Salt yoksulluk,gelir dağılımı bozukluğu, ekonomik kalkınma engellerinden olduğundan kalkınma politikasının temel amaçlarından biri de salt yoksulluğu yok etmek, gelir dağılımını düzeltmek, eşitsizliği azaltmaktır.
Gelir dağılımı dengesizliği, ekonominin genel tasarruf oranını düşürdüğü gibi kaynak dağılımının etkinliğini de azaltmaktadır.
Salt yoksul grubun tasarruf olanağı ya yok ya da çok düşük, marjinal tüketim eğilimi yüksektir. Yüksek gelirli grup tasarruf yapmakta ancak marjinal tüketim eğilimleri yüksektir. Gelirin önemli bölümü, lüks ithal malları alımında, gösteriş, itibar harcamalarında kullanılmaktadır.
Yüksek gelir grubunun marjinal ithal eğilimi, artan gelirin ithal malları alımında kullanılma oranı da yüksek olduğundan dış ödemeler dengesini de olumsuz etkilemektedir.
Yüksek gelirli grubun talebinde snop etkisi de yüksektir. İktisatta genel kural bir ürünün fiyatı yükselince talebin azalmasıdır. Snop etkisinde ise malın fiyatı yükseldikçe talebin de artmasıdır. Pahalı lüks markalı ürünlerin talebi, fiyatlar yükseldikçe artmakta, snop etkisi de tasarruf oranını düşürmektedir.
Ekonomide marjinal tasarruf eğilimi en yüksek grup orta gelir grubudur. Kaynak dağılımının etkin hale gelmesi, ekonomide tasarruf oranının yükselmesi için orta gelir grubunun milli gelirdeki payının artması gerekir.
Ülkede gelir dağılımı “Gini Katsayısı” ile ölçülür. Gini katsayısı , kişi başına salt gelir eşitliğinden ayrılışların toplamının milli gelire oranıdır. Gini katsayısı 0 ile 1 arasında değişir. 0 ve 1 teorik değerlerdir. Bir ekonomide salt gelir eşitliği olamayacağı gibi, tüm gelirin tek kişiye, gruba ait olması da olanaksızdır.
Gini katsayısının 0’a yaklaşması gelir dağılımında adaletin arttığını, 1’e yaklaşması ise adeletsizliği, eşitsiziliği gösterir. Sosyal devlet, ekonomiye kaynak ve gelir dağılımını düzeltmek, iyileştirmek için müdahale eder. Serbest piyasa fiyat düzeneği tekelleşme, bilgi kirliliği, özel ve sosyal maliyetleri yansıtmadığından etkin kaynak dağılımını sağlayamaz. Devlet rekabet düzenini sürdürmek, üretici ve tüketiciyi korumak, kamusal malları yeterli düzeyde üretmek, gelir dağılımını düzeltmek amacıyla ekonomiye müdahale ederek üretici olarak ta ekonomik faaliyete katılır. Amaç kaynak kullanımında etkinlik sağlamak, gelir dağılımını ve sosyal refah kayıplarını giderek düzeltmek, sosyal gönenci maksimize etmektir.
Müdahale, vergileme, kamu harcamaları, gelir aktarmaları, fiyat kar kontrolü, kamulaştırma, kredileri yönlendirme, kamu iktisadi teşebbüsleri kurma, kamuyu aydınlatıcı yayınlarla yapılmaktadır.
Devlet, gelir dağılımının düzeltilmesini, gelirin üretim faktörleri arasında yeniden dağılım yapmak yoluyla gerçekleştirmektedir. Gelir dağılımının düzeltilmesi yalnız ekonomik değil, siyasal düzen açısında da gereklidir. Alt gelir grubu, halkçı görünen popülist politikaların etkisi altında davrandığından demokratik değerlere ve özgürlüklere duyarlılığı görece azdır. Yüksek gelirli grupta kendi çıkarları doğrultusunda işbirliğine yatkındır. Ülkelerde demokratik düzeni, hak ve özgürlükleri orta gelir sınıfı korur. Demokratik düzenin yerleşmesi için orta gelir grubunun güçlenmesi gerekir.
Cumhur ittifakı ortak yönetimi, kamu ihaleleri , teşvikler, vergi afları, kamu-özel sektör işbirliği projeleri, gösteriş harcamaları, yandaş kollama ile ekonomide gelir ve varlık dağılımını da bozarak ekonomik ve siyasal sorunları ağırlaştırmaktadır. Adım, adım slumpflasyona doğru yani çöküntü içindeki ekonomiye doğru yol alınmaktadır. Yazılarımda , söyleşilerimde tekrar tekrar belirttiğim gibi ülkemizde jeopolitik bir beka sorunu yoktur ama ekonomik bir beka sorunu ne yazık ki mevcuttur. Alınan ekonomik kararlar ve söylemler Türkiye’nin ekonomideki sorunlarını ciddi biçimde arttırmaktadır. Çok geç olmadan bazı düzenlemeler yapılmalıdır ki dünyanın içinden geçtiği bu kaotik süreci atlatabilelim.
Aydınlık bir ay dileği ile,