YUNNAN Shaxi-Lijiang

Yunnan’daki yolculuğumuz Lijiang’a doğru devam ederken, Dali’den 139 km mesafedeki Shaxi kasabasını ziyaret ediyoruz. Himalayalar’ın eteklerinde kurulan ve Dali’den sonra en kalabalık Bai etnik grubuna ev sahipliği yapan Shaxi, Tang hanedanlığı döneminden (618-907) itibaren, Yunnan’ı Burma, Tibet ve Hindistan’a bağlayan antik çay-at yolu üzerinde önemli bir ticaret merkezi olmuş. Ulaşım güçlüğü nedeniyle en iyi korunmuş tarihi yerlerden biri olan bu sakin kasabanın taş sokaklarında, alt katları dükkan-restoran olan iki katlı, ahşap oymalı, 150 yıllık geleneksel evler görüyoruz. Kasabanın merkezindeki Sideng Meydanının ortasında, 530 yılık kocaman Elm ağacı yer alıyor. Meydandaki 250 yıllık tiyatro binasında yılda birkaç kez etnik dilde yerel opera sahnelenirmiş.

Tiyatronun karşı tarafında kafeler sıralanmış. Tiyatro binasının karşısında Ming hanedanlığı dönemi Bai Budist tapınağı olan Xingjiao Tapınağı yer alıyor. Tapınağın kapısının iki tarafında, koruyucu dev heykeller görüyoruz. Meydandan geçip, kasabanın güney kapısına doğru yürümeye devam ediyoruz. Shaxi Guzong Horse House’dan sola kıvrılıyor, Heihui Nehrinin kıyısına doğru ilerliyoruz. Bu nehir, Shaxi’nin doğusunda kuzeyden güneye akar, Mekong’la buluşur. Nehir üzerinde hilal şeklindeki tarihi taş köprü Yujin köprüsü olarak adlandırılır. Uzunluğu 35 m, genişliği 5 m olan bu köprü, Qing hanedanlığı döneminde yapılmış, 1931’de yenilenmiş. Eskiden, köprünün başında vergi ofisinin bulunduğu bina varmış. Köprünün kenarında bekleyen atları kiralayara

k, köprünün üzerinden nostaljik bir geçiş yapmak mümkün. Nehir kıyısından, doğu kapısına doğru yürümeye devam ediyoruz.

Kasabanın doğu kapısı Dali bölgesine, kuzey kapısı Tibet bölgesine açılan kapıdır. 1940 tarihli doğu kapısından içeri girip yürümeye devam edince küçük bir Budist tapınağı olan Benzhu Tapınağını görüyoruz.

Shaxi’den sonra, 21 km mesafedeki Shibao Dağı manzara alanında yer alan Shizhong Tapınağı ve Mağaralarına gidiyoruz. Shibaosan (Taş Hazine Dağı), Yüksekliği 3083 metrelere ulaşan Baoding, Shisan ve Shizhong Dağları ile Qing, Yuan, Ming hanedanlığı döneminden kalan tapınak ve mağaraları barındırıyor. Çevredeki şehirlerde yaşayan birçok genç Bai insanı, temmuz ayında Shibao Dağı şarkı festivaline katılmak için buraya g

eliyormuş.

Shizhong Dağı, tepesindeki zil şeklindeki kaya nedeniyle Zil Kaya Dağı olarak adlandırılıyor.

Buradaki Shizhongsan Mağaraları, Çin’deki en eski kayıtlı kültür miraslarından biridir. Bunlar, Yunnan’daki en büyük mağaralardır ve antik Nanzhao krallığından kalan en iyi korunmuş kalıntılardır. Bu bölgede toplam olarak 17 mağara ve 850-1170 yılları arasında yapılmış 200’den fazla heykel bulunur.

Shizhong Tapınağına, ormanlık alanda kısa bir yürüyüşle, dik bir yamacın alt tarafındaki kapısından giriliyor. Tapınağın girişindeki büyük avlunun yan tarafındaki basamaklardan yukarıya doğru çıkmaya başlıyoruz. Mağaralarda fotoğraf çekilmesine izin verilmiyor. Nanzhao döneminin beşinci kralı Ge Luofeng’in ve oğlunun 8. yüzyıla tarihlenen evlerini görüyoruz. Söylenene göre kral Ge, yönetim için uygun olmadığını düşündüğünden krallığı oğluna değil torunu Yi Mouxun’a devretmiş. Yukarıya doğru çıkmaya devam ederek, yan yana sıralanmış mağaraların duvarlarında Nanzhao krallarının ve hizmetlilerinin taştan oyulmuş heykellerini, çeşitli Buda heykellerini içeren dini heykelleri, göğsü delik olan tanrıça heykelini ve bazı antik figür heykellerini görüyoruz. Mağaraların orijinal girişindeki doğurganlığı temsil eden heykelin bulunduğu küçük bölüm, çocuğu olmayanların adak yeriymiş. Eskiden yeni evli çiftler ziyaret ederek buradaki heykele kanola yağı sürerlermiş. Yukarıya doğru çıkmaya devam ederek ulaştığımız teras alanında yemyeşil manzarayı izleyerek soluklanıyoruz.

Daha çok Naxi insanlarının yaşadığı, 90 km mesafedeki Lijiang’a doğru yola devam ediyoruz. Tibet kökenli olan Naxi insanlarının nüfusu 300.000 civarında olup, çoğu Lijiang’da yaşar. Diğer etnik azınlıklardan çok farklıdır, kendi dillerini konuşurlar. Tarımla uğraşır, doğaya saygı duyarlar. Bonsai’leri ünlüdür, Japonların Bonsai’leri buradan gitmiş. Naxi halkında, erkeklerin kelebek hayatı sürerken, kadınların arı gibi çalıştığı söyleniyor. Kadınlar, sırtlarından aşağıya doğru sarkan koyun derisi üzerinde, güneşi, yıldızları, omuzlarında ayı simgeleyen süslemeler taşır. Erkekler Çin satrancı oynar, enstrüman çalar. 1000 yıldan eski olan çay-at yolunda, çay Lijiang’dan 2200 km mesafedeki Lhasa-Tibet’e taşınırmış. Yolculuk 6 ay, yollar karla kaplandığında ise 1-2 yıl sürermiş. Bu uzun ve zorlu yolculuk esnasında birçok insan yolda öldüğü için sağ salim dönenlerden bir şey yapmaları beklenmez, sadece evde otururlar, resim, ağaç oyma yaparlarmış.

Çay yolu çok önemli bir ticaret yolu, güney ipek yolundan da eski bir yol. Tibetliler 3000 metrenin üzerinde yaşadıklarından, tarım yapamadıklarından, ihtiyacı olan vitaminleri çaydan aldıkları, çaya gereksinim duydukları söyleniyor. Yakın olduğundan, Yunnan çayı onlar için çok önemlidir. Tibetliler Çince bilmez, diğerleri Tibetçe bilmezken, Naxi’ler, hem Tibetçe hem Çince bildikleri için bu ticaret yolunda önemli rolleri varmış. Naxi’lerin el işleri bu yolla Avrupa’ya kadar gitmiş.

Lijiang

2400 m yükseklikte düz bir platoda, Yangtze Nehri’nin ilk kolunun kıyısında yerleşmiş bu güzel şehir, antik çay-at yolu üzerinde kervanların mola verdiği ünlü bir kasabaymış. Li: Güzel, Jiang: Nehir anlamına geliyor. Çin’in iyi korunmuş bu tarihi kasabası Unesco Dünya Mirası listesine alınmış. Bütün yıl bahar şehri olarak tanımlanan Lijiang’ı ziyaret için mart-nisan ayları en uygun zamanlar. Şehrin çevresiyle birlikte nüfusu 1 milyon civarında. Zengin etnik çeşitliliğe sahip olan bu bölgede gruplar bir arada barış içinde yaşıyor.

Dali’den çok daha büyük olan Lijiang eski şehrini dolaştığımızda, ışıl ışıl dükkanlar, restoranlar, kafeler, Ming ve Qing hanedanlığının klasik ve şık mimarisi, taş sokaklarından ve evlerin avlularından geçen nehirler, küçük taş köprüler, turist dolu kalabalık meydanlarıyla, canlı ve güzel bir turistik şehir olduğunu görüyoruz. Sanki küçük bir Avrupa şehrindeymişiz gibi hissediyoruz. Şehrin içinden geçen Yuhe Nehri üzerinde 14-15. yüzyıllar arasında yapılmış 350 tane köprü bulunuyor. Eski şehirdeki en büyük köprü olan Dashiqiao köprüsü Ming hanedanı döneminde yapılmış. Bu taş köprü, 10.6 m uzunluğunda, orta nehir üzerinde, eski şehrin doğu ve batı bölümleri arasındaki çok önemli geçit. Geçmişte, çuval bezi satış ve değiş tokuş yeriymiş. Gecenin geç vakitlerinde bile, çevresi dükkanlarla çevrili ana meydanı ile labirent gibi sokakları oldukça kalabalık. Lijiang’da hediyelik eşya fiyatları Dali’ye göre daha pahalı. Naxiler düz insanlar, pazarlık yapılmıyor. Dükkanlarda döviz kabul edilmiyor ve bozdurulamıyor. Yeşim taşının (Jade) sağlığı temsil ettiğine, hastalığı iyileştirici özelliğine inanıyorlar. Sarı jade buranın yerel taşı ve pek çok dükkanda gri, yeşil, sarı yeşim taşları satılıyor.

Lijiang sokaklarında bazı duvarlarda resimler, hiyeroglif semboller görüyoruz. Naxi insanları çok eskilerden 2400 hiyeroglif karakterden oluşan alfabelerini kullanırlarmış. Çin hükümeti, kaybolmaması için bu alfabeyi korumaya almış, ilkokullarda biraz öğretiliyormuş.

Lijiang eski şehir içinde Aslan Dağının eteklerinde yer alan Mufu sarayı, Ming hanedanına bağlı olarak burayı yöneten, Naxi’lerin yöneticisi olan Mu klanına ait olup, Mu ailesinin evi olarak da bilinir. Lijiang’da Mu ailesinin yönetimi, Yuan hanedanlığından Qing hanedanlığına kadar 470 yıl hüküm sürmüş. Ming hanedanlığının geç döneminde, Mu ailesi zirve dönemindeymiş. Ming hanedanlığının mimari izlerini taşıyan bu saray, Pekin’deki yazlık sarayın kopyasıymış. Üç yönü kanallarla çevrili 30.000 metrekare alana yayılan saray, ilk olarak 1382’de yapılmış, deprem sonrası 1999’da yeniden yapılmış. Sarayın girişindeki geniş avludan yürüyüp merdivenlerden çıkarak saraya giriyoruz Kapının sağ ve sol tarafında koruyucu aslan heykelleri yer alıyor. Binaya girince, ahşap oymalar, büyük vazolar, büyük bir halı, kaplan derisi bir koltukla dekore edilmiş büyük bir salona adım atıyoruz. Vazoların yanında sağlı sollu sıralanan sarı levhalar hiyerarşik düzeni gösteriyormuş. İç içe avlulardan oluşan sarayda yürümeye devam ediyor, geleneksel kostümler, eşyalar, mobilyaların bulunduğu, kralın, ailesinin ve hizmetlilerin odalarını, Naxi evlilik odasını, çalışma odasını, ziyaretçilerin kabul edildiği odayı görüyoruz; kralın tek eşli olup haremi bulunmadığını öğreniyoruz. Saraydaki üç katlı kütüphane binası, antik Çin kitaplarını ve kayıtlarını, 100 cilt Tibet kutsal kitabını, Mu yöneticilerinin şiir koleksiyonları ile çeşitli resim ve kaligrafi eserlerini saklamak için yapılmış. Sarayda, falakalı ceza odası ve Konfüçyüs Tapınağı da yer alıyor. Sarayın bahçesi, su kanalları, Bonsailer ve kiraz çiçekleri ile süslenmiş.

Eski şehrin yüksek noktalarına doğru yokuş yukarı yürüyerek gün batımını izlememiz öneriliyor. Dükkanlar, evler, yüksek noktalardaki kafeler, aşağıda uzanan eski şehrin manzarası, zorlu yürüyüşümüzü keyifli kılıyor. Qing hanedanlığı döneminde yapılmış, Taoizm, Budizm ve Konfüçyanizmi birleştiren bir tapınak olan Wenchang Sarayı’nın önünden geçiyoruz. Burası, yerel valilerin, aydınların ve alimlerin törenler düzenlediği en önemli yerlerden biriymiş. Güneş yeni şehir tarafından battığından, İzmir gurubuna alışkın biri olarak buradaki gün batımı manzarası bana ilginç gelmiyor. Wenchang Sarayının karşısında, eski şehir manzarasına hakim olan kafelerden birine oturarak günün ışıklarını uğurlamak daha keyifli olabilir.

Lijiang’a 23 km mesafede, Himalayaların devamı olan, Naxi insanlarının gizemli yeri Jade Dragon Snow Mountain (Yeşim Ejderha Karlı Dağı) olarak da adlandırılan Yulong Karlı Dağı yer alıyor. Bu dağ masifinin en yüksek noktası olan Shanzidou tepesi 5596 metredir. Efsaneye göre Yulong Karlı Dağı, Naxi koruyucu tanrısı Sanduo’nun yeryüzündeki hali olduğundan, Naxi insanları için kutsal bir dağdır.

Yulong Karlı Dağı turist merkezinden servis otobüsüyle teleferik noktasına doğru ilerlerken, dağın sivri, karlı zirveleri ve siyah uzun tüylü Yak’lar yol manzaralarımızı oluşturuyor. Dağdan vadiye akan erimiş kar sularının oluşturduğu mavi gölün sularına ayın yansıması, James Hilton’un Yitik Ufuklar adlı kitabında geçen Mavi Ay Vadisine benzetildiği için, bu vadiye aynı ad verilmiş. Teleferiğin çıktığı en üst nokta 4506 metre olup, Asya’daki en yüksek teleferiktir. Bizim ziyaret edeceğimiz Yunshanping (Ladin çayırı/Spruce meadow) Tepesi 3200 metrelerde uzanıyor. Yunshanping, Naxi dilinde “Aşk uğruna ölmek için kutsal bir yer” anlamına gelen Yuwuge veya Wuluyoucuige olarak adlandırılır. Her yıl haziran ayındaki meşale festivalinde, aşık genç Naxi kadın ve erkekleri, aşk tanrısına ibadet için buraya gelir ve sonsuz aşk için dua edermiş.

Çin Han hanedanı, Naxi kültüründen etkilenmiş. Naxiler göçebe olduğundan daha serbest yapıdadır. Han’larda çiftler evlenmeden bir arada yaşayamaz, aile izin vermezse evlenemezlermiş. Bu nedenle, Romeo-Juliet gibi intihar vakaları yaşanmış. Burada geçen bir aşk efsanesinden söz ediliyor: farklı sosyal sınıftan olan ailelerin çocuklarının evlenemediği zamanlarda göçmen bir ailenin oğlu prensese aşık olur. Aileler evlenmelerine izin vermez. Aşıklar, öldüklerinde göklerde üçüncü bir dünyaya çıkacaklarına ve sonsuza kadar mutlu yaşayacaklarına inandıkları, cennet gibi bir yer olduğu kabul gören Yulong Dağı’nda intihar eder. Bu efsane herkesi etkilemiş, evlenmelerine izin verilmeyen gençler burada intihar etmeye başlamış. 1906’da birçok Naxi insanı bu şekilde ölmüş, 1961’e dek intiharlar sürmüş.

Lijiang’da 27 yıl yaşamış olan Amerikalı botanikçi, jeoantropolog Joseph Rock, 30’lu yılların başlarında buraya geldiğinde çok heyecanlanmış ve burayı ruh arındırıcı cennet olarak tanımlamış. Ölmeden önceki son yılında 1962’de arkadaşlarına, hastane yatağında yalnız ölmektense, “Aşk için ölünen yere” dönüp sonsuza kadar dinlenmeyi tercih edeceğini ifade etmiş.

Teleferikten indikten sonra ahşap yürüme yolundan ağaçlar arasında epeyce yürüyerek, ön tarafta Yak’ların otladığı geniş çayır, arkada ladin ormanı ve ormanın arkasında yükselen muazzam karlı dağların şahane manzarasını tablo gibi görebileceğimiz platoya ve platformlara geliyoruz. Mayıs-Haziran aylarında açan çiçeklerle manzara daha da güzelleşirmiş. Bu muhteşem fonda, geleneksel giysileriyle fotoğraf çektiren aileler görüyoruz. Bu bölgede herkesin nazik tavırlı ve birbirine saygılı olduğu dikkati çekiyor.

Yulong Karlı Dağı turist merkezine geri döndükten sonra, aracımızla 20 dk mesafedeki Naxi’lerin yaşadığı Yuhu Köyüne gidiyoruz. Yeşim Ejder Dağı eteklerindeki Yuhu Köyü, botanik profesörü Avusturya kökenli Amerikalı Dr. Joseph Rock’ın 1922-1949 yılları arasında 27 yıl yaşadığı yerdir. Bölgenin flora özelliklerini araştırıp yayınlaması için National Geographic gibi kurumlarca desteklenmiş olan Dr. Rock, Lijiang’ı keşfedip batı dünyasında tanınmasını sağlamış. 500 ailenin yaşadığı bu kasabada, dışı taşlardan yapılmış içi ahşap evler Rocksi evleri olarak da adlandırılıyor. Köyün taş sokaklarında atlarının yanında yürüyen geleneksel giysili Naxi kadınlarını, tek katlı, taş duvarlı, ahşap kapılı ve pencereli köy evlerini görüyoruz.

Ruhlarının çıkacağına ve hayatlarının kısalacağına inandıkları için fotoğraf çekilmesini istemezlermiş, ancak bu kadınlar fotoğraf çekmemize izin veriyorlar. Dr. Rock’ın buraya yerleşip bunca yıl yaşamasında Naxi’lerin barışçıl, yabancılara sevgi ve huzur dolu yaklaşımının büyük etkisi olduğu söyleniyor.

Köyün içinde Dr. Rock’ın yaşadığı ev, duvarla çevrili U şeklinde avlusu bulunan iki katlı bir köy evi. Evin dış kapısında Naxi hiyeroglif karakterleri, avlunun zemininde yarasa ve uzun ömür motiflerinin bulunduğu desenler görüyoruz. Yarasa, mutluluk simgesiymiş. Evin alt katındaki galerilerde Dr. Rock’ın o yıllarda çektiği fotoğraflar sergileniyor. Üst katta ise Dr. Rock’ın oldukça mütevazı bir odası bulunuyor.

Seyahatimiz Lijiang’dan yaklaşık 180 km mesafedeki Shangri La ya doğru devam edecek.

 

Bunları da sevebilirsiniz