Eğitim Üzerine

MYANMAR’DA  İPLİ KUKLALAR GELENEĞİ

Myanmar’da ipli kuklalar hala çok zengin bir eğitim ve eğlence tarzı olarak yaşamakta. Dünyanın birçok yerinde ise tam tersine bu tür sanatlar kullanılmıyor ancak büyük festivallerde halkla tanışıyorlar. Bizim ülkemizde çok iyi bildiğimiz gölge oyunları, Hacivat Karagöz, çomaklı kuklalar, ya da el kuklalarını yeni nesil neredeyse bilmiyor.

Kendi ülkemde son yarı yüzyıldar hiç seyredemediğim kukla gösterilerini Myanmar’da doya doya seyretmiş olmamı bir ayrıcalık olarak görüyorum. Bu yüzden yazımda bu konuya yer vereceğim.

İpli kuklanın tarihi oldukça eskiye dayanıyor ve dünyamızın birçok bölgelerinde farklı biçimlerde ortaya çıkıyor.

İpli Kuklaların En Eski Kökeni

Kuklacılığın başlangıcı MÖ 2000’lere kadar gidiyor. Antik Mısır’da küçük hareketli heykelcikler dini ritüellerde kullanılıyordu. Bu figürlerin bazılarının iplerle ya da değneklerle oynatıldığı düşünülüyor.

Antik Yunan ve Roma

Yunan filozofu Platon “kukla” kelimesini ilk kullananlardan biridir. Antik Yunan’da ipli kuklalarla eğlenceler ve mitolojik hikayeler sahneleniyordu. Romalılar döneminde de kukla tiyatrosu özellikle halk eğlencesi olarak yaygındı.

Asya’daki Gelişim

Çin’de ve Hindistan’da çok eski çağlardan beri ipli kuklalar vardı. Özellikle Hindistan’daki Kathputli geleneği (Rajasthan bölgesi) de dünyanın en eski ipli kukla geleneklerinden biridir.

Ortaçağ Avrupası

İpli kuklalar kilise gösterilerinde dini hikayeler anlatmak için kullanılmaya başlandı. Daha sonra kiliseden koparak halk şenliklerinde ve sokak tiyatrosunda yer aldı.

Modern Dönem

16. ve 17. Yüzyılda İtalya’daki Commedia dell’arte ile birlikte kuklalar daha canlı bir tiyatro formu kazandı. Fransa ve Orta Avrupa’da “marionette” adıyla bilinen ipli kuklalar gelişti. “Marionette “ sözcüğü Fransızca “küçük Meryem” (Bakire Meryem figüründen) kelimesinden türemiştir.

Gördüğünüz gibi, ipli kuklanın tek bir başlangıç noktası yok. Farklı uygarlıklarda bağımsız biçimlerde ortaya çıkmış. Ama genelde dini ritüellerden doğup zamanla halk eğlencesine dönüştüğünü görüyoruz.

Asya’da Myanmar İpli Kukla Sanatı

Asya ipli kukla (marionette) sanatı yüzyıllardır pek çok toplumun kültüründe önemli bir yer tutar. Hem eğlence hem de öğretici yönü vardır. Ülkeden ülkeye farklılık gösterse de temelinde gündelik yaşamı, dini inançları, kahramanlık hikayelerini ve toplumsal eleştiriyi sahneye taşır. Myanmar’da da ipli kukla geleneği Asya’da bu bölge halkının yaşamına büyük bir zenginlik katmıştır.

Yoke The diye anılan Burma ipli kuklaları Myanmar’ın en popüler eğlencelerinden biridir. Bazılarının dediğine göre bu gelenek binlerce yıldır süregelmektedir, bazılarınca da 11. yüzyıldan beri bilinmektedir. Burma Krallığı döneminde 15. yüzyılda asiller ahşap ipli kukla geleneğini geliştirmişler, krallıkların tarihi kahramanlıklarını, destanları, dini ritüelleri konu almışlardır. Uzun bir süre 18. yüzyıla kadar kukla gösterileri saray eğlencesi olarak en parlak dönemini yaşamıştır. Ancak daha sonraları özellikle sömürgecilik döneminde halk arasında yayılarak Irrawaddy nehri boyunca kitlelere ulaşmıştır ve daha sonra geniş halk kitleleri tarafından benimsenmiştir. Bu sanatı büyük aileler meslek edinerek sürdürmüşler ve nesilden nesile aktarılmıştır. Myanmar’da modern hayatın gelişmesiyle birlikte bu gelenek şehirlerde gerilemeye başlamış olsa da hala halkın kültürel yaşamının önemli bir parçasıdır.

Ben Myanmar’da yaşadığım süre içerisinde Bagan Arkeolojik Sit Alanı bölgesindeki şehirlerde, restoranlarda ipli kukla gösterilerini çok izledim. Yaşadığım kent Yangon’da özel tiyatroları da vardı. Okulları gezen gezgin kuklacı aileler bulunuyordu. Hatta şehirden uzakta olan sitemize gelen bir kuklacı ailenin parkta yaptığı gösteriye kalabalık aileler çocuklarıyla birlikte gelerek büyük bir keyifle kuklacıların gösterilerini izlemişlerdi. Ben de arkadaşlarımla çimenlerin üstüne oturarak bu şahane gösteriyi başından sonuna kadar izledim.

Tiyatroyu yönetenlerin hepsi bir büyük ailenin fertleriydi. Çocukları bile hünerli elleriyle kuklaları bir beyaz perdenin yada manzaralı bir dekorun önünde oynatıyordu. Ailenin her ferdinin bir görevi vardı. Aile babası ve eşi kuklaları idare ediyor, çocuk senaryoya göre üçüncü şahısları sahneye sokuyor, her biri de hem kuklaları 10 parmaklarıyla oynatıyor hem de kendileri seslendiriyordu. Yan tarafta da yine aileden müzisyenler yerel enstürmanlarıyla müzik yapıyorlardı. Her senaryoya göre kukla karakterleri değişiyor, değişik kıyafet ve simalarla sahneyi renklendiriyorlardı.

Konular arasında bazan bir komedi, aile meseleleri, karıkoca anlaşmazlıkları, flört eden ve eş arayanlara ait komik hikayeler, kraliyet destanları (Yoke The destanları), dini hikayeler, dramlar, bazan trajediler yer alıyordu. Her oyunda mutlaka bir açık göz, çok akıllı biri, kafası fazla çalışmayan biri, ya da bir fakir bir zengin, iyilik ve kötü gibi zıt karakterler yer alıyordu.

Doğal olarak bu temaların içinde güncel konulara değiniliyor, hatta devlet politikası bile eleştirilebiliniyordu. Myanmar’ın siyasi bakımdan zor dönemlerinde bu sanat halkın içini dökmesi ve tarihi olayları aksettirmesi açısından çok büyük önem taşımaktadır.

Kuklacılık sanatının ve gösterilerinin halk üzerindeki ahlak ve öğretici yönü çok etkilidir.

Bu etkileri şöyle özetleyebiliriz.

  1. Eğitim ve Öğretici Rol

Halka, özellikle okuma yazma bilmeyen kitlelere dini hikayeler, destanlar, toplumsal kurallar ve gelenekler kukla gösterileriyle yüzyıllarca aktarılmıştır ve bu hala devam etmektedir.

  1. Toplumsal Eleştiri

Kuklalar aracılığıyla yöneticiler ya da haksızlıklar dolaylı biçimde eleştirilir, halkın sesi olur.

  1. Birlik ve Paylaşım

Myanmar’da dini bayramlar ve tarımda hasat gibi festivaller hala yaşamın önemli bir parçasıdır ve halk tarafından köy meydanlarında, parklarda, restoranlarda çeşitli gösterilerle kutlanmaktadır. Kukla gösterileri de en sevilen vazgeçilmez eğlencelerden biridir. Bu gösteriler toplumsal kaynaşmayı artırır, sosyal yaşamı renklendirir.

  1. Manevi ve Ruhsal Etki

Burma kültüründe kuklaların ruhlarla iletişim kuran bir yönü olduğuna da inanılırdı ve hatta kötü ruhları uzaklaştırma aracı olarak görülmekteydi.

  1. Sanatsal ve Estetik Katkı

Kukla sanatındaki zengin kostümler, müzik, dans ve dramatik anlatım halkın estetik beğenisini geliştirmektedir.

Ayrıca kukla karakterlerinin ahşap oymacılığıyla yapılması, her bir eklem yerinden ayrılan uzuvların ayrı ayrı işlenerek, boyanarak, iplerle birleştirilmesi çok büyük bir hüner gerektirmektedir. Böyle bir sanat dalı da toplumda gelişmiştir. Usta çırak ilişkileri ve aileler içinde de bu sanat gelişmiştir. Sonuçta halkın el sanatlarının gelişmesinde kuklacılık çok etkili olmuştur.

İPLİ KUKLALARIN ÖZELLİKLERİ

  • Kuklalar 20-30 ipli marionetlerdir. Bu kadar çok ip kullanımı Myanmar Kuklalarını dünyanın en karmaşık ipli kuklaları yapar.

  • Kuklalar ahşaptan oyulur, rengarenk ipek kostümler giydirilir ve mücevher benzeri süslemeler yapılır. Tek vücut değildir. Eklem yerlerinden ayrılan birçok parçadan meydana gelmiştir, bu yüzden bu kuklaların hareket yetenekleri çok yüksektir. Sahnede hoplama zıplama, dans, sarılma, kavga etme, uçma, titreme gibi birçok hareketi bu oynak uzuvlarla rahatlıkla yapabilmektedir ve gerçek bir tiyatro sanatı oluşturmaktadır.

  • Karakter çeşitliliği çok geniştir : Krallar, kraliçeler, askerler, soytarılar, fil, at, kuş, Kaplan gibi hayvanlar, nat ruhları ve tanrılar, astroloji ve burç figürleri, zengin fakir halk karakterleridir.

  • Konular ise çok çeşitlidir.

Budist Hikayeler (Jataka öyküleri) en sık işlenen temalardandır.

Tarihi Kahramanlıklar, Burma Krallarının başarıları ve halk masalları sahnelenir.

Mizahi bölümler ve soytarı kuklaları, halkın günlük sıkıntılarını ve sosyal eleştiriyi dile getirir.

KUKLA GÖSTERİLERİNİN ÖZELLİKLERİ

Gösteriler genellikle gece boyunca sürer, müzik ve şarkılarla desteklenir.

Geleneksel Burma Orkestrası (hsaing waing) eşlik eder. Bu orkestradaki enstrümanlar davul, gong, nefesli çalgılardır.

Kukla oynatıcıları aynı zamanda hikaye anlatıcı ve bazan da şarkıcıdır. Görüldüğü gibi bu sanatı icra edenlerin on parmağında on marifet olduğu gibi bir de müzik ve anlatıcılıkda da yetenekli olmaları gerekir. Bu bakımdan bakıldığında bu sanatı icra eden ailelerin her bir ferdinin çocukluktan itibaren bu sanatı öğrenmeleri, eğitilmeleri gerekmiştir.

Görüldüğü gibi her kuklanın sahneye çıkışı, izleyiciye sadece bir eğlence değil aynı zamanda, bir ders, bir mesaj yada bir eleştiri sunar. Öte yandan kuklaları icra edenlerin aileler içindeki okullarda yetişmeleri, kuklaların üretimi de halkın sanat yeteneklerinin üst düzeylere ulaşmasını sağlamıştır. Bu nedenle Yoke The hem sanatsal hem de öğretici bir gelenek olmuştur.

Myanmar’ın renkli kültürünün en önemli ayaklarından biri olan kuklacılık maalesef son zamanlarda ülkedeki iç çatışmalar, kısıtlanan seyahat özgürlükleri, Rohinga olayları, Covid bulaşıcı hastalığı için alınan tedbirler, iç ve dış turizmin neredeyse tamamen ölmesi yüzünden giderek azalma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Ancak herşeye rağmen azalsa da kuklacılık sürmektedir ve bu çok sevindiricidir. Birçok ülkede bu kültürün çoktan tarihe karıştığı düşünülürse, Myanmar’da hala azalsa bile yine de kukla gösterilerini izleyebilme şansına sahip olan bir nesil var, onlar halkın sesi, nefesi.

Ben uzun süre yaşadığım bu ülkenin zengin kültürünü, hala canlılığını koruyan geleneklerini, eğitim araçlarını tanıtmaktan mutluyum.

Eylül ayının sonunda ipli kuklaları 31. ÜTOPYALAR TOPLANTISI’nda bir sergiyle tanıtmaya çalıştım. Sizler de aşağıdaki youtube’daki linklerden bazı örnekleri izleyebilirsiniz.

https://www.youtube.com/watch?v=vHoNGCG7fss

https://www.youtube.com/watch?v=vHoNGCG7fss

https://www.youtube.com/watch?v=vHoNGCG7fss

https://www.youtube.com/watch?v=vHoNGCG7fss

Ek alanı

Youk Thay – Myanmar Traditional marionette puppetry by Shwe Payin Phyo VOL.2 adlı YouTube videosu

 

Bunları da sevebilirsiniz