Mehmet Nuri Conker

 

Atatürk’ün cumhurbaşkanı olmasından sonra bile ona “Kemal” diyebilen tek arkadaşı Mehmet Nuri Conker’dir. Atatürk’le çocukluk arkadaşı olan Nuri Conker’in Atatürk’ün dostu, sırdaşı, neşe kaynağı olmasının yanında; onunla beraber birçok cephede savaşmış, çok başarılı bir asker olmuş ve Cumhuriyet’in kurulmasında büyük katkıları olmuştur. Bu yazıda cephedeki başarılarıyla, Türkiye Siyasetini demokratikleştirme adımlarıyla, askeri literatüre katkılarıyla öne çıkan Mehmet Nuri Conker’in “Millî Kahraman” olduğu hayatı incelenecektir.

Gençlik Yılları

Mehmet Nuri 12 Ekim 1881 tarihinde Selanik’te doğmuştur (TBMM). Babası Osman Nuri Bey, annesi Zehra Hanım’dır (TBMM). Döneminde Osmanlı Devleti’nin en çağdaş illerinden birinde doğmuş ve büyümüş olması Mehmet Nuri’nin de karakterini ve geleceğini etkilemiş, askeri kişiliğini şekillendirmiştir. Selanik’te Askeri Rüştiyede askeri eğitim almaya başlamış, ardından sırasıyla Manastır Askerî İdadîde, İstanbul Harbiye Mektebinde ve Harp Akademisinde eğitimine devam etmiştir. Mustafa Kemal’le Selanik Askeri Rüştiyesinde arkadaş olmuşlardır (Cebesoy, 2013).

Askeri Hayatı

Mehmet Nuri, meslek hayatına Harp Akademisinden 05 Kasım 1905 tarihinde mümtaz yüzbaşı rütbesiyle mezun olarak 3. Ordu emrine atanarak başlamıştır. Ardından 03 Nisan 1909’da 31 Mart İsyanını bastırmak üzere İstanbul’a gelmiş, İstanbul Muharebelerinde Köprülü Redif Taburuna komuta etmiştir (ATASE).

Trablusgarp Savaşı

Trablusgarp Savaşının başlamasının ardından Mustafa Kemal “Gazeteci Şerif” takma adıyla İstanbul’dan Mısır’a gitmiştir. İstanbul’a gitmeden önce Salih Bozok’a gönderdiği mektupta şu sözler yazmaktadır: “Nuri’ye ayrıca mektup yazamayacağım. İstersen bu mektubu aynen gönder veyahut bahisle bir mektup yaz ve kıymetli kardeşime de ki: benim için hatırası kalp ve vicdanımdan bir an çıkmayan bir öz kardeş varsa Nuri’dir. Bu meçhul seferi onunla yapmak isterdim. Allah nasip ederse mücadelede birleşiriz ve eğer mukadderse ahrette buluşuruz.” (Bozok, 1985).

Mustafa Kemal’in lojistik destek tesisi için Genelkurmay Başkanlığı’na telgraf çekmesi üzerine Mehmet Nuri ve 5 arkadaşı Bingazi’ye gelmiştir (ATASE). Bunun üzerine Mehmet Nuri “Mühendis Nuri” takma adıyla Bingazi’ye gelmiştir. Ardından 22 Aralık 1911 günü Mustafa Kemal ile birlikte Nadura Muharebesinde görev almıştır. Düşmanların Tobruk’un doğusundaki Nadura Tepelerindeki tahkimatla meşgul olduğu ve kuvvetinin tahmin edildiği gibi bir tugay olmadığının anlaşılması üzerine keşif taarruzu başlatmışlar, 600 kişilik kuvvetle 12 saat savaşmışlardır. Osmanlı tarafı 7 şehit verirken, İtalyan zayiatı 200 kişiye yakındır. İtalyanların burada bir alay piyade, bir makineli tüfek bölüğü, bir istihkâm takımı, bir süvari takımı ve bir batarya topundan başka kuvveti olmadığı teyit edilmiştir (1985).

Nadura Tepesi’nin engebeli yapısı İtalyanların hareket kabiliyetini kısıtlamış, İtalyanlar ancak sahil kesiminde tutunabilmişlerdir. Osmanlı savunmasının İtalyanları kıyı şeridinde tutması gerekmiştir. Aksi durumda top üstünlüğüne sahip İtalya karşısında direnmenin mümkün olmadığını düşünmüşlerdir. Nadura Tepesi’ni elinde bulunduran Osmanlı kuvvetleri aynı zamanda Aralık ayı ortalarında Tobruk’ta demirleyen dört İtalyan ana muharebe gemisinin de hedefindeydi. Bu açık tehlike karşısında durmak yerine düşmanın terk ettiği silah ve malzemeyi ele geçirip çöle dönmek daha akıllıcaydı. Osmanlı kuvvetleri top menzilinin dışına çıkarak İtalyanların tepeyi tekrar ele geçirmelerine göz yummuş, ardından tekrar saldırmıştır. Böylece İtalyanlarla yakın dövüş halindeyken topların atış olasılığını düşmesinden faydalanmışlardır (Austın, 2013).

Balkan Savaşları

Mehmet Nuri Balkan Savaşları’nın ilanı üzerine 16 Ekim 1912 tarihinde İstanbul’a gelir. Birinci Çatalca Muharebesi esnasında Karadeniz’de Turgut Reis Zırhlısının Kurmay Başkanlığında görev almıştır. 09 Şubat 1913 günü Bulgarlara karşı yapılan taarruzda mürettep taburun tümen harekâtının takibinde görevli iken Trabzon taburu hattında yaralanmıştır. Bunun üzerine iki buçuk ay İstanbul’da, bir buçuk ay Almanya’da tedavi edilmiştir (TSK,1979).

Çanakkale Savaşı

İngilizler 06 Ağustos 1915’te Sedd-ül Bahr bölgesinde çıkarma yapmaya başlamışlardır. Kirte ve Alçıtepe’yi düşürmek ister gibi saldırıp, aynı zamanda Arıburnu cephesinde sol (Güney Cephesi) kanada taarruz ederek şaşırtma yapmışlardır. Böylece oradaki kuvvetleri yok ederek, yardımcı Türk kuvvetlerini o bölgeye çekmek istemişlerdir. Bu planla Suvla ve Anafartalar’dan yapılacak asıl saldırıları kolaylaşacaktır. Conkbayırı – Kocaçimen Tepeleri’nden oluşan bloku ele geçirerek, Arıburnu cephesindeki Türk savunmasına olanak vermeden Çanakkale boğazına ulaşarak Akbaş Limanı’ndan Boğaz ağzına kadar uzanan bölgedeki kontrolü ele geçirmeyi planlamışlardır (Bayur, 1991).

Bunun üzerine Conkbayırı’na gelen Yarbay Mehmet Nuri telefonla Mustafa Kemal’le görüşmüştür. Mustafa Kemal, 08 Ağustos 1915 gününü şu ifadelerle anlatır: “…Telefon başına çağrıldım. Güney Grubundan getirilen 8. Tümenin 24. Alay Komutanı Nuri Bey şunları ifade etti: “Grup Komutanından, Conkbayırı’na hareket ve orada düşmana taarruz emri aldım. Anladığıma göre orada muhtelif birlikler varmış. Buna ve özellikle komuta konusuna dair bilgi rica ettim. Asabi bir halde olan Grup Komutanı ve Kurmay Başkanı fazla söze lüzum yok dediler. Oradaki durum hakkında beni aydınlat! Ortada komutan yok! Nuri Bey pek eski bir arkadaşımdır. Kendisine “Süratle Conkbayırı’na hareket et. Gelişmeler komutanı tayin edecektir.” dedim. “(2011).

08 Ağustos 1915 günü Mustafa Kemal, Kocaçimen ve Conkbayırı blokunun sorumlusu Saros Grubu Komutanı Albay Fevzi’nin yerine atanmıştır. İngiliz savaş gemileri ve Arıburnu cephesi kuzeyindeki tüm kara topçusu, Kurtgeçidi – Conkbayırı hattını ve gerisini bombalamaya başlamış, ardından İngiliz birliklerinin saldırısı başlamıştır. İngiliz birlikleri, Conkbayırı kuzeyinde doruk çizgisindeki Türk siperlerine kadar yanaşmış, ancak Türk birliklerinin yedek kuvvetleriyle yaptığı taarruzla bu durdurulmuştur. Mustafa Kemal ve Liman von Sanders Paşa görüşmüş, görüşmesinin ardından Conkbayırı’ndan taarruz edilmesinde fikir birliğine varmışlardır (2011).

Bu taarruz planlandığı sırada Conkbayırı’nda bulunan kuvvet 23. Alay ve Mehmet Nuri’nin komuta ettiği 24. Alay’dan ibarettir. Mustafa Kemal taarruz planını ve 10 Ağustos 1915 taarruz anını şu ifadelerle anlatır: “Hücum cephesinde 24. Alayla bir avcı hattı vardı. Askerler süngü takacaklardı. Kararlaştırılan anda, taarruz düzenindeki asker hücum yürüyüşüyle düşmana atılacak ve önündeki avcı hattı da ona katılacaktı. Gecenin karanlık perdesi tamamen kalkmıştı. Artık hücum anıydı. Saat dört buçuğa geliyordu. Birkaç dakika sonra ortalık ağaracak ve düşman askerlerimizi görebilecekti. Düşmanın piyade ve makineli tüfek ateşi başlar, kara ve deniz toplarının mermileri sıkı düzende duran askerimizin üzerinde bir defa patlarsa, hücum imkânsız olacaktır. İleride Tümen komutanına rastladım. Hücum mevziinin önüne geçip, çok seri ve kısa bir teftiş yaptık. Önünden geçerek yüksek sesle askerlere selam verip, Askerler! Karşımızdaki düşmanı mağlup edeceğimize hiç şüphe yoktur. Fakat siz acele etmeyin. Önce ben ileri gideyim. Siz ben kırbacımla işaret verdiğim zaman hep birden atılırsınız. Komutan ve subaylara da askerlerin dikkatini işaretime çekmelerini emrettim. Sonra hücum safına kırbacımı havaya kaldırarak hücum işaretini verdim. Düşman silah kullanmaya zaman bulamadı. Boğaz boğaza kahramanca mücadele sonucunda ilk hatta bulunan düşman tamamen imha edildi. Dört saat mücadeleden sonra 23. ve 24. Alay Conkbayırı’nı tamamen düşmandan temizledi. Conkbayırı Tepesi Türk askerinin eline geçtikten sonra düşman karadan ve denizden seri ve yoğun topçu ateşiyle Conkbayırı’nı cehenneme çevirir. Havadan şarapnel, demir parçaları yağar. Büyük çaplı deniz toplarının taneleri yerin içine girdikten sonra patlayıp, büyük çukurlar açar. Bütün Conkbayırı duman ve ateş içinde kalır. Muharebe meydanındaki durumu izlerken bir parçası göğsümün sağ tarafına çarptı. Cebimde bulunan saati parça parça etti. Vücuduma giremedi. Yalnız derince bir kan lekesi bıraktı. Yanımda bulunan zabit (Mehmet Nuri) efendim vuruldunuz dedi. Ben böyle bir söz şüyu bulursa askerimizin kuvve-i maneviyesi üzerinde yapacağı tesiri düşündüm. Elimle zabitin ağzını kapattım. Sus dedim.” (2011).

Bu taarruzda Mehmet Nuri yaralanmış, İstanbul’da tedavi olmuştur. “Conker” soyadını bu cephedeki kahramanlıklarıyla hak ederek Atatürk tarafından almıştır.

Kafkas (Doğu) Cephesi

Çanakkale Savaşı’nın ardından Mehmet Nuri 8. Tümen Komutanı olarak Kafkas Cephesi’nde göreve başlamıştır. 10 Temmuz 1916 gününde Rusların 3. Ordu üzerine taarruz etmesi nedeniyle Mehmet Nuri’nin 8. Tümenine taarruza hazırlık emri verilmiştir. 12 Temmuz 1916 tarihinde Ruslar 8. Tümen cephesine taarruza geçmesinin ardından, Mustafa Kemal tarafından şiddetli bir taarruz emri alan Mehmet Nuri komutasındaki 8. Tümen 03 Ağustos 1916 tarihinde taarruza geçmiş ve düşmanı kovmuştur (Çalışlar, 1997).

Bu başarı sayesinde Osmanlı, Bitlis’i ve Muş’u geri almıştır. Mehmet Nuri’nin 8. Tümeni uzun taktik yürüyüşlerin sonrasında hedefler yakınında yoğunlaşmayı gerektiren hareketli muharebeler yapmış, yürüyüş güzergâhının önceden ayrıntılı analizi yapmış, dost kuvvetlerin hareketi karşısında düşman kuvvetinin tepkisinin önceden düşünülmüş, hareket halindeki birliklere ikmal desteğinin etkin bir şekilde sağlanmıştır. Mehmet Nuri tecrübesini ve önsezisini kanıtlamıştır (Austın, 2013).

Milli Mücadele

Mehmet Nuri Millî Mücadele’de 41. Tümen Komutanlığını ve aynı zamanda Adana Valiliğini üstlenmiştir. Valiliğe atanmasında bir askerin tercih edilmesinin, Fransızların işgal ettiği Adana’nın bir savaş vilayeti olması ve Mehmet Nuri’nin asker kimliğinin halkın üzerinde etkisinin olacağı inancı etkili olmuştur. Böylece Mehmet Nuri Adana Valiliği ve 41. Tümen komutanlığına atanarak 26 Eylül 1920 tarihinde Pozantı da göreve başlamıştır. Bu görevlerinde cepheden kaçışların önüne geçmek için ve Fransız propagandalarına karşı halkı bilinçlendirmek için çaba sarf etmiştir (MSB).

Millî Kuvvetler bir yandan Fransızlarla mücadele ederken, bir yandan da Konya İsyanı’nı bastırmaları gerekmiştir. Mehmet Nuri bu isyanı bastırmak için emrindeki bir grup askeri Konya’ya göndermiştir. Bu durumu fırsat bilen Fransızlar taarruza karar vermişlerdir. 19 Ekim 1920’de Tarsus’a girmiş 21 Ekimde, birisi Kavaklıhan olmak üzere üç koldan Eshab-ı Keyf tepelerine hücuma geçerek Ulaş’a kadar varmışlardır. Mehmet Nuri Milli Kuvvetlerin durumunun kötüleşmesi üzerine destek çağırmıştır. Ulukışla’da bulunan Sinan Tekelioğlu’na cepheye geri dönmesi emredilmiştir. Gün ağarırken başlayan baskın Fransızların yenilgisiyle sonuçlanmıştır (Kılıç, 2012).

Siyasi Hayatı

Mehmet Nuri 28 Haziran 1923 tarihinde yapılan seçim sonucunda Kütahya Milletvekili olarak Meclise girmiştir. Verdiği önergelerle, konuşmalarıyla, görev aldığı komisyonlarla, kanun teklifleriyle etkili bir milletvekili olmuştur (Gürsoy, 2011).

Avrupa kamuoyu ve basını tek partili rejimi Cumhuriyet Rejiminin ruhuna uygun bulmamış, otoriter bir rejim olarak görmüştür. Çoğulcu parlamenter bir demokrasi için Mustafa Kemal, Ali Fethi, İsmet Paşa ve Kazım Paşa arasında yapılan görüşmeler sonrasında Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın kurulması kararlaştırılmıştır. Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın Genel Başkanı Ali Fethi Mustafa Kemal’in tavsiyesi üzerine genel sekreteri Mehmet Nuri olmuştur (Seyitdanlıoğlu, 2010).

Zabit ve Kumandan

Mehmet Nuri Almanca, Fransızca ve Arapça bilen kültürlü birisidir. 1914 yılında çeşitli sınıflardaki subaylar, askeri okul öğrencileri ve konuyla ilgili kişilerin okuması için Zabit ve Kumandan adlı kitabını yayınlamıştır. Kitabında; çeşitli rütbelerdeki komutan ve sorumluluk sahibi askerlerin, zaferi ve galibiyeti elde edecek biçimde görevlerini yapabilmeleri için sahip olmaları gerek ve şart olan nitelik, ayırıcı özelliklerden, askeri yetenek ve karakterden söz etmiş, düşüncelerini eski savaşlara dayandırmıştır.

Kitabı “Kendini Hiçe Sayma ve Fedakârlık Duygusu”, “ Subayların, Erlerin Kalp ve Güvenlerini Kazanmaları ve Morallerini Yükseltmeleri”, “Saldırı Kavramı” ve “Kendiliğinden İş Görme ve Sorumluluk Duygusu” olarak 4 bölüme ayırmıştır.

Ölümü

Mehmet Nuri Conker, 11.01.1937 gecesi saat 20.05’te Ankara’daki evinde vefat etmiştir. Cenazesi Cebeci Şehitliği’nde toprağa verilmiştir. Mehmet Nuri Conker’in ölüm haberini alan Mustafa Kemal Atatürk, Afet İnan’a 16.01.1937 tarihinde yazdığı mektupta: “Afet, Hatay üzüntüsüne, Conker’in ölümü acısı karıştı; bu acının açtığı yaranın derinliğini tahmin edersin.” sözleriyle duygularını ifade etmiştir.

Kendini çok iyi yetiştiren Nuri Conker, çok başarılı bir subay olmuş, cephede birçok başarı kazanmıştır. Türkiye’nin hem bağımsızlığını kazanmasında hem demokratikleşmesinde önemli katkılar sağlamış, böylelikle “Millî Kahraman” olmuştur.

Kaynakça

Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi III ncü Cilt 1 nci Kısım Balkan Harbi . (1979). Ankara,: Genelkurmay Basımevi. akt. Ahmet Selim Ersoy

1911 – 1912 Osmanlı – İtalyan Harbi ve Kolağası Mustafa Kemal. (1985). Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları. akt. Ahmet Selim Ersoy

Mustafa Kemal (Atatürk), Anafartalar Muharebeleri ’ne Ait Tarihçe. (2011). Ankara: Genelkurmay Basımevi. akt. Ahmet Selim Ersoy

6TBMM ArŞivi, Mehmet Nuri Conker Şahsi Dosyası, Sicil No:581, TBMM Azasının Tercüme-i Hal. akt. Ahmet Selim Ersoy

ATASE Arşivi, BDHK, K. 4455, Dos. 108, Bel. 1-12. akt. Ahmet Selim Ersoy

ATASE Arşivi, OİHK, K. 22, Dos. 93, F. 5-11; a.g.d, s. 21. akt. Ahmet Selim Ersoy

Austın, B. (2013). Atatürk Modern Türkiye’nin Kurucusu Dahi Generalden. İstanbul: Pegasus Yayınları. akt. Ahmet Selim Ersoy

Bayur, Y. H. (1991). Türk İnkılâbı Tarihi Cilt III 1914 – 1918 Genel Savaşı Kısım II. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi. akt. Ahmet Selim Ersoy

Bozok, S. B. (1985). Hep Atatürk’ün Yanında. İstanbul: Ç:ağdaş Yayınları. akt. Ahmet Selim Ersoy

Cebesoy, A. F. (2013). Sınıf Arkadaşım Atatürk. İstanbul: Temel Yayınları. akt. Ahmet Selim Ersoy

Çalışlar, Orgeneral İzzettin, On Yıllık Savaşın Günlüğü Balkan, Birinci akt. Ahmet Selim Ersoy

Dünya ve İstiklal Savaşları, (Haz.) İsmet Görgülü ve İzzeddin Çalışlar, Yapı Kredi akt. Ahmet Selim Ersoy

Kültür Sanat Yay, İstanbul, 1997. Gürsoy, Y. (2011). Atatürk ve Can Yoldaşı Nuri Conker. İstanbul: Alfa Yayınları. akt. Ahmet Selim Ersoy

Kılıç, M. Y. (2012). Kuvayımilliye Komutanı Tekelioğlu Sinan Bey’in Günlüğü. Ankara: Genelkurmay Basımevi. akt. Ahmet Selim Ersoy

Milli Savunma Bakanlığı Arşiv Müdürlüğü, Piyade Kurmay Albay Mehmet akt. Ahmet Selim Ersoy

Nuri Conker, Subay Şahsi ve Emeklilik Dosyası, Askeri Safahat Belgesi. Seyitdanlıoğlu, O. O. (2010). Mehmet Fethi Okyar’ın Anıları: Atatürk, Okyar ve Çok Partili Türkiye. Ankara: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. akt. Ahmet Selim Ersoy

TBMM ArŞivi, Tercüme-i Hal Kağıdı. akt. Ahmet Selim Ersoy

Bunları da sevebilirsiniz