Yaşanan olaylardan, sorunlardan, keyfi yönetimden yakınılıyor, eleştiriliyor ancak sonuç alınamıyor. Sorunlar hafiflemek bir yana, giderek daha da ağırlaşıyor, çözüm zorlaşıyor. Kişisel gösterilerle, genel eleştirilerle, denenmiş yollarla, bir şeyler yapıyormuş gibi görünerek sorunlar çözülemiyor; etkisiz kaldığında sorunları yaratanlar daha da cesaretlenerek uygulamalarını sürdürüyorlar.
Sorunu çözmek için doğru tanı koymak izlenecek kritik yol yöntemini belirlemek, uygulama aşamasına geçilerek öncelikle bu bağlamdaki dış ve iç engelleri gidermek gerekir. Çözümde karşılaşılan engellerin başlıcaları şunlardır;
1- AKP’nin tahrip gücü yüksek olup yalnız ekonomiyi değil, Cumhuriyetin kazanımlarını, eğitim sistemini ve kalitesini, toplumun etik değer yargılarını, doğayı da tahrip etmektedir.Yıkım,görünenlerin,bilinenlerin çok üstündedir.
2- Özel ve kamuya ilişkin açıklanan bilgiler, rakamlar gerçeği yansıtmamaktadır. Bankaların tahsili gecikmiş, şüpheli, donuk alacakları, BDDK’nin genişletilmiş, esnekleştirilmiş tanımı sonucu gerçek tutarından çok daha az gösterilmektedir. Bankaların artan kredi, kur, likidite riskleri de kesin olarak bilinmemektedir. Kriz, özel firmaların mali yapılarını da bozmuş çoğu firmayı borca batık hale getirmiş, uğranılan zarar yedek akçeleri aşmış, firmaların finansal riskleri artmıştır.
3- İşleri yürüten, yasaları uygulayan bürokraside liyakat, yetenek, kamu yararını gözetme gibi erdem ve değerler yitirilmiş; devlet örgütü kişiye bağlı parti örgütü haline dönüşmüştür.
4- Ülkede bağımsızlık, ulusal egemenlik savaşımının başlangıcından itibaren ulus olma bilincine ulaşamamış, vatandaşlığı, Türkiye’yi içselleştirememiş, dini dogmalarla davranan, ulusal mücadeleyi kösteklemeye çalışmış, kazanılan zafere hayıflanmış, Cumhuriyet ilkelerine her zaman karşı azımsanmayacak bir kitlenin varlığı göz ardı edilmemelidir. Bu kitle, Cumhuriyet ilanı sonrası sağcı partilerin ardında yer almış, desteklemiş, aldığı ödünlerle güçlenmiş, ABD’nin BOP projesi ugulama çercevesinde 2002 yılında iktidar olmuştur. Laikliğe, yaşam tarzına, Cumhuriyet ilkelerine karşı olanların Atatürk’e hakarete yeltenmelerini, kin beslemelerini yadırgamamak gerekir. Dış desteklerle de beslenen bu kitle, sorunlar yarattığı gibi sorunların çözümüne de engel olmayı sürdürmektedir.
5- Ekonomide yabancı sermaye arayışı, sermayenin teşviki, serbest ticaret, dış kredi kullanma gibi, yaygın yanılgıların yerleşik olması da ayrı bir engel oluşturmaktadır. Özal başarısı, Derviş modeli ile krizden çıkıldığı, 2002-2008 döneminde ekonominin iyiye gittiği savları da yanılgıdır. Yanılgılara övgü düzülerek başarılı sonuç alınamaz.
Günümüzdeki ekonomik sorunlara geliş süreci 24 Ocak 1980 Kararları’yla başlamıştır. 2002-2008 döneminde görece ekonomik başarı geçici nedenlerden kaynaklandığından, yapıda bir düzeltme sağlanamadığından görece başarı sürdürülememiştir. Anılan dönemde dünya ekonomisi yüksek büyüme hızı, azalan işsizlik, düşük enflasyon, genişleyen dış ticaret hacmi ile en parlak dönemlerinden birini yaşamıştır. Gelişmekte olan diğer ülkeler gibi ülkemizde düşük faizli kredilerden, ucuzlayan ithalattan, yabancı sermaye yatırımlarından yararlanmış, başarılı olduğu izlenimini vermiştir. Bu dönem de dahi ekonomimizin başarısı, performansı gelişmekte olan ülkeler ortalamasının altında kalmıştır.
Günümüzdeki koşullar geçmiş dönemden çok farklı, ülkemiz açısından olumsuzdur. Dış borcun yüksek oluşu, kredi değerlilik notunun düşüklüğü, uluslararası finansal piyasalarda hoşgörüsüzlük yaratmakta, elverişli koşullarda kredi kullanmayı imkansız hale getirmektedir. Ülkemiz açısından ağırlaşan dış koşullar da çözümü zorlaştırmaktadır.
1980 askeri darbe sonrası ülkede yeniden yapılandırma sürecinin başlaması yalnız akademik yaşamı ve bürokrasiyi olumsuz etkilememiş, STK’lerin ve siyasi partilerin yapısını da bir ölçüde bozması çözümü zorlaştırmaktadır.
Yalnız ekonomik koşullar değil ABD ve AB’nin dost görünümü altında hasmane tutumları, yerli uzantılarının katkısıyla da etkilerini sürdürmeleri, kendi amaçlarına karşı olan kişi ve akımları, çeşitli yollarla ortadan kaldırmaya yönelmeleri, yanıltıcı kuklalar sürmeleri, yaptırım tehdit ve uygulamaları da çözüm için engel oluşturmaktadır.
İç ve dış engeller karşısında ülkenin bunalımdan, kısırdöngülerden, keyfi yönetimin boyunduruğundan kurtuluşu; Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkeleri ve ülküsü doğrultusunda, milletin azmi ve kararı, dürüst, onurlu, özverili, vatanperver yurttaşların çabalarıyla gerçekleşebilecektir.
Aydınlık bir ay dileğimle,