Attila İlhan’ın Mektupları Bir Hurdacıda Ele Geçti..

Kaynak Yayınları edebiyat tarihimize katkı sağlayacak ilginç bir kitabı, “Attilâ İlhan – Kardeşime Mektuplar”ı okurlara sundu. 10 Ekim 2005’te 80 yaşındayken aramızdan ayrılan ölümsüz Attilâ İlhan’ın 1951-1953 yılları arasında İzmir’de yaşayan kardeşi Cengiz İlhan’a İstanbul ve Paris’ten gönderdiği mektuplar, bir kitap hurdacısının deposundaki yığınların arasından ilk kez gün ışığına çıktı..

Burada biraz duralım.. Attila İlhan titiz adamdır, Erkan Sevinç ve ben, onunla Demokrat İzmir’de çalıştık, onu tanıdık. Attila İlhan kendine gelen mektupları atmazdı, zaten onları sonra kitap yaptı.

Ama kardeşi Cengiz İlhan’a (Cengiz abimize) gönderdiği mektuplar bir kitap gazete hurdacısının içinde farelerin bile yoluna kaybedeceği deposunda ele geçiliyor. Bu depo Karşıyaka’da mı, İzmir’de mi, Paris’te mi, Şanghay’da mı, aklımda deli sorular..Peki ya ele geçirilmeseydi, dosdoğru çöpe gitse idi, yazık değil miydi?

Şu noktada söyleyeceklerimiz var. Belli ki, bu mektuplar mutlaka Karşıyaka’dan komşum Cengiz ağabeyin ölümünden sonra sokağa düştü. Çünkü sağlığında Cengiz ağabey de, aynen titiz ve düzenli bir adamdı. Ama Cengiz ağabey ölünce, yani bizim Latife Hanım sokağındaki mütevazi apartman katında vefat ettiğinde ne oldu acaba?.. Galiba şunlar oldu. Çocuklarının annesi vefat ettikten sonra evlendiği oldukça mülayim ve sessiz bir hanım olan ikinci eşinin, edebiyatla filan ilişkisinin olmaması yüzünden, vefattan sonra evi derleyip toparlamak adına kağıt namına ne varsa sokağa göndermesi ihtimal dahilindedir. Yani Cengiz İlhan’ı ilk eşinden çocuklarının bu işi yaptıklarını asla düşünemem.. Bilemem ki.. Belki apartman yöneticisi daire kapısı önüne biriken yığınları toptan çöpe atmıştır, oradan hurdacıya, oradan da kitap toplayıcısı entel (!) hurdacıya.. Neyse..

Attilâ İlhan mektupları yazdığı yıllarda o yıllarda 26-27 yaşında bir hukuk öğrencisi. Kardeşine yurtdışından (Paris) veya İstanbul’dan yazıyla ulaşmaya çalışıyor, dertlerini anlatıyor. Sonradan başarılı bir avukat olup İzmir Barosu Başkanlığı da yapacak kardeşi Cengiz İlhan ise sanat ve meslek yolunun başlarında, ama bazı edebiyat denemeleri de yapıyor.

Attila İlhan mektuplarda çok şey söylüyor. İlgi ile okunabilir. Mesela 22 Aralık 1952’de İstanbul’da yazdığı mektupta şöyle diyor örneğin: “Bizdeki şiir çemberinin dışındayım. Dar, sıkıntılı, fakir bir şiir atmosferi var. Boğuluyorum.”

Bu hurdacı meselesini gazetelerden okuyunca üç şey aklıma düştü:

  1. Her edebiyatçı ve sanatçının kaderi bu mudur?

  2. Kim bilir hurdacılarda daha neler vardır?

  3. Ben ölünce benim kitaplarım ve kağıt yığınlarım ne olacak?

Bunları da sevebilirsiniz