Kılıçdaroğlu Artık Çok Rahat

Ankara’daki 12 000 kişilik Arena Kapalı Spor Salonu, meğer ne kadar küçükmüş!
11 30’da başlayacağı bildirilen kurultay için 09 00’da gittim salona… Daha o saatte, ağzına kadar dolu olması yetmiyormuş gibi bir o kadar kişi de dışarıda kalmıştı…
Salondaki CHP’lilerin yaş ortalaması daha önceki kurultaylardan biraz farklıydı. Genç sayısı her zamankinden çok daha fazlaydı…
Evet, belki de ilk kez 12 000 kişilik tribünlerin çok büyük kısmı gençlerden oluşuyordu…
Bu gençlik faktörü, heyecan ve coşku olarak da yansıyordu salona…
Ve salon inliyordu; ‘İşçi Kemal…Memur Kemal…Köylü Kemal…Halkçı Kemal…İnsan Kemal…’ diye.
Sendikacılar, meslek kuruluşları, siyasi partiler, demokratik kitle örgütleri, sanatçılar ve azınlıklar, neredeyse tüm toplum çağrılmıştı kurultaya…
Her kesimi kucaklayacağını, hiçbir kesimi dışlamayacağını göstermeye çalışıyordu Kılıçdaroğlu…
Başta yabancı misyon temsilcileri olmak üzere herkes Kemal’in performansını ve vereceği mesajları merak ediyordu…
****
Konuşması da çağrı listesindeki çeşitliliği taşıyordu…
Kürt sözünü bile etmeden, Kürtleri de kucaklayacağını…
Din sözünü etmeden, dini bütün yurttaşlarımızın duyarlıklarına saygı göstereceğini anlatıyordu…
Elbette ezilenlere, yoksullara, işçiye ve köylüye de sahip çıkıyordu…
Konuşmasında, Ecevit’in 1970’lerdeki ‘İnsanca ve Hakça Bir Düzen’ söyleminden esintiler vardı…
Belki, «Toprak işleyenin, su kullananın” demedi ama, mayınlı arazilerin köylüye dağıtılacağını söylüyordu…
Bunun da ötesine geçen başka vaatleriyle de Kılıçdaroğlu, 1970’lerin Karaoğlan’ı, Bülent Ecevit’in yıldızlaştığı günleri anımsatıyor ve salonda büyük bir coşku yaratıyordu…
****
Batı ve AB ile ilişkilerin nasıl olacağını merak eden yabancı misyon temsilcileri çok açık olmasa da, sanıyorum istedikleri mesajı aldılar Kılıçdaroğlu’ndan…
AB’nin dikkatini çekti, Türkiye üzerinde yapmakta oldukları değerlendirme hataları için…
«Size karşı sıcağız, ama siz hem bizi yanlış anlıyor ve hem de AKP’ye fazlasıyla prim vererek yanlış yapıyorsunuz” diyordu…
ABD ile ilişkilere ise pek değinmedi…Belki daha baştan bir rahatsızlık yaratmak istememişti…
Sadece söyledikleriyle değil, PM’ne aldığı dış politika ekibiyle de (Loğoğlu, Pazarkaya, Korutürk) Batı ile sıcak ilişkiler kurmak istediğini anlatıyordu…
Bir buçuk saatlik konuşmasında coşkuyu yüksek tutmayı bildi CHP’nin Kemal’i…
Kendisine sadece ‘Kemal’ denilmesinden hoşlandığını bilen tribünler, baştan sona ‘Kemal’ diye inlettiler salonu…
‘Dürüst Kemal…İnsan Kemal…’diye…
****
Parti Meclisi (PM) listesini görünce, Kılıçdaroğlu’nun şunlara özen gösterdiği anlaşılıyor;
1-Türkiye’nin sorunlarını ve çözümlerini bilen ve projeler üretebilecek bir teknik kadro oluşturmak…
2-Değişik sosyal kesimlerden temsilci almak…
3-Baykal ve Sav gruplarındaki kırılganlığı azaltmak…
4-Ecevit DSP’sini CHP içine katmak…
Bunlar içinde en çok da, bir teknik kadro oluşturma düşüncesinin egemen olduğu görülüyor…
Bu konuşmayı dinleyince ve PM kadrosunu görünce, yakın gelecekte parti tüzüğünde bazı değişikliklerin yapılacağını düşünüyor insan…
CHP’nin temel ilkelerine dokunmadan, ‘Yeni CHP’ imajı ile uyumlu bir tüzüğün hazırlanacağının ışıkları var bu kurultayda…
Bir de farklı nitelikteki iki ilginç kişinin-Elazığ’dan bir din adamı ile Diyarbakır eski Baro Başkanı’nın- PM’ne alınması bu ‘Yeni CHP’ için ipuçları veriyor…
****
Sonuç olarak CHP’nin son kurultayının ardından şunları söyleyebiliriz:
1-Kemal Kılıçdaroğlu, artık rahat çalışabileceği bir PM’ne kavuşmuştur…
2-Haziran’da yapılacak seçimde TBMM kadrosunu tek başına oluşturabilecek gücü elde etmiştir…
3-Türkiye’nin geleceğini şekillendirebilecek ve CHP’yi ‘Yeni CHP’ haline getirebilecek kararları alabilecek rahatlığa kavuşmuştur…
****
Güçlü olmak elbette bir parti lideri için çok önemlidir…
Ancak Türkiye gibi siyasal etiğin çok kolay ayaklar altına alındığı ve karşı tarafın ahlak dışı her yola başvurabildiği bir ülkede Kemal Kılıçdaroğlu’nun işi öyle göründüğü kadar kolay olmayacaktır…
Çünkü, seçime kadar AKP’nin acımasız ve etik dışı yıpratma kampanyası ile yüzleşecek, seçimden sonra ise parti içi muhalefetin gerçek yüzü ile karşılaşacaktır…
Ve belki de, Kılıçdaroğlu’nu zorlayacak en önemli şey, hem Doğu ile Batı ve hem de farklı sosyal kesimler arasındaki duyarlıkları bir arada göğüslemek olacaktır…
Bu da zor mu zordur…

Bunları da sevebilirsiniz