Unutulmaya Yüz Tutmuş Bir Tecrübe; Kadınlar Halk Fırkası ve Nezihe Muhiddin

Türk kadını sahip olduğu hakları emek harcayarak, bileğinin hakkıyla kazanmıştır.

Ulusal kurtuluş ve sosyal devrimler çağında, kadınlar toplumsal mücadele alanına çıktılar. Türk halkı, kadın erkek hep birlikte emperyalizmle savaştı. Bu savaşın içinde yer alan kadınları anılarda, resimlerde, türkülerde, destanlarda bulmak hiç zor değildir.

Kurtuluş Savaşı boyunca kadınlar türlü biçimlerde savaşın içinde yer almıştır. Kadınların silah kuşanıp savaştığı örnekler olduğu kadar , çeşitli dernekler ve yaptıkları mitingler aracılığıyla halkı vatanını savunmaya, işgalci kuvvetlere direnmeye çağıran eylemleri azımsanmayacak kadar çoktur. Binlerce kadının ve erkeğin yer aldığı mitinglerde topluma hitap eden ve onları bağımsızlık mücadelesine sevk eden kadınlar, kadın hareketinin öncüleridirler. Örneğin 10 aralık 1919 da gerçekleşen Kastamonu, 08 Ocak 1920 de Konya da toplanan mitingler sadece kadınların katılımı ile yapılmıştır. Binlerce kadın, Paris Barış Konferansına gönderilmek üzere kararlar alarak bu kararları yabancı basın ile paylaşmışlardır. Her devrim insanları ileriye taşımayı, geliştirmeyi esas alır. Türk Kurtuluş Savaşının yaşandığı yıllar boyunca kadınlar, toplumsal alanda var olmuş, güçlenmiş ve önder konumlar almıştır.

KADINLAR HALK FIRKASI

Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında, kadın hareketinin temsilcilerinden biri de Nezihe Muhiddindir. Zincirlikuyu Mezarlığında, bakımsız bir mezar taşı altında yatan Nezihe Muhiddin önderliğinde cephe ve cephe gerisinde çalışmalarını sürdüren kadınların varlığı, Kadın hareketinin önemli bir kazanımıdır. Kadın haklarının yüksek sesle ifadesi, hakların aranması, uzun süreli yayınlar ile desteklenerek kamuoyu yaratılması Nezihe Muhiddin ve arkadaşlarının eseridir.

Cumhuriyet Devrimlerinin yarattığı yeni siyasi rejim içinde kadınlara yer verilmesi düşüncesi ve kadın temsilinin Mecliste aktif rol alması amacı birleştiğinde 1922-1923 yıllarında Kadınlar Halk Fırkası’nın kurulmasına yönelik gelişmeler oldukça önemlidir.

16 Haziran 1923’te ilk adımları atılan Kadınlar Halk Fırkası onay almış olsaydı Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk siyasi partisi olacaktı. Zira bu partinin kuruluş çalışmalarının tamamlanması ve kuruluş dilekçesinin verilmesi Halk Fırkası’nın kuruluşundan öncesine dayanmaktadır. Ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi bu çabanın oluşturulduğu dönemde kadınlara oy kullanma ya da parti kurma gibi özgürlükleri tanımamış olduğundan partinin kurulma talebi geri çevrilmiştir. Geri çevrilmek kadınların mücadele isteğini arttıran bir rol oynamıştır.

Kadınlar Halk Fırkası kurucuları 15 Şubat 1924 yılında Türk Kadınlar Birliği’ni oluşturmuşlardır. Bu oluşum kadınların siyasi özgürlükleri, seçme seçilme ve parti kurma hakları için önemli adımlar atılmasına yol açmış, üç yıllık bir sürede on beş ilde büyük sayıda desteğe ulaşmayı başarmıştır.

02 Şubat 1923 tarihinde İzmir İktisat Kongresine tahsis edilen İkinci Kordon’daki dairede Atatürk,halka hitaben ‘’Arkadaşlar,asırlardan beri miras alınagelen zihniyetleri,adetleri ,ve ananeleri kökünden çıkarıp atabilmek için ,itiraf etmelidir ki, kolay bir şey değildir.Müşkül bir meseledir.Arkadaşlar ,yaradan insanları iki cins yaratmıştır.Fakat bu cinsleri yekdiğerinin lazımı ve melzumu olmak üzere yaratılmıştır.Bunlar ayrı ayrı hiçbirşey değildir .Fakat birlik halinde birşeydir;çok büyük bir şeydir.Bütün insanlığın devam edebilmesinin kaynağıdır. Hazreti Adem ile Hazreti Havva’nın nasıl yaratıldığına dair olan teoriler birbirine uymaz. Yalnız, herhangi bir başlangıç kabul edildikten sonraki insanlık safhalarında her ne görürseniz kadının eseridir.’’ der. Konuşmanın devamını ‘’ Bugünün gereklerinden biri de kadınlarımızın her hususta yükselmelerini temindir. Bu itibarla kadınlar alim olacaktır, fen sahibi olacaktır. Erkeklerin geçebileceği bütün tahsil derecelerinden geçecektir. Sonra kadınlar, toplumsal hayatta erkeklerle beraber yürüyecektir.’’ diyerek sözlerini sürdürür.

Bu sözlerin yaratacağı etki ve ifade etmekte olduğu seviye Türk kadın hareketi içinde ki eşitlik bilincini,mücadele azmini işaret etmektedir. Tarihi yaşandığı dönemin koşulları çerçevesinde ele almak önemli bir ilkedir.

İkinci Meşrutiyet’ten itibaren haklarını arama yolunda önemli adımlar atmış olan

kadınlar, kurtuluş mücadelesi boyunca da aldıkları aktif rolün getirdiği dayanakla,

aslında zaten özgürce sahip olmaları gereken pek çok hakkın, demokratik bir toplumun

imalarının yapıldığı bu yeni sistem içindeki temsillerinin yine kendileri tarafından

sağlanması gerektiğini düşünmüşlerdir. Bu düşünce doğrultusunda Nezihe Muhiddin ve arkadaşları da yeni seçim kararının alındığı 1 Nisan 1923 yılı itibariyle kendilerini temsil edecek olan Kadınlar Halk Fırkası’nın kuruluş çalışmalarını başlatmışlardır. 30 Mayıs 1923 tarihinde düzenledikleri bir kongre sonunda, kadınların siyasi hakları için kesintisiz bir mücadele verecekleri kararını aldıklarını ve 1925 yılında yapılması planlanan milletvekili seçimlerinde yer alacaklarını belirtmişlerdir. Yeni seçim kararıyla birlikte iktidardaki kadın temsilinin yetersizliğinin bilincinde olan ve bu konuda çalışmalar yapılması gerektiğini düşünen Nezihe Muhiddin öncülüğünde Kadınlar Halk Fırkası’nın ilk adımları atılmıştır.

Nezihe Muhiddin 1889 yılında Kandilli’de bürokrat bir ailenin kızı olarak

doğmuş, pek çok yayında hikâyeleri ve yazıları yayımlanmış, üç yüzden fazla öykü,

operet, piyes ve senaryoyu kaleme almış, romanları da bulunan aydın bir Türk kadınıdır.

Muhiddin, Sadece sivil hayat için değil, aynı zamanda kadının siyasal hakları için verdiği

mücadelesinden dolayı da Türk tarihindeki kadın hareketlerinde önemli bir isimdir.

Nezihe Muhiddin, eğitimlerini evde özel dersler alarak ilerletmiştir. 20 yaşına geldiği

zaman akıcı Fransızcası ve yapılan sınavları derece ile kazanmasıyla Darülmuallimat’ta

öğretmenlik yapmıştır. Eserleri ile edebiyata sevgisi ölümsüzleşmiş ve günümüze kadar ulaşmıştır.

Kadınlar Halk Fırkası, Başkanlık görevinde Nezihe Muhiddin , İkinci Başkan Nimet Rumeyde, Genel Sekreter Şukufe Nihal, Sayman Latife Bekir , muhasebeci Seniyye İzzeddin, sekreter Muhsine Salih, veznedar Matlube Ömer,hanımlardan oluşuyordu. Nesime İbrahim. Tuğrul Bedri, Zeliha Ziya ve Faize Emrullah hanımlar da fırkanın kurucu üyeleriydi.

Kuruluş izninin çıkmasını beklerken eğitim çalışmaları planlayarak bir eğitim kongresi toplamaya karar verdiler. Düzenlemeyi planladıkları bu kongrede milli eğitimin amaçları ve yöntemlerini belirlemeyi düşünmektedirler. Ancak Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Müessese’’ sini açarak Ankara’da bir toplantı tertip edince Nezihe Muhiddin ve arkadaşları planladıkları eğitim kongresini iptal etmek zorunda kaldı. Nezihe Muhiddin yaptığı açıklama ile planladıkları kongrenin Eğitim Bakanlığınca ciddi bir biçimde ele alınmasının, kendilerinin başarısı olarak ifade etmiştir.

1924 yılında TBMM’de Hukuk-i Aile Kararnamesi’nin gözden geçirilmesi ve yeniden düzenlenmesi gündeme gelince kadınlar bir konferans düzenledi. İstanbul’da yaşayan ve yalnızca kadınlar için olan konferansa davet basında da yer aldı. Nezihe Muhiddin’in konferans vereceği ve kadınlar için önemli konuların konferans bitiminde tartışılacağı toplantıya Halide Edip’in de içinde yer aldığı 300 kadın katıldı.

Nezihe Muhiddin, toplantıda ki konuşmasında, kadının aleyhinde olan boşanma şartlarını, çok eşliliği, çocuk yaşta yapılan evlilikleri eleştirerek kadınların erkekler ile eşitliğini sağlayacak kanun taleplerini netleştirdi. Kadınlar arasında ki bu dayanışma bir kamuoyu yarattı ve Kadınlar Halk Fırkası çalışmaları yükselerek devam etti. Kadınların bu istek ve azimlerine rağmen, Kadınlar Halk Fırkası kurulma talebi, kadınların oy kullanma haklarının olmaması sebep gösterilerek reddedildi. Kadınlar Halk Fırkası etrafında birleşen kadınlar varlık ve mücadelelerini sürdürebilmek amacıyla Türk Kadın Birliği olarak yeniden örgütlendiler. Derneğin adı daha sonra Türk Kadınlar Birliği olacaktır. Nezihe Muhiddin maliyesini kendi karşıladığı emek verdiği birliğin dergisi olan Kadın Yolu Mecmuası’nı çıkarmaya başladılar. Derneğin tüzüğünü elverdiğince hükümetin reddetmeyeceği biçimde hazırladılar ve 07 Şubat 1924 de resmiyet kazandılar. Dernek siyasal ve sosyal haklarını Kadın Yolu mecmuası aracılığı ile dile getirmeyi sürdürdü.

Türk Kadınlar Birliği Cumhuriyet ilanından sonra kurulan ilk kadın derneğidir ve kadın erkek eşitsizliğine son vermek ve kadınların siyasi haklarını elde etmeleri yolunda mücadeleye devam etmiştir. Siyasal hakların elde edilebilmesini sağlamak için baskı unsuru olmaya çalıştılar. Kabul edilmeyeceğini bile bile siyasi partilere üye olmak, seçimlerde aday olmak ve bu yönde çalışmalar üretmek suretiyle kadınların siyasal haklarının propagandasını yaptılar. Türk Kadınlar Birliği kadınların siyasal ve sosyal haklarının takipçisi olarak kadınların her meslekte yer edinebilmesinin faaliyetlerini de yürüttü. Bu faaliyetler nezdinde kadın politikasında aşırı tutumlar alması ile suçlanan Nezihe Muhiddin olağanüstü toplanan bir kongre ile görevlerinden ayrılmak zorunda kaldı. Bu görev değişikliğinden sonra Türk Kadınlar Birliği muhalif çizgisini terk etmiş hükümete koşulsuz bağlılıkla hareket etmiştir.

Bu gelişmeler ışığında Atatürk, Afet İnan’ı kadınlara oy hakkının tanınması ile ilgili çalışmalar yapması için görevlendirmiştir. 03.04.1930 yılında kadınların Belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır. 26 Ekim 1933’de kadınlara köylerde muhtar ve ihtiyar heyetlerinde seçme ve seçilme hakkı verilmiştir.05 Aralık 1934 de ise genel seçimlerde kadınlara erkekler ile aynı konumda olma hakkı tanınmış ve 1 Mart 1935 te 18 kadın milletvekili TBMM girmiştir.1935 yılında asıl amaçlarını gerçekleştirdikleri düşüncesiyle Türk Kadınlar Birliği kendini feshetmiştir. Hakları elde etmek kadar onları korumanın da önemini belirterek 13.04.1949 yılında tekrar kurulan Türk Kadınlar Birliği çalışmalarını sürdürmektedir.

Atatürk’ün Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkı Tanınması ile ilgili Görüşü

Bu karar Türk kadınına sosyal ve siyasi hayatta bütün milletlerin üstünde yer vermiştir. Çarşaf içinde, peçe altında kafes arkasındaki Türk kadınını artık tarihlerde aramak lazım gelecektir. Türk kadını evdeki medeni mevkiini salahiyetle işgal etmiş, iş hayatının her safhasında muvaffakiyetler göstermiştir. Siyasi hayatta belediye seçimlerinde tecrübesini yapan Türk kadını, bu sefer de mebus seçme ve seçilme suretiyle haklarının en büyüğünü elde etmiş bulunuyor. Medeni memleketlerin bir çoğunda, kadından esirgenen bu hak, bugün Türk kadınının elindedir ve onu selahiyet ve liyakatle kullanacaktır.”

KAYNAKÇA

Kaçar Aliye (2020) Kadınlar Halk Fırkasından Türk Kadınlar Birliği’ne Kadın Hareketi ve Basına Yansıması

Balcı Meral, Tuzak Mervenur Cumhuriyet’in İlk Yıllarında Nezihe Muhiddin Özelinde Türk Kadınlarının Siyasi Haklar Mücadelesi Marmara Ünv.Kadın ve Toplumsal Cinsiyet Araştırmaları Dergisi 1 43-51

Atatürk’ün Bütün Eserleri

Bunları da sevebilirsiniz