Yalnızlık kimi insan için eksiklik olarak görülse de kimi insan için ise etrafındaki kuru kalabalıktan kaçış olarak görülebilir. Kafasında bir kalabalıkla yaşayanlar için ise bu duygu bir anlam ifade etmeyebilir. Bazı zamanlarda ise yalnızlığı sevenler için bile can acıtıcı duruma gelebilir. Kimisi için çok güzel anlamlar taşıyan bu günler kimisi için bambaşka duyguların kapısını aralar. İşte bayram günleri bu günlerdendir. Çoğu insana güzel şeyler yaşatmasına rağmen bazı insanlara yalnızlığını ve çaresizliğini tokat gibi yüzüne vurur
Ülkedeki tüm olanlara karşın zaman geçiyor… Açlık grevleri, kaybolan adaleti bulma yürüyüşleri, artan işsizlikler, hapsedilen düşünceler… Sayamadığımız birçok karmaşaya rağmen yine de hayata devam ediyor ve rutin olanı uygulamaktan geri durmuyoruz, duramıyoruz.
Tutulan oruçların ardından bayram ritüelleri gerçekleştirildi. Kimi bayramı bahane ederek tatil yaptı, kimi eski bayramların gereğini yerine getirdi. Kimisi için de hep eskide kalacak olan bayramların özlemi ile geçti şeker bayramı. Bayramlar ve kutlanan diğer günler aslında çoğu insan için güzel anlamlar ve birliktelikler ifade etse de, yalnızlığının ve çaresizliğini daha çok hatırlayanlar için madalyonun öteki yüzü göründü.
Bayram günleri, geleneklerin yaşatıldığı, genç ve yaşlı kuşakların bir araya geldiği sevgilerin ve sofraların paylaşıldığı günler olması sebebiyle birçok insanın en mutlu zamanlarını yaşadığı günlerdir. Fakat öte taraftan sevdikleri yanında olmayan, eksikliklerin daha çok hissedildiği anlar olması nedeniyle kimileri için ise anlamsızlıktan öte can yakan günler olarak görülmektedir.
Hayat bize hiçbir şeyi tam anlamıyla vermeyecektir. Eksikliklerimiz, yaralarımız her daim olacaktır. Tıpkı güzel anlarımız ve hayatımızdaki varlığıyla hayatta bizi şanslı kılan insanların var olması gibi hayatta zor durumda kaldığımızda bize sırtını dönüp giden ve görmemezlikten gelenlerde olacaktır.
Doğumumuzdan ölümümüze kadar geçen sürede yaşadıklarımızla hayatı çoğunlukla şekillendiren bizleriz. Verdiğimiz mücadeleler, kararlar, vazgeçişler hayatımıza iyi ya da kötü anlamlar katar. Toplum olmanın ve bir arada yaşamanın gerektirdiği gibi sadece bireysel olarak verilen kararlar hayatımızı şekillendirmez. Çoğunlukla başkalarının verdiği kararlar sonucu hayatın karanlık bir noktaya doğru yol alabilir. Bazen de senin verdiğin mücadele ve kararlılık başka karanlık hayatlara ışık olabilir.
Güzel bayram günlerinde, tatil yaparken sevdiklerimizle mutlu anlar yaşarken yapılan haksızlıklar, çekilen acılar ve yalnızlıklar, bayramın acıdan başka hiçbir anlam ifade etmediği insanlar da unutulmamalı. Empati kurarak çekilen o acıların anlaşılması güç ama en azından bu kadarını yapmalı ve biz bu acılara maruz kalmadan o insanları anlamaya çalışmalıyız.
Hayal kurmak ve umut etmek bazen yorsa da insanı yine de hayata tutunmayı ve hayata karşı mücadele gücünü veriyor. Adaletin, açlık grevi ve yolları aşındırmakla aranmadığı, insanların düşüncelerinden dolayı hapsedilmediği, insanların eleştirilerini korkusuzca söyleyebildiği, kadınların istediği gibi korkusuzca sokakta dolaşabildiği, çocukların rahatlıkla şeker toplayıp özgürce sokaklarda oynayabildiği, insanların haksız yere işten atılmadığı bayramları yaşamak umuduyla… Şairin istediği gibi bir memlekette bayramların kutlanması dileğiyle…
MEMLEKET İSTERİM
Memleket isterimGök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikâyet ölümden olsun.
CAHİT SITKI TARANCI