Müzik Müzesi

Müzik müzeleri, müziğin ve çalgıların tarihinin, oluşum ve gelişim süreçlerinin öğrenildiği merkezlerdir. Farklı dönemlerden, farklı müzik aletlerini görebilir, farklı müzikleri kavrayabilir ve ünlü bestecilerin hayatlarını ve çalışmalarını keşfedebilirsiniz.

Müzik müzeleri, önde gelen müzisyenlerin yaşamlarını ve eserlerini, müzik aletlerinin evrimini, çeşitliliğini, çalgı yapımcılarını ve müzik dünyası ile ilgili tarihin korunması ve sergilenmesi gibi işlevleri yerine getirir. Önde gelen ve müzik alanında üretim yapan şahsiyetlerin ürünlerini, anılarını yansıtırken tarihe ışık tutar. Bu ürünler, müze yoluyla kitlelere ulaştırılırken eserlerin, eğitim programlarında, özel sergilerde yer almasını ve sonuçta müzik kültürümüzün devamlılığını sağlar. Eğitime katkı yapar, koruma işlevini yaparken yeniden yorumlanmalar için alt yapı ve veri tabanı oluşturarak konuya olan ilginin artması yönünde çalışmalar yapar. Müzik alanında üretim yapan besteci ve yazarların ürünleri ve kaynakları sınıflandırılıp kataloglamalarını yaparak söz konusu tarihi figürlerin yaşamları ve çalışmaları hakkında akademik araştırmalar için kaynak oluşturur.

Paris Müzik Müzesi

Ülkemizde bugün ismini Müzik Müzesi olarak tanımlayan birkaç çalgı sergisinin müze olma yolunda çok çaba harcaması gerektiği açıktır. Bu sergiler, büyük bir iyi niyet ile kurulmuş olmasına karşın kuruluşlarını geliştirme çabası içinde olup müze olma yolunda çalışmalar yaparak, sergi alanı ve depolardaki eserleri büyütüp yapısal düzenlemelerle önemli adımlar atabilirler. Müzik Müzesi yapılandırabilmek için dünyadaki örnekleri incelemek ve dünya müzik müzeleri birliği (CIMCIM) ile bağlantı kurmak büyük yarar sağlayacaktır. Böylece Müzik Müzesi yapılandırırken çok daha doğru adımlar atılabilir. Diğer taraftan Türkiye’de yetkili kurumlar, bir Müzik Müzesi nasıl olmalı konusuna resmi düzeyde açıklık getirmeli ve denetlenme yapmalıdırlar.

Ankara (Musiki Muallim Mektebi-MMM)

Bir müzik müzesinde yer alacak eserlerin niteliği çok önemlidir. Müzik müzesinde yer alacak eserlerin, ona değer katacak seviyede özellikleri olmalıdır. Seçilecek çalgılarda aranacak özellikleri; çalgının yapımcısına göre (Stradivarius kemanı, Manol yapımı ut, Zildjian yapımı zil vb.), çalıcısına göre (Aşık Veysel’in bağlaması, Cemil beyin tamburu, Neyzen Tevfik’in Ney’i vd.), üretimde kullanılan tekniklerin özelliklerine göre, çok eski olmaları ve bir dönemi temsil etmelerine göre, benzersiz olmalarına göre şeklinde sıralayabiliriz. Çalgılar dışında ses kayıt ve yayın sistemleri, nota ve dokümanlar, müzik tarihine ait çok çeşitli görseller de sergilenebilmektedir. Tüm bunların yanı sıra sergileme teknikleri de oldukça önemlidir. Sergiler, rahatlıkla izlenebilir ve anlaşılır olmalıdır. Her çalgının sesinin izleyene dinletilmesi müzeye değer katar. Müzede, müzik tarihini anlatan dijital bölümlerin olması oldukça yararlıdır. Çocuklara dönük eğitsel etkinlikler yararlı çok büyük ilgi oluşturur. Müze de programlı etkinlikler yapılmalıdır. Sergilenen çalgılar, geleneksel ve tarihi müzikler; belirlenmiş zamanlarda konserler, söyleşi ve atölye çalışmaları yapılarak ilgililerine aktarılmalıdır. Müze böylece, birikimi ve arşivi ile bir bilgi ve etkinlik merkezi haline dönüşebilir. Böyle çalışmalar ile müze, dikkatleri üzerinde toplayarak izlenebilir olabilir.

Müzik Müzelerinin kuruluşu için yapılan yer seçimlerine çok dikkat edilmelidir. Müze bölgesi (hinterlant) içinde yer almasına özen gösterilmelidir. Dünya Müzik Müzeleri üzerinde yapılan araştırmalarda müze etkinlik alanı dışında yer almış olanlara ilginin oldukça düşük olduğu anlaşılmaktadır.

Türkiye’nin müzik kültürü içinde yer alan ve Anadolu’da yaşamış uygarlıklara ait tüm değerler ile çalgıların ilk ve asıllarının belgelendirilmesi, tarihsel süreç içinde var olmuş müzikal yapının açığa çıkarılması, örneklenmesi ve çalgılar ile müziklerin kendilerine özgü ses kayıtlarıyla birlikte uygun koşullarda bir araya getirilmesi, Türkiye’deki Müzik Müzelerinin ana hedefi olmalıdır.

Dünya müzik kültürü içinde anlamlı bir yerde duran, Türkiye toprakları üzerinde yaşamış ve yaşamakta olan müzik kültürlerine ait değerler ile onlara ait çalgıların, otantik yapısı gözetilerek çağdaş bir müze anlayışı içinde bir araya getirilmesi ve yine asıllarına uygun halleriyle ses örneklerinin bilgisayar teknolojisi içinde işlemlerden geçirilerek sesli belgeye dönüştürülmesi oldukça önemlidir.

Berlin Müzik Müzesi

Çeşitli araştırmalar ile birçok yönü hakkında bilgi sahibi olunan Türkiye’deki çalgılar, kendi asıl halleriyle aynı mekânda bir araya getirilerek korunma ve sergilenme şansına sahip olmasına karşın, şimdiye kadar asıllarına uygun biçimiyle belgelendirilememiş ve açığa çıkarılarak kendi kimlikleri ile kayıtlandırılamamış, korunarak sergilenememiştir. Bu gerekçe başta olmak üzere, pek çok başka etkene bağlı olarak otantik kimlikleri giderek terkedilmiş olan bu çalgılar (bugüne kadar ilk halleriyle kayıt altına alınmamış olması yüzünden), gerçek kültürel ağırlıklarını ve tarihsel / kültürel değerlerini kaybetmekte, sürekli olarak aslından uzaklaşmış biçimiyle değerlendirilmekte/bilinmektedir. Oysa topraklarımız bugün yaşanmakta olan canlı kültüre taşınması mümkün pek çok tarihsel değerli mirasa sahiptir.

Horniman Müzik Müzesi- Londra

Tarihin derinliklerindeki müziklerimize ait sesli ve maddi birikim, tüm zenginlikleri ile bugünün koşulları ve teknolojisi iyi kullanılarak değerlendirildiğinde ve üzerinde çalışılarak gün yüzüne çıkarıldığında hak ettiği yere taşınmış olacaktır. Bunun yapılmaması durumunda (tüm dünya geleneksel müziklerinde olduğu gibi) kendi başına gerçek kimlikleri ile kendini var edemeyen geleneksel müziğimize ait değerler giderek bozulacak ve içindeki zenginlikleriyle birlikte kendilerine ait (folklorik) özgünlüklerini yitirerek kaybolacak; daha da olumsuzu, bu durumda bir daha geri getirilemeyeceklerdir.

Müziğin bir toplumun kültür yaşamının önemli bir göstergesi ve çalgının da müziğin en önemli yapı taşı olduğu gerçeğinden yola çıkarsak, çalgının binlerce yıllık gelişimi, değişimi ya da çağlar boyu hiç değişmemesi gibi olgular, kültürel gelişimimiz hakkında ciddi bir kaynak oluşturacaktır. Müzik Müzesi, Anadolu’nun binlerce yıllık kültürel geçmişinin bir özeti ve sonuçta Anadolu’yu daha iyi kavramamızda önemli bir dayanak olacaktır.

Paris Müzik Müzesi

Çalgılarımızın otantik potansiyelleri yetkin biçimde korunarak saklanması ve kayıt altına alınması, bu kayıtların sunulması önemli bir kültürel hizmettir. Bu tür bir çalışmanın müzikolojinin ışığında; uzmanca ve çağdaş bilimin birikimi ile gerçekleştirilmesinin, topraklarımızın tarihsel müziklerini günümüz koşullarının gerektirdiği bir teknoloji içinde belgelendirilmesinin kültürümüze ait önemli bir sorumluluk ve bu alanın ilgili bireyleri, yetkili kurumları ve sonuçta Türk kültürüne ilgi duyan tüm kesimlerin zorunluluğudur.

Diğer taraftan günümüzde, iletişim ağının tüm dünyada büyük gelişme sağlaması ve yoğunlaşması, kültürel alanda yaşanan globalleşme, farklı kültürlere değişik bakış açıları getirmiştir. Bu gelişmelerden en çok etkilenen alanlardan biri de müzik olmuştur. Özellikle geleneksel-yerel müzikler, tüm dünya müzisyenleri tarafından incelenme ve algılanabilme olanaklarının ortaya çıkması ile kendine özgü renkleri sayesinde yoğun ilgi odağı olmuşlardır. Bu renklerin kullanılması farklı müzik dillerini gündeme getirmiştir. Bu gelişmelere paralel olarak, çok zengin kaynakları olan geleneksel-yerel müziğimizin de uluslararası alanda üst düzey müzikçiler tarafından incelenip kullanılmaya başladığı bu dönemde Müzik Müzesi, tüm çalışmalara çok iyi bir kaynak olacağı gibi müziğimizin dünyaya tanıtılmasında önemli bir rol oynayacaktır. Kendi kültürüne sahip çıkmak, bir ulusun var olma gücünün en önemli unsurlarından biri olduğundan yola çıkarak bu yapılanmanın ne denli önemli olduğunu bir kez daha vurgulayabiliriz.

Müzik müzesi ile sunulacak olan belgeler, dünya müzik tarihini değiştirecek nitelikte olup dünya yazılı müzik tarihi içinde hiçbir yeri olmayan Türkiye’nin müzik değerleri, hak etmiş olduğu yeri alacaktır. Ayrıca gerekli olan kaynakların, kötü kulanım, sağlıklı ve yeterli koşullarda saklanamaması gibi etkenler yüzünden giderek azalması ve hatta yok olması da bu alanda ciddi bir yapının ivedi olarak hayata geçmesinin en önemli fiziki koşulunu oluşturmaktadır.

Brüksel Müzik Müzesi

Gelecek kuşaklara yok olmuş bir kültür yerine, kültürel değerlerin korunduğu, kadim uygarlıklara ait değerlerin, Müzik Müzesi ile geleceğe taşıyabilmesi her şeyden önce bir insanlık görevi olacaktır. Diğer taraftan özellikle yaşanan kültürel globalleşme ile oluşan benzeşmeye (asimilasyona) karşı geleneklerin korunması açısından da önemli ölçüde yarar sağlayacaktır.

Kapsamlı bir Müzik Müzesi ile topraklarımız üzerinde tarih içinde yaşamış kültürlere ait önemli bir alanın bilgileri korunacak ve Anadolu kültürüne ait müzik ve çalgılarının tümü asli anlamını kazanarak kendi yüksek değerleri ile gün ışığına çıkarılacaktır.

Bunları da sevebilirsiniz