Şah Mat

Pandemi sürecinde, kadının ataerkil toplum düzeninde konumlandırıldığı yer çarpıcı ve çok daha sert bir şekilde gözler önüne serilmektedir. Kadınlar ve çocuk yaştaki genç kızlarımız evde, okulda, iş yerinde şiddetin her türlüsüne maruz kalmaktadır. Öldürülen kadın sayısı artmakta, iş yerinde ilk kadın çalışanlar çıkartılmakta, kız çocukları ev işleriyle ilgilenmekten derslerini kaçırmakta… Erk sisteminin kadını çocukluğundan itibaren nesneleştirmesine hayatın her alanında tanık olmaktayız. Peki kadın cinsiyetinden dolayı ötekileştirilmeden, şiddete maruz bırakılmadan yetiştirilse nasıl olurdu?

Polgar’lardan bahsetmek istiyorum. 3 kız kardeş, satranç alanında isimlerini tarihe yazmışlardır. Pedagojik psikolog olan babalarının “dahi doğulmaz, dahi olunur” teorisiyle yetiştirilen bu kız kardeşler ataerkil toplumun kız çocuklarına atfettiği rollerden ziyade cinsiyet gözetmeksizin insan zihnine inançla yetiştirilmiştir. Aile içinde bu şekilde yetişen en büyükleri olan Susan Polgar, satranç gibi sadece erkeklerin oynayabileceği düşünülen bir alanda dünya şampiyonasına katılmaya hak kazanan ilk kadın olmuştur. Fakat Netflix’de popüler olan “The Queen’s Gambit” dizisindeki karakterin karşılaştığı cinsiyetçiliği, bu noktaya geleseye kadar karşılaştığı cinsiyetçi tutumlarla kıyasladığında, dizideki yaşantıları adeta bir pikniğe benzetmiştir. Belki de satrançtan daha yorucu ve zorlayıcı olan cinsiyetçi tutumlarla analitik düşünme becerisiyle başetmiştir.

Toplumsal boyutta değerlendirdiğimizde kadınlar gündelik hayatında daha çok zorlukla karşılaşıyor ve bununla başetmek zorunda kalıyor. Hayatın içinde hayatta kalabilmek adına her gün satranç oynamak zorunda kalan kadın, analitik düşünme becerisini belki de erkeklere nazaran daha çok geliştirmekte olduğunu düşünmekteyim. Kör olan birinin kör olmayanlara kıyasla daha iyi duyabiliyor olması, doğuştan kulağının iyi olmasından değildir. İhtiyaç halinde işitme organı daha çok gelişmesindendir. Toplum, kadına yönelik şiddeti mazur gördüğü sürece kadınlar da başetmek adına analitik düşünme becerilerini daha çok geliştirdiklerine inanıyorum. Toplum, kadını şah mat yapmaya çalıştıkça kadın içinde varolan ve tarihinden aldığı birçok güçle nasıl şah mat yapılacağını biliyor. Maalesef ki bazı satranç oyunları çok uzun sürer. Kadına yönelik şiddetin olmadığı bir dünya olasaya kadar, eşitlikçi bir bakış açısı gelişeseye kadar o satranç tahtasını terk etmeyeceğiz.

Bunları da sevebilirsiniz