Heykelin Gizemi

Ankara’nın en zarif en göz alıcı yapılarından 2 tanesi Namazgâh Tepe’de yükseliyor.

Özellikle İstiklal Harbi sırasında tarihi Namazgâhta yaşananlar bugün neredeyse unutuldu. Büyük Önder’in 27 Aralık 1919 tarihinde Ankara gelişinden 1 gün önce, orada kılan Cuma namazı, efsanevi Kızılcagün’ün tecellisiydi. Yani Oğuz töresince, yeni bir devletin kuruluşu için yeni bir liderin etrafında kenetlenme günü.

26 Ağustos 1921 tarihinde ise Sakarya Meydan Savaşı’nın en buhranlı günü yaşanıyordu. Ankaralılar sabah namazında yine aynı yerde toplandı. Eller semaya doğru uzandı; Meclis Ordusu’nun İstilacı Yunan Ordusu karşısında zaferi için dua edildi.

Ankara halkının tek yürek olup dua ettiği yerde bugün gizemli bir heykel bulunuyor. O heykelin hikâyesi ise yürekleri titretiyor.

Ankara’da 1927 senesi, abide ve heykellerin birbiri ardına yapıldığı yıldı. O sanat eserlerinden biri tarihi Namazgâh Tepe’de henüz inşaatı bitmiş olan Etnoğrafya Müzesi’nin önüne yerleştirildi.

İtalyan heykeltıraş Pietro Canonica, acaba Mareşal Mustafa Kemal için yaptığı heykelin gizemli bir hikâyesi de olacağını tahmin eder miydi?

Sadece bir tesadüf müydü, yoksa kaderin cilvesi mi?

Ata Binmiş Başkomutan heykeli, 29 Ekim 1927’de tamamlandı. Tunçtan yapılan heykelde Mustafa Kemal, ağır adımlarla ilerleyen atının üzerinde vakur bir eda ile duruyor.

Eserin kaidesinde Milli Mücadele’nin ana unsurlarından kimini tasvir eden kabartmalar bulunuyor.

Mareşal Mustafa Kemal’in, hareket halindeki atın dizginini sol eliyle tutması, son derece isabetli bir süvari bilgisinin heykele yansıması olarak kabul edilmeli. Başkomutanı, dizgini sağ eliyle tutarken ifade eden diğer heykel ve tablolarda bu bilginin zincirleme bir şekilde ihmal edildiği göze çarpar. Zira iyi bir süvari, sol eliyle dizgine hâkim olabilir ve sağ elini kılıcını kavramak ya da askerce selam alıp, vermek için kullanır. Mustafa Kemal deneyimli ve iyi bir biniciydi.

Gelelim, heykeldeki o çok anlamlı ayrıntıya.

Namazgâh Tepe’deki heykelde, atın üzerinde dimdik duran Mustafa Kemal, başını sol tarafına çevirmiş bulunuyor.

Heykelin kaidesine oturtulduğu 29 Ekim 1927 tarihinde, onun baktığı yönde alabildiğine geniş boşluklar uzanıyordu. Oysa tam karşı istikamette tren istasyonu, sağ tarafta ise en büyük eseri Büyük Millet Meclisi ve kentin işlek mi işlek meydanı bulunuyordu. Yani, o günlerin şartları çerçevesinde, Başkomutanın sola değil de karşıya ya da sağ tarafına bakması daha normal karşılanabilirdi.

Peki, İtalyan heykeltıraş bu dokunuşu nasıl bir önseziyle yapmıştı? Bunun cevabını hiç bilemeyeceğiz…

Oysa Mustafa Kemal’in başını çevirdiği yerde Rasat Tepe yükseliyordu. Ve gün gelecek Rasat Tepe Türkiye’nin kalbine işleyecekti…

GAZİ PAŞA İNŞAATI ZİYARET EDERDİ

Gazi Paşa, söz konusu heykelin kaidesine yerleştirilmesinden bir süre önce, Etnografya Müzesi inşaatını ziyarete gitmişti. Yanındakilere bir ara, “ Manzara çok güzel, Bu kubbenin altı yazın herhalde çok serin olacak. İşim olmadığı zaman gelip bu kubbenin serinliğinde bu güzel ovaya karşı bol bol oturmak isterim”dedi.

Ne hazin bir rastlantıdır ki, ölümünden sonra neredeyse 15 yıl o binada, o kubbenin serinliğinde uyudu Büyük Önder.

Bu da fotoğraf altın ayazı:

Burası 10.11.1938’de sonsuzluğa ulaşan Atatürk’ün 21.11.1938 den 10.11.1953 e kadar yattığı yerdir.”

Onun için yapılan Anıtkabir tamamlanınca, Atatürk’ün Etnoğrafya müzesindeki misafirliği de sona erdi.

Naaşı, müzenin geniş merdivenlerinden indirilip, bahçede biriken kalabalığın arasından ağır ağır sonsuz istirahatgâhına doğru taşınırken, 26 yıl önce yerine konmuş olan heykeli, başını sola çevirmiş aynı yere bakıyordu.

Talihin azizliği mi bilinmez; o istikamette, bugün her gördüğümüzde yüreğimizin titrediği Anıtkabir yükseliyordu.

Cevdet Cantürk / İstiklâl Harbi Araştırmacısı

Bunları da sevebilirsiniz