Eğitim Deneyimleri 7. Bölüm

FİLİPİNLER’DE ÖĞRETMEN

SEMİNERİ

Bir yaz dönemine girmeden önce aynı okulda çalıştığım bir Filipinli arkadaşım bana bir teklifte bulundu. Filipinler Milli Egitim Bakanlığı’nın yaz döneminde bütün ilk orta ve lise öğretmenleri için çalıştaylar açtığını ve bu çalıştaylar için matematik branşında eğitmen araştırdığını, kendisinin de bu tür eğitim kursları düzenleyen şirketi olduğunu ve deneyimli öğretmenleri yaz kurs döneminde değerlendirdiklerini söyledi. Deneyimli bir öğretmen olmam ve matematik konusunun en gözde konu olması dolayısıyla benim çok uygun bir aday olduğumu düşünmüş ki başvurmam için bana formlarını ve websitesini gönderdi. İlk anda pek ilgilenmedim ama sonra neden olmasın dedim kendi kendime.Yıllarca edindiğim bilgi ve deneniyimlerimi kendime mi saklayacaktım. Bir yandan da merak ettim Filipinler’ de öğretmenler nasıldı, nasıl insanlardı, nasıl matematik öğretiyorlardı. Birçok Filipinli arkadaşım olmuştu, çalıştığım okulda da birçok Filipinliyle çalışıyorduk. Hepsi de işlerinde oldukça güçlü, titiz, terbiyeli insanlardı. Filipinler’e de birkaç kere gitmiştim, hem insanlarını hem de memleketlerini çok sevmiştim. Kararımı verdim ve onlarla yazıştım. Çalıştay için konu tekliflerimi verdim, konular çok ilgilerini çekti ve Filipinlerde üç ayrı yerde üçer günlük çalıştay vermemi öngördüler. Bu seminerler dizisi için hazırlıklara başladım.

MATEMATİK ÖĞRETME STRATEJİLERİ

Bana verilen ön bilgilerden anladığıma göre en fazla 40 kişilik öğretmen gruplarına ingilizce olarak seminer verecektim. Filipinlerin de resmi dili ingilizce olduğu için bu konuda bir sıkıntı yoktu. Seminerin ismi MATEMATİK ÖĞRETME STRATEJİLERİ olacaktı. Katılacak öğretmenlerin hem ilkokul hem de orta lise dengi okullardan katılacağı bilgisi gelince biraz şaşırdım, yapacağım sunumların her seviyede öğretmene hitap etmesini sağlamam gerekirdi. Bu yüzden sınıf içinde yararlı olacağını düşündüğüm matematik etkinliklerini öğretmenlerle paylaşırken değişik seviyelere göre de düzenlemeler yapmalıydım. Düşündüğüm etkinlikleri basitleştirilerek hem ilkokul ve ortaokulda, biraz daha genişletilerek hem de lisede kullanılabilir hale getirmek için bir çalıştım. Bütün gayretim öğretmenlerin öğretmedeki zorluklarını hafifletmek, matematik dersinin daha ilginç ve somut hale getirilebilmesi, korkulan ders olmaktan çıkarılması, zevkli hale getirilmesiydi

FİLİPİNLER’E YOLCULUK

2016 yılı yazında Türkiye’den yola çıktıktan sonra ilk durağım Bangkok oldu, bir gün kalarak bavulumu otelime emanet bıraktım, küçük bir çantayla Filipinler’de Manila’ya oradan da Bikol’e gittim. Havaalanında arkadaşım beni karşılandı ve küçük bir misafirhaneye yerleştirildim. İlk seminer Bikol Üniversitesi anfisinde olacak dediklerinde şok geçirdim, “Neden anfi, çalıştay için pek uygun görülmüyor, çok büyük değil mi?”, dedim. Onların yanıtı “Tahminimizden çok başvuru oldu, kayıtlar hala devam ediyor, üstelik bize kayıt olmadan direk buraya gelerek de kayıt yaptıracaklar var, bu yüzden dersliği anfiye çevirdik” dediler. “Peki kaç kişi gelir takriben?”, “Bilmiyoruz, kaydını yaptırmadan gelen çok olur” demezler mi! Seminerin olacağı sabah bile özellikle sabah erken saatlerde kayıtlar yapılıyormuş. Beni aldı bir düşünce, bu işin altından nasıl kalkacaktım. Ben bu kadar endişelenirken düzenlemeyi yapanlarda aksine en ufak bir panik yada endişe yok. Onların sakin hali beni biraz yatıştırdı. Belki de böyle düzensizliklere yada beklenilmeyen durumlara alışıktılar. O günü ertesi gün için çalışarak otelimde geçirdim.

Sabah üniversiteyi görmeye ve ön hazırlıkları yapmaya gittik,sevimli bir bina, evet güzel bir büyük anfi ama ben burada öğretmenlerle nasıl etkinlik yapacağım! Masa yok, anfi sıraları dar, yaptığımız etkinliklerde grup çalışmaları yapılacak, kağıtlar, kalemler, makaslar, zamklar, vs. kesilip biçilecek, yazılacak, bu kadar kısıtlı sıralarda nasıl olacak bu iş. Düşüncelerimi onlarla paylaştım. “ Başka çare yok” dediler. “Merak etmeyin, herşey iyi olacak” … ben de içimden iyi zaman dedim, yapacak birşey yoksa göreceğiz yarın.

Hava çok sıcak dışarda, binanın ve anfinin giriş kısmına büyük afişler asıldı, ben de yanımda getirdiğim bir dolu öğrenci etkinlik örneklerini anfinin girişinde bir sanat sergisi gibi sergiledim. Konu başlıklarını yazdım. Görsel bakımdan çok ilginç ve hoş oldu. Malzemeleri yerleştirdik, işlerimizi bitirip otellerimize döndük. Heyecanlıyım, yarın nasıl yürüyecek planladığım sunumlar, etkinlikler, çok da endişeliyim.

SEMİNER İKİYÜZ KİŞİYLE AÇILIYOR

Sabah erkenden acele kahvaltı edip saat sekiz gibi üniversiteye geldik. Hakikaten üniversitenin bahçesi masher, kalabalıktı, kayıtlar çoktan başlamış, kuyruk devam ediyordu. Saat 10’ da kayıtlar kapatıldığında 205 kişinin kayıt olduğunu öğrendim, heyecanlanmakta haklıydım. Bu kadar büyük bir kitleye göre bir hazırlık yapmamıştım, elimdeki malzemeler de ancak 40 kişi içindi ama yöneticiler “öğlene kadar biz bunları ayarlarız, merak etmeyin” dediler. Beni rahatlatmak için mi öyle dediler, yoksa gerçekten kısa sürede herşeyi temin edebilecekler mi emin değildim. Bir arkadaşımdan başka kimseyi iyi tanımıyordum. Bekleyip görecektim. Herşeyi oluruna bırakmak en iyisiydi.

POZİTİF ENERJİNİN GÜCÜ

Seminer ancak saat 10.30 da Filipinler milli marşıyla açıldı. Bir iki konuşmacıdan sonra ben tanıtıldım ve saat 11’de mikrofonu elime aldım. Matematik öğrenmede ve öğretmede deneyimin önemini, hayatla bağları kurulan konuların kolay unutulmadığını, öğrencinin matematiği sevmesi ve ilgisinin artması için somut etkinlikler yapılmasının çok doğru olacağını anlattım. Bunun yanında çocuklardaki değişik zeka çeşitleri, bunların öğrenmedeki etkileri gibi konulara değinerek konuyu genişlettim ve öğleni bulduk. Katılımcılar başlarda biraz gürültülüydü ama sonra herkes duruldu. Anladığım kadarıyla memleketin her tarafından aynı okulda çalışan öğretmenler gruplar halinde gelmişti. Öğlen bütün katılımcılara ve bize yemek dağıtıldı, bahçede yemeklerimizi neşeyle yedikten sonra tekrar anfiye döndük. Bu arada organizatörler sözlerinde durdular ve yeni malzemelerle karşıma geldiler.

Yemek arasından sonra etkinliklerime gelen malzemelerle birlikte başladım. Boş yere endişelenmiştim. Karşımda gencecik hevesli , orta yaşlı, hatta benim yaşımda deneyimli, son derece sıcak, neşeli ve rahat bir öğretmen kitlesi bulunuyordu. Hepsi güler yüzlü, herşeyi soran, iyimser ve son derece becerikli insanlardan oluşan hoş bir topluluk. Bu bakımdan çok rahatladım, bütün stresim ortadan kalktı, etkinlikler sırasında hiç zorluk çekmedim ancak sürekli anlatarak aralarda dolaştığım ve anlık sorulara yanıt verdiğim için çok yoruldum. Saat 3’te bir kahve molası verildi, yine ara yiyecekler dağıtıldı ve çalışma grupları bitirdikleri posterleri diğer gruplarla paylaştılar, yorumlar yapıldı, 5.30 a kadar çalışmamız çok verimli bir şekilde devam etti.

Otele döndüğümde inanılmaz yorulmuştum. Bütün gün ders vermeye alışmış bir öğretmen olarak bu kadar yorulmam beklenmezdi ama o kadar insanla çalışma yapmak kolay değilmiş. Dinleneceğime ertesi gün yapacağım dersleri gözden geçirdim ve hemen akşam yemeğine büyük bir grupla çıktık. İkinci gün daha rahat geçti, artık duruma iyice hakim olmuştum. Öğretmenlerin ortaklaşa yaptıkları grup etkinlik örneklerini de dışarıdaki panolarda sergiledik. Öğretmenlerle çok verimli bir sohbet havasında çalışmalarımızın değerlendirmesini yaptık. Yeni etkinlikleri geometri üzerine yoğunlaştırdım, bol çizimli, dogadan esintili etkinlikler öğretmenlerin hoşuna gitti, benim de onların etkinlikte gerekli el becerilerinin sağlam olması hoşuma gitti. Asya ülkelerinde genelde insanların el hünerleri çok gelişmiş oluyor. Gruplar posterlerini ve çalışmalarını gururla sergilediler, inanılmaz güzel sonuçlar ortaya çıktı.

Son gün yarım gün ders verdim, hem bir genel sunum ardından basit bir etkinlikle konularımızı kapattık. Yorumlar yapıldı, eleştiriler alındı. Öğlenden sonra milli eğitimden gelenlerin konuşmaları ve Sertifika Töreni oldu. 205 tane sertifikayı imzaladım ve aynı okullardan öğretmenler gruplar halinde sahneye çağrılarak sertifikaları verildi, resimler çekildi. Ardından vedalaşıldı.

Mutluydum ama üçüncü günün sonunda yorgunluk ve az uykudan gözlerime kan oturdu. Baş ağrısı da yanında cabası. Yine de mutluluk sıkıntılarla başetmeyi sağlıyor. Bu da bir deneyim sonuçta.

ADALAR ARASI SEMİNERLER

Bilmem hiç merak ettiniz mi Filipinlerde kaç ada var, ben de öğrendiğimde çok şaşırmıştım, 7 binin üzerinde ada var bu memlekette. Burada bir yerden bir yere gitmek demek, adadan adaya seyahat demektir. Nitekim, bir sonraki seminer için ertesi gün bir tekne yolculuğuyla bir adaya vardık, oradan başka bir tekneyde başka bir adaya Masbate’ye geçtik. Düğün salonu gibi yanları açık üstü kapalı güzel bir bahçeye getirdikler bizi. Andang’s Garden dedikleri bu yer seminer için gayet uygundu, yuvarlak büyük masalar vardı. Masaları en az 6’şar kişilik gruplar yaparak hazırladık. Ertesi gün kayıt olanlar yine 200’ün üstündeydi. Masalar yetmedi, bazı masalara 7-9 kişi oturttuk. Burada da aynı şekilde bir 3 gün geçirdim.

Son üç günlük seminer yine başka bir adada yapıldı. Seminer yine düğün salonu gibi bir mekanda oldu. Her seferinde insanların yenilenmesi ve onların enerjisi bana garip bir güç verdi. İşin ilginç yanı her seminerde etkinlik konularını geliştirdim ve bir sonraki için daha da iyi hale getirdim. Örneğin Masbate’de harita etkinliği için Filipinler haritası aldırttım, bu haritaları her gruba dağıttım. Kendi ülkelerinin haritası üzerinde çalışmalar yaptılar, şehirler, coğrafi durum, enlem boylam, yön bulma, yer tesbiti, uzaklıklar, haritalardaki renklerin anlamları, sembollerin anlamlarını inceleyip bunlarla ilgili posterler hazırladılar, değişik harita ölçeklerinde çalıştılar, oran orantı, yol, hız, zaman problemleri ürettiler. Bu kadar çalışkan, konuşkan, neşeli, şakacı öğretmen gruplarıyla çalışmak çok verimli oldu ve inanılmaz hoşuma gitti. Onların verimliliği beni de coşturdu.

Her seminer sonrası eleştirileri alıyordum, hatta konuşmalar çok uzayınca düşüncelerini yazıp vermelerini istedim. Aldığım notlar ilginçti. Bir öğretmen etkinliklerden çok hoşlandığını ama matematiği hep soru çözmek olarak gördüğünü, matematiğin başka yönlerini hiç farketmediğini söyledi. Başka bir bey de,lise öğretmeni olduğunu, seminerin böyle olacağını hayal etmediğini söyleyince, ben de “nasıl birşey bekliyordunuz” diye sordum, yanıtı:

  • Matematik seminerinde biz öğretmenlerin çözemeyeceği yada zorlandığı problem tiplerini sunup onları çözeceksiniz ve çözümleri tartışacağız zannettim, dedi.

Matematik çok geniş bir konu, çeşitli yönleriyle ele alınabilir. Ben şahsen matematiği hep sanatla içice, doğayla içice, yaşamla içice gördüğüm için hep bu ilişkileri keşfetmekten zevk aldım ve öğrencilerimin de bu ilişkileri görmelerini sağlamaya çalıştım. Bazı öğrenciler sorardı bana, “öğretmenim niye öğreniyoruz ki bu dersi, nerede lazım olacak bana trigonometri, cebir?” Doğru kullanmayacağınız bir bilgiyi niçin öğreneceksiniz ki, çok haklı bir soru. Bundan dolayı birçok genç bu dersin hayatla ilişkilerini görmediklerinden, bu ilişkiyi görmeyen eğitimcilerin de katkısıyla öğrenmeyi reddediyorlar. Kendilerine göre doğru bir düşünceden yola çıkarak yanlışın kucağına düşüyorlar. ezberlerin, kalıpların esiri oluyorlar, düşüncelerini özgürleştiremiyorlar. Sonuç olarak derin düşünmeyi reddediyorlar.

Matematiğin yaşamla ilişkisini bırakın beynimizin çalışmasındaki etkilerini de farketmiyorlar. Matematik öğrenirken edindiğimiz sezinleme, düşünme, analiz etme, sentez yapabilme, zamanı iyi kullanabilme yetilerinin, hızlı düşünme alışkanlıklarının yaşamımızda ne kadar önemli bir yeri olduğunu anlayamıyorlar. Matematik öğrenmenin, olayları soyut düzlemde değerlendirebilme, derin düşünebilme, hafızayı güçlü kılma, kendi beyin kapasitemizin sınırlarını aşmada ne kadar faydalı olduğnu da ancak bu konuda çalışma yaptıkça, ilerledikçe farkedebilir insanlar. Bu bakımdan verdiğim seminerde öğretmenlere matematiğe farklı bir yerden bakmaları için örnekler sundum, etkilendiklerini sanıyorum.

Seminerlerin sonunda, bana bu şansı tanıyan şirket ve Milli Eğitim uzmanları katılımın yüksek olmasından dolayı çok memnun olmuşlardı, diğer taraftan seminere katılanlar da bilgi alışverişinden ve etkinliklerden memnun kalmıştı. Doğrusu bu kadar olumlu beklentilerim yoktu başlarken. Sanıyorum seminerlerin olumlu geçmesinde öğretmenlerin çok istekli, enerjik ve neşeli olmaları önemli bir etkendi. Sevgiyle el atılan birçok şeyde olduğu gibi ufak tefek aksaklıklar farkedilmedi, edildiyse bile hoşgörüldü. Herkesle mutlu ayrıldık. Hala facebook üzerinden zaman zaman selamlar alıyorum.

Kendi açımdan kazanımlarıma baktım, Filipinlileri çok sevdim, son derece rahat, özgüvenli, saygılı, becerikli ve güzel insanlar. Benim için de müthiş bir deneyim oldu.

Seminer günleri içerisinde organizatörlerle de iyice dost olmuştuk, son günümde ne yapmak istediğimi sordular, ben de denize girmek istiyorum dedim. Buraya kadar gelmişken bu memleketin denizini tatmadan dönmek ayıp olurdu. Deniz kenarına gittiğimizde denizin mavisi, kumun beyazı, suyun ılık dokunuşu bütün yorgunluğumu aldı. Masmavi camgöbeği sulara kendimi bırakınca üstümdeki ağırlık yavaş yavaş sulara karıştı gitti.

Bunları da sevebilirsiniz