Nazi ideolojisi üzerine kitaplar yazılır.
Almanya’da Nazizm’in ortaya çıkışı ve onun arkasındaki Wall Street ve City oligarkları, hatta Bush’ların Nazi dedesi filan uzun uzun yazılar çıkar.
2. Dünya Savaşı sonrası Hitler’in çizmelerini Amerika giymiştir.
Faşizmin temeli Batı’daki zengin kulüplerinde atılmıştır.
Bunlardan bir kısmını geçmiş yazılarımda anlatmıştım.
Neticede Nazizm’in 2. Dünya Savaşı’nda 60 milyondan fazla insanın ölümüne yol açtığını artık pek bilmeyen kalmamıştır.
6 milyon Yahudi’yi en acımasız şekillerde yok etmiş bir ırkçı faşist ideolojiden söz ediyoruz.
Amerikan propaganda makinası, en az kapitalizm kadar güçlü olduğu için 2. Dünya savaşı öncesi ve sonrasına ilişkin kirli gerçekler saklanmıştır.
İNGİLTERE VE ABD’DE DESTEKLENEN NAZİLER
Kısaca özet geçeyim…
Mesela İngiltere’de, Sağ Kulüp’ün seçkin üyeleri, genellikle hükümetle gizli anlaşma yaparak, Hitler’in Yahudilere, komünistlere ve sosyalistlere karşı eylemlerini gizlice destekledi. Wellington Dükü tanınmış bir Yahudi aleyhtarıydı ve Sağ Kulüp’ün bir üyesiydi. “Hain Kral” olarak bilinen VIII. Edward, Adolf Hitler ile yakın arkadaştı ve sadece gönül ilişkisi yüzünden değil, İngiliz savaş harekat belgelerini Nazilere verdiğinin ortaya çıkması nedeniyle tahtından vazgeçmek zorunda kaldı.
Uluslararası Ödemeler Bankası (BIS), 1930’larda New York Federal Rezerv Bankası da dahil olmak üzere batı dünyasının merkez bankalarının ortak bir kuruluşuydu. Bank of England Başkanı Montagu Norman, Hitler’in yürekten destekçisiydi ve Naziler 1938’de Avusturya’ya yürüdüklerinde, ülkenin altınlarının çoğu paketlendi ve Uluslararası Ödemeler Bankası tarafından kontrol edilen kasalara yüklendi.
Amerika Birleşik Devletleri henüz dünyanın önde gelen emperyalist gücü konumuna gelmemişti, ancak seçkinlerinin çoğu İngiliz seçkinleriyle aynı duyguları paylaşıyordu. Adolf Hitler’in ve Nazi partisinin yükselişine yardım edenlerden biri, George H. Walker Bush’un babası ve George W. Bush’un büyükbabası olan Prescott Bush’tan başkası değildi. Savaş suçlusu Bush ailesi, popülaritelerini Nazilerle ilişkili tarihlerini halktan gizleyen uyumlu medya sayesinde sürdürdü.
2. Dünya Savaşı öncesinde Sovyet Komünizmi’ne karşı Nazizm’e destek veren güçlü kapitalist İngiliz ve Amerikalılar olduğu gibi, savaş sonrası da Naziler özellikle ABD devletince işe alınmıştır.
NAZİ GEHLEN CIA, BND VE NATO’DA
Gehlen
Mesela bunlardan en ünlüsü, Oberkommando der Wermacht’taki (OKW – Hitler’in Yüksek Karargahı) Rusya Masası’na başkanlık eden ve Nihai Çözüm (Yahudilerin yok edilmesi) konusunda danışman olan Nazi Generali Reinhard Gehlen idi.
Gehlen savaş sonrası gizlice, Sovyet gizli dosyalarını da içeren arşiviyle birlikte Amerika Birleşik Devletleri’ne getirildi ve CIA için Rusya Masasını kurdu.
Gehlen daha sonra Almanya’ya iade edilecek ve burada Almanya’nın yeni Alman Gizli İstihbarat Teşkilatı Bundesnachrichtendienst (BND) başkanlığına getirilecekti. Özünde, artık bir yerine iki Rusya masası (en azından) çalışıyordu; ikisinin de nihai amacı aynı: Sovyetler Birliği’ni ve komünizmi yok etmek.
Gehlen bir istisna değildi.
Yüzlerce, hatta binlerce eski Nazi, Soğuk Savaş tırmanırken ABD, İngiltere ve Kanada’da iş buldu. Bunlar başlangıçta Hitler’i destekleyen aynı Malikane Lordları için yeni ve yaratıcı kitle katliam politikaları oluşturdular.
Ve yine aynı eski Naziler görevdeyken, küresel sermayenin köleleştirme şartlarını dikte etmesine herhangi bir meydan okumayı önlemek için Sovyetlere karşı her türlü kirli araç kullanıldı.
Şansölye Konrad Adenauer yönetimindeki eski Naziler tarafından yönetilen Batı Almanya, 1954’te NATO’ya katıldı ve Gehlen, CIA’in başına geçecek olan Nazi yanlısı akıl hocası Allen Dulles ve Dışişleri Bakanı olan kardeşi John Foster Dulles ile bağlantı kurdu.
Kısa süre sonra NATO, eski denenmiş ve gerçek Nazileri örgüt içinde yüksek pozisyonlara atamaya başladı.
Örneğin General Hans Speidel, 1957’de AFCENT’in (Orta Avrupa Müttefik Kuvvetler) başkomutanı oldu. Nazi Amiral Friedrich Guggenberger, Washington’daki son derece önemli NATO askeri komitesine katıldı ve General Adolf Heusinger (Gehlen’in Hitler’in OKW’sindeki eski şefi) Avrupa’daki Müttefik Güçler Yüksek Karargah (SHAPE) başkanı oldu.
Gehlen Nazi işbirlikçilerini kritik pozisyonlara yerleştirmeyi başardı. Bunların arasında, SHAPE’deki Genelkurmay Başkan Yardımcısı (İstihbarat) İngiliz Tümgeneral Charles Traver’ın yardımcısı olan Albay Hennig Strumpell da vardı. Albay Heinz Koller-Kraus, Speidel’in AFCENT’inde lojistik başkanlığına getirildi. Gehlen’in diğer birçok adamı da NATO siyasetlerini belirleyecek önemli görevlere getirildi.
Nazilerin NATO’ya iyi bir şekilde entegre olması ve CIA’nın Gehlen’in eski Nazi istihbarat teşkilatının bir uzantısı haline gelmesiyle, Hitler’in “Nieue World Ordnung”u İngilizceye çevrilerek “New World Order” (Yeni Dünya Düzeni) olarak Berlin’deki Reichstag’dan Pentagon ve Langley, Virginia’daki CIA karargahına taşındı.
Anti-Sovyet savaş planlarına katılan ABD seçkinleri, Goebbels’in ‘Hakikat Bakanlığı’nın değerini anladı ve alınan dersleri dünyanın şimdiye kadar yaratılmış en karmaşık propaganda ağına dönüştürdü.
Artık tüm batılı işgallere, “demokrasi için savaşlar”, “barış için savaşlar”, “adalet için savaşlar”, “insanlık için savaşlar” gibi yanıltıcı başlıklar verilecekti.
UKRAYNA’DAKİ CIA NAZİLERİ
CIA ve MI6, Doğu Avrupa’daki NATO destekli Neo-Nazi ağları 1991 sonrası da organize etmeye devam etti.
neo nazi Azak taburu
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Sovyetlere karşı savaşmak için eski Nazilere bel bağladılar, şimdi ise Ruslara karşı neo-Nazi grupları destekliyorlar.
1940’larda Naziler çoktu, bugün azlar ve fakat Anglo-Saksonların yardımıyla yeniden hayat buluyorlar.
Ukrayna hikayesi de bu çerçevede okunmalı.
2004’te Turuncu Devrimi örgütleyenlerden biri olan Yahudi asıllı Ukraynalı Oligark İş Adamı Igor Kolomoyskiy, aynı zamanda Neo Nazi Azak Taburlarının da finansörlerindendi.
İlginç bir durum.
Hem Yahudi olacaksınız, hem Neo Nazi Ukrayna milliyetçileriyle birlikte iş tutacaksınız.
Kolomoyskiy’in iş tuttuğu tek grup Azak Taburları değildi.
Asıl patronu aynı zamanda vatandaşı da olduğu İsrail ve Amerika Birleşik Devletleri idi.
6 milyar dolardan fazla serveti ile 2019’da Focus dergisi’nin en etkili ilk 100 Ukraynalı listesinde üçüncü sıradaydı ve İsviçre, İsrail ve ABD’de yaşıyordu.
Serveti de ağırlıklı olarak SSCB sonrası yağmaya dayalıydı. Çaldıklarını korumak için paralı asker ordusu da kurmuştu. Pek çok faili meçhul cinayetin de şüphelisi konumundaydı.
2004’teki Turuncu devrim kahramanları Yuşçenko ve Yulia Timoşenko’nun da finansörlerindendi.
1+1 Televizyon kanalı da Ukrayna’da çok popülerdi.
Zelensky
Volodimir Zelensky de o kanalda parladı ve Halkın Hizmetkarı isimli programla önce çok popüler, ardından sürpriz biçimde devlet başkanı oldu.
Zelensky de Yahudi asıllıydı ama Nazi Banderacı Ukrayna milliyetçileriyle kol kolaydı.
Ortak noktaları Amerikan yanlısı, Rusya karşıtı olmalarıydı.
Mesela Ukrayna Parlamentosu (Rada) başkanlığı yapan (hükümet içinde de yürütme işlevleri olan) Andriy Parubiy, Ukrayna Neo-Nazi Sosyal-Ulusal Partisi’nin (daha sonra Svoboda olarak yeniden adlandırıldı) kurucu ortağıydı.
Parubiy, İkinci Dünya Savaşı sırasında Yahudi ve Polonyalıların toplu katliamında işbirliği yapan Ukraynalı Nazi Stepan Bandera’nın takipçisidir.
Neo-Nazi lideri Parubiy, Kanada, ABD ve Avrupa Birliği’nde rutin olarak kırmızı halı muamelesi görüyordu.
Batı medyası onu alkışlıyordu.
Zelensky’den bir önceki Devlet Başkanı oligark Petr Poroshenko hükümeti sırasında İçişleri Bakanı Arsen Avakov Nazileri devlete yerleştirdi.
Avakov, Maidan darbesi’ni destekleyen neo-Nazi milisleri araçsallaştırma sürecini başlattı ve bu aşırılık yanlısı grupları yeni Ukrayna rejiminin savunmasında kilit noktalara getirdi.
Batı’da, Slav tarihi hakkında toplu cehalet nedeniyle, birçok insan Nazi ırkçılığının Yahudilerle sınırlı olduğunu düşünüyor, ancak belirli kesimlerde Rus nefreti de mevcut.
NAZİLERİN HEDEFİ BU KEZ RUSLAR
Rusçayı yasaklayan Poroshenko bizzat Ruslardan nefretini, Rus çocukların anaokullarına bile alınmayacağını söyleyerek dile getirmişti.
Bu duygu, Rusları yok etmek için her şeyi yapmaya hazır olan ve ırkçı inançlarında Ukrayna silahlı kuvvetlerinden çok daha fanatik olan bu neo-Nazi milislerde canlı.
Ukrayna Ulusal Muhafızlarının bir parçası olan bir diğer oluşum ise Azak Taburu’dur. Nazi SS amblemini taşıyan Azak Taburu, Kiev rejimi tarafından “gönüllü bir toprak savunma taburu” olarak tanımlanıyor.
İçişleri Bakanlığı’nın yetkisi altındaki bir Ulusal Muhafız taburu olan ve Azak Denizi kıyısındaki Berdyank merkezli bu örgüt, rejim tarafından Doğu ve Güney Ukrayna’daki Rus muhalefet isyanıyla mücadele etmek için kuruldu. Ayrıca ABD yönetimi tarafından finanse edilmektedir.
2014’ten bugüne kadar Donbass bölgesinde, 3 bini çocuk, 9 bin sivil ile 2 bin silahlı muhalifin çoğunun ölümlerinden sorumlular.
2014’teki darbe esnasında Odessa’da bir binaya sığınanları, tıpkı bizdeki Madımak Oteli’nde olduğu gibi canlı canlı yakmalarının dehşeti hafızalardan silinmiyor.
Azak Taburu, C14 gibi gruplar ve Pravyy sektör ve Svoboda gibi sağcı partilerin silahlı milisleri Ukrayna’da özgürce faaliyet gösteriyor ve Donbass’taki etnik Rusların yok edilmesinden en çok bunlar sorumlu.
Amerikalı ve İngiliz askeri danışmanlar (CIA ve MI6) tarafından eğitilen bu gruplar, Kiev’in Rus karşıtı vahşetinin gerçek yüzü olarak, Ukrayna silahlı kuvvetlerinden daha acımasız ve daha sofistike ekipman kullanarak hareket ediyor.
Neo-Naziler olarak bu milisler, Amerikan kuklası hükümetin Ruslar ve Ukraynalılar arasındaki her türlü bağı yok etme hedefine yönelik çalışıyor.
Maidan’dan önce Bandera, Ukrayna tarihindeki sıradan bir isimdi, ancak neo-Naziler ve Rus karşıtı politikacılar tarafından ulusal bir kahraman olarak anılmaya ve saygı duyulmaya başladı.
Aynı gruplar Rus Ortodoks Kilisesi’ni ve manastırlarını tahrip ediyor ve yerel nüfusa Rus düşmanlığı aşılıyor.
Kiev’de iktidarda bir Yahudi’nin olup olmaması bu milisler için –şimdilik- önemli değil, önemli olan Rusların ölmesi.
Bu hem neo-Nazilerin, hem de korudukları NATO yanlısı politikacıların temel hedefi.
Başka bir deyişle, Batı medyasının Putin’in Ukrayna Nazizmi ile ilgili iddialarını reddetme argümanları zayıf ve yüzeysel.
NAZİZM ABD VE NATO’NUN İŞİNE YARADIĞINDA SORUN YOK
Moskova, Ukrayna’yı Nazilerden arındırma söyleminde çok da haksız değil.
Bu, aslında uluslararası toplumun alması gereken bir önlem.
Avusturya’da Nazi yanlısı Haider iktidarının AB baskılarıyla geçmiş yıllarda nasıl demokratik yollardan devrildiği hala hafızalarda yerini koruyor.
Normalde tüm dünyada Nazizm “mahkum” edilir, ancak NATO’ya yani ABD ve Batı’ya fayda sağladığında bu temel insani kural göz ardı edilir.
Bunun en somut örneği, 16 Aralık 2021’de BM’de tüm uluslararası toplumun gözleri önüne serildi.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na 30’dan fazla ülke tarafından sunulan Nazizm, neo-Nazizm, yabancı düşmanlığı ve her türlü ırkçılığı kınayan bir karar oy çokluğuyla kabul edildi.
Oylamada sadece iki ülke; ABD ve Ukrayna aleyhte oy kullandı.
Ayrıca çoğunluğu NATO üyesi 49 ülke de “çekimser” oy kullandı. Çekimser kalan ülkeler arasında Türkiye de bulunuyordu.
Nazizm ile NATO arasındaki ilişki bundan daha iyi ortaya konamazdı sanırım.
ABD ile Ukrayna red verirken, Nazizmin temelini attığı NATO’nun ABD dışındaki diğer üyeleri de çekimser kalıyordu.
Ukrayna krizini, Rusya’nın güvenliğini ve jeopolitiğini korumak, ABD’nin de Rusya’yı kuşatmak ve Avrupa’dan koparmak için sürdürdüğü uzun soluklu bir savaşın önemli bir cephesi olarak görüyorum.
NATO’nun kuruluş esası olan Sovyetler ve komünizm tehdidi ortadan kalksa da, NATO’nun harcında büyük payı olan Nazizm’in Avrupa’da hala hayatta olması, savaş kadar ürkütücü bir gerçek.
gamalı haç nato
Kaynaklar:
https://www.voltairenet.org/article174656.html – “NATO’s Nazi Beginnings: How the West implemented Hitler’s goals” by Robert S. Rodvik
https://www.globalresearch.ca/the-kiev-regime-is-not-officially-a-neo-nazi-government/5384722
http://infobrics.org/post/35232/ – Understanding Ukrainian Nazizm – Lucaz Leiroz de Almeida
https://haber.sol.org.tr/haber/bmde-nazizm-ve-irkciligin-mahkum-edilmesine-sadece-iki-ulke-karsi-oy-kullandi-320952
