Nehir söyleşi; söyleşiyi yapan kişinin soruları ile çalışmaya konu olacak kişinin hayatını, çalışmalarını okuyucuya aktardığıbir bütün eseri ifade ediyor. Taraflar soruları belirlemiş ve cevapların üzerinde çalışmış oluyorlar önceden.Bu doğrultuda yapılan söyleşi kayda alınıyor ve sonrasında deşifre ediliyor. En son aşamada yazılanların, kitabın konusu olan kişi tarafından okunması, gerekli ekleme ve düzeltmelerin yapılmasının ardından söyleşi son şeklini alıyor.
Bu noktada ‘kitaba konu olan kişi’ demek de aslında tam olarak doğruyu yansıtmıyor. Şöyle ki: soruların yöneltildiği kişi, cevapları ile yeni soruların ve konuların açılmasına veya bazı soruların hiç sorulmadan rafa kaldırılmasına neden oluyor. Bu noktada aslında edilgenlikten çok uzak, kısacası ortak bir eserden bahsetmek gerekiyor.
Bir tür olarak nehir söyleşi, sözlü tarihin bir parçası olarak kabul edilebilir. Bir farkla ki; konu olan kişinin, hayatı boyunca yaşadığı veya hayatını bir biçimde etkileyen tarihselolaylara; kitabı hazırlayanın ne ölçüde önem verdiği, hangi olayları diğerlerine göre öncelediği burada belirleyici oluyor. Örneğin göçler, ekonomik krizler, darbeler gibi aile tarihine, kişisel tarihe etki eden olayların ne kadar üzerinde durulduğu, bunların hangi açıdan ne kadar konuşulduğu önemli bir nokta. Tarihe o kişinin bakışaçısıyla tanıklık etme olanağı sunuyor. Birçok konuya dair görüşü, doğrudan soruya cevap olarak okuyabiliyorsunuz, metnin içinden çıkarmak yerine.
Diğer yandan alanında başarılı olan kişilerin; daha önce kitaplarını okuduğum, yayınlarını takip ettiğim akademisyenlerin, yazarların nehir söyleşilerini okumayı yararlı buluyorum. Kimi kez zorluklardan, kimi kez daha iyi maddi koşullardan gelen, mesleğinde başarılı kişilerin bulundukları noktalara gelme deneyimlerini paylaşmak, kendisine bir yol çizmeye çalışan benim gibi çömezler için çok önemli.
O nedenle nehir söyleşiler sadece tarihe tanıklık değil ama aynı zamanda yol yordam gösterme işlevi de görüyor. Bu, hem ‘ben nasıl o noktaya gelirim?’ sorusuna hem de ‘bu kişinin yazdıklarını nasıl okumam-yorumlamam gerekir?’ telaşına dair bir yol yordam gösterme.Söyleşiyi yapan da mahir ise okuyana bir tek keyif kalıyor.
Sedef Kabaş’ınSorularınaHocasıUnat’tan Cevaplar
Nehir söyleşi İş Bankası Yayınları’nın başarıyla yaptığı bir iş. İlber Ortaylı, Emre Kongar, İsmail Cem, Muazzez İlmiye Çığ kitapları bu başarılı çalışmalardan bazıları. Bu nedenle nehir söyleşide aklıma ilk olarak İş Bankası Yayınları geliyor; ancak bu sefer başka bir başarılı söyleşiyi Sedef Kabaş imzasıyla Doğan Kitap’tan okudum: Nermin Abadan Unat söyleşisi.
Kitabın ismi ‘Hayatını Seçen Kadın ‘Hocaların Hocası’ Nermin Abadan Unat’. Bu haliyle sanki kitabın ismine karar verilmekte güçlük çekilmiş izlenimi veriyor. Prof.Dr. Nermin Abadan Unat için pekçok farklı alandaki başarılarından ötürü tek bir sıfat seçmek zor. Bununla birlikte mevcut tanımlamaların bir kitap ismi olmak için fazla uzun olduğunu düşünüyorum. Bunu belki de söyleşiyi yapan Sedef Kabaş’ın hocasına duyduğu saygı ve hayranlıkla açıklamak mümkün olabilir.
İsmini geçersek, Kabaş, çok yerinde sorularla Unat’ın çocukluk yıllarından günümüze kadar yaşadıklarını başarılı bir şekilde okuyucuya aktarıyor. Söyleşi boyunca sorularda tekrara düşülmemesi, Kabaş’ın yorumlarından çok kısa sorularıyla Unat’a yön vermesi dikkat çekici. Bu, okuyucuya Unat’ın anlattıklarını net olarak kavrama fırsatı verirken, akıcı bir okuma sürecini de beraberinde getiriyor.
20 bölüm ve 338 sayfalık söyleşide ‘İzmir Kız Lisesi’nden ‘Gazetecilik Yılları’na, ‘Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden ‘Boğaziçi Üniversitesi’ne farklı dönemlerde ve mekanlardaUnat’ın hayatından bölümlere yer verilmiş. Bununla birlikte kitapta Unat’ın hayatından kesitler sunan pek çok fotoğraf da metne eklenmiş. İlk eşi Yavuz Abadan, dönemin başbakanı İsmet İnönü, siyaset bilimci Tarık Zafer TunayaUnat’ın aynı karede yer aldığı isimlerden bazıları.
Bu çalışma; yalnız bir çocukluk geçiren Nermin Abadan Unat’ın yaşadığı zorluklardan nasıl güçlenerek çıktığının, azimle çalışarak elde ettiği başarıların ve üretmekten vazgeçmeyişinin bir kitaptavücut bulmuş hali.
Emeği geçenleri tebrik edip, henüz okumayanlara tavsiye etmiş olayım.
Hayatını Seçen Kadın ‘hocaların hocası’: Nermin Abadan Unat
Söyleşi: Sedef Kabaş
Eylül 2010
Doğan Kitap
338 s.