Medyada bir haber dolaşıyor. Koronavirüse karşı aşı geliştiren BioNTech şirketinin ödediği vergiler sayesinde Almanya’nın Mainz kenti bütçesinde 36 milyon euroluk açık öngörülürken 1 milyar 90 milyon euroluk fazlalık olacakmış. Bu buluşta büyük rol oynayan Uğur Şahin ve Özlem Türeci Almanya’da doğmuş ve eğitim yapmışlardı.
Bu ikili eğer Türkiye’de eğitim görselerdi bu başarıyı sağlayabilirler miydi? Bu aşılar tamanen evrim teorisini kavramış uzmanlarca geliştirilebilir. Türkiye’de evrim teorisi okullardan dışlanmış vaziyette. Virüs sürekli varyant geliştirirken açıklamalarda “virüs evrim geçiriyor” diyebilen bir yetkilimizi görmüyoruz. Muhtemelen bu ikili Türkiye’de eğitim görselerdi belki de evrimin yanlış bir teori olduğu beyinlerine akıtılırdı.
Amerika’da da evrim teorisinin yanlış olduğunu ileri süren evangelistler var. Ama Amerikan kurumları evrim teorisinin okullarda okutulmaması ile ilgili bu kesimlerin çabalarını önlüyorlar. Çünkü çok iyi biliyorlar ki evrim teorisi olmadan ne aşı üretebilirsiniz ne de antibiyotik. Tarım, veterinerlik alanları da bu teoriye büyük ölçüde dayanıyor. Mainz kentinin nüfusu 217 118 imiş. İzmir’in Karşıyaka ilçesi nüfusu ise 350 100. Yani bizim bir ilçemiz kadar bile yok. Ama Almanya’da okullarda evrim teorisinin okutulması diğer başka bir çok etmen ile birleşince küçücük bir kente sadece vergi gelirleri artışı ile müthiş bir zenginlik getiriyor.
Bu olayın çok değişik yönleri var. Şirketin bu aşının üretilmesi ile ilgili bilgileri dünya ile paylaşmayıp, dünyanın bu sorundan kurtulmasının yolunu açamaması vb. gibi kapitalist sistemin sorunları refahın Almanya gibi ülkelerde yoğunlaşmasına da yol açıyor şüphesiz. Ama burada anlatmak istediğim bu değil.
Bitirirken şunu da söyleyeyim. İslam tarihinde evrim düşüncesine ulaşmış ve bunu kendi inaçları ile bağdaştırabilen düşünürler de görülmüştür.
Evrim teorisine sırtını dönersen, çağdaş olamadığın gibi refaha da ulaşamazsın.