Analiz 139

Türkiye’de muhalefet ve iktidar çevresinden siyahla beyaz gibi iki pencere açılmış ve iki ayrı Türkiye manzarası sunulmaktadır.

Bir tarafta iktidar penceresinden iktidara gelinirken verilen sözlerin büyük ölçüde karşılandığı bir Türkiye’ye ulaşılmış gibi görüntü sunulurken öte yanda apayrı, Türkiye nüfusunun yüzde 95’inin çok büyük ölçüde ekonomik sorunlar yaşadığı bir duruma gelmiş bulunuyoruz.

Enflasyondan dış dengeye, istihdamdan dışarıya sermaye kaçışına kadar bütün negatif faktörler derin bir biçimde yaşanmaya başlandı.

Fiilen tüm sayısal göstergeler iktisat biliminde ekonominin olağanüstü bir krize girdiğini gösteren özellikleri yaşamaktadır. Nüfusun yüzde 95’i tarafından bu yaşanılan gerilemeler ve olumsuzluklar ekonomik hayatın günlük bir parçası haline gelmiştir.

Bireysel reel satın alma gücü açısından çok büyük kayıplarla birlikte ülke ekonomisi siyasal olarak da uluslararası ekonomi karşısında itibarsızlaştırılmış ve en arka sıralara düşürülmüştür.

Enflasyondan büyüme hızına ve dış dengelere kadar koskoca Türkiye Cumhuriyeti sayısı 200 dolayındaki devletlerin geri sıralarına savrulmuştur. Bu gidiş siyasal olarak da Türkiye’nin uluslararası ilişkilerini Çin’den Amerika’ya , Ortadoğu’dan Avrupa’ya kadar Türkiye alehine bir duruma getirmiştir.

Bütün bu olumsuz gelişmelere iktidarın kendi penceresinden olumlu bakması ve çözümler konusunda zaafını, yetersizliğini ısrarla sürdürmesi, durumun vehametini daha da derinleştiriyor.

Türkiye çok önemli bir seçime giderken bu koşullar içinde iktidarın bütün ekonomik kaynak kullanımını Meclis’ten büroraksiye siyasal kurulları bir araç olarak kullanması, ülkede yalnış politikaların derinleşerek devam etmesine yol açmaktadır.

Bu gelişmelere ilaveten hükümetin ısrarla anti demokratik uygulamalarını sürdürmesi krizin önemini büyütüyor.

Medyadan güvenlik kurullarına çok geniş bir alanda yürütülen bu operasyonlar, seçimlerin oldukça karamsar ve anti demokratik bir ortama sokulmasına yol açtı. Muhalefetin bu ortamda gerekli bütünleşmeyi sağlayamaması iktidarın yolunu rahatlatmaktadır.

İktidar ve muhalefet olarak da altılı masayı ele alırsak her iki seçenekte de bir takım olumsuzlukların olduğu aşikar. Dünya konjonktöründeki gelişmeler çerçevesinde Türkiye’nin her anlamda ve alanda ihtiyacı olan Kemalist-laik bir anlayışla yönetilmesidir. Bu bağlamda bir Cumhurbaşkanı adayı çıkartılmalı ve Türkiye’nin aydınlık yarınları inşa edilmelidir.

Aydınlık bir ay dileği ile,

Bunları da sevebilirsiniz