Yunan Algısında Türk İmgesinin Kökenleri-2 (Oryantalizm, Filhellenizm ve Türkokratia)

Giriş

Yunan Algısında Türk İmgesinin Kökenleri-1(Oryantalizm, Filhellenizm ve Türkokratia)” yazımızda Filhellenizmin, Oryantalizmin bir uzantısı ve bir sonucu olarak, Batılıların emperyalizm politikaları için yaratılmış bir olgu olduğunu,bu nedenle konunun belirgin olarak ortaya çıkması için başlangıçta Avrupa-merkezciliği olarak nitelenen bu üç terimin özet olarak açıklanmasında yarar görülmüştü. Daha sonra “Oryantalizm,Filhellenizm ve Turkokratia”nin ortaya çıkardığı “Türk Karşıtlığının Kökenleri”alt bölümünde bu algıyı yaratan;Batı kökenli Oryantalist ve Filhellenist kimi düşünür,bilimci,din adamı,yazar ve şair konuları işlenmişti.

Yunan Algısında Türk İmgesinin Kökenleri-2 (Oryantalizm, Filhellenizm ve Türkokratia)”yazımızda ise Batı kökenli Oryantalist ve Filhellenist kimi sanatçı,gezgin,diplomat ve devlet kişilerinin yaklaşımları irdelenmiş,filimlere ve dizilere ait örnekler verilmiş ve son olarak yabancı dillerde Türkler karşıtı üretilmiş başlıca sözcük,deyim ve atasözleri sergilenmiştir.

Oryantalist ve Filhellenist Sanatçılar

Türk Karşıtlığın besleyen oryantalist resim ve müzik insanı gibi sanatçıların çoğu hayatlarında hiç Türk görmemişler, hayali tablolar ve besteler yapmışlardı. Sanat eserlerinde Türk vahşeti olarak çokluk harem, odalık, çokeşlilik ve genelev gibi konuları işlemişlerdir.Onlara göre fantezilerinin merkezi Doğu ya da Türkiye, daha doğrusu Osmanlı Türkiyesi idi.

Ressamlar

Andrea Magtegna

Andrew Magtegna(d.1431?-ö.1506), resimlerinde Türklere yer veren ilk İtalyan ressamdır 1.Resimlerinin eserlerin en görkemlisi, Medici ailesinden Floransa Grandükü II. Ferdinand’ın başında sarıkla Türk giysileriyle poz vermiş tablosuydu.

Albrecht Dürer

Albrecht Dürer(d.1471-ö.1528)Alman ressam, matematikçi ve matbaacıdır2 . Dürer’in çizdiği “Türk Hükümdar” adlı gravür, Avrupa’da oluşmaya başlayan “despot” imgesinin bir göstergesiydi.

Victor Eugène Delacroix

Victor Eugène Delacroix(d.1798-ö.1863 )’ın 19.yüzyılın Oryantalist sanatçıları arasında önemli bir yeri vardır. Türkiye topraklarında bulunmamış olmasına karşın resimlerinde Osmanlı figürlerine ve Osmanlılar’a ilişkin temaları ağırlıklı olarak işlenmiştir .Örneğin;Sakız Adası Katliamı” adlı resminde olduğu üzere , Mora’da Yunanları öldüren Türkler’in vahşi uygulamalarını(!)işleyen tablolar da yapıyordu. Delacroix’nın, Yunanlı “Chio’nun Öldürülmesi” tablosu o dönemde çok ünlenmişti. Oysa, Mora’da, Batı kışkırtmasıyla ayaklanan Yunanlılar, sıradışı bir vahşet uygulamış ve binlerce Türkü katletmişlerdi 3.

Theodoros Vryzakis

Theodoros Vryzakis(d.1819-1878),Yunan Bağımsızlık Savaşı ile ilgili olarak yapmış olduğu resimlerinde,bir yandan Osmanlıya karşı ayaklanan Yunanların direnişini,bir yandan da Türklerin barbarlığı ve acımazlığını yansıdır.Başlıca eserleri arasında;”Aya Lavra’da Yemin”, “Mesolongi’nin Saldırısı “,“Teselli”, “Missolonghi’de Lord Byron’ın Kabulü”, “Georgios Karaiskakis Kampı” ve “Minnettar Hellas”gibi resimleri sayılabilir 4.

Pierre Auguste Renoir

Pierre Renoir(d.1841-ö.1919) izlenimcilik akımının başta gelenlerinden Fransız ressamdır5.“Harem” adlı tablosunda Türk genelevine göndermelerde bulunur.Aslında o dönemde genelev işleten bir Türk kadını bir fantaziden öteye gitmeyen bir durumdur.

Müzik İnsanları

Gioachino Rossini

Gioachino Rossini(d.1792-ö.1868)Türkleri konu alan dört opera eseri yazmıştır.En bilineni Fatih Sultan Mehmed üzerine yazdığı II. Mehmet Operası “İtalyanca adı ile Maometto II ya da Maometto secondo/ Maometto II” idi.Operada II.Mehmet ile Venedik Cumhuriyeti egemenliğindekİ Eğriboz Kuşatması sırasında (1470) âşık olduğu Bizanslı Anna’nın hikâyesini anlatmaktadır. Gerçek kimliğini bilmeden II. Mehmet’e aşkının karşılığını veren Venedikli Anna, daha sonra aşk ile yurt sevgisi arasında gidip gelir; çelişkiler yumağı içinde debelenir. Maometto II,Türklerle ilgili operalar içinde en önemlilerinden biri kabul edilir6, 7,8.

Ancak daha sonra 1826’da Yunan bağımsızlığından etkilenen Rossini’nin bu esere üçüncü bir perde ekleyerek Yunan propagandası yaptığı bilinmektedir . Türkiye’de “Taraf”adlı bir gazetenin bu oyun karşısında değerlendirmesi ise çok çarpıcıdır 9.

Wolfgang Amadeus Mozart

Wolfgang Amadeus Mozart (d.1756-ö.1791) için Türklerin ayrı bir önemi vardır10.

Mozart’ın doğrudan bir Türk düşmanı olduğu söylenemez. Ancak“Saraydan Kız Kaçırma Operası” incelendiğinde, çeşitli oryantalist elementler içerdiği gözlemlenmektedir11. Anılan operada korsanlar tarafından kaçırılarak Osmanlı Sarayı’na ya da Paşa Konağına satılan bir Avrupalı genç kızın vatanındaki sevgilisi tarafından bin türlü hileye başvurularak kaçırılması işlenir.Türklerin,Hristiyanlara davranışı ise ,kahramanın ağzından “önce gırtlağı kesilmiş,sonra asılmış,daha sonra kızgın şişlere geçirilmiş,sonra yakılmış,sonra bağlanmış ve son olarak da derisi yüzülmüş” şeklinde aktarılır.Bu yaklaşım Mozart’ın Türk müziği motiflerine olduğu kadar harem hikayelerine olan ilgisinin bir ürünüdür.

Dünyanın “Türk Marşı” diye adlandırdığı ünlü eseri de , Mozart’ın en sevilen eserlerinden birisidir.

Ludwig van Beethoven

Ludwig van Beethoven(d.1770-1827), Klasik dönemden Romantik döneme geçiş sürecine katkı sağlamış ve gelmiş geçmiş en ünlü ve en etkileyici bestecilerden biri olarak kabul edilen Alman piyanist ve bestecidir 12.Ancak O’da zamanın ruhundan etkilenerek Yunan hayranlığı ve Türk karşıtlığı bağlamında “Atina Harabeleri:Die Ruinen von Athen” adlı bir beste yapmaktan kendini alamamıştır.

Atina Harabeleri’nde Minerva ile Mercurius adlı iki kahraman, Atina’yı Türk boyunduruğundan kurtarmak amacıyla, Olympos’tan kaçar ve Atina’ya gelirler.Ancak Atina “sanat ve bilimden” anlamayan Asyalı barbar Türkler tarafından harap edilmiş durumda bulurlar ve Atina’nın dışında yeni bir sanat ve kültür merkezini ararlar.Bulunan yeni kültür merkezi Budapeşte, artık Atina’nın ardılıdır 13.

Oryantalist ve Filhellenist Gezginler

Tarihsel süreç içinde,Doğu’yu ve özellikle Osmanlı toplumu ve insanını tanımlayan Batılı gezginlerin (seyyahlar) gezi ve anı yazıları Batı’daki Türk imgesini şekillendiren birinci derecede önemli kaynaklar arasında kabul edilmektedir.14.ve17.yüzyıllar arasında Osmanlı topraklarına 449 gezginin geldiği bildirilmektedir14.Onların anlatımlarının genellikle önyargı ve bilgisizlik ürünü olduğu söylenebilir. Batılı gezginlerin,Doğu’yu betimlemek için tarih boyunca biriktirdiği olumsuz imgelerin pek çoğunun , tuttukları gezi notlarında kullanamadan, ülkelerine geri döndüklerinde kaleme aldıklarını söylemek olasıdır15.Anılan seyahatnamelerde Türk İmgesini oluşturan iki temel niteliğinin öne çıktığı gözlemlenmektedir.Birincisi, Hristiyanlara göre din düşmanı ve barbar tanımlamasıdır. İkincisi de Türk halkının üzerinde yaşadıkları toprakların tarihi değeri konusundaki bilgisizlik ve ilgisizlikleri düşüncesidir.Türklerin kendilerine ait olmayan her türlü yapı ve tarihi eseri tahrip etmekte hiçbir sakınca görmediklerini de yazmaktadırlar.

Oryantalist ve Filhellenist gezginlerine çok sayıda örnek verilebilir. Bunların kimileri şunlardır:

Marco Polo

Marco Polo (d.1254- ö. 1324), 1270’lerde o zamanki adıyla Konstantinopolis olan İstanbul’dan başlayarak Anadolu,İran ,Türkmenistan,Afganistan’dan Çin’e kadar bütün Asya kıtasını dolaşarak anılarını anlatan ve olasılıkla ilk oryantalist yaklaşımlara sahip bir İtalyan-Venedik’li gezgindir.

Polo’nun çokça bilinen lakabı olan “Il Milione” adıyla yayınlanan kitabını,kendisinin yazmadığı, hapisteyken Rusticiano adında Pisa’lı bir yazar tarafından kaleme alındığı biliniyor. Kitabın özgün el yazması kayıp olmakla birlikte çizimli kopyalarından yararlanarak İngilizce konuşulan yerlerde “Marco Polo’nun Gezileri:Travels of Marco Polo” yayınlamıştır.

Polo’nun anılarında,Türkmenleri,geleneksel Avrupalı kibri ile değerlendirdiği gözlemlenmektedir.Örneğin;”Türkmenler,Muhammed’e ibadet ediyor,uygarlıktan yoksun bir yasaları var ve her açıdan hayvanlar gibi yaşarlar;ayrıca cahildirler ve barbar dilleri var. “16 der. Bununla birlikte anılan yaklaşımı ile karşıt olacak bir şekilde Türkmenlerin,ince işçilik içeren halı dokumacılığında dünyanın en iyileri olduğunu da söyler.

Alexander William Kinglake

Alexander William Kinglake adlı gezginin ön kabullerinde Türk demek; “çok eşlilik”, “sevabına öldürmek” ve “Kur’an” demektir. Doğu’da herkes, her şey sessizdir. Bu “imparatorluğun” topraklarında bir ölüm sessizliği vardır. Kinglake göre , “Doğulu için canlı hiçbir şey yoktur; orada her şey kuru ve bir mumyadan farksızdır”. Diğer gezginlerin çoğu gibi O’nun da Doğu yerine, kendi doğusunu yaratmayı daha uygun görmüş olduğu belirtilmektedir17.

Hans Dernschwam

16. yüzyılın ünlü Alman gezgini Hans Dernschwam’ın seyahat notlarında “Türklerin geldiği yerlerde her şey bozulur. Onların geçtiği yer cennet bile olsa, çorak bir araziye döner” ifadeleri, önyargılarla dolu bir Batılı eleştirisinin geldiği düzeyi ortaya koyacak türdendir 18.

Hans Löwenklaw

Hans Löwenklaw’ında kaleme aldığı “Türk Tarihi“ kitabında,Türkler hakkında olumlu olduğu kadar olumsuz saptamalara rastlanır.Örneğin; “Bu barbar insanlar kendi aralarında espri ve şaka yapmazlar.”,”Fazla yasaları yoktur,yargılama uzun sürmez,verdikleri cezalar acımasız ve zalimcedir.”,”Sadakatsizliği ve yalan yemini Makquivelli ya da Türkler Makquivelli’den öğrenmişerdir.”,”Türk İmparatorluğunda herkes satılıktır ve satınalınabilir.”, “Türklerde akla yer yoktur.”gibi nitelemelerde bulunmuştur19.

Wortley Montagu, Elizabeth Craven ve Barkley

Wortley Montagu, Elizabeth Craven ve Barkley’in anılarının, Batılı okuyucu kitlesini memnun eden fantezi üretme aracı oldukları söylenebilir. Yazarlar gezi notlarını gezi sonrası ülkelerine geri döndükten sonra, yeniden gözden geçirerek yazdıkları için gerçeği tam anlamı ile yansıtmadıkları görülür. Montagu mektuplarında Türklerin müzik, şiir, bahçe, yeme içme zevklerini felsefi ve estetik bakış açısı kullanarak anlatırken, Craven ve Barkley ise “Batılı” okuyucu kitlesinin beklentilerini karşılamak ve onları memnun etmek amacı ile sömürgeci bir bakış açısını yeğlemişlerdir20.

Claude-Étienne_Savary

18. yüzyıl ortalarında Rodos ve İstanköy’e gelen gezgin M. Savary’nin seyahatinde de Türk karşıtlığı açıkça görülmektedir. Savary, adaya ilişkin izlenimlerini aktarırken, “Hayır, Yunanistan için güzel günlerin geleceğine, despotizmin düşmanı olan bu milletin (Rumların) zekâ ve sanatını yeniden ortaya çıkaracağına bütün kalbimle inanmak istiyorum” demekte ve adadaki Türk yönetimi için“sefil:wretched” ve “kötü:vice” kavramlarını kullanmaktaydı 21,22.

Oryantalist ve Filhellenist Diplomat ve Devlet Adamları

Geçmişten günümüze değin Türk karşıtlığı,çok sayıda diplomat ya da politikacılar tarafından da sürekli gündemde tutulmuştur.Bunların başlıcaları aşağıda sıralanmıştır:

François Savary de Brêves 23.

François Savary de Brèves (d.1560- ö.1628) Osmanlı Devleti’nde Büyükelçilik yapmış bir diplomat ve oryantalisttir.

Savary’in , “Discours abrégé des asseurez moyens d’anéantir et ruiner la Monarchie des Princes Ottomans” adlı eserinde Osmanlı’ya karşı bir Haçlı Seferinin şart olduğunu ileri sürmüştür. Projesine göre, İspanya , Fransa, Cenova ve Malta’dan oluşturulan bir donanma hazırlanmalıydı. Buna ilave olarak Boğdan ve Eflak isyana kalkışacak, Polonya da destek verecekti. Savary, Osmanlı Devleti hakkında geniş bilgilere sahip olduğu için askeri olarak ayağı yere basan bir proje hazırlamıştı24 .

Maximilien de Sully 25

Maximilien-de-Bethune-duc-de-Sully (d.1560-ö.1641),Fransa Kralı IV. Henry’nin devlet adamı ve danışmanıydı .

Sully Dükü’nün, Fransız ve daha sonraları Avrupa halklarının Türklere karşı yönlendirilmesine yönelik projesi söz konusuydu. Projenin ana fikrinde Sully: “Bu savaşçı projeden ve kraliyet politikasından kastımız, bütün Hıristiyanlara karşı her zaman pasif, ancak kâfirlere karşı her an savaşçı bir halk oluşturmaktır. Bu fikrin gelişmesi için halkın genel olarak sakinleştirilmesi ve diğer taraftan bir Avrupa Konfederasyonu için bir dizi uygulamalar yürürlüğe konulacaktır.” demektedir.

Bu kapsamda Sully,Türklere karşı Avrupa Konfederasyonu fikri alt yapısının oluşturulmasında egemen role sahip olmuştu. Sözgelişi, Türklerin Avrupa’dan atılması için Fransa kralının emrinde bir ordunun kurulmasının tek çözüm olduğu fikrini ileri sürmüştür. Projesinde, askeri oluşumun yanı sıra Avrupa Devletleri arasındaki anlaşmazlıklara çözüm bulmak için bir yüksek mahkemenin oluşturulmasını ve de bir Genel Konsey aracılığıyla Avrupa’nın politikalarının yönlendirilmesini de önermiştir26.

William E.Gladstone 27

William E.Gladstone (d.1809-ö.1898), Birleşik Krallık başbakanı olarak görev yapmış bir politikacıdır.

Dönemin en büyük Türk düşmanlarından biri olan Gladstone,hazırlamış olduğu bir el kitapçığında Osmanlıların bağımsızlık isteyen Bulgarlara yaptıklarını alçakça ve eşi görülmemiş bir zulüm olarak kaleme almış ve “Türk Hükümeti” olarak adlandırdığı Osmanlı Hükümeti için “hiçbir hükümetin işlemediği kadar günah işlemiş, hiçbir hükümet onun kadar günahkârlığa saplanmamış, hiçbiri onun kadar değişime kapalı olmamıştır” demiştir.

Gladstone, Türkler hakkında şunları da söylemiştir :“Türkler insanlığın insan olmayan örnekleridir. Medeniyetimizin bekası için onları Asya steplerine geri sürmeli ya da Anadolu’da yok etmeliyiz28.

Thomas Woodrow Wilson 29

Thomas Woodrow Wilson (d. 1856-ö. 1924), Amerika Birleşik Devletleri’nin 28. Başkanıdır.

Wilson,1917’de yayınladığı İtilaf Devletleri Bildirisinde “Uygar dünya bilmelidir ki müttefiklerin temel amacı her şeyden önce, Türklerin kanlı despotluğuna düşmüş olan halkların kurtarılması ve Avrupa uygarlığına kesinlikle yabancı olan Türklerin Avrupa dışına atılması içindir”diyecek kadar Türk karşıtıdır.

Wilson’un, Birinci Paylaşım( Dünya) Savaşı sonunda 8 Ocak 1918 ‘de Amerikan Kongresi’nde “Wilson İlkeleri ” diye kabul edilen barış programındaki “manda”yı da içeren onikinci maddeyi kimi Türk okumuşları(!) kurtuluş amacıyla bel bağlamışlardı. Bu maddeye göre;galip devletler Anadolu’da çoğunlukta olan Türklere topraklarını geri vermek istiyor olabilirdi, ama aynı topraklarda Ermeni ve Rum Devletleri de kurulacaktı.

Diğer yandan Wilson, İzmir’in işgaline ses çıkarmadığı gibi asılsız soykırım söylentileri üzerine Ağustos 1919’da Türk Hükümeti’ne bir telgraf göndererek, Ermenilere yapılacak her türlü tecavüzden Osmanlı Devleti’ni sorumlu tutmakta ve tecavüzleri önlemediği takdirde, Wilson İlkeleri’nin, Türkler lehindeki onikinci maddesinin hükümsüz sayılacağı tehdidinde bulunmaktaydı30.

David Lloyd George31

David Lloyd George (d. 1863 – ö. 1945), 1916-1922 yılları arasında Britanya Başbakanlığı yapmış bir siyasetçidir.

Kimi tarihçilere göre gençliğinde Gladstone’un çırağı olarak, onun Türk karşıtı görüşlerinden etkilenmiştir. “Türkler, bir insanlık kanseri, kötü yönettikleri toprakların etine işlemiş bir yaradır.”demiştir.

Birinci Paylaşım(Dünya) Savaşı’nı izleyen dönemde Lloyd George Türkiye’ye karşı son derece sert ve tavizsiz bir politika izlemişti. Britanya’nin çıkarlarına daha uygun olduğu için Yunanların Anadolu’yu işgaline destek vermişti. Türk Kurtuluş Savaşı sürdüğü yıllarda Britanya hükûmetini yönetmiştir

George’un Türk Kurtuluş Savaşı’ndan sonra yaptığı bir konuşmada Atatürk ile ilgili, “İnsanlık tarihi birkaç yüzyılda bir dahi yetiştirebiliyor. Şu talihsizliğimize bakınız ki Küçük Asya’da çıktı. Hem de bize karşı. Elden ne gelebilirdi?” dediği iddia edilmekte birlikte bu söylem henüz belgelenmemiştir32.

Winston Churchill 33

Winston Churchill (d.1874-ö.1965), Birleşik Krallık’ta Bahriye,Cephane,Harbiye ,Maliye ve Başbakan olarak görev yapmış bir politikacıdır.

Bahriye Bakanlığı sırasında donanmayla Çanakkale Boğazı’nın geçilebileceği, ardından da rahatça İstanbul’a ulaşılabileceği konusundaki ısrarcı olmuş,ancak Türklerin umulandan çok daha başarılı bir savunma yapması nedeniyle başarısızlığın mimarı olarak nitelendirilmişti.

Churchill’in “Anadolu Türklere bırakılmayacak kadar önemlidir” ve Avam Kamarası’nda yapmış olduğu bir konuşmada: “Savaş hukukuna göre zehirli gaz kullanmak yasaktır; biliyorum. Ancak zehirli gazı insanlara karşı kullanmak yasaktır! Türkler Müslüman’dır. Dolayısıyla da insan sayılmaz hiçbiri! Yani, Türklere karşı rahatça zehirli gaz kullanabiliriz!”dediği bilinmektedir.

Vasiyetnamesinde de; “Türkiye zayıflarsa sulayın, güçlenirse budamak için her çareye başvurun!..”diyerek Türk düşmanlığını sürdürmüştür34.

Valéry Giscard d’Estaing 35

Valéry Giscard d’Estaing ( d.1926- ö. 2020) Fransa Beşinci Cumhuriyeti’nin üçüncü cumhurbaşkanı olan merkez-sağ siyasetçidir. Etnik, dini ve teknik nedenlerle Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği’ne karşı olan d’Estaing, bunun Avrupa’nın sonu olabileceğini iddia etmiştir. Giscard, 2013’te yaptığı bir konuşmasında “Türkiye AB müktesabâtını sindiremez. Türkiye’yi aldatmaya son verelim.” demiştir.

Emmanuel Macron 36

Emmanuel Macron (d. 1977), 2017’de cumhurbaşkanı seçilmiştir.Macron’un Türkiye karşıtı düşmanca tutumunun nedeninin ,başta Doğu Akdeniz,Libya ve Suriye olmak üzere, Türkiye’nin Afrika ve Balkan coğrafyasında kendisine rakip olarak görmesi olduğu söylenebilir . Örneğin 2018’de AP’de yaptığı “Avrupa’nın Geleceği” konulu konuşmasında Macron, “Türkiye ya da Rusya’ya kayan bir Balkanlar istemiyorum” diyerek Balkanlar’daki Türk varlığından rahatsız olduğunu belirtmiş, bu tutumuna AB’yi de ortak etmek istemişti.

Fransa’nın, Doğu Akdeniz anlaşmazlığında Yunanistan’ın yanında yer alan, hatta kışkırtan ve AB’nin diğer üyelerinin de kendisi gibi davranmasını isteyen şahin tutumu, bu coğrafyada çatışma potansiyelini ortaya çıkarmaktadır.

Macron’un sadece Doğu Akdeniz’de değil, Afrika, Balkanlar ve Libya’da Türkiye ile stratejik bir çatışma sergilemekte olduğu gözlemlenmektedir.Bu şekilde gerek iç siyasetindeki sorunlarını yumuşatmada, gerekse AB içinde liderliğe oynama girişimlerinde Türkiye’yi bir araç olarak değerlendirdiği söylenebilir 37.

Oryantalist ve Filhellenist Filimler ve Diziler

Batı Dünyası’nda Oryantalizm ve Yunanseverliği besleyen çok sayıda Türk karşıtı filim ve dizi vardır.Anılan filim ve diziler arasında; “24, 13 Saat:Bingazi’nin Gizli Askerleri, 300 Spartal, Altın Yumruk, Amedous, Arabistanlı Lawrence, Arizona Rüyası, Büyük İskender, Collateral, Designated Survivor, Da Vinci’s Demons, Drakula:Başlangıç, Friends, Gece Yarısı Ekspresi, He Who Must Die, How I Met Your Mother, Kalbinin Sesini Dinle / My Big Fat Greek Wedding, La Pasion Turca, Lolita, Lost, Out of Reach, Outlander, Özgürlük Savaşçısı, Taken 3, The Simpson, The Stone Merchant, War Dogs ve The West Wing” gibileri sayılabilir 38,39,40.

Oryantalist ve Filhellenist Sözcük ,Deyim ve Atasözleri

Pek çok dilde ve ülkede, Türkler ile ilgili ırkçı sözcük ,deyim ve atasözlerine rastlanmaktadır.

Almanca: Almanya’da “Hileli” anlamına gelen “ Türkleştirilmiş:Getürkt:” sözcüğü hala kullanılmaktadır. Ayrıca “Lanet Olsun” anlamına gelen “Kruzitürken” ve “Kümmeltürke” ifadeleri de olumsuz bir yaklaşıma sahiptir,Avusturya’nın kırsal kesimlerinde de çocukların Hava çoktan karardı. Türkler geliyor: Es ist schon dunkel. Türken kommen,Türken kommen:.” diye tekerleme söylediği hâlâ duyulabilir.”41.

Arapça: Onu eve alma, o bir Türk”,deyişi birisini hırsızlıkla suçlamak için kullanılır. “Türk gibi mi görünüyorum?” da Türklere yönelik ırkçı bir deyiştir.

Ermenice: “Türk müsün?”sözcüğü,Aptal mısın?” anlamında ,”Bir Türkün evine benziyor? ya da “Türk evi ”,kirli düzensiz bir evi ima etmek için kullanılır. Ayrıca “Neden ters bakıyorsun, Türk’ün domuz etine baktığı gibi?“, kötü bakan kişiyi betimlemek, “Türk ile dostluk yap, ama sopayı elinden bırakma, her an ısırabilir.”cümlesi ile ”Türklerle dostluk kuran Ermenilere Türk’ün dostluğu menfaatleri bitene kadardır, daha sonra zarar verir.” anlamına gelen çok sayıda deyişler vardır42,43.

Farsça: “Eşek Türk:Türk-i hâr”, bir Türk halkı olan Azerbaycanlılara,özellikle İran sınırları içinde yaşayan 30 milyon Güney Azerbaycanlıya karşı kullanılan aşağılayıcı bir sözdür 44, 45.

Flemenkçe: “Türk:Turk”, kirli, barbar ya da kana susamış ve “Türk’e benzemek:Eruit zien als een Turk”,kirli ya da iğrenç anlamında kullanılır.

Fransızca:Turc” sözcüğü eskiden “Tam Türk:C’est un vrai Turc “ gibi deyimlerde kaba ve acımasız insanları belirtmek için kullanılırdı46. Türk gibi:à la turque” ise kişi ya da şeyle pervasız bir şekilde ilgilenme, “ Türk zevkinde:Turquerie ” anlamına gelen bu deyiştir.Bu deyiş,Fransızca’da kaba, zalim ve açgözlü davranışları ifade etmek için kullanılagelmiştir47.

İspanyolca: Bir İspanyol biriyle ilgili küçük düşürücü bir yorum yapmak istediğinde “turco” derdi48. “Türk kafası:Cabeza De Turco” ise “Günah Keçisi” demektir.

İtalyanca:Bestemmia come un Turco:Türk gibi küfretmek ve Türk gibi pis kokmak:puzza come un Turco” deyimleri sıklıkla kullanılır. En kötü şöhretli İtalyanca deyim de yakın bir tehlikeyi belirtmek amacıyla kullanılan “ Anneciğim, Türkler geliyor!:Mamma li Turchi! “deyimidir49.

İngilizce: “Kanlı Türk:Bloody Turk”deyimi,Britanya’da da çok yaygın değilse bile günümüzde de “kanlı, lanet olası, kanayan, uğursuz, kan döken” anlamında kullanılmaktadır50.

Bir başka sözcük yine Britanya’da kimi paplara verilen “Türk Başı Papı:Turk’s Head Pub”adlandırılmasıdır51,52.Anılan adlandırma,Haçlı Seferleri sırasında esir alınan ve başları kesilerek Britanya’ya getirilen Türklere karşı onur gösterisi ve üstünlüğün bir yaklaşımı olarak değerlendirilmektedir.

Türkçe’de “Hindi” olarak adlandırdığımız kümes hayvanının karşılığının adı da İngilizcede “Turkey”dir.Turkey” sözcüğünün kimi yer ve zamanlarda Türklere ve Türkiye’ye karşı alay ya da hakaret anlamında kullanıldığı bilinmektedir53.

Norveççe:” Bir Türk kadar kızgın:Sint som en tyrker” şeklinde bir deyim vardır54.

Karadağ: Karadağ’da işini kötü yapan birisine “İşini çok kötü yapıyorsun. Türk müsün?” diye sorulur55.

Rumence: Seni Türk!:Măi, turcule”,cahil birini betimleme anlamındadır.

Rusça:Bir Türk aptal değilse, o Türk değildir:”,Türkleri aşağılamak için kullanılır.”Türk” sözcüğü, ise cahil birini betimler.

Maltaca: “Bir Türk vaftiz edildi!:Tgħammed Tork!”,Malta’da, az rastlanır bir olayı,”Türk:Tork” sözcüğü , doğası gereği korkulan ve istenmeyen kişiyi betimlemek için kullanılabilmektedir. “Türk müyüm?:Mela jien xi Tork, jew?” ise bir gruptan dışlanıldığı zaman söylenir56.

Sırbça: Sırbça’da çok sayıda Türk düşmanlığını ifade eden deyim ve atasözü vardır.Örneğin; Bir ite bir de Türk’e güvenilmez:Keru i Turčinu nikad ne veruj”, “Bir Türk gibi kıskanç:Ljubomoran kao Turčin”, “Türk gibi (araba) sürmek:Vozi kao Turčin“,kötü araba kullanmak anlamına gelmektedir.

“Türkler nereye, küçük Mujo oraya!:Kud svi Turci, tu i mali Mujon” ise, Türklere ve Bosnalılara yönelik bu yaygın ayrımcı deyiş olarak , kendi başına düşünemeyen kişinin kalabalığı takip edeceği anlamında kullanılmaktadır. Bu deyişte kalabalık, Türkler üzerinden ifade edilirken aptal kimseyi betimleyen “Mujo” sözcüğü Bosnalılarla ilgili şakalarda kullanılan yaygın bir addır57.

Yunanca:Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Kesiminde:”En iyi Türk, ölü Türk” deyimi vardır.Bu deyim 2008 yılında yasaklanmasına karşın günümüzde geçerliğini sürdürmektedir58. “Öfkesinden Türk oldu.” ise,aşırı öfkelenmesini denetleyemeyen birini tanımlamak için kullanılır.”Kesik Türk:Kammeno Türk” sözcüğü de Yunanistan’da azınlık olarak yaşamakta olan,ancak resmi politikalarında Türk olarak kabul edilmeyen Türkler için sünnetli olmalarından kaynaklanan bir terimdir.Alay etmek ve aşağılamak için kullanılmaktadır 59. Yunancada anılan sözcük ve deyimlere “Türk’ten dost olmaz çünkü arkadan vurur:O Tourkos den pianetaı filos giati eınaı babesis”, “Türk tohumu:tourkosporos”, “Türk oldum:Egina Tourkos” deyimi gibi gibi çok sinirlenmek, çığırından çıkmak anlamında deyimler de eklenebilir. Bir başka deyişle Yunancada “Türk” sözcüğü çoğu zaman ihanet, düşmanlık, hainlik gibi olumsuz yargılarla bir tutulmaktadır.Ancak benzer yaklaşımının “Yunan sözcüğü” için de Türkçe’de geçerli olduğu gözlemlenmektedir60.

Sonuç

Filhellenizmi ve Yunan halkında zaman zaman ortaya çıkan,kimi dönemlerde de başat bir yaklaşım olan Türk karşıtlığını kavramak ve algılamak açısından öncelikle “Oryantalizm” olgusunun irdelenmesi zorunluğu vardır.Çünkü Batı Dünyasında “Oryantalizm”’in başlangıcının Türklerle bağlantılı ve egemen olduğu gözlemlenmektedir.

Batı’nın, bir başka anlatımla Avrupalıların Orta Asya steplerinden gelerek Anadolu’yu fetih etmeleri ve 20.yüzyılın ilk yirmi yılına değin Balkanlar,Doğu Akdeniz,Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da imparatorluk kuran Türklere karşı bir tepki geliştirmeleri doğal karşılanabilir. Üstelik Doğu’ya açılmada en büyük engel olarak karşılarında hep Türkleri görmüşlerdir. Çeşitli mücadelelerin – savaşların sonucunda,11. yüzyıldan beri Türk korkusu Avrupa’nın bilinçaltına işlemişti.

Diğer yandan Avrupa,kendi kimliğini tamımlayabilmesi ve birlikteliğinin oluşturulması için de tehdit olarak gördüğü “Türk Kimliği”nin bir “öteki”olarak algılanmasına gereksinim duymuştur. Avrupa tarihi,büyük ölçüde Türk tarihi;Büyük Selçuklu Devleti’nden başlayarak Anadolu ve Suriye Selçuklu Devletleri,Osmanlı İmparatorluğu,hatta günümüz Türkiye Cumhuriyeti’nden bağımsız olarak yazılamamaktadır.

Bu bağlamda,Müslüman sözcüğü ile eş anlamlı olarak adlandırılan Türk sözcüğü de , Türk kimliğinin başat bileşeninin İslam olarak algılanmasına yol açmıştır. Böylece Türk varlığının ,Hıristiyan Avrupaların birlikteliğinin oluşturulması yanı sıra ortak bir bilinç inşasına da katkıda bulunduğu gözlemlenmektedir.Bu durum,Türklük temelinde uzun yüzyıllar boyunca devam edecek bir çatışmanın iki tarafını ortaya çıkarmıştır.

Osmanlı İmparatorluğu’nun, İslam’ı yayma,ancak daha doğrusu ekonomi-politik temelli yaptığı fetihler,Türkleri barbarlıkla özdeşleştirilmişti. Bu durum Müslüman olan Türklere karşı ötekileştirme duygusunu yaratmış, kimi zamanlar nefrete dönüşerek Batılı düşünür,bilim,din,yazar ve şair,sanatçı,diplomat,devlet kişileri , seyyah,tutsak ve elçilikler tarafından olumsuz ve sorunlu yaklaşımları ortaya çıkarmıştır.

Türkler hakkındaki algıları genel olarak şöyle sıralayabiliriz: Türkler barbardır ve korkutucudur. Değer yaratmamışlardır,yöneticileri kibirlidir, elçilerden ve yabancılardan rüşvet almadan iş yapmazlar. Taht mücadelesinde rakiplerini acımasız bir şekilde yok ederler.

Yaşadığımız 20.ve 21.yüzyılda bile,Batı kaynaklı filimler ve diziler ile yabancı dillerde Türkler aleyhine söylenmiş başlıca sözcük,deyim ve atasözlerinde bu yansımalar sürdürülmektedir.

1 https://www.nationalgallery.org.uk/artists/andrea-mantegna

2 https://www.britannica.com/biography/Albrecht-Durer-German-artist

3 Örenç,A.F.,2011.Yunanistan’ın Bağımsızlığı Sürecinde Yok Edilen Mora Türkleri. https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/701016

4 https://en.m.wikipedia.org/wiki/Theodoros_Vryzakis

5 https://www.pinterest.ca/pin/356065914268132899/

6 Maometto II” maddesi, Operadis-opera discography.org.uk websitesi

7 Gossett,P., Brauner, P., 2001, “Maometto II ” Kaynak: Holden, Amanda (ed.), The New Penguin Opera Guide, Londra: Penguin. ISBN 0-14-029312-4

8 https://en.wikipedia.org/wiki/Gioachino_Rossini

9 Fatih, Roma’yı operayla fethetti, Taraf gazetesi, 07.04.2014″. 14 Temmuz 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Ocak 2021.

10 https://www.britannica.com/biography/ Wolfgang -Amadeus-Mozart

11Ülkü,G. A., 2019.W.A. Mozart’ın saraydan kız kaçırma operası’nda işlenen oryantalizm olgusu http://acikerisim.baskent.edu.tr/handle/11727/4125

12 https://www.britannica.com/biography/Ludwig-van-Beethoven

13 Kula,O.B., 2011.Batı Edebiyatında Oryantalizm I’. İş Bankası Kültür Yayınları.İstanbul, s. 97- 154

14 Özbaran,S.,2004.a.g.e,s.69; Cihan Özgün, Society and Economy on the Island of Rhodes in Western Travel Journals in the 19th Century, Tarih İncelemeleri Dergisi, 34/ 1, 2019, ss. 197-227.

15 Özgün,C.,2018 .Oryantalist Bir Hayal Kırıklığı: Rodos ve İstanköy’de Türk Egemenliği(İç.)Ege Adalarının Unutulan Halkı:Rodos ve İstanköy Türkleri(Ed.,) Kaymakçı,M.,C.Özgün.Eğitim Yayınevi,s.293-305

16 Bergreen,L., Marco Polo.(Çeviren:Mine Zeybekoğulları).Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları,s.46-47

17 Bilici, İ. E., 2011.Oryantalist Seyahatnamelerde Türk İmgesi Üzerine Bir İnceleme: Alexander William Kinglake’in Seyahatnamesi Eothen Örneği, E-Gifder, Sayı 2, s. 1-21

18 Çetin, F.,2011. XVI. Asır Alman Seyyahlarında Osmanlı (Türk) Toplumu ve İnsanına Dair Bilgisizlik ve Tarihi Önyargıları. Sosyal Bilimler, 1/ 1, ,s. 39-58.

19 Kula,O.B.,1997.Alman Kültüründe Türk İmgesi III.Gündoğan Yayınları.s.44-54

20 İnan, D.,2017. Montagu, Craven ve Barkley’in Osmanlı Devleti ve Türkler Hakkındaki İzlenimleri. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 37,s. 1-11.

21Savary,,C.E., 1788. Letters on Greece: being a sequel to Letters on Egypt, and containing travels through Rhodes, Crete, and other islands of the Archipelago, 1750-1788, Dublin,.s.91,92,95

22 https://en.wikipedia.org/wiki/ Claude-Étienne_Savary

23 https://referenceworks.brillonline.com/entries/christian-muslim-relations-ii/francois-savary-de-breves-COM_28372

24 Demir,Y., Otuz Yıl Savaşları Öncesinde Osmanlı-Fransa Münasebetlerine Genel Bakış-Fransa’nın Osmanlı Devletine Yönelik Planları ve Ortaya Koyduğu Uygulamalar. https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/59677.s.125

26 Demir,Y., a.g.e..s.122-123

27 https://www.britannica.com/biography/William-Ewart-Gladstone

28 Kocabaş,S.,1985. Hindistan Yolu ve Petrol Uğruna Yapılanlar, Türkiye ve İngiltere, 1.b., İstanbul: Vatan Yayınları, s. 231

29 https://www.britannica.com/biography/Woodrow-Wilson

30Bilgen,D.,Wılson İlkelerine Türk Kamuoyunun Tepkisi Ve Bunun Amerikan Basınına Yansıması http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/45/809/10290.pdf,.s.41-21

32 Ortaylı, İ., 2012.Yakın Tarihin Gerçekleri.Timaş Yayınlerı s. 106.

33 https://www.britannica.com/biography/Winston-Churchill&prev=search&pto=aue Çörcil

34 https://www.tgrthaber.com.tr/dunya/churchillin-kan-donduran-turkiye-vasiyeti-155027

35 https://tr.wikipedia.org/wiki/Val%C3%A9ry_Giscard_d%27Estaing

36 https://tr.wikipedia.org/wiki/Emmanuel_Macron

37 Bekar,N.,2020. https://www.takvim.com.tr/guncel/2020/09/08/macron-neden-turkiyeye-dusman-oldu-cok-carpici-dogu-akdeniz-analizi/2

38 https://onedio.com/haber/bir-donem-turkler-kotu-gosterdikleri-gerekcesiyle-oldukca-tepki-alan-dizi-ve-filmler-931943

39 http://www.beyazperde.com/filmler/film-203440

40 https://tr.wikipedia.org/wiki/Lost_(4._sezon)

41 “Turkey, Sweden and the EU Experiences and Expectations”, Report by the Swedish Institute for European Policy Studies, Nisan 2006, s. 6

42 https://tr.wikipedia.org/wiki/T

43 Onay,A.T.,Nasıl Türkçü Oldum-2.Duygu gazetesi, sayı:278, Çankırı

44 Safizadeh,F., Is There Anyone in Iranian Azerbaijan Who Wants to Get a Passport to Go to Mashad, Qum, Isfahan or Shiraz? – The Dynamics of Ethnicity in Iran.Payvand’s Iran News, Şubat 2007

45 Shaffer,B.,2000. The Formation of Azerbaijani collective identity in Iran. Nationalities Papers, 28:3 , s. 463

46 https://tr.wikipedia.org/wiki/T

47 http://ayrimcisozluk.blogspot.com.tr/201…

48 https://tr.wikipedia.org/wiki/T

49 https://tr.wikipedia.org/wiki/T

50 Kaymakçı,M.,1988.Britanya Anıları(Basılmamış),İzmir

51 Britanya ve Kıta Avrupası’nda Papalık, Haçlı Seferlerine katılımı teşvik etmek amacıyla toprak ve diğer ödüller veriyor,katılanları onurlandırıyordu. Ancak kimileri Haçlı Seferlerine katılmıyor,birkaç yıl geçtikten sonra vatanlarına dönüyorlardı.Bu durum fark edilince, geri döndüklerinde seferlere katıldıklarını kanıtlamaları için kestikleri başı kiliseye göstermek zorunda kaldılar.Getirilen başlar “Türk Başı “ olarak nitelendirilmişti.Çünkü o yıllarda Haçlılara karşı direnenlerin Türk ve Anadolu dışında Ortadoğu hatta Kuzey Afrika’nın bile Türklere ait olduğu genel bir kabuldü .Daha sonra Britanya’da seferlere katılımın onurlu(!) bir göstergesi olarak “ Turk’s Head Pub:Türk Başı Pap ”ları açılmıştır. Günümüzde Britanya’da 900 dolayında “Türk Başı Pabı”’ olduğu bildirilmektedir.Papların tabelasında Türk Başı olarak çoğunlukla kavuklu adamların yanı sıra kimilerinde zenci resimlerine de rastlamak olasıdır. https://www.tripadvisor.com.tr/Restaurant_Review-g186387-d3477905-Reviews-The_Turks_Head_Pub-Woodbridge_Suffolk_East_Anglia_England.html

52 Kaymakçı,M.,1988.a.g.e.

53 İngilizce’de “Turkey” olarak adlandırılan “Hindi” aslında Kuzey Amerika’ya özgü bir hayvandır.Genel bir kanıya göre; 15. yüzyılda İstanbul’u ele geçiren Osmanlılar,hindiye benziyen Afrika kaynaklı yabani kümes hayvanlarını Avrupa’ya ihraç etmişler ve bu nedenle Avrupalılar hindiyi Türkler ile özdeşleştirmişti. Örneğin İngilizcede hindiye “Turkey Cock:Türkiye Horozu”demeye başlanmıştı. Zamanla bu ad “Turkey Coq” olarak kısaldı ve en sonunda da yalnızca “Turkey” olarak kullanılmaya başlandı.Britanyalılar Batı Amerika’da bulunan Massachusetts’e yerleşmeye başlayınca, kendi geleneklerini de Yeni Dünya’ya getirdiler ve Amerika’da gördükleri hindilere de “Turkey:Türkiye” demeye devam ettiler. Ancak bu sözcük,hindinin davranışlarından esinlenerek zamanla Türkler ve Türkiye için alay ya da hakaret anlamında kullanılmaya başlandı (Bakınız: https://onedio.com/haber/madde-ile-amerikalilar-in-hindiye-turkiye-demesinin-sebebi-412990; https://tr.wikipedia.org/wiki/Hindi)

54 https://tr.wikipedia.org/wiki/T

55 https://tr.wikipedia.org/wiki/T

56 http://ayrimcisozluk.blogspot.com.tr/201…

57 http://ayrimcisozluk.blogspot.com.tr/201…

58 Kıbrıs Rum Ordusu’na Made in Turkey damgası 31 Temmuz 2012 tarihinde WebCite sitesinde arşivlendi Haberturk.com. Erişim: 15 Ağustos 2011. Arşiv: http://www.webcitation.org/69ZRdPEUG

59 Kaymakçı,M.,C.Özgün, 2015. Rodos ve İstanköy Türklerinin Yakın Tarihi “Ege Denizi’nde Yükselen Sessiz Çığlık”. Rodos, İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Yayınları. Karşıyaka-İzmir,s.923

60 Özsüer,E.,2015.Tarihin “Öteki” Yüzü: Türkiye ve Yunanistan Örneğinde Tarihi Yeniden Algılamak. Türk Tarih Eğitimi Dergisi. “The “Other” Face of History: Re-comprehending History in the Example of Turkey and Greece Turkish” History Education Journal. www.tuhed.org

Bunları da sevebilirsiniz