Kadının Kadına Tuttuğu Ayna

Eylül’ün bendeki yeri başkadır. İlkbaharın o coşkusundansa sonbaharın bilgeliğidir beni cezbeden. Yaşam içinde hızlı tempoda ilerlerken Eylül bütün bilgeliğiyle yavaşla, dur, dinle, bak ve gör der gibidir. Eylül’e kulak verip yaşam içinde nasıl bir hayat sürdüğüm ve sürmek istediğimi “kendime ait bir oda” da yine yeni yeniden gözden geçirirken bir anda bir komşu teyze belirdi yan taraftan. “Eşin nerede?” diye sordu. “Eşim yok, yalnız yaşıyorum.” diyerek meraklı sorusunu yanıtladım. Yüzündeki şaşkınlık gözümün önünden gitmiyor. Kadın ve erkek diye insanı kategorize etmemek gerektiğini ve queer teorinin bize sunduğu farklı bakış açılarını sorgularken bir anda yanda beliren teyze toplumun dile gelmiş hali gibiydi. Bir kadının yalnız yaşayabilme ihtimali O’nun zihninin bir yerinde kırıntı halinde bile yoktu. Ne yazık…

Virginia Woolf, 1928’de oluşturduğu “Kendine Ait Bir Oda” kitabında kadının günlük hayatta yok sayıldığını ve ancak bir erkeğin malı olarak görüldüğünü şu sözleriyle anlatmıştır; “Bunun sonucunda ortaya son derece garip ve karmaşık bir yaratık çıkıyor. Düşsel planda kadın son derece önemlidir; gerçek yaşamda ise tümüyle önemsiz. Şiiri bir baştan öbür başa kaplar; tarihte hiç görülmez. Kurmaca yazında kralların ve fatihlerin yaşamlarına hükmeder; gerçek yaşamda ailesinin parmağına bir yüzük geçirdiği herhangi bir oğlanın kölesidir. Kurmaca yazında en esin dolu sözler, en derin düşünceler onun dudaklarından dökülür; günlük yaşamda hemen hemen hiç okuyup yazamaz ve kocasının malıdır.”  Aradan doksanı geçen yıl boyunca elbette değişen çok şey oldu. Fakat halen yukarıda bahsettiğim gibi düşünen kadınların oldukça fazla olması da bir gerçek. Woolf, yine aynı kitabında “Bütün bu yüzyıllar boyunca kadınlar, erkeği olduğundan iki kat büyük gösteren bir ayna görevi gördüler.” Diyerek bu konuya değinmiştir. Bir kadın bir erkeğe “sensiz yaşayamam” aynasını tuttuğu sürece erkeğin kendini olduğundan daha önemli ve daha yüce görmesi de değişmeyecektir. Erkek de bu yanılsama ile kadına olduğundan daha küçük gösteren aynalar sunacaktır.

Komşu teyze için umut yok değil. Yeni bir ayna olarak, bir kadının yalnız yaşayabileceğini göstermek, belki O’nun zihninde farklı bir pencere açacaktır. Belki de kendi gücünü farkedip, bir şeyler üretmek bile isteyebilir. Kim bilir… Ne kadar çok kadına değip, kendi gücünü farkettirirsek erkek egemen toplumdan o kadar sıyrılabiliriz. Kadınların gerçeği gösteren aynalarla karşılaşması, arayıp bulması dileğiyle…

Bunları da sevebilirsiniz