Buzdağının Görünen Ucu: İsrail

Netanyahu denen soykırımcı canavar yeni türemedi.

Katliamcı ağa babası Ariel Şaron’un yaveriydi. 30 yıldır da İsrail’i ve ABD’yi dolaylı veya dolaysız yönetiyor.

ABD’yi yönettiği gerçeği Trump döneminde çok açık biçimde ortaya çıktı.

30 yıldır kurduğu Epstein ve diğer şantaj ekipleriyle ABD elitlerinin, başkanlarının tüm sapıklıkları kayda alınmış ve şimdi pervasızca bir dünya savaşına doğru kullanılıyor.

Onlardan öncesinde de yüzlerce Netanyahu benzeri katil ve terörist var İsrail devletinde.

Peki İsrail’i kim kullanıyor?

Avrupa’daki savaşları yaklaşık 500 yıldır finanse eden bankacı Rotschild hanedanı İsrail’in kurulmasında öncülük etti.

Yaşlı Jacob Rotschild ölmeden önce verdiği bir röportajında açıkça “İsrail’i ailemiz kurdu” demiştir.

Hatta kuruluşu İstanbul’da olmuştur. Uzun hikayedir bir başka yazıda söz ederim.

Rotschild hanedanı İngiliz Kraliyet ailesiyle de içli dışlıdır.

Dünya kara parasının yüzde 80’inin geldiği City of London finans merkezi kendi yasaları ve tüzükleri olan özel bir alandır ve Rotschild ailesinin kontrolündedir.

Bin 800’lü yılların ortalarında Lord Palmerston’un İsrail fikrini öne atmasında Yahudi sermayesinin rolü büyüktür.

Siyonizm fikri İngiliz siyasetinden çıkmıştır evet ama o dönem de tıpkı bugün olduğu gibi İngiliz siyasetini perde arkasından kontrol eden de yine Rotschild sülalesidir.

NATO fikri mesela 1930’lu yıllarda Rotschild ve Cecil Rhodes gibi İngiliz kapitalistlerin kurduğu kraliyet destekli bir düşünce kuruluşu tarafından ortaya atılmış ve savaş sonrası hayata geçirilmiştir.

Hedef her zaman aynıdır; nüfuz edilemeyene nüfuz etmek, girilemeyen yerlere girip yeni sömürgeler elde etmek.

Komünizm ile başladılar jeopolitik olarak ele geçiremedikleri her yere musallat oldular.

NATO ve İsrail, özünde küresel finans kapitalin hizmetindedir, yani basite indirgersek Rotschild evinin.

Netanyahu 1997’de ABD’ye kabul ettirdiği “Clean Break” (Temiz Kopuş) projesiyle BOP’un en önemli aktörüdür.

Filistin, Lübnan, Irak, Libya, Suriye, Yemen ve şimdi İran hep Netanyahu’nun koordinasyonunda parçalanmak için harap edildi.

Siyasi hayatının sonuna gelen Netanyahu şimdi büyük bir savaş daha çıkarmanın peşinde.

Suriye’de desteklediği El Kaidecileri devirip yerine SDG/YPG/PKK güçlerini getirecek ve daha sonra Türkiye’deki iç siyasetteki gücüyle Ankara’ya da bunu kabul ettirecek. Sonra da İran’a saldırtacak.

Trump zaten Netanyahu’nun arka cebinde.

Türkiye’deki yapılanmaya bakarsak NATO ve İsrail’in tüm projelerinin gerçekleştiğini görürüz.

Son İran saldırısından ve önce Libya daha sonra Suriye’nin terk edilmesinden anlaşılacağı gibi Rusya ile de gizli bir dokunulmazlık anlaşması yapan İsrail önünde pek bir engel görmüyor.

Tabii Çin bir sürpriz yapmazsa!

Ancak dünya hızla değişiyor ve Netanyahu bunun için acele ediyor.

ABD güçten düşüyor, G-7 artık dünyanın patronluğuna soyunamıyor, BRICS kör topal da olsa yeni bir jeopolitik ve ekonomik harita çiziyor.

Küresel finans kapital şu an sadece kara para ile yürüyor, 2008’den beri şişirdikleri finans balonu patlamasın diye kırk takla atıyor.

Dünya savaşı çıkarmak istemeleri bundan.

Netanyahu önünde sonunda İran’a saldıracak, Neocon NATO da önünde sonunda Türkiye’yi hedef alacak.

Ama görünen o ki tarihin çarkları artık batıdan yana ilerlemiyor.

Batı artık eskisi gibi üretemiyor, dünyayı ve denizleri kontrol edemiyor.

Sadece karşılıksız para ve finans oyunlarıyla iş yürümez.

Batılı zenginlerin pandemi ile başlattıkları ve şimdi iklim bahanesiyle teknokratik yeni feodalizm projesi de pek olası değil.

Onlar da bunu bildikleri için emperyalist terör buzdağının görünen ucu Netanyahu’nun ipine fena halde salmış durumdalar.

Ona Epstein dosyalarıyla esir alındığı belli olan yarım akıllı deli Trump da eşlik ediyor.

Umarım Çin ve Rusya durumun vahametinin farkındadır. Bizimkilerin farkında olmadıkları ve gider ayak herşeyi yaptıkları ortada.

2025-2026’da bir dünya savaşı bekliyorum. Tahmin edildiği gibi 2030’u bulmaz.

Bunları da sevebilirsiniz