Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş süreciyle birlikte emperyalizmin güdümündeki gericiliğin rövanşist çabaları dinmedi.
Ülkenin işgalinde de yabancılarla birlikte hareket edenler, genç cumhuriyeti içlerine sindiremediler.
Türkiye Cumhuriyeti tarihi, küreselleşmenin kanatları altındaki gericilerin devrimi yıkmak için ayaklanma dahil bir çok isyan girişimine tanıktır.
Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde, Anadolu topraklarında ağır bir darbe yiyen emperyalizm, asla bu yenilgiyi hazmedemedi. Cumhuriyeti erazyona uğratmak için sağcı politikaları, gericiliği her koşulda destekledi…
Bu desteğin en açık ve somut, aynı zamanda planlı girişimlerinden birisi de Menemen’de tarikat bağlantılı gericilerin isyanıdır.
Bir çok provakasyonda olduğu gibi “din elden gidiyor” söylemiyle kitleleri harekete geçirmeye çalıştılar.
İsyan girişimine, cumhuriyetin genç muhafızı Devrim Şehidi Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay karşı çıktı.
Bedelini de Bekçi Hasan ve Şevki Bey’le birlikte şehit olarak ödedi.
Devrim şehididir Kubilay ve arkadaşları.
Cumhuriyet felsefesini, Mustafa Kemal’i savunanlar için bu tarihsel bir gerçektir.
Dün olduğu gibi, gericilerin uzantıları içinse Kubilay olayı önemsiz, anlamsızdır. Aslında anlamını bilirler, ama karşıtlıklarını bile göstermeye cesaret edemeden, değersizleştirmeye, sıradanlaştırmaya çalışırlar.
Sonuç….
Kubilay ölmez…