Gelişmekte olan ülkelerin en büyüğü ve gelişmiş ülkelerin tartıştığı Çin, son çeyrek yüzyıl boyunca hem ekonomik hem de siyasi anlamda genişlemeye devam etti. ABD’nin Tayvan’a büyük miktarda silah satması, bu konuda ABD ile Çin arasında yaşanan gerginlikler, Çin’de Google’a yapılan saldırılar, yuan üzerindeki tartışmalar ve Çin ekonomisinin kesintisiz büyümesi gündemdeki konular arasındadır.
Gündemde olan bir diğer konu ise Çin’in ham madde ihtiyaçları, daha doğrusu bu ihtiyaçları karşılama girişimleridir. Ham madde fiyatlarındaki son artışların en önemli sebeplerinden birinin, Çin’in alımları olduğu sır değildir. Ancak Çin satın alımlarla yetinmiyor, dünyanın farklı bölgeleri ile stratejik ilişkiler de kuruyor. Bu bölgelerden biri de Afrika kıtasıdır.
Çin Afrika’da ne yapıyor?
Çin’in Afrika’daki zengin yeraltı kaynaklarına yaklaşımı, bölgede uzun yıllardır çalışan Batı şirketlerinden farklıdır. Bu bağlamda en iyi örnek Nijerya’dır. Çin Dışişleri Bakanı Yan Tzechi, 2010 yılına Afrika gezisi ile başladı. Sierra Leone, Kenya ve Nijerya’yı ziyaret etti.
En uzun molası Nijerya’daydı. Çünkü Çin’in Afrika’ya olan yatırımlarından %80’i (7,8 milyar doların 6,5 milyarı) bu ülkeye yapılmıştır. Dahası, Çin şirketleri Batılı şirketleri satın almaktadır.
Örneğin Sinopec 7,6 milyar dolara geçen sene, İsviçre merkezli Addax petrol şirketini almıştı. Bu şirketin petrol üretiminin %50’den fazlası Nijerya’dadır. Dahası Nijerya hükümeti, yakın zamanda satılacak 23 petrol çıkartma lisansından 16’sını Çinlilere satmaya karar vermiştir. Bu anlaşma için Çin, yaklaşık 50 milyar dolar ödeyecektir.
Görünen o ki, Çin yakın zamanında bu ülkenin yeraltı kaynaklarının çoğunu, petrolünü çıkartacaktı. Burada önemli nokta, Batı’nın buna sessiz kalmasıdır. Örneğin bu ülkede 70 senedir çalışan Royal Dutch/Shell şirketi Çinlilere 5 milyar dolarlık teklifte bulunmuştur. Neden?
Nijerya dünyanın onuncu en büyük petrol rezervlerine sahip ülkesidir. 2009’da satışları 58 milyar doları aşmıştır. Ancak ülkede hiçbir petrol rafinerisi yok ve birçok mal ithal edilmekte. 150 milyonluk nüfusun çoğu, yılda 300 dolardan az gelire sahip. Aynı zamanda son 30 yıl içinde nüfusun ortalama geliri üç kat azaldı. Halk sıkıntı içinde.
Petrol çıkaran yabancı şirketler, deniz tankerlerine kadar boru hatları inşaat etmekle yetindiler. Sonuç olarak, sadece geçen sene içinde 75 yabancı işçi kaçırıldı. Kurulan terör örgütleri boru hatlarına sürekli zarar verdiğinden üretim düşüyor.
Bu durum yabancı işçilerin ücretlerini ve diğer maliyetlerini arttırıyor. Örneğin Royal Dutch/Shell son iki sene içinde üretimini 1 milyon varilden 380 bin varile düşürdü. Bununla birlikte Shell son 20 sene içinde Nijerya devletine 300 milyar dolar para transfer etti. Ancak yolsuzluk ve rüşvet yüzünden bu para halka ulaştırılamadı. Bu durumdan Batı şirketleri de memnun değil.
Yeni Çin stratejisi
Peki, bu koşullar altında Çin şirketlerinin stratejisi nedir?
Öncelikle, Çin şirketleri devlete bağlılar. Bunun sayesinde de Çin Hükümeti Nijerya’ya baskı yapıp petrolden sağlanan gelirin %20’sinin, bu petrolün üretildiği bölgelere yatırım olarak dönmesi konusunda karar alınmasını sağlamıştır. Bu para ile yeni okullar, yollar, köprüler vs. kurulmaktadır.
Bunun yanı sıra özellikle ihaleleri Çinli şirketlerin kazanıyor olması, rüşvetleri ciddi anlamda azaltmaktadır. Ayrıca, Çinli mühendisler Batılı mühendislerden çok daha düşük ücretlere çalışıyor; o yüzden daha çok mühendis gelebiliyor, maliyet düşerken kalite artıyor.
Çin Hükümeti Çin şirketlerini Nijerya’da çalışmak için teşvik ediyor. Binlerce Çinli Nijerya’da mütevazı sermayeli şirketler açtılar. Böylece yerli üretim ve istihdam artıyor. Bu nedenle Nijerya’da yatırım yapan Çinlilere karşı terör eylemleri olmamaktadır: Son 10 yıl içerisinde yalnızca bir kez Çinli işçiler kaçırıldı, ancak bir hafta içinde serbest bırakıldı. Bu sonucun alınmasında fidye ödenmedi.
Türkiye için bu örnekten alınabilecek önemli dersler var. AB ve ABD kaynaklı liberal yaklaşım terk edilerek, Türk Hükümeti milli sermayeyi desteklerse kısa zamanda başarılı sonuçlar alınacaktır.
Bu çerçevede Libya iyi bir başlangıç ülkesi olabilir. Uluslararası siyasi ve ekonomi sahnelerinde iyi oynamak için, tam bağımsız bir ulusal politikanın izlenmesi şarttır.