İleri, daima ileri gidiniz diye emretmişti başkumandan vekili
Moskof boyunduruğundan kurtarmak için kardeşleri.
Şan, şeref ve şehadet ileride, yürü ey Türk askeri!
Bekliyor seni mahzun, Kafkasya’nın dağları ve dereleri.
Ufuksuz enginler miydi varılmaz menzilin
On binlerce ayak ezerken, ak örtüsünü toprağın?
Kimi gördün düşünde, buza kesmiş ölüm sana geldiğinde?
Belki anan, belki sevdiğin; donup kalmış yüzünde hazin bir gülümseme…
Allahu Ekber Dağlarında amansızdır tipi; aylardan zemheri
Yutar bir kar fırtınası, tümen tümen giyimsiz, kuşamsız neferi.
Soğanlı dağlarında mıdır Sarıkamış yolunda mı, mertebelerin en şereflisi?
Bir solukta yitip gider, karda yürüyen Mehmet’in ayak izleri…
Bilir misiniz oysa toprağın bağrındadır, silindi sanılan emaresi
Uçuşur halen o yaylalarda, ayazın koynunda verdiği son nefesi
Gün gelir al bir çiçek seli basar, yemyeşil tepeleri
Öpünce güneş, şehitler diyarında fışkıran gelincikleri…