Okumayı seven bir ülke değiliz. Türkiye’de kitap okuma oranı %4,5. Almanya’da bir yılda ders kitapları dışında basılan kitap sayısı 65 bin iken Türkiye’de bu sayı 6 bin. Japonya’da kişi başına yılda 25 kitap düşerken, Türkiye’de 12 bin 89 kişiye 1(bir) kitap düşüyor. Birleşmiş Milletler İnsani Gelişim Raporu’na göre kitap okuma oranına göre 173 ülke arasında 86. sırada yer alıyor.*
Kitap fiyatları bu durumun nedenlerinden biri olarak öne sürülüyor zaman zaman. Asgari ücretin (net) 599 TL olmasına karşılık dört kişilik bir ailenin açlık sınırının 927 TL olduğu, yoksulluk sınırının 3 bin TL’yi aştığı düşünülürse bu neden haksız sayılmayabilir. Yine de bir tercih meselesidir kitap okumak. Zira ödünç alınabilir, kütüphanelerden yararlanılabilir; çok özel uzmanlık alanlarına ilişkin kitaplara olmasa da romanlara, biyografilere pek çok şekilde düşük maliyetle ulaşılabilir. İstatistikler gösteriyor ki bunu pek tercih etmiyoruz.
Ama izliyoruz. Televizyon izlemeyi seviyoruz, dizi izlemeyi çok seviyoruz. Günde ortalama 5 saatimizi televizyon karşısında geçiriyoruz. Televizyon izleme oranı Türkiye’de %94.
Nerede anlatılmıştı ya da okumuştum hatırlamıyorum; bir kitapçıda iki genç kız dolaşıyorlar. O sırada Binbir Gece dizisi çok popüler ve kızlar ‘Binbir Gece Masalları’nı görüyorlar rafta ve biri diğerine dönüp diyor ki: ‘Aaa Binbir Gece’nin kitabı çıkmış!’
Haksız sayılmazlar. Eğer evde kitap okunmuyorsa, anne-babanın kitaplarını karıştırarak büyümediyse çocuklar; okulda yeterince teşvik edilmedilerse okumak için, daha çok şaşıracaklar; çünkü Çalıkuşu’nun Dudaktan Kalbe’nin ve dahi Yaprak Dökümü’nün bile kitabı çıktı. Bu noktada onları bekleyen bir sürpriz var yalnız: yazarlar dizilerin özetini yazmış!
Romandan Oyuna
Uyarlamaların kitaplardan farklılığını bir kenara bırakarak devam edelim. Yukarıda adı geçen Çalıkuşu, Dudaktan Kalbe ve Yprak Dökümü’nün yazarı, bu satırları okuyanların halihazırda bildikleri üzere: Reşat Nuri Güntekin.
Yazar, 25 Kasım 1889 yılında İstanbul’da doğmuş. Asker kökenli bir aileden geliyor; askeri tabip olan babasının görevi nedeniyle Çanakkale’de, Bursa’da, İzmir’de yaşamış ve okumuş; ama Anadolu’daki pek çok şehri gezmesine asıl olarak maarif müfettişi olarak görev yapması neden olmuş. Ayrıca öğretmenlik yapmış, 1939-1946 yılları arasında Çanakkale milletvekilliği yapmış; 1950-54 yılları arasında ise Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Türkiye temsilciliğini yapmış. 7 Aralık 1956’da kanser tedavisi gördüğü Londra’da hayatını kaybetmiş.
Aslında filmler ve diziler için Reşat Nuri’nin eserlerinin seçilmesi çok da tesadüf değil; çünkü Çalıkuşu, Taş Parçası, Hançer, Bir Köy Öğretmeni gibi oyunların da sahibi olan yazar, tüm romanlarının tiyatro halinde senaryoları olduğunu da ifade etmiş. Metin ve kurgu olarak eserlerinin tamamının görsele dönüştürülmeye uygun olduğunu söylemek mümkün, bu nedenle.
Genel olarak baktığımızda, Cumhuriyet dönemi ideallerini benimsemiş ana karakterlerin, toplumda ne ölçüde karşılık bulduğunu ve nasıl zorluklarla karşılaştığını işliyor eserlerinde, yazar. Anlatılan dönemin gerçekleri; yaşam düzeyi ve toplumsal yapının anlaşılması bakımından Güntekin’in eserlerini, kaleminden çıktığı haliyle okumanın ve incelemenin uyarlamaların çok daha ötesinde bir keyif olduğunu vurgulamakta fayda var.
Hala okumamış olanlara tavsiye ediyor, Reşat Nuri Güntekin’i saygıyla anıyoruz.
Eserlerinden Bazıları:
Romanlar: Son Sığınak,Kavak Yelleri, Eski Hastalık, Ateş Gecesi, Akşam Güneşi, Miskinler Tekkesi, Değirmen, Kan Davası.
Oyunlar: Hançer, Eski Rüya, Taş Parçası, Yeşil Gece, İstiklal,Yaprak Dökümü, Tanrıdağı Ziyafeti, Bir Köy Öğretmeni.
Hikayeler: Eski Ahbap, Tanrı Misafiri, Leyla ile Mecnun, Aşk Mektupları.
*istatistikler.net/okuma.html