Sadece İzmir”de değil, tüm Türkiye’de bir ilk yaşandı..
Dünya Sanat Günü kapsamında İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Uluslararası Aktivist Sanatçılar Birliği Derneği dayanışmasıyla, Mustafa Necati Kültür Merkezi’nde 13 – 16 Nisan 2022 tarihleri arasında Uluslararası Amazonlar ve Titanlar Sanat Buluşması bir rüzfar gibi gerçekleşti.
14 Nisan tarihinde Mahmut Esat Bozkurt Kültür Merkezi’ndeki açılış töreninden önce sabah saat 11’de Cumhuriyet Meydanı’nda bir ilke imza atılarak, İran, Arnavut, Suriye ve daha birçok ülkeden gelen sanatçılar ile İzmirli tüm dallardan sanatçılar, Atatürk Anıtı’na çelenk bıraktı. Bu bir ilkti.
TÜRKİYE’DE BİR İLK GERÇEKLEŞTİRİLDİ
Saygı duruşu ve okunan İstiklal Marşı’nın ardından Uluslararası Aktivist Sanatçılar Birliği Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ümit Yaşar Işıkhan ve Ressam Çetin Erokay tarafından Atatürk Anıtı’na çelenk bırakıldı.
Törende konuşma yapan Başkan Işıkhan “Elli yıldır sanat ortamında bulunuyorum, bu süre içinde ne İzmir’de ne de ülkemizin diğer kentlerinde sanatçıların, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’e şükran ve minnet ifadesi olarak çelenk sunmadıklarını gördüm ve bunu büyük bir eksiklik olarak değerlendiriyorum. Bu yıl Dünya Sanat Günü kapsamında, yabancı sanatçıların ve İzmirli bütün sanatçıların katılacağı bu törenle, Ata’mıza geç kalmış bir minnet ifadesi olarak anıta çelengimizi koyduk… Bu anma her yıl Dünya Sanat Günü’nde tekrarlanacak. Destek veren İzmir Valiliği’ne ve Büyükşehir Belediye Başkanı’na teşekkür ederiz” dedi.
Öte yandan, Cumhuriyet Meydanı’nda, Bando Rio eşliğinde Karşıyaka Sanat Derneği zeybek ve tango dansını sergilerken, Karşıyaka Çat-Lak Tiyatro ekibi mini bir oyun sahneledi; kısa teatral ve sokak sanatçılarıyla birlikte maskizm sunumları yapıldı.
ÖNEMLİ GÜNLER VARDIR
Atatürk Anıtı’na çelenk bırakma eyleminin ardından Mustafa Necati Kültür Merkezi’ne geçen sanatçılar, bir dizi etkinlik için koltuklarda yerini aldı. Ünlü ressam Şefkat İşlegen’in küratör olduğu etkinlikte, kürsüye gelerek günün anlam ve önemini belirten bir konuşma yapan Işıkhan, “Bildiğiniz gibi her sanat disiplininde lokal olarak önemli günler vardır. Edebiyatçılar için; ‘Öykü Günü’, ‘Dünya Şiir Günü’, ‘Tiyatrolar Günü’, ’Dünya Ressamlar Günü’ gibi kurumsal etkinliklerle kutlanan günlerin yanında ‘Dünya Sanat Günü’ de kutlanmaktadır. Bütün bunların özünde sanatın yaygınlaşması ve sanatçıların yaşadıkları toplum içinde dayanışma içinde ortak buluşmaların yapılmasına zemin hazırlamaktadır. Hepsinin amacı; yaratıcı süje olarak sanatçının değişen koşullar bağlamında kendini ifade etmek, son ürünleri ile toplum içinde paylaşımı hedef alan aktiviteleri ile var olduğunu vurgulamaktır” bilgisini paylaştı.
HUKUKTAN ÖZGÜRLÜKLERE…
Işıkhan, sözlerine şöyle devam etti: “Bu oluşumda ilginç olan Türk sanatçılarının bağlı olduğu uluslararası örgütlerde ulusal yansımanın uluslararası boyutlara taşınmasında öncü rol oynamış olmasıdır. Bu bağlamda evrensel boyutlarda kutlanmaya başlayan Dünya Şiir Günü ile Dünya Sanat Günü’nün Türk sanatçılarının öncülüğünde; sundukları önerilerin uluslararası örgütlerce de benimsenmiş ve bütün dünya da bu günlerin ortak etkinlik olarak kutlanıyor olmasıdır. Ayrıca, Türk sanatının ulaştığı seviyeyi ve dayanışma ruhunu da göstermektedir. Ayrı ayrı sanat günleri olmasına rağmen bence Dünya Sanat Günü, plastik sanatçıların önermesi olmasına rağmen bütün disiplinleri kapsayacak şekilde kutlanması gerekmektedir… Hukuktan, özgürlüklere kadar insanı ve hayatı ilgilendiren üretimin ve tüketimin temel normları en kısa zamanda global sahnede yerini alacağı ve çözüm önerileri ile sanatı ve sanatçıyı özlediği platforma taşıyacağını umuyorum.”
SEVGİ VE BARIŞ ŞİİRLERİ OKUNDU
Konuk sanatçılar Arnavut Jona Dividi ve İranlı Alireza Goojari de törende bulunmaktan büyük mutluluk duyduklarını belirtti. Yapılan konuşmaların hemen ardından uluslararası ödüllü en genç piyano sanatçısı Nil Göksel, konuklara piyano resitali sundu. Etkinlik, ‘Yağmurlarda Yıkansam’ isimli film gösterimi, ‘Müzikten Sinemaya Yolculuk’ konulu sunum, Ümit Yaşar Işıkhan ile romanları ABD’de filme alınan Tülay Pırlant’ın söyleşisi, Alp Murat Alper ile Sabina Urfan’ın konseri, İzmirli şairlerden sevgi ve barış şiirleri ve Uluslararası Karma Sergisi açılışı ile devam etti.
15 ve 16 Nisan tarihlerinde etkinliklerin merkezi olan Mahmut Esat Bozkurt Kültür Merkezi’nde tam gün olarak arka arkaya birçok sanat gösterisi alkışlarla devam etti. Genç sanatçılardan piyano resitali bir ziyafetti. İranlı ressam Alireza Ghoojari’nin müzik eşliğinde sahnede tablo yaratma performansı, Arnavutluk sanatçısı Jona Dividi’nin estetik tabanlı konuşması, genç keman sanatçısı Arda Diker’in ustalığı, hele hele saz sanatçısı Cengiz Onur’un bağlama konseri unutulmazdı.
Hızla parlayan küçük yaştaki Piyano sanatçısı Nil Göksel’e ve yine hızla mesleğinde ilerleyen sinema emekçisi Gülten Taranç’a, genç tiyatro sanatçıları Gökhan ve Erhan Çağıran’a başarı ödülleri sunuldu.
YAŞAR AKSOY’A ÖDÜL
Etkinliğin son gününde son sunum olarak halen Gözlem gazetesi sanat sayfası düzenleyicisi 50 yıllık gazeteci, bir çok ödül sahili yazar ve şair Yaşar Aksoy’a “Yaşam Boyu Onur Ödülü”, Tülay Pırlant tarafından takdim edildi.
Yaşar Aksoy yaptığı konuşmada, bir sanat muhabiri olarak 1971’lerde mesleğe ilk adım attığında kendisini yetiştiren Türkiye’nin ilk travesti sanatçı ve şairi Sevgi Özcan Güven’e teşekkür ettiği ilginç ve dokunaklı bir konuşma yaptı. Selmina Melikoğlu Işıkhan başta olmak üzere etkinliğin tüm yükünü çekenlere, neşeli ve donanımlı sunucular Fatma Elvin Öztürk ve Kutluhan Nesil, etkinliğin tümünü fotoğraflayıp tarihe emanet eden Ahmet Türkoğlu’na teşekkür borçluyuz.
Sağlık nedeniyle törene katılamayan diğer ödül sahibi Genco Erkal’a, törene katılan ikiz tiyatro sanatçıları Ercan & Gökhan Çağıran tarafından ödülü İstanbul’da takdim edecek.
Sanat Günü etkinliklerini baştan sona birlikte izlediğim Atatürk Çocukları Kütüphaneleri kurucusu cefakar ve çilekeş arkadaşım Mesut Tim’e, Manisa’dan koşup gelip şiirlerini izleyicilere sunan şair kardeşim Mutlucan Güvendir’e de yakın arkadaşlıkları sebebiyle teşekkür borçluyum.
Son sözüm: Dünya Sanat Günü’nde böylesine geniş tabanlı bir eylemi hayal eden ve gerçekleştiren Ümit Yaşar Işıkhan alnı defalarca öpülecek bir adamdır. Zaten sahnede bu yüzden onu öptüm.
Bu arada Aydoğan Yavaşlı “Sombahar” dergisinde sanat etkinliğinin bittiği gün (16. 4.2022) Ödül alışı sebebiyle değerli bir yazı kaleme aldı. Aşağıda sunuyoruz.
SON KUVVACI YAŞAR AKSOY
Aydoğan Yavaşlı – Yazar, Eğitimci.
Dönemeç’in Kemeraltı’ndaki bürosuna uğradığına hiç tanık olmadım. 2. Beyler sokağındaki Bodrum Meyhanesi’ne de… Oysa Bodrum Meyhanesi’ne İzmir’de yaşayan hemen bütün üdeba ve şuaranın yanı sıra ressamlar, müzisyenler, tiyatro sanatçıları, velhasıl kendini kültür-sanat ve edebiyata yakın gören herkes uğrardı. Yaşar Aksoy hiç uğramadı. O zamanlar Yeni Asır gazetesinde çalışıyordu. Sıkı, ödün vermez Atatürkçü kişiliğiyle tanınırdı. Güya Atatürkçü görünüp cehalet denizinde kulaç atanlara benzemezdi; bilgili, bilinçli ve geniş kültürüyle Atatürk devrimlerine bağlı olanlara güven verirdi.
Kurulmasına, kurulduktan sonra tanınıp gelişmesine bir miktar katkıda bulunduğum Ercan Kitabevi’ne zaman zaman uğrar, engin ve geniş tarih bilgisiyle bizi aydınlatırdı. O yıllarda şiire de merak salmış, birkaç şiir kitabına imza atmıştı. İzmir’i bilirdi. Tarihiyle, coğrafyasıyla, gelmişi ve geçmişiyle hem de… Tabii İzmir’i bilinçle sevmeyi de -bir bakıma- o öğretmişti bize.
Ben Mustafa Kemal adlı kitabıma önsöz yazdıktan sonra Ben Hasan Tahsin’i yazmam konusunda bilgisi ve elindeki belgelerle beni desteledi. O uzun söyleşilerimizin bir yerinde Yılmaz Güney’in Hasan Tahsin’in hayatını film yapmak için kendisine başvurduğunu söylemişti. Doğrusu bu beni hiç şaşırtmamıştı, çünkü sizler de bilirsiniz ki, Hasan Tahsin gibi bir ulusal kurtuluşçu kahramanı ancak Yılmaz Güney canlandırabilir, filmin hakkını verebilirdi.
Yaşar Aksoy hiç kuşkusuz ulusal kültüründen yana bir gazeteci ve yazar. Nitekim Kırmızı Kedi Yayınları arasından çıkan kitapları, bunun en sağlam kanıtları: Gâvur Mümin’inden Hasan Tahsin’e, Efeler İsyanı, İstiklal Süvarisi. Bence tarihe saygı ve ilgi duyan herkes okumalı bu kitapları. Hepimiz biliriz: Geçmişi olmayanın geleceği de olmaz.
Kişiselleştirmek istemem ama değinmesem olmaz: Yaşar Aksoy’un dostluğu sağlamdır. Ben hiç kimseye kalleşlik ettiğini, arkasından konuştuğunu görmedim, duymadım. Sizinle dost olmuşsa bilin ki bu dostluk -her şeye rağmen değil elbet!- ömrünüz boyunca sürecektir. Dün dost, bugünse düşman olduklarınızı hatırlayın; bu, Yaşar Aksoy için geçerli değildir. Onu dar gününüzde yanı başınızda bulur, hayata daha bir sıkı sarılırsınız.
Yaşar Aksoy, İzmir’i küçük ticaret burjuvazisinin kenti olmaktan çekip kültür kenti olmaya doğru yaklaştırmaya çabalayan kalemlerin belki de en başında gelir. O, bu kente bir armağan, bir katkı, bir büyük zenginliktir. İzmir’in demokrat, laik ve çağdaş bir kent olması için verdiği emek, bütün takdirlerin üstündedir. Onunla aynı kentte yaşamak, gerçekten de şanstır, talihtir.