Bugün, bu hafta boyunca, bu ay boyunca, kadına ilişkin herkes çok önemli ya da tepeden tırnağa hamasi laflar edecek. Çoğu yalan söyleyecek… Miş gibi yapacak. Kanmayın.
“Kadının anne ve eş sıfatıyla toplumda ulvi bir konuma sahip olduğunu” söyleyenlere; kadına kadın demekten korkan, “Bayan” ya da “hanım kardeşlerimiz” diye hitap edenlere inanmayın!
Kadının değer görmesi için anne, eş ya da bacı olmak gerekmiyor. Sadece kadın olarak yeterince değerliler.
Kadınların her zamankinden daha çok şiddete uğradığı ve sömürtüldüğü… Bedenlerinin hem sermaye hem namus aracı olarak kullanıldığı… Adalet ve hukukun her zamankinden daha çok yok sayıldığı… Ve karşıdevrim çabalarının her zamankinden daha çok arttığı bir dönemdeyiz. Kadın ve insan hakları için; başta laiklik, tüm Cumhuriyet ilkeleri için mücadeleyi sürdürmekten başka izleyecek yolumuz yok!
Bunun bilinciyle sadece 8 Mart değil, her gün, evet yılın her günü bu mücadelede yer alan kadınların günüdür diyorum.
Bu mücadelede kadının yanında olan erkeklerin günüdür. Bu mücadeleye omuz veren herkese güç diliyorum. Sakın umutsuzluğa kapılmayın. Bir gün mutlaka…
Mücadelenin sadece benim ülkemde değil dünyanın her yerinde sürdüğünün farkındayım. Dünyada 150 merkezi olan ve neredeyse 100. yılını tamamlayacak olan PEN Dünya Yazarlar Derneği, inanır mısınız, ancak ilk kez bir kadın başkana sahip olunca kadın yazarların eşitlik mücadelesine eğilebildi. Ve ilk kez kısaca “Kadın Manifestosu” diye adlandırılan bir belgeyi anayasasına yerleştirebildi.
Bugün sizlerle bu “manifestoyu” paylaşıyor ve omuz kemiğimdeki çatlak nedeniyle bir süre izninizi rica ediyorum.
PEN Kadın Manifestosu
Uluslararası PEN Tüzüğü’nün ilk ve kurucu ilkesi şudur: “Edebiyat sınırtanımaz.” Buradaki “sınır” sözcüğünü ülke ve toplumlar arası sınırlar ile bağlantılı düşünmek gelenek olmuştur. Oysa dünyada nice kadın açısından (aslında görece yakın zamana kadar tüm kadınlar açısından) ilk, son ve belki de en güçlü sınır oturduğu evin kapısı olagelmiştir: Anababa ya da koca evinin kapısı. Özgürce konuşabilmek, okuma ve yazma hakları için kadınların dolaşma hakkı olmalıdır: Kadın hem somut mekânda hem de toplum hayatı ile kendi zihninde özgürce dolaşabilmelidir. Ne var ki pek az toplum düzeninde tek başına yürüyen bir kadına düşmanca bakılmıyor.
PEN gerek ev duvarları arasında gerekse kamusal alanda kadına yönelik tüm şiddet biçimlerinin tehlikeli sansür türlerine yol açtığı görüşündedir. Dünyanın her yerinde kültür, din ve gelenek çoğu kez insan haklarından üstün tutulmakta, kadın ve kızlara zarar vermeye yönelik birer gerekçe sayılmaktadır.
PEN açısından, bir insanı susturmak onun varlığını inkârdır. Bir tür ölümdür. Kadınlar yaratıcılık ile bilgi alanlarında her bakımdan özgürce davranamazsa insanlık eksik ve yoksun kalır.
Savunduğumuz ilkeler
PEN şu ilkeleri savunur:
1. ŞİDDETSİZLİK: Kadın ve kızlara yönelik her türlü şiddete son vermek -yasal, bedensel, cinsel, psikolojik, sözlü ve dijital olanlar dahil. Kadınlarla kızların kendilerini özgürce ifade edebileceği bir çevre oluşturmak. Cinsiyet temelli her türlü şiddeti kapsamlı araştırmak ve ceza ile karşılık görmesini sağlamak. Kurbanlara yardım etmek, tazminat ödemek.
2. GÜVENLİK: Kadın yazar ve gazetecileri korumak. Dünyada ve internet ortamında kadın yazar ve gazetecilere yönelik şiddete karşı çıkmak. 3. EĞİTİM: Eğitimin her düzeyinde cinsiyet ayrımcılığına son vermek. Tüm kadın ve kızların eğitim haklarını gözetmek, okuma yazma haklarını güvenceye almak.
4. EŞİTLİK: Hukukta kadın- erkek eşitliğini sağlamak. Kadınlara karşı her türlü ayrımcılığı kınamak. Tüm insanların eşitliğini sağlamaya yönelik olarak, kadın yazarların gelişip ilerlemesini desteklemek.
5. ERİŞİM: Yurttaşlık, siyaset, ekonomi ve kültür hakları bakımından kadınların erkeklerle eşitliğini savunmak; medyada ve edebiyatın tüm türlerinde tam ve özgür katılımlarına destek olmak, böylece kamunun saygısına yol açmak.
6. EŞDEĞERLİK: Ekonomide kadın yazarların eşit katılımına destek olmak. Kadın yazar ve gazetecilere erkek meslektaşları ile eşit iş ve eşit gelir olanakları sağlamak.