Doğa Yasaları II – Zorunluluk

Önceki bir yazımda, metafizik ve bilim felsefesinde ele alınan bir konu olan doğa yasalarından bahsetmiştim. Özellikle, “Bir doğa yasası olmak ne demektir?” sorusuna geliştirilen bir yanıt üzerinde durmuştum. Bu yanıta göre doğa yasası olmak evrensel bir düzenlilik olmak demekti. Bu görüşü Düzenlilik Görüşü [Regularity View] olarak adlandıralım. Düzenlilik Görüşü’nü çekici kılan onun ampirist yaklaşımıdır: Deneylerimizde yalnızca belli olayların düzenli bir şekilde birbirlerini takip ettiklerini, belli özelliklerin her zaman bir arada var olduklarını gözlemleriz. Örneğin, tüm metaller elektrik iletkenidir ve bu evrensel genelleme, Düzenlilik Görüşü’ne göre bir doğa yasasını ifade eder. Oysa, bu türden bir görüş herkes tarafından desteklenmez. Bazı filozoflar doğa yasalarının yalnızca evrensel düzenliliklerden ibaret olmadıklarını savunur. Peki neden? Öncelikle bu soruyu yanıtlamaya çalışacağım, sonra da bu yanıt ışığında doğa yasalarının ne olduğu sorusuna dair geliştirilen alternatif bir görüşten bahsedeceğim.

Birçoğuna göre Düzenlilik Görüşü’nün temel eksikliği, doğa yasalarını açıklayıcı güçlerinden mahrum bırakmasıdır. Metal olmak ile elektrik iletkeni olmak arasındaki ilişkiye geri dönelim. Düzenlilik Görüşü’ne göre “Tüm metaller elektrik iletkenidir” cümlesinin ifade ettiği düzenlilik bir doğa yasasıdır. Yalnız, metal olmak ile iletken olmak arasındaki bu düzenli birlikteliğin bir açıklaması olması gerekir. Biz evrendeki düzenliliklerin doğa yasaları tarafından açıklanmasını beklemez miyiz? Eğer doğa yasaları düzenliliklerin ta kendisi olsalardı, beklediğimiz türden bir açıklama gücüne sahip olamazlardı. Ne de olsa hiçbir şey kendisini açıklayamaz. Kısacası bu itirazla dikkat çekilmek istenen sorun, Düzenlilik Görüşü’üne göre doğa yasalarının belli düzenlilikler olduğu ama aslında doğa yasalarının bu düzenliliklerin gerçekleşmesini sağlayan, düzenlilikleri açıklayan daha temel olgular olması gerektiğidir.

Eğer bu itiraz başarılı ise Düzenlilik Görüşü’ünden başka bir görüşe yönelmemiz gerekir. İşte Zorunluluk Görüşü [Necessitarian View] bu sorundan muzdarip olmayan alternatif bir görüş olma iddiasındadır. Zorunluluk Görüşü’nün (Fred Dretske ve Michael Tooley gibi) başka savunucuları olsa da ben en sıkı savunucusu olarak adlandırılabilecek olan D. M. Armstrong’un öne sürdüğü türden bir Zorunluluk Görüşü’nden bahsedeceğim. Armstrong’a göre bir doğa yasası olmak, tümeller arasında bir zorunluluk ilişkisi olmaktır. Öncelikle bunun ne demek olduğunu anlamaya çalışalım.

Tümeller arasındaki ilişkilerden bahsettiğimize göre öncelikle “tümel”in ne olduğunu anımsayarak başlayalım. Ben, siz, karşımdaki bilgisayar, elinizdeki telefon ve Brian May’in gitarı birer “tikel” nesneyiz. Aynı anda yalnızca tek bir yerde var olabiliyoruz. Oysa, insan olmak ya da mavi olmak gibi özellikler böyle değil. İnsan olmak aynı anda ben, siz ve Brian May tarafından örneklenebilen türden bir şey. Mavilik de aynı anda mavi bir kitap, mavi bir kuş ve mavi bir araba tarafından örneklenebilir. Filozoflar bu şekilde aynı anda birçok nesne tarafından örneklenebilen şeyleri “tümel” olarak adlandırırlar. Tümeller yalnızca özelliklerden ibaret değildir. Ben bir sandalyenin üstündeyim ve karşımdaki bilgisayar da bir masanın üstünde. Öyleyse, üst üste olma ilişkisi de aynı anda birden fazla nesne çifti tarafından örneklenebileceği için bir tümeldir. Yani insan olmak ya da mavi olmak gibi özellikler kadar, üst üste olmak gibi ilişkiler de tümeldir. Tümellerin var olduğunu kabul eden filozofları “gerçekçiler” olarak adlandıralım.

Şimdi metallik ve elektrik iletkenliği arasındaki örneğimize geri dönebiliriz. Gerçekçilere göre metal olmak ve elektrik iletkeni olmak gibi özellikler birer tümeldir. İşte, Armstrong’a göre bir doğa yasası olmak, böylesine tümeller arasındaki bir ilişkidir. Özellikle, bir zorunluluk ilişkisidir. Armstrong bu zorunluluk ilişkisini (mantıksal ve metafiziksel zorunluluktan ayırmak için) “yasal zorunluluk” [nomic necessitation] olarak adlandırır. İki tümel arasında bir yasal zorunluluk ilişkisi mevcutsa, ilk tümelin varlığı ikincisini zorunlu kılar. Yani eğer bir X nesnesi metal ise ve metal olma tümeli ile elektrik iletkeni olma tümeli arasında bir yasal zorunluluk ilişkisi varsa, X elektrik iletkeni olmak zorundadır. Armstrong doğa yasası olmak, tümeller arasında bir zorunluluk ilişkisi olmaktır diyerek bunu kastetmektedir.

Zorunluluk Görüşü, doğa yasalarının dünyadaki düzenlilikleri yöneten, onları açıklayan, dünyadaki özellikler arasındaki zorunlu birliktelikleri temellendiren olgular oldukları bir dünya görüşü sunmayı vadeder. Bunu başarsa bile sunduğu ontolojinin başka yönlerden nahoş olduğu savunulabilir. Zorunluluk Görüşü’nü birçok filozof için itici kılan iki özelliğinden bahsederek bu yazıyı sonlandıracağım. İlk olarak, gözlemlememizin asla mümkün olmadığı “zorunlu” bağlantılardan bahsettiği için, ontolojimizi deneyimleyebildiğimiz nesnelerle sınırlı tutmamız gerektiğini düşünen ampirist filozoflarca itici bulunur. İkincisi, tümeller gibi farklı bir varlık kategorisini kabul ettiği için tümellerin varlığına karşı geliştirilmiş tüm itirazlara Zorunluluk Görüşü de maruz kalacaktır. Bu itirazların en basiti Ockham’ın Usturasına (yani varlığını kabul ettiğimiz nesnelerin sayısını, iyi bir nedene sahip olmadığımız sürece arttırmamamız gerektiği ilkesine) göndermede bulunur ve tümeller gibi ayrı bir varlık kategorisini kabul etmenin makul olmadığını öne sürer. Daha gelişmiş itirazlar için ontoloji konusundaki yazılarıma göz atabilirsiniz.

Bunları da sevebilirsiniz