Sardunya’dan Korsika’ya
Sabah kahvaltı sonrası kuzeye, Olbia’dan 60 kilometre mesafedeki Santa Teresa Gallura’ya gidiyoruz. Burası, Korsika Adası’nın Bonifacio şehrine giden feribotların kalktığı yer. İtalya’nın en eski bölgesi olan Sardunya, Korsika ile birlikte, jeolojik açıdan İber Yarımadasının bazı bölümlerine ve Fransa’nın güneyine benzeyen, tek bir kaya tabanının bir parçasını oluşturur. Komşu iki adanın bayrakları da birbirine benziyor. Santa Teresa Gallura limanından feribota biniyor, Bonifacio boğazından geçerek, Korsika’nın güneyine 1 saatlik feribot yolculuğu yapıyoruz. Sardunya’nın kuzeyini kapsayan Gallura bölgesinin sembolü horoz ve Bonifacio boğazı horoz geçidi olarak da adlandırılıyor.
Bonifacio limanında feribottan indikten sonra 15 dakikalık yürüyüşle marinaya geliyoruz. Bonifacio, Korsika Adasının güney ucunda yer alan bir komün. Şehrin yeni bölümünde, çok sayıda yelkenli ve teknenin sıralandığı koyun çevresinde restoranlar, kafeler, hediyelik eşya dükkanları, eczane ve süpermarket yer alıyor. Falezlerin tepesinde yükselen bölümde ise kale ve eski şehir bölümü bulunuyor. Koyun çevresinde yürüyerek dolaşıp fotoğraf çekiyor, deniz kenarındaki restoranlardan birinde zengin çeşitli deniz ürünlerinden oluşan öğle yemeğimizi yedikten sonra kaleye gidiyoruz.
Kaleye, şehrin merkezindeki merdivenlerden tırmanarak veya marina bölgesinden kalkan küçük turistik trenle çıkmak mümkün. Tren, kalenin uç tarafındaki eski şehrin mezarlık bölümüne dek dolaşıp dönüyor ve kale içinde merkezi bir noktada yolcuları bırakıyor.
Bonifacio’da, limanın kenarları boyunca yükselen beyaz kayalıklarda tarih öncesi dönemlerden beri yerleşim olmuş. Korsika’nın en eski iskeleti Lady Bunifaziu, Araguina Sennola’da bulunuyor. Şehir, 833’de Araplara karşı ilk savaşında Toskana kontu Boniface tarafından kurulmuş ve adı da oradan geliyor. 1196’da, o zamanlar Pisa kasabası olan Bunifaziu’da Cenovalıllar tekrar kontrolü kazanmış ve işgalcileri kovmuş. Yerine gönüllüleri ve sadece Cenovalılardan meydana gelen garnizonu yerleştirmiş. Şehir, 1420’de Aragon kralı 5. Alfonso ile savaş esnasında, beş ay süren kuşatmaya direnmiş, 1553’de Fransız-Türk kuşatmasına maruz kalmış.
Kale içinde, eski şehrin dar, taş, yokuş sokaklarında yürüyerek dolaşmaya başlıyoruz. Sokaklarda, evler arasında gördüğümüz kemerler su için kullanılırmış, her evin altında sarnıcı bulunuyor. Meryem Anaya adanmış St Marie Majeure Kilisesi, 13-14. yüzyıl Roman-Gotik tarzında yapılmış. 12. yüzyıl başında yapımına Pisalılar tarafından başlanmış, bir asır sonra Cenovalılar tamamlamış. 1983’de restorasyon yapılmış. Etrafındaki meydan, o dönemlerde toplanma alanıymış ve Podesta’nın makamı olarak tanımlanıyor. Podesta: o bölgenin insanı olmayıp Cenova adına bu adayı yönetecek kişi anlamına gelir. Kilisenin 16. yüzyıl tarihli avlu kısmına loca (loggia) deniyor, ticaret yapan kişiler burada toplanırlarmış.
Rue Corps de Gadre’dan, Bastion de l’Etendard’in karşı tarafındaki İki imparator sokağına giriyoruz. Bastion l’Etendard, Fransa’daki en yüksek burç olarak kabul ediliyor. İki İmparator sokağında, karşılıklı iki evden birinin duvarında “İkinci Korsika gönüllü taburundaki komutan albay Napolyon Bonapart, 1721 Mayıs ayına kadar atalarına ait olan bu evde 22 Ocak-3 Mart 1793 arasında konakladı.” ve karşı tarafındaki evin duvarında “İmparator 5. Charles, 3-6 ekim 1541’de Kont Cattaciolo’ya ait bu evde konakladı.” yazılarını görüyoruz.
Rue Doria’ya ve sahile bakan manzara terasına doğru yürüyoruz. Pırıl pırıl denizin üzerinde yükselen beyaz kayalıkların fotoğrafını çektiğimiz duvarın üzerindeki martı, insanlara oldukça alışkın görünüyor ve dakikalarca poz veriyor.
Aynı yönde, Aragon kralının merdivenlerine doğru yürümeye devam ediyoruz. Efsaneye göre: 1420’de Sardunya’yı yöneten Aragon kralı 5. Alfonso, 1296’da atalarına papa tarafından verilmiş olan Korsika’yı da yönetmek ister. Adanın vali yardımcısı olan bir Korsikalı lord tarafından desteklenir, Calvi ve Bonifacio dışında yönetici olur. 1420’de Bonifacio’yu dışarıdan kuşatır, fakat Bonifacio’luların direnişiyle karşılaşır. Aragon askerleri bir gecede kayalıklara yapılmış merdivenler yoluyla son bir kez şehre saldırmaya çalışır. Denizden 65 metre yüksekte insan eliyle yapılmış 189 basamak, aşağıda doğal bir mağaraya giren gizli bir patikayla devam etmektedir. Kayalıktaki doğal bir yarıktan yapılmış bu patika, yerel halk tarafından tatlı su temini için kullanılmaktadır. Yağmur suyu, yarımadadaki yarıklara bağlı olarak bu yeraltı havuzunu ve Aziz Barthelemy kuyularını beslemektedir. Merdivenlerin yapımı sona ererken, devriyeye çıkmış kadınlar şüpheli sesler duyar ve alarm verirler. Bonifacio’luların şehirlerini savunmada kararlığını gören Alfonso, Korsika’yı fethetme hırsından vazgeçer, Bonifacio’dan ayrılır ve bir daha dönmez. Bu kuşatma girişiminin başarısızlığı, o dönemde Cenova’ya bağlı olan Bonifacio’nun saldırılmaz bir kale olduğuna dair ününü güçlendirir.
Gerçekte ise eski zamanlardan beri burada yarık vardır ve bu doğal geçit, tarih öncesi zamanlardan beri gerçek bir merdiven haline dönüşmüştür. Aragonlar tarafından kullanılmamış, fakat kuşatmalar esnasında halk her zaman yer altı tatlı suyuna erişebilmiştir. 1909’dan itibaren Aragon kralının adı verilen merdivenler, Korsika’nın en pitoresk yerlerinden biri haline gelmiştir.
Bazıları denize bakan şahane manzaralı restoranlar, kafeler, hediyelik eşya dükkanlarının sıralandığı sokaklardan yürümeye devam ediyoruz. Burada fiyatlar Sardunya’dan daha pahalı. Kalenin Fransa kapısından çıkıp marina manzarasına doğru kalenin yan tarafından yürüyerek, kaleye tam karşıdan bakan yokuş patikadan yukarıya tırmanıyoruz.
Alt kısmı dalgalarla oyulmuş falezlerin üzerinde yükselen kalenin karşıdan manzarasını gördükten sonra patikadan geri dönüp sahile inen merdivenlerden aşağıya iniyor, kayalıkların ve denizin nefis manzarasını daha yakından izliyoruz.
Manzaranın tadına vardıktan sonra tekrar merdivenlerden yukarı çıkıyor, Saint Roch Anıtının yanında, kalenin Cenova kapısına doğru yokuş yukarı çıkıyoruz. Cenova kapısından kale içine girip yine dar sokaklardan trenin durak noktasına yürüyoruz. Trenle geldiğimiz yoldan marinaya iniyor ve yürüyerek limana geçiyoruz. Geldiğimiz gibi feribotla Santa Teresa Gallura limanına ve oradan otobüsümüzle Olbia’ya dönüyoruz.