Ahmet Şefik Midhat Paşa

Milli Kahramanlar yazı dizisinde bu ay, Osmanlı İmparatorluğu’nun önemli makamlarını, valilik ve sadrazamlık görevlerini icra eden, ayrıca Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk anayasası olan Kanun-i Esasi’nin hazırlanmasına öncülük eden Ahmet Şefik Midhat Paşa’nın hayatından bahsedeceğim.

Hayatı

Ahmet Şefik, Evkaf Nezareti’nde (Vakıflar Bakanlığı) memur olan Rusçuklu Hacı Hafız Mehmet Eşraf Efendi’nin oğlu olarak 1822 yılının Ekim ayında İstanbul’da doğmuştur. Eğitime önem veren bir ailede dünyaya gelen Ahmet Şefik, on yaşına bastığında okuma, yazmayı öğrenmiş ayrıca Kuran-ı Kerim’i ezberleyerek hafız unvanını kazanmıştır. On iki yaşına geldiğinde Reisülküttap Akif Paşa’nın aracılığı ile Divan-ı Hümayun Kalemine girmiştir. Altı ay gibi kısa bir sürede öğrenilmesi çok zor olan divani adlı özel bir yazı türünü öğrenmiştir ve övülen anlamına gelen “Midhat” mahlasını almıştır. Aynı dönemde Fatih Camii’nde Doyranlı Mehmet Efendi, Zağralı Şerif Efendi gibi önemli hocaların derslerine katılarak Arapça, Farsça, mantık ve İslam Hukuk’u öğrenmiştir.1

1840 yılına gelindiğinde Sadaret Mektub-i Kalemi’ne atanarak çalışmalarına burada devam etmiştir. 1845 yılında Bekir Sami Paşa’nın divan katipliğine atanmıştır ve onunla birlikte Konya ve Kastamonu vilayetlerinde görev yapmıştır. Kastamonu’da bulunduğu sırada yolsuzluklarla mücadele hakkında bir rapor hazırlayıp dönemin Sadrazamı Mustafa Reşit Paşa’ya göndermiştir. Hazırladığı bu raporun beğenilmesi üzerine İstanbul’a çağrılan Midhat Bey, memuriyetine burada devam etmiştir.2

Çalışkanlığından ödün vermeden hayatına devam eden Midhat Bey, 1850 yılında Mütemayiz rütbesiyle Başhalife olarak tayin edilmiştir. Bu sıralarda Şam ve Halep gümrük vergilerinin toplanması konusunda çıkan anlaşmazlıklar devlete ödenmesi gereken paranın ödenmemesine neden olmuştur. Midhat Bey, bu anlaşmazlığın tahkikine ve kötü idareciliğinden şikâyet edilen Arabistan Ordusu Generali Kıbrıslı Mehmet Paşa hakkında araştırma yapmak üzere memur olarak görevlendirilmiştir. Midhat Bey burada altı ay çalışarak devletten beş bin kese altının saklandığını ortaya çıkarmış ayrıca Kıbrıslı Mehmet Paşa’nın hatalı olduğunu kanıtlayarak görevden alınmasını sağlamıştır. Hazinenin alması gereken paradan bin dört yüz kese fazla para alarak İstanbul’a dönmüştür.3

Midhat Bey’in bu görevi de başarıyla yerine getirmiş olması başta Sadrazam Mustafa Reşit Paşa olmak üzere devlet erkanının takdirini kazanmıştır ve Midhat Bey önemli toplantıların kayda geçirilmesiyle görevlendirilmiştir.4

Midhat Bey’in bu başarıları dost edinmesinin yanı sıra düşman edinmesine de neden olmuştur. Hasımlarının Midhat Bey’i şikâyet etmeleri ve ona iftira atmaları artınca Midhat Bey’e farklı bir görev verilmiştir.5 O sıralarda Rumeli ve Balkanlarda artan haydutluk olayları, bölgede asayişin bozmuş bu nedenle müdahale edilmesini gerekli kılmıştır. Midhat Bey, Balkanlarda asayişi sağlamak ve haydutları etkisiz hale getirmek göreviyle bölgeye gönderilmiştir. Midhat Bey, haydutlara karşı emrindeki askerlerle birlikte sıkı bir mücadele vermiştir. Altı ay gibi kısa bir sürede iki yüz seksen dört eşkıyayı yakalamıştır. On sekiz yaşından büyük olanlardan asayişi bozmayacaklarına dair yazılı belge almıştır ve yakalanan bu eşkıyaların aralarından suça en çok bulaşmış dört kişiyi tespit edip idam ettirmiştir.6 Sonuçta asayiş tekrardan sağlanmış, haydutluk belası ortadan kalkmıştır. Bölgeden İstanbul’a dönüşünde Balkanlar ve Rumeli bölgesinde yaşanan sorunlarla ilgili bir rapor hazırlayıp Mustafa Reşit Paşaya bildirmiştir.7

Rumeli’deki görevinin ardından 5 Şubat 1855 yılında Bursa’da meydana gelen depremde halka gıda ve giyecek temin etmek ve halkın dağılarak kargaşaya neden olmasını engellemek amacıyla bölgeye gönderilmiştir.8 Bu görevi de başarıyla yerine getirmesinin ardından İstanbul’a dönmüş, Meclis-i Vala yazı işlerinin birleştirilmesi üzerine ikinci kâtip olarak göreve başlamıştır. (1854)

Görev sırasında Mustafa Reşit Paşa vefat etmiştir. Bu durum Midhat Bey’de büyük üzüntüye neden olmuştur ve Fransızca öğrenme gerekçesiyle izin alarak yaklaşık yedi ay sürecek bir Avrupa seyahatine çıkmıştır. Midhat Bey, Paris, Londra, Viyana ve Belçika’yı gezmiş ve 1859 yılında İstanbul’a dönerek görevine devam etmiştir.9

Bu tarihte Rusya’nın Bulgaristan’ı Osmanlı İmparatorluğu aleyhinde kışkırtması bölgede ayaklanmalar çıkararak karışıklığa neden olmuştur. Bunun üzerine dönemin Sadrazamı Kıbrıslı Mehmet Paşa, Midhat Bey’e hasım olmasına rağmen bölgeyi iyi bildiği ve başarılı bir memur olduğu gerekçesiyle bu göreve onu atamıştır. Bunun üzerine Midhat Bey “Paşa” unvanı ve “Vezir” rütbesiyle Niş Valiliğine atanmıştır.10

Niş’te asayiş bozulmuş, insanlar belinde silahı olmadan bir yere gidemez hale gelmiş, Bulgarlar bölgeden göç etmeye başlamıştır. Bölgede nüfusa oranla çok fazla askerin bulunmasına rağmen düzen bir türlü sağlanamamıştır.11 Midhat Paşa öncelikle sorunların tespitinin yapılmasını gerekli görerek, bölgenin ileri gelen Müslüman ve Bulgarlarını toplayıp onlarla görüşmeler yapmıştır.

Midhat Paşa, bu görevlerin sonucunda iki önemli sorunun varlığını tespit etmiştir. Bunlardan birincisi bölgede ulaşım ve haberleşmenin eksik olmasıydı.12 Vilayetin hiçbir yerinde düzgün yolların bulunmaması, halkı, ürünlerinin nakliyesinde ve dolayısıyla satışında zora sokmuştu. Bu nedenle insanlar istedikleri gibi mallarının ticaretini yapamamıştı. Bu sorunların ikincisi ise bölgede hızla artan eşkıyalık ve hırsızlık olaylarıydı. Bu sorunların neticesinde halk fakirleşmiş, vergiler toplanamaz olmuştu.13

Sorunların tespitinin ardından Midhat Paşa hız kesmeden çalışmalara başlamıştır. İlk olarak Niş-Sofya şose yolunun yapılması emrini vermiştir. Sonrasında Niş-Pazarcık arasındaki yolları onararak güvenli geçiş ortamı sağlamıştır.14 Bunun yanında yeni köprüler inşa ettirmiş, sonraları adı Jandarma olarak değiştirilen zaptiye teşkilatını kurarak yeni karakollar inşa ettirmiştir.15 Yaptırmış olduğu yollar ve köprülerle yetinmeyerek, bu yollarda yük, posta ve yolcu ulaşımının kolay ve düzenli bir şekilde yürümesini sağlamak amacıyla araba şirketi kurarak taşıt araçlarının düzenli bir şekilde yürütülmesini sağlamıştır.16

Bu gelişmeler bölgenin zenginliğini arttırmış ve halkı huzura kavuşturmuştur. Bölge göç veren konumundan göç alan konumuna geçmiştir.

Öncelikli çözülmesi gereken problemlerin çözülmesinin ardından Midhat Paşa, bölgede su kanalları yaptırarak tarımı iyileştirmiştir. Ayrıca halkın birikmiş vergi borcunu hafifletmek ve tarımın gelişmesini hızlandırmak amacıyla Ziraat Bankası’nın ve Tarım Kredi Kooperatiflerinin temeli sayılan Memleket Sandıklarını kurmuştur.17 Bu sayede halk yüksek faizle borç veren eşkıyalardan kurtulmuştur.18

Bütün bu çalışmaların sonucunda Midhat Paşa, bölgede büyük başarılara imza atarak sevilen biri olmuştur.

Midhat Paşa, başarılı bir şekilde yürüttüğü Niş Valiliğinin ardından Tuna, Bağdat gibi önemli vilayetlerde valilik görevini üstlenerek bu bölgelerde asayişi ve düzeni sağlamıştır. Ancak Bağdat Valiliği sırasında Sadrazam Ali Paşa’nın ölmesinin ardından yerine getirilen Tanzimat karşıtı Mahmut Nedim Paşa ile anlaşamayarak yönetime tepki göstermiştir ve Bağdat Valiliği görevinden istifa etmiştir.

İstifasının ardından İstanbul’a dönen Midhat Paşa’ya bir süre görev verilmemiştir. Sivas’a vali olarak gönderilmek istense de bu teklifi kabul etmemiştir. Bunun üzerine 31 Temmuz 1872 tarihinde Padişah Abdülaziz, Midhat Paşa’yı huzuruna çağırarak sadrazamlık teklifinde bulunmuştur. Böylece Midhat Paşa Osmanlı Sadrazamı olarak yeni görevine başlamıştır. Ancak sadrazamlık görevi yalnızca seksen gün sürmüştür. Midhat Paşa’nın sahip olduğu Tanzimat yanlısı tutum kısa bir sürede görevden azledilmesine neden olmuştur.19

Sadrazamlıktan azlinin ardından kısa süreli görevlerle sürekli görev yeri değişen Midhat Paşa, Sultan Abdülaziz döneminin bu siyasi kaos ortamından sıkılarak saray karşıtı ve reform yanlısı bir görüş benimseyerek bu görüşün ateşli savunucularından biri haline gelmiştir. Bu görüşleri doğrultusunda dönemin reform yanlısı Sadrazamlarından biri olan Mütercim Rüştü Paşa ile birlikte Sultan Abdülaziz devirmeyi amaçlayan bir cunta oluşturmuştur.20

Oluşturulan bu cunta sayesinde gerçekleştirilen 30 Mayıs 1876 darbesiyle Sultan Abdülaziz devrilmiş ve yerine 5. Murad tahta getirilmiştir. Ancak bu gelişmeler ülkenin içerisinde bulunan durumu daha da karmaşık bir hale getirmiştir. Devrik Padişahın şüpheli ölümü ve Hüseyin Avni Paşa gibi önemli isimlerin suikasta kurban gitmesi, yeni Padişahın paranoyaklaşmasına ve görevi yapamaz hale gelmesine neden olmuştur.21

Bunun üzerine 5. Murad’da tahttan indirilerek yerine kardeşi 2. Abdülhamid getirilmiştir. Abdülhamid’in göreve başlamasından sonra Midhat Paşa ilk Osmanlı Anayasası olan Kanun-i Esasi’yi hazırlayan encümenin başkanı olarak görevlendirilmiştir. Bu dönemde Sadrazamlığa tekrar getirilen Midhat Paşa, Avrupalı devletlerle yaptığı barış görüşmelerinde, bu devletlerin teklif ettiği barış şartlarını reddederek Osmanlı için felaketle sonuçlanan 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi’nin başlamasına sebep olmuştur.22

Midhat Paşa, bu başarısızlığının yanı sıra yaptığı bazı davranışlarla saray ve çevresinde göze batan biri haline gelmiştir. Topkapı Sarayı’nda atla gezmesi, birliği sağlayacağı düşüncesiyle bayraklara Haç işareti koydurmak istemesi, kendisine bağlı bir milis kuvveti oluşturarak İstanbul sokaklarında Padişah lehine taşkınlıklara neden olduğu söylentileri bu göze batan davranışlardan birkaçını oluşturmuştur. Bu sebeple görevinden azledilmiş ve yargılanmıştır.23

Mahkeme kararıyla idam cezasına çarptırılan Midhat Paşa, 2. Abdülhamid’in araya girmesi sayesinde bu cezadan yırtmış ve cezası Tarif zindanında müebbet hapis cezasına çevrilmiştir. Bu zindanda yaklaşık üç sene kalmış ve burada şüpheli bir şekilde hayatını kaybetmiştir.24

İnişlerle ve çıkışlarla dolu bu kariyere sahip olan Midhat Paşa, tarihimizde devamlı tartışılan ve tartışılacak olan devlet adamları arasında yerini almıştır.

Kaynakça

  1. Ali Haydar Midhat, The Life of Midhat Pasha, London 1903.

  2. Ezel Kral Shaw, Paşalar ve Sadrazamlar, s. 1299-1302.

  3. Bekir Sıtkı Baykal, Mithat Paşa: Siyasi ve İdari Şahsiyeti, Ankara 1964.

  4. Bekir Sıtkı Baykal, a.g.e.

  5. Mahmud Kemal İnal, Osmanlı Devrinde Son Sadrazamlar, Maarif basımevi, İstanbul, s. 320.

  6. Ahmet Cevat Balta, Midhat Paşa, Ankara 1991, s.37.

  7. Mahmud Kemal İnal, a.g.e., s. 321.

  8. Mahmud Kemal İnal, a.g.e., s. 321.

  9. Mahmud Kemal İnal, a.g.e., s. 395.

  10. Nurettin Hazar, Ölümünün Yıldönümünde Midhat Paşa, Banka ve Ekonomik Yorumlar, 8. Sayı, İstanbul 1988, s. 59-60.

  11. Nejat Göyünç, Midhat Paşa’nın Niş Valiliği Hakkında Notlar ve Belgeler, İstanbul 1982.

  12. Uluslararası Midhat Paşa Semineri, Bildiriler ve Tartışmalar (Edirne 8-10 Mayıs 1984), Ankara 1986.

  13. Nejat Göyünç, a.g.m.

  14. Mehmet Aldan, İz Bırakan Mülki İdare Amirleri, İçişleri Bakanlığı Yayınları, C.7, Ankara 1990, s. 29.

  15. Nejat Göyünç, a.g.m.

  16. Mehmet Aldan, a.g.e.

  17. https://web.archive.org/web/20190718082533/http://www.tarimkredi.org.tr/index.php/hakkimizda/tarihcemiz

  18. https://web.archive.org/web/20161126062252/http://www.ziraat.com.tr/tr/Bankamiz/Hakkimizda/Pages/BankamizTarihcesi.aspx

  19. Zehra Kamile Benli, Devlet ve Siyaset Adamı Olarak Ahmet Şefik Midhat Paşa, Kayseri 2004.

  20. Zehra Kamile Benli, a.g.e.

  21. Zehra Kamile Benli, a.g.e.

  22. Zehra Kamile Benli, a.g.e.

  23. İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Midhat Paşa ve Yıldız Mahkemesi, Ankara 1967.

  24. İsmail Hakkı Uzunçarşılı, a.g.e.

Bunları da sevebilirsiniz