Efelerin Efesi Yörük Ali

 

Türk ordusunun Çanakkale Cephesinde vermiş olduğu destansı mücadelenin ardından kazandığı zafer, ne yazık ki savaşın kazanılmasında yeterli olmamıştır. 1. Dünya Savaşında mağlup olan Osmanlı İmparatorluğu, Mondros Ateşkes Antlaşmasının imzalanmasının akabinde İtilaf Devletlerinin açık hedefi haline gelmiştir. İşgalci güçler önce İstanbul ve İzmir olmak üzere ülkenin dört bir yanını kuşatmaya başlamıştır.

Ülke, içinden çıkılması zor bir duruma düşmüştür. Bu durumun farkında olan efeler ve zeybekler topraklarını savunmak için dağlardan düze inerek milli birliğin oluşmasına katkı sağlamışlardır. Az sayıda kişiden oluşan bu Kuvâ-yi Milliye birlikleri baskınlar yoluyla işgalci güçlerin ilerlemesini yavaşlatmıştır.

Bu ayki yazımda, yukarıda bahsettiğim efeler arasında adını en çok duyduğumuz Yörük Ali Efe’nin hayatını anlatmaya çalışacağım.

Hayatı

Yörük Ali Efe, göçebe bir hayat yaşayan Sarı Tekeli aşiretinin çocuğudur. 1895 yılında Aydın’ın Sultanhisar ilçesine bağlı Kavaklı ovasındaki bir çadırda dünyaya gelmiştir.1 Yörük Ali, babası sayesinde küçük yaşta doğa şartlarıyla tanışmış ve göçebe yaşamın gerekliliklerini öğrenmiştir.2 Çok geçmeden babası Yörük Abdi, eski bir arkadaşı tarafından vurulması sonucu vefat etmiştir.3 Yörük Abdi’nin ölümünden sonra yalnız kalan Yörük Ali Efe’nin annesi Fatma Hanım hayatın zorluklarıyla tek başına mücadele etmek zorunda kalmıştır. İlk yıllarda elinde avucunda ne varsa satarak geçimini sağlamış ancak bu da yetmeyince odun taşıyarak hayatta kalmaya çalışmıştır. Artan maddi sıkıntılar ve yalnız bir kadının namusuna leke gelmemesi konusundaki baskılar sonucunda Fatma Hanım, Kavaklı köyünden bir kasapla evlenmiştir.4 İlk günden itibaren üvey babasıyla anlaşamayan Yörük Ali Efe, tüm zorluklara göğüs gererek dağlarda çobanlık yapmaya başlamıştır. Çalışkanlığı ve dürüstlüğü sayesinde delikanlılık çağına geldiğinde köyün sayılan ve sevilen bir genci olmuştur.

Çobanlık yaptığı dönemde avcılığa ilgi duymaya başlayan Yörük Ali Efe dağda yaptığı atış talimleri sayesinde çok iyi bir atıcı olmuştur. Hatta o denli iyi bir atıcı olmuştur ki telgraf direği üzerindeki bir yumurtayı mavzer kurşunu ile yere düşürdüğü görülmüştür.5

Köyde tanınan ve sevilen biri olmasını çekemeyen arkadaşı Çolağın Mehmet, Yörük Ali Efe’ye iftira atarak hapse girmesine neden olmuştur. Köye dışarıdan gelen birkaç genci ayartan Çolağın Mehmet, köyün berber dükkanını soydurmuş ve çalınan malzemeleri Yörük Ali Efe’nin evinin çatısına koydurmuştur. Jandarmaların evine gelip arama yapması sonucunda hırsızlık suçundan tutuklanan Yörük Ali Efe suçunu kabul etmeyerek jandarmalara saldırmıştır. Tutuklanmasının ardından üç ay Nazilli hapishanesinde, üç ay da Aydın hapishanesinde yatmıştır. Kısa sürede hırsızlık suçundan beraat etmesine rağmen evine gelen jandarmalara saldırdığı için bu altı aylık cezayı çekmiştir.6

Aradan geçen altı ayın ardından evine dönen Yörük Ali Efe çok geçmeden yine jandarmalarla karşılaşmıştır. Jandarmalar bu kez bir suç işlediği için değil vatana hizmete davet için Yörük Ali Efe’yi ziyarete gelmişlerdir.

İzmir 5. Depo Komutanlığında askerlik görevine başlayan Yörük Ali Efe, üç ay sonra balya taşıdığı sırada balyayı düşürdüğü için Ermeni subaydan küfür işitmiştir ve bunu gururuna yediremeyip Ermeni subayı öldürerek askerlikten firar etmiştir.7

Köye dönmesinin ardından rahat bir yaşam süremeyeceğini anlayan Yörük Ali Efe, artık sadece dağlarda barınabileceğini söyleyerek eniştesinden kendisine yardımcı olmasını istemiştir.8 Eniştesi sayesinde bölgenin ünlü efelerinden olan Molla Ahmed Efe’nin yanına gitmiş ve kızanlığa kabul edilmiştir. Kısa sürede nişancılığı, cesareti ve hızı sayesinde Molla Ahmed Efe’nin gözüne girerek baş zeybek unvanı almıştır.9

Milli Mücadelede Yörük Ali Efe

30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşmasının fırsatlarından istifade etmek isteyen İngilizler, Yunanlıları kendilerine maşa olarak seçmiş, gerekli yardım ve desteği sağlamış, Batı Anadolu’ya sürmüştür. İzmir’le başlayan bu işgaller iç bölgelere doğru yayılmıştır.

Memleketin içine düştüğü durum nedeniyle efeler artık eşkıyalık yapmanın ve dağlarda dolaşmanın anlamsız olduğunu anlamışlardır. Olan bitenden haberdar olmak için adamlarını şehre göndererek memleketin durumunu takip etmişlerdir. Yörük Ali Efe şehre gidip gelen bu adamları sayesinde Albay M. Şefik Aker’le görüşmelere başlamıştır. Elçiler gidip geldikçe daha da yakınlaşan ve birbirlerine güvenmeye başlayan taraflar Türk halkına yapılanların öcünü almak amacıyla Kuvâ-yi Milliye çatısı altında birleşmişlerdir.10 Askerden az da olsa dinamit ve cephane yardımı alan Yörük Ali Efe ve arkadaşları vakit kaybetmeden Yunan ordusuna baskınlar düzenlemeye başlamışlardır.11

Milli Bilinçle Düşmana Yapılan İlk Baskın: Malgaç Baskını12

Bir haziran akşamı Yörük Ali Efe ve kızanları Donduran Köyüne doğru ilerlerken dağda iki Rum işçiyle karşılaşmışlardır. Kendilerini birden kalabalığın ortasında bulan Rumlar oldukları yerde kalakalmışlardır. Bu durumu zekice bir planla fırsata çevirmek isteyen Yörük Ali Efe Rumlara önce kendini tanıtmış ardından teslim olup Yunanlılarla birlikte çalışmak istediğini söylemiştir. Bu söylediklerini de Yunanlılara iletmesi için Rum delikanlıları serbest bırakmıştır.13

Yörük Ali Efe’nin planladığı tuzak tıkır tıkır işlemiştir. Onun gibi ünlü ve güçlü bir zeybeğin teslim olacağı haberi işgal güçleri tarafından bir bayram havasıyla karşılanmıştır.14

Yayılan bu haber sayesinde bölgedeki işgal güçlerinin rahatlamasını fırsat bilen Yörük Ali Efe birkaç gün Donduran köyünde istirahat etmiş ve aynı zamanda civar köylerden kendisine katılmak isteyenleri toplamıştır. 15 Haziran günü atmış kişiye ulaşan Yörük Ali Efe önderliğindeki Kuvâ-yi Milliye birliği, baskın planını uygulamaya başlamıştır. İlk olarak Teğmen Zekayi Bey Malgaç Köprüsünün ayaklarına dinamitleri yerleştirmiştir. Ardından zeybekler direklere tırmanarak İngiliz tütün rejisine ait olan telgraf tellerini kesmiştir. Bu sayede diğer karakollardan gelebilecek yardımlar önlenmiştir.

Sabahın ilk ışıklarıyla patlayan köprüyle Malgaç baskını başlamıştır. Patlamanın şokuyla ne yapacağını sapıtıp ortalıkta koşuşturan Yunan birlikleri Yörük Ali Efe ve zeybeklerinin açtığı yaylım ateşiyle tamamen etkisiz hale gelmiştir. Yaklaşık iki saat süren çatışmanın ardından kayıp vermeden zafere ulaşan Yörük Ali Efe ve ekibi Yunan ordusuna yapılacak sevkiyatı önlemek için rayları da tahrip ederek Uzunlar Köyüne çekilmiştir.15

Zafer sonucunda bölgedeki Türk halkının umutları yeşermiş ve Kuvâ-yi Milliye birlikleri daha da cesaretlenmiştir. Ayrıca yapılan tahribat Yunan ordusunun malzeme sevkiyatını zorlaştırmış ve kaybedilen askeri ekipmanlar Yunanlıların gücünü azaltarak Kuvâ-yi Milliye birliklerine güç kazandırmıştır.16

Milli Mücadele Sonrası Yörük Ali Efe

Milli mücadelenin sona ermesinin ardından vatanın kurtarılmasında büyük emeği olan Yörük Ali Efe yıllardır ihmal ettiği ailesinin yanına dönerek sivil hayata geçmiştir. Koyunlarını satarak ticarete başlayan Yörük Ali Efe Aydın’dan ayrılıp İzmir’e yerleşmiş ve burada bir dükkân açarak yerli ürünler satmaya başlamıştır. Popülerliğinin etkisiyle müşterisi çok olan Yörük Ali Efe dönemin şartları göz önünde bulundurulduğunda varlıklı sayılabilecek biri haline gelmiştir. Bir gün Alsancak’ta elinden düşen bastonunu almaya çalışırken tramvayın altında kalması sonucu iki ayağını kaybetmiştir.17

Geçirdiği bu talihsiz kaza sonrasında ameliyatlarla ve hastalıklarla uğraşan Yörük Ali Efe 1951 yılının Eylül ayında tedavi için gittiği Bursa’da vefat etmiştir.18

Kaynakça

  1. Sabahattin Burhan, Egenin Kurtuluş Destanı –Yörük Ali Efe, İzmir, 1999

  2. Fatih Özkurt, Yörük Ali Efe’nin Hayatı, Milli Mücadele Tarihindeki Yeri ve Önemi, Elazığ, 2008

  3. Hüseyin Işık,” İstiklal Savaşı’nda Aydın ve Yörük Ali Efe, Türk Dünyası Tarih Dergisi”, S.9, İstanbul, 1987

  4. S.Burhan, a.g.e.

  5. Cevat Sökmensüer, Milli Mücadele’de Aydın-Nazilli Cephesi- Kahraman Subaylarımız ve Zeybekler/ Hatıralarım, Karınca Matbaacılık, İzmir

  6. S.Burhan, a.g.e

  7. Onur Akdoğu, Bir Başkaldırı Öyküsü Zeybekler- Tarihi, Ezgileri, Dansları, İzmir, 2004

  8. S.Burhan, a.g.e.

  9. S.Burhan, a.g.e.

  10. Asaf Gökbel, Millî Mücadele’de Aydın, Aydın, 2005

  11. M.Şefik Aker, 57. Tümen ve Aydın Millî Mücadelesi (1918–1920), Genelkurmay ATASE Yayınları, Ankara, 2006

  12. Sıtkı Aydınel: Güneybatı Anadolu’da Kuvâ-yı Milliye harekâtı, Vadi Yayınları, 2008

  13. Cevat Sökmensüer, a.g.e.

  14. S.Burhan, a.g.e.

  15. Sıtkı Aydınel, a.g.e.

  16. Saadettin Demirayak, Kuva-yı Milliye’nin Aydın’da Doğuşu, Aydın, 2007

  17. Cevat Sökmensüer, a.g.e.

  18. K. Özkaynak, Efelerden Haber, C.H.P Basımevi, Aydın, 1946

Bunları da sevebilirsiniz