Eslen: «Stratejik İnisiyatif Ayrılıkçılarda”
Açılım sürecinin, ayrılıkçı Kürtlerin siyasi taleplerinin karşılanamaz olduğunu gösterdiğini belirten Tuğgeneral (E) Nejat Eslen; şiddet riskini en aza indirmek için gereken devlet politikasının oluşturulamadığını, bu nedenle stratejik inisiyatifin ayrılıkçılarda olduğunu ifade etti.
Son birkaç aydır terör olaylarında artış söz konusu. Sürekli başa dönüyoruz. Terör bizim kaderimiz mi, neden bir türlü sonuç alınamıyor?
AB süreci ve BOP, ayrılıkçı Kürtleri cesaretlendirmişti. AKP yönetiminin ABD’nin empoze etmesi ile başlattığı, önce Kürt açılımı ile daha sonra ise başka kavramlarla ifade edilen açılım süreci ise hem sorunu siyasi alana çekti hem de ayrılıkçıların beklentilerini yükseltti. Başbakanın ’Kürt sorunu yoktur Kürtlerin sorunları vardır’ ifadesi ile yeni bir süreç başladı. Bu süreç hem şiddeti yani terörü körükleyebilecek, terör sorununu ciddi bir Kürtçülük sorununa dönüştürebilecek, hem de gündeme gelecek yeni anayasa ile birlikte Türkiye’yi ciddi ve tarihi bir açmazın içine sokabilecektir.
Devletin bu güne kadar terörle topyekûn mücadele stratejisi olmamıştır ve bugün de böyle bir stratejisi yoktur. Bir başka ifade ile devlet terörle nasıl mücadele etmesi gerektiğini belirleyecek bir strateji geliştirip uygulamamıştır. Bu sorun artık askerlerin ilgi alanından çok siyasetçilerin ilgi alanına girmektedir. Teröristle mücadele için ise askerlerin inisiyatifi kısıtlanmaktadır.
Açılım süreci, Türklere ayrılıkçı Kürtlerin siyasi taleplerinin karşılanamaz olduğunu, Kürtlere ise silahlı mücadele olmadan siyasi taleplerinin karşılanmayacağını öğretmiştir. İşte bu nedenle de açılım, ortamı daha da germiş ve şiddete yol vermiştir.Seçim sonrasında gündeme gelecek olan yeni anayasa, Kürtçülerin talepler, Türkiye’nin siyasi yapısı konusunda bir kırılma noktası oluşturabilir.
Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra Ortadoğu’da ve Kafkasya’da oluşan güç boşlukları ve jeopolitik dengesizlikler, bölgedeki stratejik fay hatlarını tetiklemeye devam ederken ve ABD’nin bölgesel jeopolitik arzuları bölgedeki siyasi yapıların değişmesine neden olurken bu deprem, Türkiye’nin karşısına Kürtçülük sorunu olarak çıkmaktadır.
«Açılım süreci, terörle mücadeleyi zora soktu”
PKK mı operasyonları tahrik ediyor, yoksa operasyonlar mı PKK’yı harekete geçiriyor?
Terörle mücadelede askerlerin görevi teröristin silahlı mücadelede başarı umudunu kırmaktır. Bunun içi asker kırsalda teröristi arar, bulur ve etkisiz hale getirir. Mesele bu kadar basittir. Eğer tahrik varsa bu eylem siyasidir. Yanlış zamanda, yanlış başlatılan ve nasıl kapanacağı belli olmayan açılım süreci hem terörle mücadeleyi zora sokmuş hem de tahriklere alt yapı oluşturmuştur.
«Etkin silahlı mücadele olmadan başarı sağlanamaz”
Askeri anlamda yapılabilecek her şeyin yapıldığına inanıyor musunuz?
Her askeri eylem siyasi bir amaca hizmet eder. Siyaset ise etkin eylemler için askerlerin taleplerin karşılar. Irak’ın Kuzeyi’nde etkili olmadan girişilen askeri eylemlerden kesin sonuç alınamaz. Ayrıca, şu da bilinmelidir ki etkin bir silahlı mücadele olmadan terörle mücadelede başarı da sağlanamaz.
«PKK, ayrılıkçı Kürtlerin siyasi mücadelesinin silahlı aracıdır”
PKK ile müzakere edilmeli mi? Öcalan istese örgütü dağdan indirebilir mi?
Silahlı mücadelede inisiyatif elde edilmeden ve PKK baskı altına alınmadan başlatılan açılım süreci ve müzakereler yanlış olmuştur. PKK, ayrılıkçı Kürtlerin siyasi mücadelesinin silahlı aracıdır. Bu nedenle siyasi gücü elinde bulunduran bu gücü yönlendirebilir. Ancak, PKK’nın dağdan indirilmesi uluslararası boyutu da olan karmaşık bir meseledir ve giderek daha karmaşık hale gelmektedir.
Terörün bitmesini istemeyenler imaları yine çok popüler oldu.
Kimler terörün bitmesini istemiyor?
Terörün bitmesini istemeyenler, ancak şiddeti kullanarak siyasi amaçlarına ulaşabileceklerine inanlar ve terörden rant sağlayanlardır.
«Demokratik özerklik, ABD’nin jeopolitik arzularına yönelik”
Bu çözümsüzlüğü ve özerklik konusunu Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında ele almak doğru olur mu?
Demokratik özerklik demek T.C. Devleti toprakları içinde Irak’ın kuzeyindeki yapı benzeri bir siyasi yapı oluşturmak demektir. Büyük Orta
Doğu Projesi, Geniş Orta Doğu coğrafyasında etnik, dini ve mezhepsel yapı farklılıklarını esas alarak yeni siyasi yapılar oluşturmayı ve böylece ABD’nin bölgedeki jeopolitik arzularını gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır. Kürtlerin yaşadığı coğrafya, Irak’ın kuzeyinde zengin enerji kaynaklarına, Anadolu’nun doğusunda ise zengin su kaynaklarına (Dicle, Fırat) sahiptir. Bu coğrafyayı şekillendirmek isteyen bir küresel güç, bu gerçekleri görmezden gelemez.
«Şiddetin yükselmesi olasılığı var”
Adım atılmazsa 15 Haziran sonrası Öcalan’ın tehdit ettiği gibi iç savaş çıkar mı?
Nasıl kapanacağı belli olmayan ve iyi yönetilemeyen açılım şiddet riskini artırmıştır. Şimdilik stratejik inisiyatifin ayrılıkçılarda olduğu söylenebilir. Şiddet riskini en aza indirmek için partiler arası diyalog ve hükümet değil, devlet politikası geliştirmek gerekmektedir. Bu da bu şartlarda zor görünmektedir. Şiddetin yükselmesi olasılığı artmaktadır.
«İç güvenlikten hükümet sorumludur”
Olaylar çıkarsa iç güvenlikten kim sorumlu olur? Bir sıkıyönetim gündeme gelebilir mi?
Doğal olarak her demokratik yönetimde olduğu gibi iç güvenlikten siyasi otorite yani hükümet sorumludur. Sıkıyönetimin gündeme gelip gelmeyeceğini şimdiden söylemek için falcı olmak gerekir. Stratejik akıl ise şiddetin, o noktaya gelinmeden kontrolünü gerektirmektedir.
ABD Büyükelçisi Ricciardone’nin belirttiğine göre; Türkiye’ye istihbarat sağlayan biriminin maliyeti günlük bir milyon dolarmış.
Bu parayı bizi çok sevdikleri için mi veriyorlar? Kandil BBG evi gibi olduysa neden hala şehit veriyoruz?
İddiaya göre bize para değil, günlük bir milyon dolarlık istihbarat veriyorlar. Bir büyükelçinin bunu kamuya açıklaması, bu büyükelçinin diplomasi nezaketini, iletişim tekniklerini bilmediğini ve Türkleri tanımadığını gösterir. Biz de Geniş Orta Doğu coğrafyasında ABD’ye tahsis edilmiş en önemli üs vasfı kazanan ve ABD’nin Irak ve Afganistan operasyonlarına doğrudan destek sağlayan İncirlik Üssü’nün faturasını mı çakarsak acaba?
«TSK, nitelik ve nicelik olarak profesyonelleşmekte”
Asker sayısı fazla mı? Profesyonel orduya geçilirse terör bitecek mi?
Asker sayısı tehdide ve mevcut insan kaynağına göre hesaplanır. Alev alev yanan Orta Doğu’da en riskli ülkelere komşu olan ve terörle mücadeleyi sürdürmek zorunda olan Türk Silahlı Kuvvetleri nitelik olarak yeteneklerini geliştirirken nicelik olarak da belli düzeyi korumak zorundadır. Terörle mücadele eden kilit birlikler ise ya profesyonelleşmiştir ya da profesyonelleşmektedir.
Mülakatın PDF biçimini görmek için TIKLAYIN