Analiz 138

Nas, düşük faiz, “faiz neden, enflasyon sonuç” savları, gerçekte kaynak aktarmanın en güzel kamuflajıdır. Kaynaklar tasarruf edenlerden kaynak kullananlara aktarılmakta, düşük faiz ve enflasyon nedeniyle tasarruf edenler , kaynak kullanımını öteleyenler gelir ve servet kaybına uğrarken kaynak aktarılanlar gelir elde etmekte ve varlıklarını arttırmaktadırlar. Tassarruf edenler negatif reel faizle gelir kaybına uğrarken enflasyon nedeniyle ana para kaybına da uğramaktadırlar.

Ucuz kaynak kullananlar gelir elde ettikleri halde finansman maliyetinin yüksekliğinden de yakınmaktadırlar. Ödedikleri faiz reel olmayan faiz maliyetidir. Reel faiz maliyetini bulmak için enflasyona göre düzeltmek gerekir. Düzeltildiğinde faizin zaten çok düşük olduğu hesaplanır. Enflasyon alacaklıların alehine, borçluların lehinedir.

Enflasyon muhasebesi uygulansa, mali tablolar düzeltilse borçluların “net parasal pozisyon karı” sağladığı görülür. Enflasyonun yarattığı gelir dağılımı adeletsizliğine reel negatif faiz etkisi de eklenerek adaletsizlik şiddetlendirilmektedir.

Gelir ve varlık kaybına uğrayan tasarruf sahipleri , kayıplarını gidermek için altın ve döviz birikimine yönelmekte, risk iştahı yüksek olanlar borsa veye kripto sanal para piyasalarında şanslarını denemektedirler. Küçük tasarruf sahipleri , bilgi kirliliği nedeniyle çoğu kez zarara uğramaktadırlar. Hükümet , birikimlerin altın ve dövize kaymasını önlemek için kur korumalı mevduat (KKM) hesabı aracını kullanmakta, bu kez de düşük , normal faiz değil, örtülü aşırı faiz ödemekte gelir ve servet dağılımını bu yolla da bozmaktadır. KKM’nin bütçeye getirdiği yük dolaylı vergi payı yüksek vergi gelirleriyle karşılanmakta , KKM’nin yükü yine sabit gelirlilerin emekçilerin sırtına yüklenmektedir.

TCMB, düşük faizle bankaları fonladığında da parasal genişleme yaratarak enflasyonu körüklemektedir.

Emir ve atama ödülüyle yapay olarak faiz düşük tutularak dengesizlikler yaratılacağına, adaletsizlik arttırılacağına doğru ekonomik politikalarla faiz düşürmek akılcı olur. Bu amaçla kur artışı enflasyon geçişkenliğini önlemek yerli üretimi arttırmak, kaynak savurganlığını engellemek , gerektiğinde iç üretime dış rekabete karşı korumacılık yapmak etkili olabilir. Yapay emirle değil reel olarak faiz düşürülmelidir.

İstikrar sağlamada alışılagelmiş , klasik “ortodoks” olarak nitelendirilen politikalar izlenebileceği gibi, değişik farklı “heterodoks” politikalar da izlenebilir. Heterodoks politkaların da tutarlılığı ve kuramsal teoride epistomolojik dayanağı vardır. Aslında ben de ortodoks politikalara karşı bizim gibi ülkelerde heterodoks politkalar izlenmesinden yanayımdır.

Ülkede izlenen politikanın ise kuramsal temeli olmadığı gibi tutarlılığı , tarafsızlığı da yoktur. Enflasyonu hızlandırıcı, gelir dağılımını bozucu, bütçe ve cari işlemler hesabı açığını artırıcı, yandaş kollayıcı politika, heterodoks değil, kuralsız, yöneticinin isteğine bağlı keyfi uygulamasıdır.

Tarihsel süreçte iktisat bilimi hiç böyle ayaklar altına alınmamıştır. Sosyal entropinin yani çürümenin, vasatlığın, aymazlığın ve hainliğin her alanda görüldüğü bu süreçte aydınlık yarınlara ulaşmanın tek yolu, yurtsever, Kemalist politikalara bir an önce dönmektir.

Aydınlık bir ay dileği ile,

Bunları da sevebilirsiniz