1. Atlasları Getirin! Tarih Atlaslarını!
En geniş zamanlı bir şiir yazacağız .
2. Harbi Karşılık verecek ama herkes
Göğünde kuş uçurtmayan şu üç soruya:
3. Bir, Yeryüzüne nasıl dağılmıştır
Tarihi düzünden okumaya ayaklanan çocuklar?
4. İki daha yavuz bir belge var mıdır ha
Gerçeği ararken parçalanmayı göze almış yüzlerden?
5. Üç, Boğaziçi bir İstanbul ırmağıdır
Nice akar huruc alessultanlarda bayraksız davulsuz?…
Geniş zamanlı şiirlerin şairi, Ece Ayhan Çağlar, edebiyatımızın Ece Ayhan’ı, bir sonbahar günü Datça’da merhaba demiştir hayata. İlkokula Eceabat’ta başlamış, Çanakkale ve İstanbul’da devam etmiştir. Ardından İstanbul’da Zeyrek Ortaokulu’nda ve Taksim Lisesi’nde eğitimini sürdürmüştür. Ta ki 1953’de Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne başlayana kadar… 1959’da üniversite eğitimini bitirdikten sonra, İstanbul’da kaymakamlık kursunu tamamlamış ve Türkiye’nin çeşitli yerlerinde kaymakamlık görevinde bulunmuştur. Deyim yerindeyse Anadolu’yu karış karış gezmiştir: 1962’de Gürün ( Sivas), 1963’te Alaca (Çorum), 1964’te Çardak ( Denizli). 1966’da ise görevinden ayrılıp İstanbul’a yerlemiştir. İstanbul’da da birçok farklı iş ile meşgul olmuştur. Bunların arasında, Meydan Larusse ansiklopedisinde yazarlık, Sinematek’te ve Yeni Sinema dergisinde müdürlük, Genç Sinema Grubu’nda yöneticilik ve Ağaoğlu Yayınevi’nde redaktörlük sayılabilir.
Ece Ayhan’ın ilk şiiri Türk Dili Dergisi’nde 1954’te yayımlanmıştır. Daha sonra, aralarında Varlık, Yenilik, Yedi Tepe, Pazar Postası gibi dergilerin de bulunduğu birçok dergilede yayımlanmıştır yazıları. İlk Şiir kitabı «Kınar Hanım Denizleri” ismindedir ve şairin 1955-1958 yılları arasında yazılmış şiirlerini içerir. «…Ve içinde birikmiş ut çalan kadın elleri olurmuş hep gibi bir üzünç sökün edermiş akşamları ağlarken kuyulara kınar hanım’ın denizlerinden” İkinci şiir kitabı altı sene sonra yayınlanmıştır: «Bakışsız Bir Kedi Kara” «… Geçer sokaktan bakışsız bir Kedi Kara. Çuvalında yeni ölmüş bir çocuk. Kanatları Sığmamış. Bağırır Eskici Dede. Bir Korsan Gemisi! Girmiş Körfeze.” Ardından 1968’de «Ortodoksluklar” ve 1973’te «Devlet ve Tabiat” yayınlanmıştır.
1974’te ise hayatının geri kalanında mücadele etmek zorunda kaldığı bir hastalıkla tanışmıştır Ayhan. Beyninde tümör bulunan şair 1974’te İsviçre’de beyin ameliyatı olmuştur. Başarılı beyin cerrahı Gazi Yaşargil’in müdahalesi sonucunda hastalığı ölümcül olmaktan kurtarılmıştır ancak tümörün diğer organlarına verdiği zararlar şairin hayatını olumsuz etkilemeye devam etmiştir. Şairin sağ kulağı ve gözü işitme ve görme engeline uğramıştır. Ayhan 1977’de Türkiye’ye dönmüş ve Çanakkale’ye yerleşmiştir. Ancak, bacakları felç olan şair 1999’da tedavi görmek için İstanbul’a gelmiş, İstanbul’da çeşitli hastanelerde gördüğü tedavi sonucunda felci atlatmıştır. 2002’ye kadar Çanakkale’de yaşamını sürdürmüştür.
Ece Ayhan’ın hastalıklarıyla mücadele ettiği bu yıllarda üretmediği düşünülmemelidir. Şiir, şairin nefesidir sonuçta. «Şiir, yaşam, ölüm dolayısıyla, Şimdi ve daima açıktır.” düyen Ayhan da yaşadığı sürece yazmıştır, üretmiştir. 1977’de «Yort Savul”u, 1981’de «Zambaklı Padişah”ı, 1982’de «Çok Eski Adıyladır”ı yayınlamıştır. 9 sene süren suskunluğun ardından beş kitabı daha yayınlanmıştır. 1993’te yayınlanan «Sivil Şiirler” ve «Son Şiirler” bunların arasında gösterilebilir. « Biliyorsun ölüm, Artık ayakta karşılanmışyor, karşılanmaz!” diye yazmıştır şair « Zambaklı Padişah” şiirinde. Ancak bizi asla ayakta karşılayamayacağımız yokluğu ile yüzleştirmiştir. Ece Ayhan, Temmuz 2002’de İzmir Büyük Şehir Belediyesi Gürçeşme Huzurevi’ne yerleşmiş ve çok geçmeden 13 Temmuz 2002’de burada hayata veda etmiştir.
Cemal Süreya, Edip Cansever gibi değerli şairlerle birlikte Ece Ayhan da İkinci Yeni akımının başarılı şairlerinden biri olarak gösteriliyor olsa da kendisi şiirine Sivil Şiir demeyi tercih etmiştir. Aslında Ece Ayhan’ın sözcüklerinin arasında biraz dolaşan herkes anlayacaktır şiirlerine neden sivil yakıştırmasını yaptığını. Ece Ayhan’ın şiirleri, tanımlanması, sözcüklerle ifade edilmesi hiç de kolay olmayan şiirlerdir. Delidoludur. Biraz anlaşılmazdır ya da herkesin kendince anlayıp yüreğinin derine saklayacağı türden şiirlerdir. Kalıpları yıkmış, alışıldık kuralları aşmış, «kendine özgü olanların” o tekrarlanamaz ve aşılamaz asaletine bürünmüştür.
6. Nerede kalmıştık? Tarihe ağarken üç ağır yıldız.
Sürünerek geçiyor bir hükümet kuşu kanatları yoluk.
7. Çocuklar! Ile bile muhbirler! Ve bütün ahali!
Hep birlikte, üç kez, bağırarak, yazınınız.
8. Kurşun kalemle de olabilir.
Yort Savul!