaşımın nasıl olacağı konusudur. Tarihsel süreç dikkate alındığında, sınıflı toplumlarda egemen sınıfların BT’nin üretim, değişim ve paylaşım sürecinde belirleyici olduğu görülmektedir (Şahin ve Erşen, 2008).
Günümüzde, BT’nin üretim, değişim ve paylaşım sürecini belirleyen önemli bir etmen de, merkez ve çevre ülkeler arasındaki ayrımdır. Bir başka deyişle, yaşamakta olduğumuz küreselleş(tir)me(*) sürecinde, daha doğrusu yeni-liberal politikaların egemenliğindeki BT üretimi, merkez ülkelerin büyük ölçüde denetiminde sürdürülmektedir. Çevre ülkeleri de merkez ülkelerin araştırma-geliştirme (Ar-Ge) ile ürettikleri teknolojilerin son ürünlerini denetimli olarak tüketebilmektedirler. Ancak anılan bu durum, teknolojik ilerlemenin bir doğa yasası gibi küreselleş(tir)meyi sürüklediği savını ortaya çıkarmıştır. Bu sav ise, «teknolojik gelişmeye karşı durulamayacağına göre yeni-liberal politikaların da kaçınılmaz olarak gerekliliği” görüşüne dayanak oluşturmuştur (Somel, 2002).
Gelinen aşamada, teknolojik ilerleme ile yeni-liberal politikalar arasında ilişkinin sağlıklı olarak ortaya konulması bir zorunluluktur. Teknolojik ilerleme ve buluşlar; elbette ülkelerarası mal, hizmet ve sermaye hareketlerini hızlandırmış ve ucuzlatmış, sanayi ürünlerinin değişik aşamalarının başka ülkelerde üretilmesini olası kılmıştır. Bunlara ek olarak, bilgiye daha kolay ulaşılabileceği sanısını da ortaya çıkarmıştır (Petras, 2002). Ancak BT’nin, merkez ülkeler ya da onların denetimindeki tekelci şirketlerin (TŞ)(**) çıkarları doğrultusunda, (bunun tersi de söylenebilir), refahın ülkeler arasında dağıtımında giderek artan ayrımları da ortaya çıkarmıştır. Örneğin 1970’li yıllarda merkez ülkeleri-nüfusları dünya nüfusunun yüzde 15’i kadardır- dünya pastasından yüzde 60 oranında pay alırken, günümüzde bu pay yüzde 90’a yaklaşmıştır (Kaymakçı, 2009). Bu duruma göre, küreselleş(tir)meyi sürükleyen şeyin, BT üretimi olmadığı, ülkelerarası mal, hizmet ve sermaye hareketlerini hızlandırmaya yönelik kâr güdüsü olduğu rahatlıkla söylenebilir. Bu kâr güdüsü ile hareket eden TŞ’ler, dünyada üretilen maddi ve manevi her şeyi merkezleştirmek ya da denetlemek isteğindedirler. Özetle, Ar-Ge etkinlikleri, büyük ölçüde TŞ’ler tarafından yapılmakta ve yönlendirilmektedir. Buna «Bilimin Sermayeye Endekslenmesi” adı verilmiştedir (Narin, 2008).
Bu yazı,”Küreselleş(tir)me Sürecinde Türkiye’de BT Politikaları Üzerine Çözümlemeler” makalesinin «Küreselleş(tir)me Sürecinde Dünya’da BT’de Yaşanan Değişimler” bölümünü içermektedir. Bu, giderek dış dinamiklerin etkisi altına giren Türkiye’de BT politikalarını algılamak için bir zorunluluktur.


Küreselleş(Tir)Me Sürecinde Dünya’da Bt’de Yaşanan Değişimler


Küreselleş(tir)me sürecinde BT‘de yaşanan değişimler şöyle sıralanabilir (Kaymakçı, 2006);
Bilimsel etkinlikler ağırlıklı olarak TŞ’ler tarafından yapılıyor ve yönlendiriliyor.
Küreselleş(tir)me süreciyle kapitalizminde kâr güdüsünün ağırlığının başat duruma gelmesi, yatırımların çok kısa bir süreç içinde üretime dönüştürülmesi zorunluluğunu ortaya çıkarmıştır. Bu nedenle TŞ’ler, kendi Ar-Ge birimlerini kurmuşlar ya da var olanları büyütmüşlerdir. Buna bağlı olarak ürettiklerini patentlemişler ve bilgi tekelini gerçekleştirmişlerdir. Örneğin, tarım teknolojilerinde, tohum ve hayvanın patentlenmesinde yeni bir egemenlik alanı ortaya çıkmış, ancak bu durum kamu ve çevrenin zararına gelişmiştir.
Üniversiteler ve kamu araştırma kurumları da bilimsel etkinliklerini TŞ’ler için yapıyorlar.
Batı’daki üniversite ve kamu araştırma kurumları, tekelci sermayenin yapmadığı ya da yapamadığı bilimsel etkinliklere yöneltilmişlerdir. Böylece, TŞ’lerin araştırma yeteneğini geliştirmişlerdir. Yönlendirmenin yanında, anılan kurumların etkinliklerini kaybetmeme düşüncesi de egemen olmuştur. Sonuçta kamu araştırma birimlerinde, uzun verimli ve kapsamlı araştırmalar yerine, ağırlıklı olarak şirketlere çıkar sağlayacak çalışmalar öne çıkmıştır. Bir başka deyişle üniversite ve kamu araştırma birimleri, tekelci piyasanın aktörü durumuna getirilmişlerdir. Akademik yaşamda görülen bu değişim ya da dönüşüm «Akademik Kapitalizm” olarak adlandırılmıştır (Rhoades ve Slaughter, 2004; Tural, 2004). Firmalarla olan ilişki aynı zamanda, akademisyen ve araştırıcılar arasında tabakalaşmayı da ortaya çıkarmıştır.
Bilimsel etkinlikler küreselleştirilmiyor
Küreselleş(tir)me sürecinde, sadece üretimin çevre ülkelerine aktarıldığı görülmektedir. Tekeller, üretimlerini işgücünün ucuz ve kaynak aktarımının olası olduğu herhangi bir çevre ülkesine götürdükleri halde, Ar-Ge etkinliklerini aktarmamışlardır. TŞ’ler, gelişmekte olan ülkelerde Ar-Ge yapmamakta, bu ülkelerde var olan Ar-Ge etkinliklerini geriletmeye ve/veya denetim altına almaya çalışmaktadırlar. Büyük firmalar, sadece gelişmiş ülkelerde Ar-Ge yatırımını gerçekleştirmişlerdir. Bu anlamda az gelişmiş ülkelerin BT yapma şansları ve olanakları da giderek yok olma noktasına getirilmektedir.
Bilimsel etkinlikler ile toplumda yapay gereksinmeler yaratıldı ve yaratılıyor
Ar-Ge etkinliklerinde kâr güdüsünün öne çıkarılması, toplumda yapay gereksinmeleri de ortaya çıkarmıştır. Bilim insanları, bulundukları coğrafyanın sorunlarını çözmek yerine, TŞ’lerin gereksinim duydukları araştırmalara yönelerek toplumuna ve sorunlarına yabancılaşmaya başlamışlardır (Ortaş, 2002). Burada en çarpıcı örnekler, sağlık ve gıda alanlarında verilebilir. Sağlık alanında, Ar-Ge ve yatırımların fazla kâr getirmeyen, ancak giderek artan hastalıklar için koruyucu hekimlik alanına değil, zengin batı pazarına ve katmanlarına yönelik olarak yapıldığı bilinmektedir. Bu bağlamda, yaklaşık otuz bin yeni hastalığın ve her hastalığa yeni bir ilaç bulunduğu gözlemlenmiştir (Dede, 2004). Gıda alanında da buna benzer ürünlerin piyasaya sürüldüğü görülmektedir.
Bilimsel etkinlikler ile yeni teknoloji üretimi öne çıkıyor
TŞ’ler tarafından yönetilen Ar-Ge’de; Biyoteknoloji, yeni enerji kaynakları, yeni malzemeler, yeni denetim ve iletişim gibi alanlarda yeni teknolojilere ağırlık vermeye başlanmış ve bu alanlarda bilgi tekeli ortaya çıkmıştır.
TŞ’lerin etkisiyle üniversitelerde de yapısal değişim olmuştur.
Batı ülkelerinde kamu üniversiteleri, topluma bilgi üretmek ve eğitim vermek yerine, TŞ’lerin bu doğrultuda gereksinmeleri karşılar duruma getirilmişlerdir. Burada, devletin yüksek öğretime ayrılan kaynakları azaltması da rol oynamıştır. Kaynakları azalan üniversiteler, sanayi-ticaret ve askeri işbirliğinin güçlendirilmesinde bir hizmet sektörü durumuna indirgenmişlerdir. Öğrenciler müşteri, ya da tüketici, bölüm başkanları şube yöneticisi, rektörler şirket müdürü ve üniversiteler şirket olmuşlardır (Oktik, 2002). Bu bağlamda öğretim elemanları, müfredatı aktaran, özel sermayeden proje getiren ve onlara danışman birey durumuna gelmişlerdir.
Küreselleştirme sürecinde özellikle Anglo-Sakson devletlerinde üniversiteler ve kamu araştırma birimlerinde meydana gelen değişimler şöyle özetlenebilir (Bok, 2006; Bülbül, 2006);
· TŞ’ler kendi Ar-Ge birimlerini kurmuşlardır.
· Kamuda çalışan araştırıcılar, çalışma konularını belirlerken TŞ’lerin güdümüne girmişlerdir.
· Bilimsel etkinlikler küreselleşmemiş, bilgi tekeli kurulmuştur.
· Çevre ülkelerinin bağımsız BT üretimi olanakları, yok olma aşamasına getirilmiştir.
· Üniversitelerin bölüm eğitimleri de, tekelci piyasa gereksinimlerine göre şekillenmiştir.
Sonuçta batılı üniversitelerde, bilimin (ve eğitimin), toplum ve sektörlerin gereksinimlerine göre değil, tekelci pazar ekonomisinin çıkarları doğrultusunda şekillendirildiği gözlemlenmektedir. Doğal olarak anılan değişimler, çevre ülkelerine de yansımıştır. Ancak bu yansıma, Türkiye örneğinde olduğu üzere bilimsel taşeronluk biçiminde ortaya çıkmaktadır (Kaymakçı,2010). Son yıllarda AB projelerinin büyük bir çoğunluğu, Türk bilim adamlarının önerdiği projelerden çok, batılıların projelerine ortak olma ya da onların öngördüğü araştırmaları yapmak şeklinde gelişmektedir.

Kaynakça


Bok, D. 2006. Piyasa Ortamında Üniversiteler Yüksek Öğretimin Ticarileşmesi. Çeviri: Yıldırım, B., İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul.
Bülbül, T. 2006. Dönüşen Üniversitenin Dönüştürdükleri. Araştırma Kavramı ve Pratikleri. Ölçü, Mühendislikte, Mimarlıkta ve Planlamada Aralık, 2006.
Dede, N.O. 2004. (Çeviri) İlaç Şirketleri Durmadan Yeni Hastalıklar Yaratıyor, Cumhuriyet Bilim-Teknik, Sayı, 888 (Kaynak:Der Spiegel, 33/2003).
Kaymakçı, M. 2006. Küreselleş(tir)me Sürecinde Türkiye’de Bilim ve Teknoloji. Ulusal Bağımsızlık İçin Türkiye İktisat Kurultayı Bildiri Kitabı, Malatya.
Kaymakçı, M. 2009. Türkiye Tarımı Üzerine Notlar. Yeniden Rumeli ve Anadolu Müdafaa-i Hukuk Yayınları, Antalya.
Kaymakçı,M.,2010.Küresel Kapitalizme Karşı Tarım Yazıları. Yeniden Rumeli ve Anadolu Müdafaa-i Hukuk Yayınları, Antalya.
Narin, Ö. 2008. Bilim ve İktidar Arasındaki İlişkinin Çözümlenmesinde « Eski” Bir Ayrıma Başvurulabilir mi? Bilimin « Gerçek Boyunduruk Altına Alınışı « Real Sumsumption” (İç) Bilim ve İktidar. Dipnot Yayınları, Ankara.
Oktik, N. 2002. Globalleşme ve Yüksek Öğrenim. Doğu Batı, Yıl 5, Sayı:18.
Ortaş, İ. 2002. I Tipi mi, Yoksa T Tipi ve Õ Bilim Mi?. Mart 2002. Üniversite ve Toplum Dergisi.
Petras, C. 2002. Küreselleşme ve Direniş. Cosmopolitik Kitaplılığı 1, İstanbul.
Rhoades, Gve Slaughter, S. 2004. Academic Capitalism in the New Economy: Challenges and Choices. Baltimore Md: The Johns Hopkins University Pres.38-51, http://www.aft.org./.
Somel, C. 2002. Az Gelişmiş Perspektiften Küreselleşme. Doğu Batı, Yıl:5, Sayı:18.
Şahin,Y. E¸Erşen A. 2008. Bilimin Ekonomi Politiği (İç.), Bilim ve İktidar, Dipnot Yayınları, Ankara.
Tural, N.O. 2004. Küreselleşme ve Üniversiteler. Ankara: Kök Yayıncılık.
.

Bunları da sevebilirsiniz