Zaman Yönetimi ve Makul Bir Şüphe

70 yıl hiç uyumasak 613 606,894 saat ediyor. Yani Dünya’nın kendi etrafında dönüşünün 24’te biri cinsinden ifadesi bu. Aynı süreyi 21. yüzyıl insanımızın zaman ölçü birimi olan 3 saatlik dizi/film süresine (dfs) bölersek 202911 yapıyor. [Ben uydurdum böyle bir birim yok. Googlelamayın!] Bunun yarısını uyuduğumuzu varsayalım yaklaşık 100 bin dfs yapıyor. Yani insanın izleyebileceği 100 bin şaheser veya 100 bin ”ürün” kalıyor geriye. 100 bin ürün hiç de az sayılmaz.

Bir araştırmaya göre Netflix’teki kullanıcıların günlük video ortalaması 3,2 saatmiş.(1) Yani günde bir dfs. Böyle bakarsak 100 bin günlük bir ömrümüz var. Oysa 70 yıl yaklaşık 25 bin gün. Demek ki günde 4 dizi/film hakkımız var. Unutmayın, hiç uyumadığımızı varsayıyoruz. İşin güzel yanı bu ürünlerden birini izlemenin maliyeti çok düşük. Hem satın alma maliyeti düşük hem de bu ürünleri izlemek pek de yorucu sayılmaz. Sonrasında bunlara dönüp bakmak gerekmiyor.

Diyelim ki zamanınızı 1 dizi/filmlik bir video içeriği yerine okumaya ayıracaksınız. Bu durumda ortalama bir okuma hızıyla (dakikada 160-220 sözcük (2)) Suç ve Ceza‘yı (hacmen mütevazı olan bu kitap yaklaşık 200 bin sözcük) yaklaşık 20 saatte bitirebiliyor. Bu da günlük hakkımızı kullanmamız durumunda 7 gün demektir. Dürüst olalım, kumarbaz bir Rus’un ”bayık romanına” 7 gün mü yoksa 7 gün boyunca sürükleyici bir Netflix ziyafeti çekmek mi? İkincisi kazanır. O zaman hiç boşuna kızmayalım mevcut duruma. Üstelik Suç ve Ceza’yı okuma maliyeti çok yüksek de sayılmaz. Anlaşılması çok zor değil, ek okuması veya sindirmesi en zor kitaplardan biri değil. Ulysses‘i bir düşünsenize! Ya da Netflix dizilerinin çoğu gibi yabancı dilde bir kitap okumaya çalıştığınızı! Bu sefer okuma hızınız muhtemelen en azından yarıya inecek ve 14 gününüz gidecek. Tabii her gün bir önceki bölümü hatırlamak da daha güç.

Diyelim ki okuyacağınız kitap Türkçe. Ama Türkçe var ”Türkçe” var. Şahsen biçeminde hiçbir sorun yaşamadığım ama çoğunuzun içinizi sıkacak şu satırlara bakalım:

”Usun belirleniminin kendinde ne olduğu sorusu, Us dünya ile bağıntı içinde alındığı sürece, dünyanın Son Ereğinin ne olduğu sorusu ile çakışır; bu anlatımda daha tam olarak o Ereğin olgusallaşması, edimselleşecek olması gerektiği imlenir. Burada değinilecek iki nokta vardır: Bu son Ereğin içeriği, genel olarak belirlenimin kendisi, ve edimselleşmesi”. (3)

Burada anlama düzeyimizin düşmesinden ötürü hızımızın da düşeceğini varsayıyorum. Bu durumda bu dilde yazılmış bir kitap için en az 1 aylık Netflix keyfinden mahrum kalmak gerekebilir. ”En az” diyorum çünkü bu kitabı anlamak için ek okumalar yapmak, hatırlamak gereken yerleri tekrar tekrar okumalar ve hatta çevrenizdeki insanlarla sohbetlerinizi Hegel’le ”renklendirmek” gerekecek. Belki de arkadaşsız kalacaksınız.

Çoğumuzda durum bu kadar iç karartıcıysa, bir de z kuşağını, hele bir de alfa kuşağını düşünün. Çoklu ortam ürünleriyle yapışık büyüyen kardeşlerimiz bu karanlık tabloda okumak için gerekli sebatı nereden bulacak. Belki de karamsar bir günümdeyim: Sanki kaybettik bu savaşı!

Hal böyleyken kardeşlerimizin okul derslerini düşünün. Yoruculuğuna ek olarak bir de sınav, okul ve akran-aile-okul-hayat baskısı altında bu (en azından onlara göre) ”sıkıcı” içerikle nasıl baş etsinler? Edemedikleri ortada değil mi zaten?

Bizim buna son çaremiz, YKS’de barajı kaldırıp soru çözme süresini arttırmak oldu. Aslında en iyisi mi sınavı, soruları hatta dersleri kaldıralım. Ne de olsa onların ”hakkı” değil mi okumak! ”Devlet bunu da sağlasın!” Hatta üniversiteye girmeleri de gerekmesin. Doğrudan diploma verelim. Nasıl olsa bir işe yaramıyor artık. Böylece hep birlikte Netflix izleme keyfine varabilir, mutlu mesut demokrasimizin tadını çıkarabilir, ”Yukarı bakmayan”, boyun eğen güzel bir gençlik yaratıp tüm nefretimizi biliminsanlarından, düşünürlerden ve z kuşağına ”ihtiyaç duyduklarını vermeyen” eski kuşaklardan nefret edebiliriz. Evet, bunu hak ediyoruz!

Kaynak:

  1. https://www.comparitech.com/blog/vpn-privacy/netflix-statistics-facts-figures/

  2. https://www.isbank.com.tr/blog/okuma-hizini-arttirma

  3. G. W. F. Hegel, Tarih Felsefesi, çev. Aziz Yardımlı, İdea Yayınevi, İstanbul: 2006.

Bunları da sevebilirsiniz