Parti Pehlivan

Parti Pehlivan 01.07.1872’de Selanik’te doğdu. (Çağatay Uluçay, 1939) Asıl adı Mehmet Baskak’dır. (As, 2018) Babasının adı Süleyman Pehlivan ((MİNMA), 2013), annesinin adı Kaya’dır. ((MİNMA), 2013) Parti Pehlivan, bir yaşında iken babasını kaybeder. Annesi Kaya Hanım ve amcası Mehmet Bey tarafından büyütülür. (Pazarlıoğlu, 2017) Bu nedenle amcasına “baba” diye hitap eder. (Pazarlıoğlu, 2017) Parti Pehlivan ilk evliliğini, genç yaşında bir düğünde gördüğü dul bir hanım olan Fatma Hanım ile yapar. Fatma Hanım’dan dört kız çocuğu olur. Bu çocuklarının adları sırasıyla: Şahsine, Zühre, Ayşe ve Hatice’dir. Parti Pehlivan’ın son kızı doğduktan kısa süre sonra Fatma Hanım, vefat etmiştir. Parti Pehlivan, Fatma Hanım’ı toprağa vermesinin üzerinden çok geçmeden ikinci eşi olan Hatice Hanım ile evlenir. Çocuklarını Hatice Hanım’ın terbiyesine bırakır ve Hatice Hanım’dan hiç çocuğu olmaz. (Pazarlıoğlu, Hasbiye Pazarlıoğlu, 2015) Pehlivan’ın Serez ve Usturumca şehirlerinde, sırtı pek yere gelmeyen bir pehlivan olarak tanınır. (Keskin) Genç yaşında yaptığı güreşlerde başarı kazandığından pehlivanlar, kendisine “pes” derlermiş. (Uluçay, 1939) Makedonya yöresinde yenen pehlivanın aldığı ödüle “parti” denilirmiş. Mehmet Pehlivan da bütün partileri/ödülleri aldığı için Mehmet ismi zamanla unutulmuş, “Parti Pehlivan” olarak anılmaya başlanmıştır. Yoksa “Parti” lakabı siyasi çalışmalarından ötürü verilmiş bir unvan değildir. (Pazarlıoğlu, Hasbiye Pazarlıoğlu, 2012) Pehlivan, Serez’de iken İttihat ve Terakki Partisine katılır ve kısa zamanda onların komitecileri arasında yerini alır. (Pazarlıoğlu, Hasbiye Pazarlıoğlu, 2012) Balkanlar’da Türklere karşı olan, Rum ve Bulgar komitacılarıyla uzun zaman dağlarda çarpıştığından, komitacılıkta ve çetecilikte iyi yetişmiştir. (Yurdoğlu, 1993) Kuvvetli bir komiteci olan Pehlivan, Balkanlarda komiteci faaliyetleri nedeniyle çeteler tarafından sürekli köşe bucak aranmıştır. (Pazarlıoğlu, Hasbiye Pazarlıoğlu, 2012) Bir süre sonra evi basılmıştır. Bu baskından son anda kurtulup, çareyi Balkanlardan kaçmakta bulmuştur. (Elif Cemre Solmaz, 2015) Balkanlar’da Pehlivan’ın papaz bir arkadaşı vardır. Pehlivan’ın saklanmasında ve kaçmasında yardımcı olmaktadır. Sürekli Pehlivan’dan yanadır. Pehlivan’ın arkadaşı olan papaz, Bulgar çeteleri tarafından Pehlivan’a yardım ettiği gerekçesiyle, simit fırınında diri diri yakılır. (Pazarlıoğlu, Hasbiye Pazarlıoğlu, 2012) Evangelia Balta ve Soner Aytek Alpan, Parti Pehlivan’ın yaşadığı yer olan Serez ile ilgili şunları söylemektedir: Makedonya’nın, Balkan Savaşları’nın hemen ardından demografik açıdan büyük bir alt üst yaşadığını, Yunan Makedonya’sından savaştan önce ayrılan Müslümanların sayısının 10 bin, savaş sonrasında ise bu sayının 100 bin olarak tahmin edildiğini, Serez’in bölgesel bir ticaret, tarım ve depolama merkezi olduğunu ve Osmanlı İmparatorluğu, Bulgaristan ve Yunanistan arasında bir kavşak noktası teşkil ettiğini, özellikle de Balkanların küçük bir örneği olduğunu ve Balkan Savaşları sona erdiğinde ise yüz otuz bin Müslümanın Serez vilayetini terk ettiğini belirtir. (Evangelia Balta, 2013) Mark Mazaver ise, Serez’den Müslümanların ayrılışına dair gözlemlerini şöyle aktarmaktadır. “Geçen Salı günü Serez pazarında olup, olan biteni kendi gözlerimizle görmeniz gerekirdi. Müslüman köylerinden gelen köylülerin halini. Dükkânlarını boşaltıp, Serez’e gelip fiyatı düşünmeden mallarını ellerinden çıkarırkenki hallerini görüp ağlamamak imkânsızdı. Hepsine neden göç etmeye hazırlandıklarını sordum ve bana gözyaşları içinde hıçkırarak dedi ki “Biz özgürce ve onurumuzla yaşamaya alıştık ama topraklarımıza nasıl el koyduklarını, evimize bile girdiklerini gördükçe yaşamın Müslümanlar için imkânsız hale geldiğini hissediyorum.” (Alpan) Mazaver’in bu gözlemlerine göre, Müslümanların Serez’den göç etmekten başka çaresi kalmamıştır. Pazarlıoğlu, Parti Pehlivan’ın Balkanlar’dan kaçışını şöyle anlatmaktadır: “Balkanlar’da Parti Pehlivan’ın yakalanması için, Rum Komiteleri, başına bir ödül koyarlar. Parti Pehlivan, Balkanlardaki Rum baskısı nedeniyle, yakayı ele vermemek için sürekli kılık değiştirir. Bu güç durumda, tebdili kıyafet ile dolaşarak tedbiri elden bırakmaz. Bu tarihlerde de saçı sakalı çok uzar. 1910’yılında Balkanlarda yakayı ele vereceğini anlayınca, takma bir ad alır ve bir hoca kıyafeti giyer. Bir gözlük takar ve kocaman bir pardüse ile gizlice İzmir’e giden bir gemiye biner. Gemide Serez çingeneleriyle beraber yolculuk yapar. Sınırı geçip İzmir Limanı’na yaklaşınca cüppesini, sarığını çıkarır. Yolcuların ve Serez çingenelerinin şaşkın bakışları arasında İzmir Limanı’na iner. İzmir’e geldiği günler kordonda Derviş Paşa’ya72 rastlar. Derviş Paşa ile biraz sohbet ettikten sonra, Derviş Paşa, Pehlivan’ın cebine bir kese sarı lira koyar. Derviş Paşa, Pehlivan’a: Seni, Selanik’te arayan Rum ve Bulgar çeteleri burada seni bulabilirler, her yer Rum ve Yunanlı kaynıyor, gel seni Manisa Cezaevine sergardiyan (başgardiyan) yapalım” teklifinde bulunur. Pehlivan, bu teklifi kabul eder ve Manisa Cezaevine sergardiyan olur. (Pazarlıoğlu, Hasbiye Pazarlıoğlu, 2012)

Parti Pehlivan, Balkan Savaşı akabinde Serez’den 1913 yılında, göç etmiş ve Manisa’ya yerleşmiştir. (Pazarlıoğlu, Hasbiye Pazarlıoğlu, 2012) Parti Pehlivan, Manisa’ya gelip başgardiyanlık yaptığı yıllarda, Manisalı bir avukatın kızı olan Emeti (Gücümen) Hanım ile üçüncü evliliğini gerçekleştirir. Pehlivan’ın Emeti Hanım’dan, Müşerref adında bir kız çocuğu olur. Evliliği kısa sürer ve Emeti Hanım ile ayrılırlar. (Pazarlıoğlu, Hasbiye Pazarlıoğlu, 2015) Parti Pehlivan Kuva-yı Seyyare’den ayrıldığı günlerde, Çerkez bir hanım ile de dördüncü evliliğini yapar. (Cengiz) Demirci Akıncıları içinde görevli iken de Gördesli Hatice Hanım ile, beşinci evliliğini yapar. (Akıncı, 2009) Gördesli Hatice Hanımdan Saadet ve Zeliha adında iki çocuğu olur. ((MİNMA), 2013) Hatice Hanım’ın Yunanlılar tarafından kaçırılması üzerine, 10 Ağustos 1922’de, Gördes’in Kızılçukur köyünden dul bir hanımla da altıncı ve son evliliğini yapmıştır.

Parti Pehlivan’ın kahramanlığı, Balkan Savaşı ile başlamıştır. Parti Pehlivan Balkan Savaşları’nda ve Birinci Dünya Savaşı’nda memlekete büyük hizmetlerde bulunmuştur. (Pazarlıoğlu, Hasbiye Pazarlıoğlu, 2012) Parti Pehlivan, kızı Ayşe (Özaltın)’yi iki yaşında bırakır ve onu ancak on üç yaşında görebilir. (Pazarlıoğlu, Hasbiye Pazarlıoğlu, 2015) Parti Pehlivan, bu süre içersinde on bir yıl kadar vatanı için mücadele etmiştir.

Şehit Gazeteci Hasan Fehmi ve Parti Pehlivan

24 Temmuz 1908 yılında II. Meşrutiyetin ilanıyla birlikte basına uygulanan sansür kalkmış ve bunun sonucunda hükümet karşıtı muhalif bir kanat oluşmuştur. Muhalif kanadın sözcülüğünü Serbesti, Volkan ve Mizan gazeteleri yapmıştır. Özellikle de Serbesti Gazetesi başyazarı Hasan Fehmi Efendi’nin hükümet karşıtı yazıları dikkat çekmiştir. (Erhan Ayaz, 2015) Hasan Fehmi, dönemin radikal yazarlarından biri olmuştur. Yazılarında, İttihat ve Terakki yönetimine karşı sert eleştirilerde bulunmuştur. Yazıları, gazeteye tehdit mektupları gönderilmesine bile sebep olmuştur. Ancak Hasan Fehmi Bey, eleştirilerine devam etmiştir. (Diğerleri) İşte tam bu noktada Parti Pehlivan adına rastlanmaktadır. Parti Pehlivan’ın İttihat ve Terakki’de fedailik yaptığı, aile içinded e bilinmektedir. Aslında Pehlivan’ın yıllardır gizemini koruyan bir cinayetten sorumlu olduğu, ailesi tarafından ayrıntılarıyla anlatılmıştır. Bu hikâyeye göre, Parti Pehlivan Serez’deyken, İttihat ve Terakki’nin fedaileri arasında kura çekerler ve ona bir gazeteci olan Hasan Fehmi düşmüştür. (Pazarlıoğlu, Hasbiye Pazarlıoğlu, 2012) Parti Pehlivan, her daim silah taşıyor olsa da İstanbul’a geldiği zaman, Yahudi bir tüccardan yeni bir silah satın almıştır. (Diğerleri S. v.) Hasan Fehmi Bey, Mülkiye Kaymakamı Ertuğrul Şakir Bey ile birlikte, 6 Nisan 1909 Salı günü Ertuğrul Şakir Bey’in açığa alınması nedeniyle, onun durumunu görüşmek amacıyla Hadi Paşa’yı ve Mebus Müfit Bey’i ziyaret etmek için Beyoğlu’na gitmişlerdir. Hasan Fehmi olay gecesi, Serbesti Gazetesi’ne gelen Şakir Bey ile gazeteden çıkmış ve Karaköy Köprüsü’nden Galata’ya geçerek, tramvayla Tepebaşı’na gitmiştir. Tepebaşı’ndaki otele geldiklerinde Hadi Paşa’nın rahatsız olduğunu ve Müfit Bey’in de yattığını öğrenmeleri üzerine, otelden ayrılmışlar ve daha sonra Beyoğlu’nda bulunan Tünel’e doğru yürümüşlerdir. (Diğerleri A. v., “Hasan Fehmi Bey”) Bu sırada Parti Pehlivan, gazeteci Hasan Fehmi’yi takip etmeye başlamış ve hedefini bir süre takip ettikten sonra, nihayet karanlığın örtüsüne sığınarak Galata Köprüsü üzerinde, yanında arkadaşı olmasına rağmen, muhalif gazeteci Hasan Fehmi’yi silahıyla vurmuştur. (Cemiyeti, 2017) Ardından silahını suya atmış ve oradan uzaklaşmıştır. Ancak İstanbul’u hemen terk etmemiştir. Olay duyulmuş, fail aranmaya başlanmış, Parti Pehlivan da şüpheliler arasında düşünülmüş ve sorgulanmıştır. Parti Pehlivan ifadesinde, silahı Sirkeci’den Yahudi bir tüccarın dükkânından satın aldığını söylemiştir. Pehlivan’ın silahı aldığı dükkâna gidilmiş, Pehlivan, “Şu rafın üstündeki kutuyu açın. Kutunun boş olduğunu ve silahı oradan aldığımı göreceksiniz”, demiştir. (Pazarlıoğlu, Hasbiye Pazarlıoğlu, 2012) Parti Pehlivan’ın yeni aldığı silahın Hasan Fehmi’yi öldüren silahla aynı olmadığının anlaşılması üzerine bütün şüphelerden aklanmış ve olayda adı bir daha geçmemiştir. (Diğerleri S. v., “Fedailikten Kuvvacılığa Parti Pehlivan”)

Parti Pehlivan’ın Kuva-yı Milliye’ye ve Kuvayı Seyyare’ye Katılması

Manisa’da Yunanlıların işgali başlayınca, Manisa Belediye Reisi Bahri Bey (Bilgi, 2010) : “Parti buradan savuş!” diye Pehlivan’a tembihatta bulunur. (Bilgi, 2010) İşgalin başladığı sırada Manisa Cezaevi’nde başgardiyan olarak görev yapan Parti Pehlivan, yanına dört mahkûmu da alarak Manisa’nın işgalinden önce Akhisar’a gelir. Akhisar’da Kuva-yı Milliye kurmak için çalışmalarda bulunur. (Pazarlıoğlu, Hasbiye Pazarlıoğlu, 2012) Bu sıralarda Parti Pehlivan, İstanbul Hükümeti tarafından İttihatçılıktan aranmaya başlamıştır. (Boray, 2008)

Parti Pehlivan, Akhisar’daki Kuva-yı Milliye teşkilatı oluşturulma çalışmalarında görev almıştır. Ancak Pehlivan, Akhisar’daki hareketin başarısız olması nedeniyle Balıkesir’e gitmiştir. Pehlivan’ın Balıkesir’e gitmesinde, Milli Mücadele için Balıkesir’in bir örgütlenme merkezi olması, Kazım (Özalp) ve Bekir Sami (Günsav) Beylerin bölgedeki gayretli çalışmalarının etkili olduğu söylenebilir.

Mehmet Vehbi Bolak, Parti Pehlivan’ın Balıkesir’deki çalışmalarından şöyle bahsetmektedir:“Heyet azasından Avukat Süleyman Sadi Bey’in delaletiyle bir Ramazan gecesi, yıkılan Belediye dairesinde Heyetimize takdim edilen, merhum şeklen Kurtdereli Mehmet Pehlivan büyüklüğünde ve cesareti, nispetinde imanlı ve Rumeli’de Bulgar ve Yunan çeteleriyle pek çok müsademede bulunmuş, hamiyetli, kahraman bir Türk idi”. (Bolak, 1990)

Anzavur Ayaklanması’nın Bastırılmasında Parti Pehlivan’ın Rolü

Padişah ve Osmanlı Hükümeti’nin adamı olan Ahmet Anzavur, Çanakkale Boğazı’nın İngilizler için güvenliğini sağlamak ve Ayvalık yöresinde Yunanlılara karşı savaşan ulusal kuvvetleri arkadan vurmak amacıyla, Padişah tarafından Biga-Gönen ve Manyas bölgesine gönderilmiştir. 25 Ekim’de Anzavur, Gönen-Manyas hattında ulusal kuvvetler aleyhinde propaganda yaparak, bölgedeki eşkıyalarla birleşerek ayaklanmayı başlatmıştır. (Aybars, 1986) Anzavur Ayaklanması’nı bastırmak için, Çerkez Ethem 150 atlı ile 19/20 Kasım 1919’da Balıkesir’de, Tenkil Kuvvetleri Komutanı Yarbay Rahmi’nin yardımcısı olarak göreve başlamıştır. (Türk İstiklal Harbi-İç Ayaklanmalar (1919-1921), 1964) Ancak Birinci Anzavur İsyanı’nı bastırmakla görevlendirilen Ethem kuvvetleri arasında Parti Pehlivan yer almaz.

16 Şubat-19 Nisan 1920 tarihleri arasında tekrar ortaya çıkan İkinci Anzavur İsyanı’nın bastırılmasında görevlendirilen Çerkez Ethem Kuvvetleri: Demirci Mehmet Efe Kuvvetleri, Balıkesir Milli Süvari Müfreze Komutanı, Salim Bey Kuvveti, Parti Pehlivan Müfrezesi, Kako Mehmet Müfrezesi, Mehmet Ali Çavuş Müfrezesi, Soma Cephe Müfrezesi ve Akhisar Milli Alayından oluşmaktadır. (Görgülü, 1993) Hasan İzzettin Dinoma, Ethem Bey’in müfrezesinin sağ kolu olan Serezli Parti Pehlivan ile sol kolu Ohrili Kako Mehmet’in, en gözde çeteleri olarak bilindiğini, kocaman gövdeli Parti Pehlivan’ın ise doğru, babacan ve çok yiğit bir adam olduğunu belirtir. (Dinamo, 1967)

16 Nisan 1920’de Kuva-yı Milliye, Anzavur kuvvetleriyle karşılaşmıştır. Sabahtan akşama kadar devam eden şiddetli bir çarpışmadan sonra asiler darmadağınık bir halde kaçmışlardır. Ahmet Anzavur da bu ağır yenilgi yüzünden ikinci bir karşılaşmayı göze alamayarak, Karabiga’ya oradan da, deniz yolu ile İstanbul’a gitmiştir. (Altıntaş, 2007)

KUVA-YI SEYYARE’NİN KALDIRILMASI VE PARTİ PEHLİVAN

Demirci Muharebeleri’nde Parti Pehlivan Alayı (31 Temmuz-1 Ağustos 1920)

1920 Temmuz ayı başlarında Genelkurmay Başkanlığı emriyle Birinci Kuva-yı Seyyare’nin, Batı Cephesi’nin güney kesimine sevke başlandığı sırada Ethem Bey, İnönü’de cephe komutanı ile görüşmüş ve cephe komutanından Buldan-Demirci istikametinde ilerleyen düşmana taarruz etmesi vazifesini almıştır. (As, Bir Kuvay-İ Milliyeci: Parti Pehlivan, 2018)

General Ali Fuat (Cebesoy), Kuva-yı Seyyare’yi, Bursa cephesinde İnegöl civarında Uludağ’ın doğusundaki köylere yerleştirmiş ve Bursa üzerine yapılacak akınlarda onlardan yararlanmayı planlamıştır. Fakat Kuva-yı Seyyare, ciddi işlere girmeyi arzu etmemişlerdir. Kuva-yı Seyyare, Simav, Tavşanlı ve Demirci mıntıkasını izlemişler ve buradaki Yunan kuvvetlerinin zayıf ve dağınık olduklarını tespit etmişlerdir. (Apak, 1942)

8 Temmuz tarihinde Çerkez Ethem, komutası altındaki birlikleri ile İnönü’den Kütahya yoluyla Demirci’ye hareket etmiştir. Aynı günün akşamı Kütahya’ya ulaşmıştır. (Ethem, 1962) Ethem Bey, Kütahya’ya ulaşınca ilk iş olarak Kütahya hapishanesinden fiziki yapıları kuvvetli 400 kadar mahkûm ile bölgeden sağladığı 150 kadar gönüllüyü silahlandırıp, yeteri kadar da yedek subay vermek suretiyle kendi adamlarından Tosyalı Hafız Hüseyin Bey emrinde bir tabur teşkil ederek, Simav istikametine sevk etmiştir. 11 Temmuz’da Simav ve kuzeyi çevresinde toplanan 4.500 atlı ve yayadan kurulu Birinci Kuva-yı Seyyare’nin yeni taburuna, 550 mevcutlu cezalılar taburu (sonradan katiller taburu) katılmıştır. Dört dağ topu ve 14 makineli tüfeğe sahip Ethem Bey emrindeki kuvvetler, 31 Temmuz’un erken saatlerinde, Demirci istikametinde hiçbir engelle karşılaşmadan ilerlemişlerdir. Saat 04.45’de topçu ve makineli tüfek ateşi desteğiyle, Akdere köyünün iki tarafındaki Yunan mevzilerine taarruza başlamışlardır. Muharebe karanlık basıncaya kadar devam etmiştir. (As, Bir Kuvay-i Milliyeci: Parti Pehlivan, 2018)

Bir ara Kuva-yı Seyyare’nin Parti Pehlivan Müfrezesi, Hocalar’dan geçerek düşmanın sağ kanadını ve gerilerini ateş altına alacak duruma girmiştir. (As, Bir Kuvay-i Milliyeci: Parti Pehlivan, 2018) Parti Pehlivan Alayı, Yunan hatlarının sağ kanadından geri ve yan ateşine müsait bir mevzi kazanmış, cephedeki hatlarda aynı anda taarruza kalkmışlar, Yunan cephesi üzerine büyük bir güçle hücum ederek, bir kısım siperleri zapt etmişler ve cepheyi yarmışlardır. Dokuz saat devam eden muharebede, Yunan kıtaları dağınık olarak kaçmaya başlamışlardır. (Abdullah Boyacıoğulları, 1972) Yunan fırka kumandanı Miralay Otneos yaralanmış ve maiyeti tarafından cephe gerisine götürülmüştür. (Abdullah Boyacıoğulları, 1972) Cepheden ilerleyen birliklerin de fedakârca saldırışları karşısında düşman saat 12.02’ye doğru önce sağ kanattan olmak üzere grup mevzilerini terk ederek çekilmeye başlamıştır. Bir süre takip edilen düşman hayli zayiat vererek Hocalar’da toplanmış ve çiftlik üzerinden Borlu’ya çekilmiştir. Ethem Bey kuvvetleri, iki gün süren kanlı savaşlar sonunda Demirci’ye girmişlerdir. (As, Bir Kuvay-i Milliyeci: Parti Pehlivan, 2018)

Demirci’de Yunanlılara ait bir hayli silah ve cephane ele geçirilmiş ve bunlar 30 öküz arabasıyla Kütahya’ya sevk edilmiştir. (As, Bir Kuvay-i Milliyeci: Parti Pehlivan, 2018) Bu muharebede, Kuva-yı Seyyare bir taburdan fazla olan muntazam Yunan kuvvetlerini bozguna uğratmış ve Yunanlılar yüzlerce ölü ve on beş kadar yaralı ve esir bırakarak kaçmıştır. Kuva-yı Seyyare’nin en ileri reislerinden Hafız Hüseyin Bey, bu muharebede şehit olmuştur. (Apak, Garp Cephesi Nasıl Kuruldu?, 1990) Bu tarihe kadar Batı Cephesi’nde Yunan ilerlemesine karşı tek başarıyı, Demirci’de Çerkez Ethem kazanmıştır. Mustafa Kemal Paşa, 21 Ağustos 1920 günkü Meclis konuşmasında Çerkez Ethem’in bu başarısını övmüştür. (Avcıoğlu, 2001)

Gediz Taarruzu ve Parti Pehlivan (24 Ekim 1920)

Gediz Taarruzu, Batı Cephesi teşkilatının kumandanının değiştirilmesine ve Kuva-yı Milliye’nin tasfiyesine neden olmuştur. Gediz Taarruzu’nu hazırlayan, yöneten ve sonra da cephe kumandanlığından alınan Ali Fuat Paşa, Gediz Taarruzu’nun askeri bakımdan elzem olduğunu, hem Yunan ordusunun durumu, hem de İstanbul Hükümeti’ndeki değişikliğin taarruz için uygun bir ortam olduğunu savunmuştur. (Selek, 2011) Yunan ordusunun en pasif ve Batı Cephesi’nin de en faal bulunduğu bir zamana tesadüf ettirildiğini belirtmiştir.

Gediz Taarruzu öncesinde kendisine verilecek görevi bekleyen Parti Pehlivan Müfrezesi, Kütahya’nın Ermez köyünde yaklaşık bir ay kadar kaldıktan sonra, Çerkez Ethem’den aldığı emir üzerine Altıntaş’a bağlı Aslanapa bucağına hareket etmiştir. 13 Ekim 1920 tarihinde aldığı yeni bir emirlede, Gediz Cephesi’nde nizami kuvvetlerle savaşan Yunan birliklerinin geri çekilme hattını tutmakla görevlendirilmiştir. (Ayışığı, 2012) Parti Pehlivan, 13 Ekim 1920 tarihinde Aslanapa bucağında gün batmak üzereyken müfrezesini köy meydanında toplamış ve bir masanın üzerine çıkarak müfrezesine şöyle nutuk çekmiştir: “8 ve 11 Tümenler Gediz Cephesi’nden saldırıya geçeceklerdir. Kuva-yı Seyyare Müfrezeleri ise düşmanın geri kollarını keseceklerdir. Bu suretle de Yunan kuvvetlerini kaçırmadan imha edeceğiz. Arkadaşlar! Parti Pehlivan Müfrezesi yedi düvele nam ve şan vermiştir. Burada da aldığımız bu mukaddes vazifeyi başaracağımıza kuvvetle inanıyorum. Allah bizimledir.” Parti Ağa sözlerini bitirdikten sonra hemen at bin emrini vermiştir. Parti Pehlivan, cahil olmakla birlikte nutuk çekmesini iyi bilmektedir. (Ayışığı, Belgelerin Işığında Milli Mücadele Tarihimiz, 2012) Bu süreçte Kuva-yı Seyyare’ye bağlı müfrezeler, Gediz bölgesine şu şekilde yerleşmeye başlamışlardır. Parti Pehlivan Müfrezesi: Gediz-Kocahan arasındaki mıntıkaya, Tahsin Bey Müfrezesi: Kocahan-Uşak arasındaki mıntıkaya, Şevket Bey Müfrezesi’de Kocahan-Simav arasında yerleşmiş, diğerleri ise ihtiyatta kalmıştır. Parti Pehlivan Müfrezesi, yerleştiği bölgede Yunan piyade bölüklerine ve erzak, mühimmat taşıyan Yunan askeri kafilelerine baskınlar yapmıştır. (Ayışığı, Belgelerin Işığında Milli Mücadele Tarihimiz, 2012)

Pehlivan Müfrezesi, Gediz ile Kocahan arasındaki yolu kapattıktan sonra 30-40 civarında gelen erzak vesaire yüklü, beygir ve katır gibi yük hayvanını, 20 kadar askerle birlikte pusuya düşürmüştür. Bu askerler kolayca teslim olmuşlardır. Böylece müfreze yiyecek, içecek ve cephaneyi çoğaltmıştır. Pehlivan Müfrezesi, Gediz’deki Yunanlıların ricat hattını ve ikmal yollarını tamamen kapatmıştır. Sabahın erken saatlerinde ise Yunanlıların telefon ve telgraf bağlantıları kesmiştir. (Ayışığı, Belgelerin Işığında Milli Mücadele Tarihimiz, 2012) Parti Pehlivan’ın yaverliğini yapan Şükrü Nail hatıratında, o günleri şöyle anlatmaktadır: “Gediz’deki düşmanın yarma harekâtına girişeceği tahmin ediliyordu. Tam bu sırada Gediz istikametinden bir düşman birliğinin geldiğini haber aldık. Biraz sonra düşmanın birliklerini kıskaca almıştık. Ani açılan ateşimiz karşısında ne yapacağını şaşıran düşman, şosenin üzerinde mevzi almak zorunda kaldıysa da iş işten çoktan geçmişti. Çatışma çok kanlı oluyordu. Düşman sağa ve sola gelişi güzel el bombası yağdırıyordu. Fakat bunlar tesirsiz kalıyordu. Ağır makineli tüfeklerini kurmaya muvaffak olamıyorlardı. Orası salhaneye dönmüştü. Kan gövdeyi götürüyordu. Düşmandan tek asker kurtulamamıştı. Daha sonra Müfreze, Gediz’in güneyinde bulunan Hacı köyüne girmişti. Şafak atarken düşmanla tekrar savaşa tutuştuk. Hava yağmurlu ve sisli olmakla beraber savaş, o gün akşama kadar sürmüştü. Çarpışma daha ilk anlarda çetin başlamıştır. Düşmanın ricat hattı kesildiği halde, üstün kuvvetlerine güvenerek inatla saldırıyordu. Bu nedenle ağır zayiata uğruyorlardı. Bizim zayiatımız da küçümsenemezdi. Yaralı ve şehidimiz mühimdi. Şehitlerimiz arasında müfrezemizin gözde muhariplerinden Necip Efe de bulunuyordu. Necip Efe’ye üzülmeyen arkadaş yoktu. Necip Efe, Parti Pehlivan’ın sağ koluydu. (Ayışığı, Belgelerin Işığında Milli Mücadele Tarihimiz, 2012) Necip Efe, Parti Pehlivan’ın yeğeni, Halil Efe’nin de kardeşidir. Kendisinde insanüstü bir cesaret vardı. Ölümü hiçe sayarak savaşa dalardı. Gediz’in Ulucami bahçesinde yatmaktadır. (Ayışığı, Belgelerin Işığında Milli Mücadele Tarihimiz, 2012)

24 Ekim 1920’de, Yunanlıların Uşak’tan takviye almasına fırsat vermeden ve güneş batmadan önce, topçuların desteğiyle, Ethem Bey’in Birinci Kuva-yı Seyyare kuvvetlerine Gediz’in hâkim sırtlarına taarruz etmesi emredilmiştir. (As, Bir Kuvay-i Milliyeci: Parti Pehlivan, 2018)

Kuva-yı Seyyare kumandanının 24/ 9/ 1920’de Garp Cephesi Kumandanlığı’na yazdığı raporda: 23-24/ 9/ 1920 gecesi Pehlivan Ağa Müfrezesi’nden 30 kişilik bir keşif kolu Yunuslar köyüne girmiş, düşmanın ileri postalarını püskürtmüş ve köyün batı sırtlarına kadar girmiş, Yunanlılara baskın yapıp dönmüşlerdir. Keşif kolunun köye girdiklerini ispat için Yunuslar köyünün muhtarının babasını, canlı ilmühaber olarak karargâha getirmiştir. (Arşivi) Bu saldırı Pehlivan Müfrezesi’nin ne kadar cesurane savaştığını göstermektedir.

Kuva-yı Seyyare’nin Kaldırılma Süreci

TBMM tarafından Kuva-yı Seyyare’nin kaldırılmasının pek çok nedeni vardır. Ancak aşağıdakiler, Kuva-yı Seyyare’nin kaldırılmasının ana nedenleri olarak ifade edilebilir:

1920 yılının sonlarında Çerkez Ethem ve kardeşlerinin, artık zapt edilmez hale gelmeleri (Selek, Anadolu İhtilali, Cilt 1, 2000)

Kuva-yı Seyyare komutanlarının kendilerinde bulunmayan san ve yetkileri kullanmaları (Halıcı, 2016) •Kuva-yı Seyyare’nin, Düzenli Ordu kurulmasına karşı çıkması (Efe, 2007)

Kuva-yı Seyyare’nin yasa dışı asker toplaması (Efe, Çerkez Ethem, 2007)

Kuva-yı Seyyare’nin, Batı Cephesi’nin ikiye bölünmesine karşı çıkması (Efe, Çerkez Ethem, 2007)

TBMM’nin atadığı Simav komutanını, Kuva-yı Seyyare’nin bölge dışına çıkarması (Efe, Çerkez Ethem, 2007)

Kuva-yı Seyyare’nin, Batı Cephesine, birlikleri, subayları ve silahları hakkında rapor vermemesi (Efe, Çerkez Ethem, 2007)

Kuva-yı Seyyare’nin, İstiklal Mahkemesinin kurulmasına karşı çıkması ve verdiği kararları dikkate almaması (Efe, Çerkez Ethem, 2007)

Kuva-yı Seyyare’nin, savaş durumunda ordu birlikleriyle bağlantıyı kesmeleri (Halıcı Ş., 2016) olarak sıralanmaktadır.

Kuva-yı Seyyare ile ordu arasındaki gerginlik artmaya başlayınca, düzenli ordu birliklerine olan ihtiyaç ve zorunluluk kesin olarak ortaya çıkmış ve Bakanlar Kurulu 9 Kasım 1920’de ordudaki yeni yapılanmaya ilişkin kararını almıştır. (Erdem, 2013) Bakanlar Kurulu kararı ile Ali Fuat Paşa Moskova Büyükelçiliği’ne atanmıştır. Batı Cephesi, batı ve güney olmak üzere ikiye bölünmek suretiyle Batı Cephesi Komutanlığına Genel Kurmay Başkanı Albay İsmet Paşa (İnönü), Güney Cephesi Komutanlığına da İçişleri Bakanı Albay Refet (Bele) Bey getirilmiştir. (As, Bir Kuvay-i Milliyeci: Parti Pehlivan, 2018)

Ordu tarafından, 22/23 Kasım 1920’de cephe levazımından bütçenin düzenlenmesi için bütün cephe kıtalarından doğru ve düzgün bir kuvvet listesi istenmiştir. Buna bütün birliklerinden cevap verildiği halde Birinci Kuva-yı Seyyare’den cevap verilmemiştir. Bu bilgilerin tekrar istenmesi üzerine, 27 Kasım 1920’de Yüzbaşı Tevfik tarafından şu karşılık verilmiştir: “Kuva-yı Seyyare ne bir tümen, ne de muntazam bir kuvvet haline getirilebilir, buna imkân yoktur. Çünkü bu kuvvetin başında birkaç subayla hesap memurları bulunmakla kayıtlarının düzenli tutulması lazımdır. Hâlbuki bu serserilerin başına ne bir subay, ne de hesap memuru koymak mümkün olmamakla beraber, kabul ettirilmesine de imkân yoktur. Çünkü subay gördüler mi azrail görmüşçesine ayaklanıyorlar. Bizim müfrezelerimiz, Pehlivan Ağa, Ahmet Onbaşı, Sarı Mehmet, Halil Efe, Topal İsmail gibi adamlar tarafından idare edilmektedir. Bölük emirleri de yazdığını okuyamaz ve okuduğunu da yazamaz adamlardır. Sen yapamıyorsun diye bunların değiştirilmesi imkânı da yoktur. Kuva-yı Seyyare’nin şimdiye kadar olduğu gibi gelişi güzel idare edilmesi zorunluluğu vardır.” (Atatürk, 1987)

Düzenli Ordu ile Kuva-yı Seyyare’nin Çatışması

Mustafa Kemal Paşa, 13 Aralık 1920’de Kuva-yı Seyyare’nin cephe kumandanlarının emrine ve meclisin kararlarına kesinlikle itaat etmeleri gerektiğini, aksi takdirde meclisten alınacak bir karar ile bizzat atına binerek ve bütün kuvvetlerini toplayarak Kuva-yı Seyyare’yi dağıtacağını belirtmiştir. (Görgülü, On Yıllık Savaşın Günlüğü, 1997)

Kuva-yı Seyyare ile düzenli ordunun çatışmasının arttığı günlerde 25 Kasım 1920 tarihinde, Dâhiliye Vekâleti Vekili Doktor Adnan (Adıvar) tarafından Demirci Kaymakamlığı’na kritik bir atama yapılmıştır. Bu göreve atanan İbrahim Ethem (Akıncı) Bey’dir. (As, Bir Kuvay-i Milliyeci: Parti Pehlivan, 2018) İbrahim Ethem Bey, sonradan bu bölgenin kaderini değiştirecektir.

Ankara Hükümeti, tedbiri gerekli görmekle birlikte, yine de Kuva-yı Seyyare meselesinin barışçıl yollarla çözülmesi için girişimlerde bulunmuştur. (Erdem, Yunanlı Tarihçilerin Gözüyle Anadolu Harekâtı 1919-1923, 2013) Bu amaçla Ethemle görüşmek için beş kişilik bir milletvekili heyetinin Kütahya’ya gönderilmesine karar vermiştir. Heyette Celal (Bayar), Eyyüp Sabri, Kılıç Ali Bey, Reşit Bey ve Vehbi Beyler vardır. (Ergül, 2007) Bu heyet, 24 Aralıkta Kütahya’ya ulaşmıştır. Bu sırada Mustafa Kemal Paşa Kuvayı Seyyare hakkında aldığı istihbarata göre, Ethem ve Tevfik Beylerin, cephe kumandanının haberi ve onayı olmadan bölgelerinde bulunan birlikleri cepheye dağıttığı, Kuva-yı Seyyare erlerini Gediz’de ve Pehlivan Ağa (Çalışlar, 1932) kuvvetlerini de Kütahya’da topladığını öğrenmiştir. Bu durumu 25-26 Aralık 1920’de hemen Celal (Bayar) Bey’e telgrafla bildirmiş ve bu tarz hareketten amacın ne olduğunu, kesinlikle bilmek istediğini yazmıştır. Heyet, müşterek imza ile müsterih olmalarını ve hiçbir maksadın olmadığı cevabını vermiştir. (Atatürk, 1987)

Celal (Bayar) Bey 30. 12. 1920 tarihinde Kütahya’dan döndükten sonra Büyük Millet Meclisi kürsüsünde, milletvekillerini bilgilendirirken Parti Pehlivan’dan şöyle söz etmiştir: “Efendiler, orada pek ağlanacak, hüzünlü dakikalar yaşadık. Bu memleketin istiklâlini, namusunu, şerefini müdafaa için silâha sarılan arkadaşlardan ilk hareketlerinden itibaren, son Demirci ve Gediz muharebelerinden itibaren bunlara ait birçok menakibi kahramanane dinledik ve bunların içerisinde ezcümle “Reis Paşa Hazretlerine ve Meclise söyleyiniz. Bize kurşun atmasınlar. Biz memleketin namusunu müdafaa için ortalığa atıldık ve sizden yalvarırız, istirham ederiz, bu sui tefehhümü muslihane hallediniz. Balıkesir ve havalisinde, bunları söyleyen zatı tanırlar. Anzavur’un tedibinde en ziyade âmil olan bir zattır. Battal Gazi namını alan Parti Pehlivandır.” Böyle hazin ve elim bir tesir altında oradan ayrıldık. (TBMM Tutanaklar, 2015)

Celal Bayar’ın anlatımına göre Parti Pehlivan, meselenin Reis Paşa’ya ve Meclis’e söylenmesini, bu yola vatanı savunmak için çıktıklarını, nizami kuvvetlerin kendilerine kurşun atmamasını ve meselenin barışçıl yollarla çözümlenmesini istemiştir.

PARTİ PEHLİVAN’IN DEMİRCİ AKINCILARI İÇERSİNDEKİ FAALİYETLERİ

Demirci Akıncıları Teşkilatı

Akıncılar Teşkilatı, düzenli bir yapının varlığını göstermektedir. Bu teşkilatın önemli bazı özellikleri, idari bir yapısı, görevleri ve hizmetleri vardır. Teşkilat içinde yer alanların uymaları gereken kurallar bütünü vardır. Bu kurallar, onları eşkıyalardan ayıran en temel özellikleri oluşturur. Demirci Akıncıları, halka rağmen halk için mücadele eden bir yapıya sahip değildir. Halkı koruyan, vatanı savunan ve düzenli ordu ile işbirliği halinde bulunan, düşmanla savaşan, bulunduğu bölge ve İzmir’e kadar uzanan alanda istihbarat faaliyetlerinde bulunan ve hatta bir süre işgal altında Türkiye Cumhuriyeti diye devlet kuran bir teşkilata sahiptir.

Parti Pehlivan, 23 Ocak’ta Çerkez Ethem’den ayrılmasından sonra ve Gördes’in kenarına çekilmiş ve burada yaşamaktadır. TBMM, Parti Pehlivan’ı ve diğer çeteleri Milli Mücadele’ye katabilmek için bir takım hamleler yapmıştır. Bu amaçla:

“Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Hükümeti, Demirci ve çevresine özel bir önem vermiştir. Bu bölge, hem coğrafi anlamda dağlık hem de askeri anlamda stratejik konumundan dolayı Kuva-yı Milliye hareketine elverişli bir ortam sunmaktadır. Bunu dikkate alan Milli Mücadele önderleri, Demirci ve çevresinin çok yönlü girişimler için, bir üs olarak kullanılabilmesine imkan sağlayacak olması nedeniyle olağanüstü şartlara bağlı siyasal, toplumsal ve askeri bir örgütlenme gerçekleştirmek üzere Demirci’ye kaymakam olarak İbrahim Ethem Bey’i atamıştır.” (Oğuz, 2015) Bu atama 25 Kasım 1919 tarihinde Dahiliye Vekili Dr. Adnan (Adıvar) Bey tarafından yapılmıştır. (As, Bir Kuvay-i Milliyeci: Parti Pehlivan, 2018)

İbrahim Ethem Bey, Demirci’de görevine başladıktan sonra Kütahya Mutasarrıflığı tarafından, 13 Mart 1921 tarihinde Gördes Kaymakam Vekili olarak da atanmış ve bu vekâlet 24 Nisan’a kadar sürmüştür. (As, Bir Kuvay-i Milliyeci: Parti Pehlivan, 2018) İbrahim Ethem Bey, Gördes’e atanmasının iki nedeni olduğunu belirtir. Birincisi Gördes’in Yunan sınırına daha yakın olması, ikincisi ise Çerkez Ethem’in sağ kolu sayılabilecek Parti Pehlivan’ın bölgede bulunmasıdır. (Ergül, “Ege’de İşgal Bölgesinin Ortasında Düşmana Direnen Akıncılar”, 2013) İbrahim Ethem Bey 19 Mart 1921 tarihinde, Pehlivan Ağa’nın, Ethem’den ayrılması ve 33 kişi ile Kayacık’ta kalmasından sonra; Halil Efe’nin de burada olması nedeniyle Gördes’e gitmiştir. İbrahim Ethem Bey durumu şöyle anlatmaktadır: Pehlivan’ın bütün teminata rağmen orduya girmekten korktuğunu, suikaste uğrayacağını düşündüğü için hükümetin vaziyetinden şüphelendiğini, kendisini tanıdığı halde, itimat edemediğini belirtmektedir.

Pehlivan, İbrahim Ethem’e bu konuda şunları söyler:“Cehaletim ve meseleyi bilmemekliğim neticesi hükümete karşı büyük bir cürüm işledim ve her ne kadar neticede vaziyeti anlayarak Ethem’den ayrılmış ve düşmana teslim etmek istediği topları alarak orduya göndermiş ve bu veçhile büyük bir hizmet ifa etmiş isem de evvelki cürümüm pek büyük olduğundan affedileceğimi zannetmiyorum. Onun için Gördes’ten içeriye girmekten mazurum. Bu kenar kasabada oturacağım ve hizmet teklif edilirse memnuniyetle yapacağım.” (Sarıhan, 1998)

Pehlivan’ın bu endişesi, onun Ankara Hükümeti’ne karşı çok temkinli davranmasına neden olmuştur. Pehlivan, Gördes’te kaldığı süre boyunca, hükümetin aniden silahlarını toplayıp onları idam edeceği korkusuyla, daima çarşıda silahıyla gezmiştir. (As, Bir Kuvay-i Milliyeci: Parti Pehlivan, 2018) Pehlivan, yaptığı hataların farkındadır ve orduya topları göndermekle hizmet ettiğini düşünmekte ise de daha önceki kabahatinin büyük olması nedeniyle affedileceğine pek ihtimal vermemektedir. Her şeye rağmen bir vazife vermeleri durumunda yapacağını da belirtmektedir.

Kaymakam İbrahim Ethem Bey, o tarihlerde Gördes’te 15-20 kişilik Pehlivan kuvvetiyle, 20-30 kişilik bir jandarma kuvvetinin olduğunu, kazanın cephe olması ve Yunan kuvvetlerine karşı koyacak kuvvet bulunmaması ve harp vaziyeti nedeniyle Gördes için kuvvet ayrılmasının mümkün olmaması nedeniyle, Pehlivan ve jandarma kuvvetlerinden yararlanmak zorunluluğu duymuştur. Derhal cephe kumandanlığına ve livaya durumu açıklayarak, Pehlivan kuvvetlerini seyyar jandarma olarak kullanmak istediğini bildirmiştir. Cephe kumandanlığı, bu yetkiyi İbrahim Ethem Beye vermiştir. Parti Pehlivan ve adamları da bu görevi seve seve kabul etmişlerdir. Böylece Pehlivan Müfrezesi, kendilerine resmi vazife verilmesini, affedildikleri şeklinde yorumlamıştır. Böylece Pehlivan meselesi halledilmiş ve hükümet duruma hâkim olmuştur. (Yıldırım, 2012)

Akıncıların Özellikleri

Tuncer Baykara, 1920 sonlarında Milli Mücadele’de önemli bir yapı değişikliği olduğunu, düşmanla mücadele için Kuva-yı Milliye’nin devrini artık bitirdiğini, bundan sonra savaşı, emir komuta zinciri içinde teşkilatlanan Türk ordusunun yürüteceğini, çetelerin elbette bu mücadelede önemli bir yeri olduğunu, ancak çetelerin komutanların emrinde, onların uygun buldukları yerlerde ve zamanlarda görev yapacağını, nitekim de sonraki dönemde çetelerin çok faydalı işler yaptığını ve Demirci Akıncıları’nın da bu arada sayılabileceğini vurgulamaktadır. (Baykara, 1996)

Akıncılar, 16 Ağustos 1921 tarihinde Yağcı Dağı’nda istiklal yemini etmişlerdir.408 Onları, düşmana karşı direnmeye ve dayanmaya sevk eden güç ise, vatan sevgisidir.

Akıncı savaşının temel unsurları gizlilik, coğrafyaya hakimiyet ve şaşırtmacadır. Akıncı kolu, hasmı tarafından denetlenemeyen geniş bir bölgede hareket ettiğinden, her an vur kaç denilen sürpriz saldırılarda bulunmuştur. Akıncı bekler, pusuya yatar, vurur ve kaçar. Düşmanının ileri karakollarını sistematik olarak saldırıya uğratır ve tasfiye eder. (Berber, 2002) Demirci Akıncıları, Kınık ve Kükimdere Muharebesi’nde Yunanlılara karşı böyle bir yol izlemiştir. (As, Bir Kuvay-i Milliyeci: Parti Pehlivan, 2018)

Akıncıların Görevleri

Akıncıların en önemli görevleri, Yunanlıların İzmir-Afyon Demiryolu hattındaki levazım ve muharebat yollarını keserek, düşman için yararlı olan her türlü faaliyete engel olmak ve Müslüman ahaliyi korumaktır. (As, Bir Kuvay-i Milliyeci: Parti Pehlivan, 2018) Akıncıların 199 Nolu Köprü’yü, Yunan nakliye treni üzerinde iken havaya uçurması, böyle bir vatan hizmetidir

Akıncılarının İlk Harekatı: Kula-Adala Baskınları

Yunanlıların bazı ufak tefek ileri harekâtlarına engel olmak ve onlara karşılık vermek amacıyla 25 Mart 1921 tarihinde Kaymakam tarafından, Halil Efe ve Pehlivan Ağa kumandasında 30 kişiden oluşan Akıncı müfrezelerine işgal bölgesine giderek Yunanlıların karakollarını basma, köprüleri havaya uçurma, telgraf hatlarını keserek düşmanın nakliye ve haberleşmesini kesme görevi verilmiştir. Pehlivan ile Halil Efe müfrezeleri, tamamlanarak Kula ve Salihli’nin Adala nahiyesindeki Yunanlıların basılması için sevk edilmiştir. Pehlivan ile Halil Efe müfrezeleri, Kula Baskını’nda Yunanlılara birbirini öldürtmek suretiyle zayiat verdirmiştir. Adala’da ise yine aynı müfrezeler, Yunanlıların bir taburunu perişan etmiş ve tabur kumandanı ile ondan fazla Yunan askerini öldürmüştür. (As, Bir Kuvay-i Milliyeci: Parti Pehlivan, 2018)

Yunanlıların Parti Pehlivan’ı ve Akıncıları İkna Etme Çabası

Yunanlılar, Demirci Akıncılarını, Çerkez Ethem gibi kendi yanına çekip etkisiz hale getirmek için sürekli müfreze kumandanlarına teslim olmaları hususunda mektuplar yazmışlardır. Bunun için her yolu denemişlerdir. Yunanlılar görüşme yoluyla Parti Pehlivan ve İbrahim Ethem’i etkisiz kılma çabasına girişmiştir. Bu amaçla Sındırgı’da bulunan Sındırgı İşgal Kumandanı Yüzbaşı Pipus Hiristos, Kadızadeyi aracı yaparak İbrahim Ethem ve Pehlivan Ağa ile görüşmek istediğini bildiren iki mektup göndermiştir. Bu mektuplar Parti Pehlivan’a 10 Mart 1921, İbrahim Ethem Bey’e ise 2 Nisan 1921 (As, Bir Kuvay-i Milliyeci: Parti Pehlivan, 2018) tarihlidir. Akıncılar Yunanlılar için çok büyük bir tehlikedir. Çünkü her an arkalarından saldırıya uğrayabilirlerdi. Parti Pehlivan ve İbrahim Ethem’i kendi yanlarına çekebilirlerse Yunanlılar, BalıkesirManisa-Uşak-Kütahya hattında asker bulundurmaktan kurtulacaklardı. Burada tuttukları kuvvetleri de ileri hatlara gönderebileceklerdir. Ama Yunanlılar için bu hiç mümkün olmamıştır.

ZAFERDEN SONRA PARTİ PEHLİVAN

Parti Pehlivan, Milli Mücadele’deki kahramanlığı nedeniyle, Meclis tarafından 21 Nisan 1924 tarih ve 15740 numaralı Kırmızı Şeritli İstiklal Madalyası ile ödüllendirilmiştir. (Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedi 18. Cilt, 1986) 19 Haziran 1926 tarihinde, 07 Şubat 1925 tarih ve 408 numaralı kanun gereği Milis Miralayı rütbesinden ve beşinci dereceden emekliye sevk edilmiştir. (MSBA, 2013)

Gazi Mustafa Kemal Paşa, savaş bittikten sonra İzmir Kordon’dan Pehlivan’a bir köşk teklif etmiştir. Ama Pehlivan, Hacıhaliller’den istemiştir. Çünkü orası, vatanı Rumeliye çok benzemektedir. Hacıhaliller, Nif Çayı ve Gediz Nehri’nin arasında kalan bir köydür. (Pazarlıoğlu, Hasbiye Pazarlıoğlu, 2012) Parti Pehlivan’a savaştan sonra Rumlardan kalma bir çiftlik ve iki bin dönüm toprak verilmiştir. (Çiçek, 2010) Bu çiftlik Parti Pehlivan’a “hidematı vataniye” faslından verilmiştir. (Boyacıoğulları, 1972)

SONUÇ

Milli Mücadele’ye sivil olarak katılmış pek çok kişi vardır. Ancak pek çoğunun ismi tarih kitaplarının arasında çoktan unutulmuştur. Buna karşın Tuncer Baykara; “Çerkes Ethem gibi Yunanlılarla işbirliği yapmayıp aksine çete savaşlarını sürdüren, Yunanlılara çok büyük kayıplar verdiren bu çetecilerden, Parti Pehlivan adı ile ünlü çete reisini unutmamak gerekir,” (Baykara T. , 1996)

Parti Pehlivan, Selanik’de doğmuş ve Balkan Savaşları ile birlikte vatanını kaybetmenin acısını derinden yaşamıştır. Parti Pehlivan, yaşamının Selanik’teki yıllarında İttihat ve Terakki Partisine katılarak burada komitacılık faaliyetlerinde bulunmuştur. Bu faaliyetleri nedeniyle Rum ve Bulgar çeteleri tarafından aranılmaya başlandığı için çareyi Balkanlar’dan kaçmakta bulmuştur. Pehlivan, Balkanlar’dan kaçarak Manisaya gelmiş ve orada cezaevi başgardiyanı olarak görev yapmıştır. (As, Bir Kuvay-i Milliyeci: Parti Pehlivan, 2018)

Ardından Parti Pehlivan Anadolu’da işgalin artmasıyla birlikte Kuva-yı Milli hareketine katılmıştır ve vatanın işgaline karşı hep direnmiştir. Parti Pehlivan bu süreçte hep çeşitli görevlerde bulunmuş ve düşman kuvvetlerine karşı mertçe savaşmıştır.

Kaynakça

(MİNMA), M. İ. (2013, 09 30). Manisa İl Nüfus Müdürlüğü Arşivi (MİNMA). Manisa İl Nüfus Müdürlüğü Arşivi (MİNMA). Manisa.

Abdullah Boyacıoğulları, S. A. (1972). Her Yönüyle Her Şeyiyle Demirci. S. A. Abdullah Boyacıoğulları içinde, Her Yönüyle Her Şeyiyle Demirci (s. 87-88). İstanbul: Eko Matbaası.

Akıncı, İ. E. (2009). Demirci Akıncıları. İ. E. Akıncı içinde, Demirci Akıncıları (s. 37). Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi.

Alpan, B. v. (tarih yok). “Küçük Asya Felaketi”. “Küçük Asya Felaketi”, s. 20-21.

Altıntaş, A. (2007). Milli Mücadele de Çanakkale. A. Altıntaş içinde, Milli Mücadele de Çanakkale (s. 189). Ankara: Asil Yayın Dağıtım.

Apak, R. (1942). Garp Cephesi Nasıl Kuruldu? R. Apak içinde, Garp Cephesi Nasıl Kuruldu? (s. 195). İstanbul: Güven Basımevi.

Apak, R. (1990). Garp Cephesi Nasıl Kuruldu? R. Apak içinde, Garp Cephesi Nasıl Kuruldu? (s. 195). Ankara: Türk Tarih Kurumu.

Arşivi, A. (tarih yok). ATASE Arşivi. Devlet Arşivleri: https://katalog.devletarsivleri.gov.tr/ adresinden alındı

As, B. (2018). BİR KUVAY-İ MİLLİYECİ: PARTİ PEHLİVAN. s. 10.

As, B. (2018). BİR KUVAY-İ MİLLİYECİ: PARTİ PEHLİVAN. BİR KUVAY-İ MİLLİYECİ: PARTİ PEHLİVAN, s. 33.

As, B. (2018). BİR KUVAY-İ MİLLİYECİ: PARTİ PEHLİVAN. BİR KUVAY-İ MİLLİYECİ: PARTİ PEHLİVAN, s. 33.

As, B. (2018). BİR KUVAY-İ MİLLİYECİ: PARTİ PEHLİVAN. BİR KUVAY-İ MİLLİYECİ: PARTİ PEHLİVAN, s. 34.

As, B. (2018). BİR KUVAY-İ MİLLİYECİ: PARTİ PEHLİVAN. BİR KUVAY-İ MİLLİYECİ: PARTİ PEHLİVAN, s. 34.

As, B. (2018). BİR KUVAY-İ MİLLİYECİ: PARTİ PEHLİVAN. BİR KUVAY-İ MİLLİYECİ: PARTİ PEHLİVAN, s. 34.

As, B. (2018). BİR KUVAY-İ MİLLİYECİ: PARTİ PEHLİVAN. BİR KUVAY-İ MİLLİYECİ: PARTİ PEHLİVAN, s. 37.

As, B. (2018). BİR KUVAY-İ MİLLİYECİ: PARTİ PEHLİVAN. BİR KUVAY-İ MİLLİYECİ: PARTİ PEHLİVAN, s. 40.

As, B. (2018). BİR KUVAY-İ MİLLİYECİ: PARTİ PEHLİVAN. BİR KUVAY-İ MİLLİYECİ: PARTİ PEHLİVAN, s. 41.

As, B. (2018). BİR KUVAY-İ MİLLİYECİ: PARTİ PEHLİVAN. BİR KUVAY-İ MİLLİYECİ: PARTİ PEHLİVAN, s. 60.

As, B. (2018). BİR KUVAY-İ MİLLİYECİ: PARTİ PEHLİVAN. BİR KUVAY-İ MİLLİYECİ: PARTİ PEHLİVAN, s. 60.

As, B. (2018). BİR KUVAY-İ MİLLİYECİ: PARTİ PEHLİVAN. BİR KUVAY-İ MİLLİYECİ: PARTİ PEHLİVAN, s. 61.

As, B. (2018). BİR KUVAY-İ MİLLİYECİ: PARTİ PEHLİVAN. BİR KUVAY-İ MİLLİYECİ: PARTİ PEHLİVAN, s. 66.

As, B. (2018). BİR KUVAY-İ MİLLİYECİ: PARTİ PEHLİVAN. BİR KUVAY-İ MİLLİYECİ: PARTİ PEHLİVAN, s. 68.

As, B. (2018). BİR KUVAY-İ MİLLİYECİ: PARTİ PEHLİVAN. BİR KUVAY-İ MİLLİYECİ: PARTİ PEHLİVAN, s. 69.

As, B. (2018). BİR KUVAY-İ MİLLİYECİ: PARTİ PEHLİVAN. BİR KUVAY-İ MİLLİYECİ: PARTİ PEHLİVAN, s. 89.

As, B. (2018). BİR KUVAY-İ MİLLİYECİ: PARTİ PEHLİVAN. BİR KUVAY-İ MİLLİYECİ: PARTİ PEHLİVAN, s. 133.

Atatürk. (1987). Nutuk. Atatürk içinde, Nutuk (s. 537-538). Ankara: Milli Eğitim Basımevi.

Atatürk, K. (1987). Nutuk Cilt II. K. Atatürk içinde, Nutuk Cilt II (s. 515). Ankara: Milli Eğitim Basımevi.

Avcıoğlu, D. (2001). Milli Kurtuluş Tarihi, 1882 den 1995’e. D. Avcıoğlu içinde, Milli Kurtuluş Tarihi, 1882 den 1995’e (s. 565). İstanbul: Tekin Yayınevi.

Aybars, E. (1986). Türkiye Cumhuriyeti Tarihi. Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, s. 213.

Ayışığı, M. (2012). Belgelerin Işığında Milli Mücadele Tarihimiz. M. Ayışığı içinde, Belgelerin Işığında Milli Mücadele Tarihimiz (s. 36-37). İstanbul: Sentez Yayıncılık.

Ayışığı, M. (2012). Belgelerin Işığında Milli Mücadele Tarihimiz. M. Ayışığı içinde, Belgelerin Işığında Milli Mücadele Tarihimiz (s. 362). İstanbul: Sentez Yayıncılık.

Ayışığı, M. (2012). Belgelerin Işığında Milli Mücadele Tarihimiz. M. Ayışığı içinde, Belgelerin Işığında Milli Mücadele Tarihimiz (s. 36-37). İstanbul: Sentez Yayıncılık.

Ayışığı, M. (2012). Belgelerin Işığında Milli Mücadele Tarihimiz. M. Ayışığı içinde, Belgelerin Işığında Milli Mücadele Tarihimiz (s. 363-364). İstanbul: Sentez Yayıncılık.

Ayışığı, M. (2012). Belgelerin Işığında Milli Mücadele Tarihimiz. M. Ayışığı içinde, Belgelerin Işığında Milli Mücadele Tarihimiz (s. 363-364). İstanbul: Sentez Yayıncılık.

Ayışığı, M. (2012). Belgelerin Işığında Milli Mücadele Tarihimiz. M. Ayışığı içinde, Belgelerin Işığında Milli Mücadele Tarihimiz (s. 365). İstanbul: Sentez Yayıncılık.

Baykara, T. (1996). Türk İnkılâp Tarihi ve Atatürk İlkeleri. T. Baykara içinde, Türk İnkılâp Tarihi ve Atatürk İlkeleri (s. 106). İzmir: Akademi Kitapevi.

Baykara, T. (1996). Türk İnkılâp Tarihi ve Atatürk İlkeleri. T. Baykara içinde, Türk İnkılâp Tarihi ve Atatürk İlkeleri (s. 106). İzmir: Akademi Kitapevi.

Berber, E. (2002). “Kurtuluş Savaşında Bir Gerilla Üssü: Alaçam Dağları”. E. Berber içinde, “Kurtuluş Savaşında Bir Gerilla Üssü: Alaçam Dağları” (s. 27). İstanbul: Dursunbey Belediyesi Yayınları.

Bilgi, N. (2010). “Kuva-yı Milliye’de Bir Belediye Başkanı: Bahri Sarıtepe”. N. Bilgi içinde, “Kuva-yı Milliye’de Bir Belediye Başkanı: Bahri Sarıtepe” (s. 94). Manisa.

Bolak, M. V. (1990). “Milli Mücadele de Balıkesir”. M. V. Bolak içinde, “Milli Mücadele de Balıkesir” (s. 176). İstanbul : Kent Basımevi.

Boray, F. (2008). Kuva-yı Milliye ve Ölümsüz Kadın Kahramanlar. F. Boray içinde, Kuva-yı Milliye ve Ölümsüz Kadın Kahramanlar (s. 57). İstanbul: Kum Saati Yayınları.

Boyacıoğulları, A. v. (1972). Her Yönüyle Her Şeyiyle Demirci. A. v. Boyacıoğulları içinde, Her Yönüyle Her Şeyiyle Demirci (s. 65). İstanbul: Eko Matbaası.

Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedi 18. Cilt. (1986). Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedi 18. Cilt (s. 9204). içinde İstanbul: Milliyet Gazetecilik A.Ş.

Cemiyeti, T. G. (2017, 03 15). Türkiye Gazeteciler Cemiyeti. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti: http://www.tgc.org.tr/oldurulen-gazeteciler.html adresinden alındı

Cengiz. (tarih yok). “Küçük Ağa’nın Pehlivan’ı Tarık Buğraya Dert Oldu”. Cengiz içinde, “Küçük Ağa’nın Pehlivan’ı Tarık Buğraya Dert Oldu” (s. 25).

Çağatay Uluçay, İ. G. (1939). Manisa Tarihi. İ. G. Çağatay Uluçay içinde, Manisa Tarihi (s. 72). İstanbul: Manisa Halkevi Yayınları.

Çalışlar, İ. (1932). İstiklal Harbi Hatıratı 2. Kısım, 61. Fırkanın Gediz ve Kütahya Muharebeleri. İ. Çalışlar içinde, İstiklal Harbi Hatıratı 2. Kısım, 61. Fırkanın Gediz ve Kütahya Muharebeleri (s. 39). Ankara: Askeri Matbaa.

Çiçek, İ. (2010). Kurtuluş Savaşında Salihli Kuva-yı Milliyecileri. İ. Çiçek içinde, Kurtuluş Savaşında Salihli Kuva-yı Milliyecileri (s. 178-180). Salihli: Salihli Belediyesi Kültür Yayınları.

Diğerleri, A. v. (tarih yok). “Hasan Fehmi Bey”. A. v. Diğerleri içinde, “Hasan Fehmi Bey” (s. 111).

Diğerleri, A. v. (tarih yok). “Hasan Fehmi Bey”. A. v. Diğerleri içinde, “Hasan Fehmi Bey” (s. 115).

Diğerleri, S. v. (tarih yok). “Fedailikten Kuvvacılığa Parti Pehlivan”. S. v. Diğerleri içinde, “Fedailikten Kuvvacılığa Parti Pehlivan” (s. 83).

Diğerleri, S. v. (tarih yok). “Fedailikten Kuvvacılığa Parti Pehlivan”. S. v. Diğerleri içinde, “Fedailikten Kuvvacılığa Parti Pehlivan” (s. 83).

Dinamo, H. İ. (1967). Kutsal İsyan; Milli Kurtuluş Savaşının Gerçek Hikâyesi. H. İ. Dinamo içinde, Kutsal İsyan; Milli Kurtuluş Savaşının Gerçek Hikâyesi (s. 54). İstanbul: May Yayınları.

Efe, A. (2007). Çerkez Ethem. A. Efe içinde, Çerkez Ethem (s. 137). İstanbul: Bengi Kitap Yayın.

Efe, A. (2007). Çerkez Ethem. A. Efe içinde, Çerkez Ethem (s. 135). İstanbul: Bengi Kitap Yayın.

Efe, A. (2007). Çerkez Ethem. A. Efe içinde, Çerkez Ethem (s. 139). İstanbul: Bengi Kitap Yayın.

Efe, A. (2007). Çerkez Ethem. A. Efe içinde, Çerkez Ethem (s. 138). İstanbul: Bengi Kitap Yayın.

Efe, A. (2007). Çerkez Ethem. A. Efe içinde, Çerkez Ethem (s. 145). İstanbul: Bengi Kitap Yayın.

Efe, A. (2007). Çerkez Ethem. A. Efe içinde, Çerkez Ethem (s. 147). İstanbul: Bengi Kitap Yayın.

Elif Cemre Solmaz, E. D. (2015, 09). “Fedailikten Kuvvacılığa (İttihatçılıktan Kemalizm’e) Parti Pehlivan”. Toplumsal Tarih, s. 81.

Erdem, N. (2013). Yunanlı Tarihçilerin Gözüyle Anadolu Harekâtı 1919-1923. N. Erdem içinde, Yunanlı Tarihçilerin Gözüyle Anadolu Harekâtı 1919-1923 (s. 304). İstanbul: Derlem Yayınları.

Erdem, N. (2013). Yunanlı Tarihçilerin Gözüyle Anadolu Harekâtı 1919-1923. N. Erdem içinde, Yunanlı Tarihçilerin Gözüyle Anadolu Harekâtı 1919-1923. İstanbul: Derlem Yayınları.

Erdem, N. (2013). Yunanlı Tarihçilerin Gözüyle Anadolu Harekâtı 1919-1923. N. Erdem içinde, Yunanlı Tarihçilerin Gözüyle Anadolu Harekâtı 1919-1923 (s. 307). İstanbul: Derlem Yayınları.

Ergül, T. (2007). Kurtuluş Savaşı’nda Manisa. T. Ergül içinde, Kurtuluş Savaşı’nda Manisa (s. 357). Ankara: Kebikeç Yayınları.

Ergül, T. (2013). “Ege’de İşgal Bölgesinin Ortasında Düşmana Direnen Akıncılar”. Kebikeç Dergisi, 121.

Erhan Ayaz, M. E. (2015). “II. Meşrutiyet Döneminde Bir Faili Meçhul: Hasan Fehmi Bey”. “II. Meşrutiyet Döneminde Bir Faili Meçhul: Hasan Fehmi Bey”, s. 107.

Ethem, Ç. (1962). Çerkez Ethem’in Hatıraları. Ç. Ethem içinde, Çerkez Ethem’in Hatıraları (s. 60). İstanbul: Güniz Basımevi.

Evangelia Balta, S. A. (2013, 11). “Küçük Asya Felaketi’nden Sonra Serez’de Mülteci İskânı” , Toplumsal Tarih. “Küçük Asya Felaketi’nden Sonra Serez’de Mülteci İskânı” , Toplumsal Tarih, s. 20-21.

Görgülü, İ. (1993). On Yıllık Harbin Kadrosu (1912-1922) Balkan-Birinci Dünya ve İstiklal Harbi. İ. Görgülü içinde, On Yıllık Harbin Kadrosu (1912-1922) Balkan-Birinci Dünya ve İstiklal Harbi (s. 229). Ankara: Türk Tarih Kurumu.

Görgülü, İ. (1997). On Yıllık Savaşın Günlüğü. İ. Görgülü içinde, On Yıllık Savaşın Günlüğü (s. 353). İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.

Halıcı, Ş. (2016). Ethem. Ş. Halıcı içinde, Ethem (s. 160-161). İstanbul: E Yayınları.

Halıcı, Ş. (2016). Ethem. Ş. Halıcı içinde, Ethem (s. 159). İstanbul: E Yayınları.

Keskin, K. (tarih yok). Manisa da Vakıf İzleri Ve İz Bırakanlar. K. Keskin içinde, Manisa da Vakıf İzleri Ve İz Bırakanlar (s. 236). Manisa: Ajans Renk Yayınları.

MSBA. (2013). Parti Pehlivan’ın Askeri Safahat Belgesi. MSBA.

Oğuz, İ. (2015). Kuva-yı Milliyecilikten Valiliğe: İbrahim Ethem Akıncı. Kuva-yı Milliyecilikten Valiliğe: İbrahim Ethem Akıncı, s. 83.

Pazarlıoğlu, H. (2012, 11 15). Hasbiye Pazarlıoğlu.

Pazarlıoğlu, H. (2015, 05 17). Hasbiye Pazarlıoğlu.

Pazarlıoğlu, H. (2017, 11 9). Hasbiye Pazarlıoğlu.

Sarıhan, Z. (1998). Çerkez Ethem’in İhaneti. Z. Sarıhan içinde, Çerkez Ethem’in İhaneti (s. 101). İstanbul: Kaynak Yayınları.

Selek, S. (2000). Anadolu İhtilali, Cilt 1. S. Selek içinde, Anadolu İhtilali, Cilt 1 (s. 388). İstanbul: Kastaş Yayınevi.

Selek, S. (2011). Milli Mücadele Ulusal Kurtuluş Savaşı Cilt II. S. Selek içinde, Milli Mücadele Ulusal Kurtuluş Savaşı Cilt II (s. 86-87). İstanbul: Milliyet Doğan Gazetecilik A. Ş, Morpa Ofset .

TBMM Tutanaklar. (2015, 11 24). TBMM: https://www5.tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK/GZC/d01/CILT01/gcz01001126.pdf adresinden alındı

Türk İstiklal Harbi-İç Ayaklanmalar (1919-1921). (1964). Türk İstiklal Harbi-İç Ayaklanmalar (1919-1921) (s. 21). içinde Ankara: Genel Kurmay Basımevi.

Uluçay, G. (1939). Manisa Tarihi. G. Uluçay içinde, Manisa Tarihi (s. 72). İstanbul: Manisa Halkevi Yayınevi.

Yıldırım, M. (2012). Ulus Dağına Düşen Ateş. M. Yıldırım içinde, Ulus Dağına Düşen Ateş (s. 47). Ankara: Ulus Dağı Yayınları.

Yurdoğlu, Z. (1993). Gördes Tarihi. Z. Yurdoğlu içinde, Gördes Tarihi (s. 79). Gördes Belediyesi Kültür Yayınları.

Bunları da sevebilirsiniz