Birkaç gün önce bir ileti aldım. Bir beyaz tabak içinde bir gül. Çerez tabağının içinde beyaz leblebi, yanında kulüp rakısı ve bardak. Resimde şöyle yazıyordu:
“SONSUZA KADAR REZERVE” ve GAZİ MUSTAFA KEMAL’İN İMZASI.
Uzun uzun resme baktım. Beni yıllar öncesine 1969’lu yıllara götürdü. Biz devrimci öğretmenler için 1969 yılı unutulmayacak eylemler, anılar, kavgalarla dolu geçti hep.
7 Temmuz 1969’da Kayseri’de yapılan TÖS (Türkiye Öğretmenler Sendikası) genel kurulu için sekiz yüz öğretmen bir araya geldi.
Gece saat 22:00 civarında elektrikler kesildi. Patlama sesleri duyuldu karanlıkta.
İki cami ve imam hatip okulu bombalanmıştı. “Öğretmenler bombalamış” söylentisi hızla yayıldı kente.
8 Temmuz sabahı, Adı Fakir yüreği zengin bir adam dayanışmanın güzelliğinden ve çocukların eğitiminden söz ediyordu, Alemdar Sineması’nda toplanan öğretmenlere.
Tekbir getirerek saldırıya geçen taşlı sopalı karanlık adamlar tarafından benzin dökülerek yakılmak istendiler.
Sinemanın tutuşan perdelerini çekip indiren kadın öğretmenin ellerindeki yanıklar hiç çıkmadı görenlerin aklından. Kadın kahraman kıtlığından söz ederken tarih, onun adını öğrenmeden unuttu toplumsal belleğimiz.
Amaçlarına ulaşamayan yobazlar, ilerici kişilere ait işyerlerini, dükkânları, kitabetlerini, öğretmenler lokalini yağmalayıp tahrip ettiler.
Kayseri olaylarının ardından TÖS Genel Merkezinde çok yoğun bir çalışma vardı. 1969 yılı içinde yapılacak eylemler, öğretmen dayanışması, hukuk bürosunda Av. Nevzat Helvacı, Av. Halit Çelenk, Av. Şakir Keçeli dava dosyaları üzerinde çalışıyor.
Bugün siz dostlarımla Öğretmen Osman Korkut Akol’la ilgili bir anımı anlatmaya çalışacağım.
Önce, yaşam öyküsü kitaplara sığmayacak kadar dolu olan bu güzel insan, güzel öğretmen Osman Korkut Akol’u kısaca tanıtmak isterim. (1904 – 1975)
“Yaşamını kimsesiz çocukların hak mücadelesine adayan Osman Korkut Akol’un taşıdığı insan sevgisiyle birlikte, önce toprak, sonra çiçek, daha sonra yoksul çocukların yanaklarında pembelik, bir genç kızın dudağında öpücük olarak…” anılır hep.
TÖS’teki yoğun çalışmaların olduğu bir gün vakit de geçmişti. TÖS’ten çıktığımızda Bütün TÖS’lü öğretmenlerin DEDECİK diye adlandırdığı Osman Korkut Akol öğretmenimiz bana, “Benimle rakı içmeye var mısın?” diye sordu. O’nunla rakı içmek benim için büyük bir onurdu. Zira hepimiz onu çok ama çok seviyorduk. Ben bir içkili yere gideceğimizi sanmıştım. Yolda çerezciden leblebi aldı. Ve yürüyerek Dedeciğin evine vardık. Zira ev TÖS’e çok yakındı.
Eve vardığımızda çalışma odasına girdik, doğruca. Her taraf kitap, yerlerde bile çok düzenli yerleştirilmiş kitaplar var. Çalışma masasına çerez paketini koydu, içeriden rakı ve bardakları, çerez kasesini getirdi.
Uzun uzun rakıya baktı, gözleri doldu birden. Ben acaba bir hata mı yaptım diye düşünmeye başladım ve öğretmenim neden efkarlandınız diye sorduğumda;
Uzun uzun bana baktı ve anlatmaya başladı:
“Ben askerliğimi Atatürk’ün emir subayı olarak yaptım.
Bir gün Atatürk’le İzmir’e gitmiştik. Atatürk odasına yerleştikten sonra beni emretti. Hemen O’nu selamladım ve bana bir mektup vererek mektubu Latife Hanım Köşkü’ne götürmemi emretti.
Akşam araba yok bir payton çevirdim ve doğruca Latife Hanım’ın Göztepe’deki köşküne ulaştım. Mektubu alan görevli beklememi söyledi. Ben Köşk’te, paytoncu kapıda beklemeye başladık. Az sonra bir mektupla Atatürk’ün Konak’ta kaldığı Köşk’e ulaştım. Hemen haber verdiler ve Atatürk beni ayakta karşıladı, elinde rakı bardağı vardı. Bana, “iç, çocuk” diye bardağı uzattı. Her tarafımı ter basmıştı. Yeniden “İç, çocuk” dedi ve rakıyı kendi eliyle ağzıma götürdü ve BEN ATATÜRK’ÜN ELİNDEN RAKI İÇMİŞ BİR ÖĞRETMENİM”
“İşte her rakı ve leblebi gördüğünde gözlerim dolar efkarlanırım.”
***
1971 Faşist Darbesi sonucu Başbakan Nihat Erim’in direktifi ile başlayan balyoz hareketinde bizlerin de içinde bulunduğu binlerce TÖS üyesini 141-142’den hapse attılar, işkence ettiler. Bu arada, Osman Korkut Akol’u ve Osman Nuri Koçtürk’ü de içeri alıp yaşlı olmalarına bakmadan buz kırdırdılar, o ayazlarda. Ama yıkılmadık ve yılmadık, hatta 1974 affından yararlanmayacağımıza dair dilekçeler verdik. Biz yargılanıp beraat edeceğiz diye meydan okuduk.
Cezaevi günlerinde Osman Korkut Akol’u ziyarete gidenler bir gün önceden aldıkları leblebileri rakıya yatırıp tam rakısını alıp kıvama geldikten sonra aynı kese kağıdına koyarak ceza evine götürürler, yani orada da dedeciğimizi rakısız bırakmazlar. Ha, bir de üzüm zamanı gelince gelen üzümlerden ceza evinde rakı yapıyormuş, DEDECİK.
IŞIKLAR İÇİNDE UYU SEVGİLİ OSMAN KORKUT AKOL ÖĞRETMENİMİZ. TÜRKİYE’DE ÖĞRETMEN SENDİKASININ ÖNCÜSÜ YİĞİT DEVRİMCİ ÖNDER FAKİRA BAYKURT, ÖĞRETMENLERİN VE BÜTÜN DEVRİMCİLERİN SAVUNMANLARI HALİT ÇELENK, ŞAKİR KEÇELİ IŞIKLAR İÇİNDE UYUYUN. SİZLERİ VE TÜM DEVRİMCİLERİ UNUTMAYACAĞIZ, IŞIĞINIZ SÖNMEYECEK.