Eski Mısırda Aile

Firavunlar Mısır’ında, evliliğin resmi ya da dinsel herhangi bir işlemle belgelenmiş olduğu sanılmamamaktadır (Valbelle, 1992, İletişim yayınları) Buna karşın Babila şöyle der: “Eski Mısır’da kadınlar iyi bir toplumsal konuma sahiptiler. Mısırlılar, insanlık tarihinde evlilik esaslarını kutsal ilkelere dayandıran ilk medeniyet olup, kadına diğer antik medeniyetlerden daha fazla değer vermişlerdir. Neslin devamını sağladıkları için kadınsız bir hayatın mümkün olmadığını anlayan Mısırlılar, kadınların kutsal bir işlevi olduğuna inanırlardı. Eski Mısır insanları küçük yaşlarda evlenirlerdi. Bu yaş erkekler için yirmi, kızlar için on beş yaşından önce idi. Akrabalar arası evlilikte sakınca yoktu. Erkek kardeş istediği takdirde kız kardeşi veya yeğeniyle evlenebilirdi. Eski Mısır toplumunda, çok eşlilik yaygın olup, bu evlilik türü daha çok üst tabakadaki insanlar arasında yapılırdı. Eski Mısır kralları aynı dönemde hüküm süren devletler ile ilişkilerini geliştirmek için onlardan kız alıp, onlara kız vermişlerdir. Eşler arasında anlaşmazlık çıktığı zaman şahitler huzurunda evlilik sözleşmesi sonlandırılır ve çiftler boşanırdı. Ev işlerinde en önemli rolü kadın üstlenmekteydi. Kadın, çocuklarına bakar, yemek yapar, çamaşır yıkar ve kocasına işlerinde yardımcı olurdu. Mısır medeniyetinde kadınların siyasi, dini veya idari aktivitelerde bulunmalarının herhangi bir engeli yoktu. Kadınlar, kral sarayında veya tapınaklarda görev alabilirlerdi. Mısırın siyasi sistemine göre kadınların tahta çıkma hakkı da vardı. Bu nedenle Eski Mısır tarihi boyunca birçok kadının tahta çıktığı da görülmektedir. Mısır medeniyeti kadına hayatın farklı alanlarına katılma hakkı tanımıştır” (Eski Mısırda Kadın, KSÜ Dergisi, Cilt 13, Sayı 1, 2016).

Nefertiti

Boşanma ise eşlerin malvarlıklarının bölüşülmesini gerektirdiği için tutanak tutuluyordu. Herkes evlenirken getirdiğini geri alır, evlilik süresince edinilen ortak malların ise üçte ikisi erkeğe, üçte biri ise kadına verilirdi. Evlilik için herhangi bir tören de yapılmıyor olsa gerekti. Hükümdar ailesinde, firavunsal gücün yasal olarak aktarılabilmesi için çokeşliliğin ve aile içi evliliklerin sık uygulanmıştır. Tecavüz ve zina suç olarak kabul edilir ve cezalandırılırdı. Ayrılıklar ise özellikle yerli halk tabakalarında sık görülürdü. Boşanma ya da dul kalma sonrasında yeniden evlenmek çok doğal karşılanırdı. Hatta bekârlık, toplumdışı bir durumdu. Erotik olarak nitelendirilen resimlerde, heykeller de ve bir papirüste saf bir müstehcenlik vardır. Karı koca ilişkileri ilgi ve şefkat ağırlıklı olarak resimlenmiştir. Ressam ve heykeltıraşlar bu tutuma sadık kalmışlardır. Edebiyat ise daha çok kıskançlık ve zina ile ilgilenmiştir. Hukuk metinleri ve resmi tutanaklar ise her türlü rekabetin ve entrikanın kol gezdiği kraliyet haremine varıncaya kadar, dönemin her ailesinde görülebilen çekişme, tartışma ve kavgaların raporlarını kapsar. Daha uyulu ve aşk ilişkiler de vardır. Bir katibin ölmüş olan karısına yazdığı şu mektup bir örnektir: “Ey Osiris’in saygıdeğer taburu; içinde yatan Amon şarkıcısı Akhtay’dır! Onun yanında olduğuna göre ona sor: Nasılsın? Nerdesin? De ki ‘Akhtay’ın artık hayatta olmaması ne acı! Kardeşin yoldaşın sana öyle sesleniyor. Ne büyük bir acı. Sen, o denli güzel ve eşsiz (Seni) hep çağırıyorum …cevap ver.”
be2

Mısırlı aileler geleneksel olarak çok çocuk yaparlardı, fakat evde ender olarak iki çocuktan fazlası yaşardı. Çünkü hem çocuk ölüm oranı yüksekti hem de çocuklar çok küçük yaşlardan itibaren ya okula ya da çıraklığı gönderilirlerdi. Boşanma tutanakları çocukların kime verildiği konusundaki geleneklere herhangi bir açıklık getirmemiş olmakla birlikte, velayeti hep babanın almış olduğu sanılmaktadır. Süt çocuklarının hiç olmazsa birkaç yıl annelerine bırakılmış olmaları mümkündür. Kısırlık ise kaderin bu darbesinin yemiş çiftler için önemli bir dert kaynağıydı. Dualar, adaklar, büyücülerin ve sihirbazların çabaları sonuç vermeyince tek çare, çocuk sevgisini bir başkasının yavrusuna yöneltmek oluyordu. Bu tür işlemlerin velayetle mi sınırlı kaldıkları yoksa gerçekten evlat edinmeye kadar mı gittikleri henüz anlaşılmamıştır. Hitit Kral ailesi ve Mısır Firavun ailesi arasında dışında tablet bir zarf bulunan bir mektupla yazışmalar olduğu bilinir. O firavunlardan birisi Hitit Kralına yazar ve şunu danışır: “Biz kraliçem ile uzun yıllar birlikteyiz ancak çocuğumuz olmuyor. Bize bir çözüm yolu gösterin.” Bu yazıya aklı başında bir yanıt gelir. Tablette Firavun eşinin yaşı sorulmaktadır. Gelen yanıta göre Firavun eşi oldukça yaşlıdır. (Valbelle s. 96-100)

Bunları da sevebilirsiniz