Enver Aysever arkadaşımız 21 Temmuz 2020 tarihinde Cumhuriyet gazetesinde Selahattin Demirtaş ile yaptığı röportajı yayınladı ve Demirtaş’a şu soruyu sordu:
-
Milliyetçilik eleştirisi yaparken milliyetçi olmak ya da laikliğin örselenmesi konusunda sessiz kalmak konusunda HDP’nin zaafı olduğunu düşünüyor musunuz? Neo-liberal dilin esir aldığı siyasal ortamda sizce ideolojik olarak kim kimdir?
-
Anayasanın 66. maddesi aynen şöyle der: “Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.” Şimdi, ben milliyetçilik meselesinin Türkiye’deki tarihsel gelişimini bir yana bırakıyorum. Sadece yukarıdaki anayasa maddesine bakarak Türkiye’de Kürt halkı başta olmak üzere diğer bütün kimliklerin bizzat anayasa tarafından inkâr edildiğini söylemek Kürt milliyetçiliği yapmak değildir.
Denilecek ki Türklük üst kimliktir, bu tartışmaya da çok fazla girmek istemiyorum. Ancak Türklük, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olanlar için bir üst kimlikse nasıl oluyor da Bulgaristan’daki Türkler soydaşımız oluyorken İran’daki Kürtler soydaşımız olmuyor? Azerbaycan ile neden tek millet iki devlet olabiliyoruz da Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’yle olamıyoruz? Anayasanın 42. maddesinde neden “Türkçeden başka hiçbir dil anadili olarak okutulamaz ve öğretilemez” deniliyor?
Güller’in Yazısı
Cumhuriyet gazetesi yazarı Mehmet Ali Güller, bu yanıt üzerine 23 Temmuz 2020 tarihinde şunları yazdı:
Alt Kimlik – Üst Kimlik
“..Enver Aysever’in Selahattin Demirtaş’la gazetemizdeki söyleşisini okumuşsunuzdur. AKP’nin iktidarını sürdürmesine kaç seçim harç taşımış kişi sanki o değilmiş gibi, “Dışarıda olsaydık ne referandumda evet çıkardı ne de Erdoğan Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanabilirdi” diyor. Sadece “evet artı boykot eşittir çözüm” diyerek Türkiye’nin bugüne gelmesinde önemli bir viraj olan 12 Eylül 2010 referandumuna verdiği “dolaylı” destek bile bu konularda ahkâm kesmemesini gerektirirdi! Ne ki Türkiye’nin bugünlerine harç taşıyanların hiçbiri yapmıyor bunu. Baksanıza, AKP’ye ideolojik gladyatörlük yaparak bu iktidarın toplum üzerinde tahakküm kurmasına, iyi kötü var olan bir demokrasinin de ortadan kaldırılmasına aracılık eden liberaller bile “demokrasi” talepli imza kampanyaları düzenleyebiliyor!
Neyse, dönelim Demirtaş’ın söylediklerine…
ABD işbirliğiyle solculuk olur mu?
Ancak önce söylemediğiyle başlamalıyım: Bir söyleşide bu kadar solculuk, sosyalizm kelimeleri kullanan birinin bir kere bile ABD emperyalizmini ağzına almaması nasıl mümkün olabiliyor; hem solculuk deyip hem de ABD’yle işbirliği nasıl yürütülebiliyor, keşke anlatsaydı…
Fakat üzerinde durmak istediğim asıl konu başka. Demirtaş’ın söyledikleri içinde esas sorunlu olanı “Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkese Türk” denmesine karşı çıkıyor olmasıdır. Gerçi yeni değil, hep karşıydılar, hatta eskiden ortaklık yaptıkları AKP hükümetine de “Türk yerine Türkiyeli” denmesini önerdiler! Karşı çıkışları eski de olsa, Cumhuriyet’in sayfalarına taşındığı için üzerinde durmalıyız.
Yaşar Kemal’in Tavrı
Büyük ozan Yaşar Kemal bir basın toplantısında, kendisine “Siz bir Kürt yazar olarak…” diye soru sormaya başlayan İsveçli gazeteciyi, hem de İsveç’te terslemişti yıllar önce ve şöyle demişti: “Ben Kürt yazar değilim… Kürt asıllı bir Türk yazarım!” Demirtaş, büyük ozanın Kürtlüğüne laf edebilir mi bu sözleri nedeniyle? Ya da Cem Karaca, Cem Özer gibi aydınlarımızın “Anam Ermeni, babam Çerkez, ben ise Türküm” demesi üzerinden Demirtaş bu değerli isimlerimize “asimile olmuşlar” diyebilir mi? Dememeli… Zira bu aydınlarımız çok önemli bir gerçeğe işaret ediyorlar; üst kimliğe…
Devrimle milliyetler birleşip millet oldu
Bu topraklarda 1920’de hep birlikte bir devrim yaptık; devrimle Osmanlı padişahlarının kulu olmaktan çıktık, millet olduk. O nedenle büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk şöyle dedi: “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir.” Evet, Türkiye halkı olarak çeşitli etnik gruplardandık; Türktük, Kürttük, Çerkezdik, 24 etnik milliyettik… Ve devrimle 24 milliyet, bir millete dönüştü; o milletin ismine de Türk dedik. Tıpkı İngiltere’de, Fransa’da vs. olduğu gibi milliyetler millet olarak birleşirken, içlerinden biri çeşitli nedenlerle millete ismini verdi.
O “çeşitli nedenler” dediğimiz nedenlerin içinde o milliyetin tarihselliğinden nüfusuna, ekonomik gücünden devlet kurabilme yeteneğine kadar pek çok etken var. Ah vah etmenin, keşke benim etnik grubumun ismi verilseydi demenin tarihin akışını değiştirebilmeye bir faydası yok. Her yerde olduğu gibi bu topraklarda da tarihin ve toplumların yasası işledi sonuçta.
Kışlalı’nın işaret ettiği gerçek
İşte bu tarihselliği iyi bilen bir aydın olduğu için, Yaşar Kemal “Kürt asıllı Türk yazarım” diyordu. Kürt kimliği alt kimliği, Türk kimliği de üst kimliğiydi. O üst kimliği, onun Kürtlüğünden bir şey alıp götürmüyordu. İşte Demirtaşlar’ın anlamak istemediği ya da anlamazlıktan geldiği budur. Oysa anlamak isteyenlere ne de güzel anlatmış Cumhuriyet’in ustalarından Ahmet Taner Kışlalı “Kürt asıllı Türk olur mu?” başlıklı makalesinde: “Atatürk bu ulusu ne ‘ırk’ ne ‘din’ üzerine kurmuştur. Bin yılda oluşmuş olan bir ‘kültür ortaklığı’ üzerinde kurmuştur. Etnik köken bir ‘alt kimlik’tir… Etnik kültür bir ‘alt kültür’dür. ‘Ulusal kültür’ alt kültürlerle çatışmaz; onların sentezinden oluşur… ‘Ulusal kimlik’ de bir ‘üst kimlik’tir. Alt kimliklerle çatışmaz; onları kendi şemsiyesi altında bütünleştirir! Etnik kimlik, çoğunlukla ‘ırksal’dır… Ulusal kimlik ise ‘kültür bütünlüğü’nün adıdır, bir ‘ırk bütünlüğü’nün değil! ‘Ben Kürt kökenli Türküm’ dediğiniz zaman da bu nedenden dolayı bir çelişkiye düşmüş olmazsınız… Sadece kişiliğinizin iki ayrı boyutunu vurgulamış olursunuz! Tıpkı ‘Ben bir Türk işçisiyim’ derken kişiliğinizin iki ayrı boyutunu vurgulamış olduğunuz gibi...” (Cumhuriyet, Kasım 1995) Bu ülkede alt kimliklerimiz, alt kültürlerimiz bir zenginliktir. O zenginliği ayrışmanın değil, daha da değer kazanan birleşmenin parçası yapmalıyız.
Üst kimlik olarak Türk kimliği, Kürt, Laz, Çerkez kimliklerimizle daha da değer kazanmıştır. Bu değeri, alt kimliği Türk olmayanlar da, alt kimliği Türk olanlar da görebildiği oranda çağdaşlaşacağız…
Soydaş kavramının yanlış kullanımı
Bitirirken bir yanlışa dikkat çekelim: Türk üst kimliği, etnik ya da ırka dayanan değil, kültür birliğine, dil birliğine, hedef birliğine, aynı topraklarda yaşama iradesi birliğine dayanan siyasal bir kavramdır. O nedenle “soydaş” kavramı doğru kullanılmalıdır. Irak’taki, Suriye’deki Türkmen bize ne kadar yakınsa, Irak’taki, Suriye’deki Kürt de, Arap da o kadar yakındır özetle… Bin yıldır iç içe yaşıyor olmanın coğrafyaya dayattığı bir gerçektir bu; binlerce yıl da birlikte yaşamaya devam edeceğiz sonuçta…
Birlikte, birbirimize değer katarak…”
Yazıya Yorumlar
Mehmet Ali Güller’in yazısı bu kadar..
Bence tam oturmuş iyi niyetli bir yazı.
Ama bu yazıya gelen yorumlardan 4 tanesini aldım.
Dikkatle irdelenmeli..
YORUMLAR:
(Türkiye vatandaşı Ali Alev, Sabri Çetintaş ve Alhas İncesu’nun yorumları Türkiye’nin acılı geleceğini pek güzel aydınlatıyor.. Yorumların imlalarına hiç dokunmadık..)
Ali Alev – Demirtaş ile ilgili yorumunuz mide bulandırıyor, gizli ırkçılık kokuyor. Demirtaş dürüst, iyi niyetli aydın ve demokrat bir insandır. Herkes adına Bedel içerde ödeyen bir insana bu yorumunuzu MHP liler dahi yapmadı
Sabri Cetintas – Bugunki yazınızı yazmadan önce Türkiye Cumhûriyeti devletinin inşa süresinde, Türklük ve Türkçülük adına Istanbul’da ve Anadoluda azınlıkların başına gelenleri de bir süzgeçten geçirseydiniz keşke. Türkçü üst ulusal kimliğin azınlıklara karşı dayattığı Varlık Vergisi, “Vatandaş Türkçe Konuş” kampanyaları, 1955 6-7 Eylül Olayları sadece bir kaç örnek. Zamanında vicdanlı bir müslümanın dediği gibi: “Gâvursuz memleket mi olur?” Aya Sofya’nın camiye çevrilmesinden yakınıyorsunuz haklı olarak. Ama bunu gerçekleştiren ana etkenlerden birisinin Ulusal Türkçü ve dinci devlet geleneğinin ve kültürünün olduğunu anlayamıyorsunuz..
Alhas Incesu – Yuh Artık Selahattin Demirtaş Akp Nin İktidarına harç Taşımışmış. Kürtler Söz Konusu olunca AKP nin Yanında Yer alan Kılıçdaroğlu Ve partisidir.Selahattin i Ceza evine göderen lerden biri de Kılıçtaroğlu dur. Çünkü Kendisine Rakip Görüyordu. Yazınız Tamamen Tamamen Kemalist Şovenizmi ile dolu .Kürt Karşıtlığı üzerine inşa etmişsiniz. alt Kimlikmiş üst Kimlikmiş tamamen ırkçıların uydurduğu bir söylemdir.Kimlik Kimliktir, Altı Üstü Olmaz. Sözde Türk Solcuları Şunu İyice Kafanıza Sokun. Ulusların Kader tayini Tamamen Dünyadaki Egemen Güçlerin Oluruna Bağlıdır.ABD olmasaydı Suriye Kürtleri Bu günleri görürmüydü. Tabi sizin Böyle Kürt Düşmalığı yapmanız normal . Doğu Perincek lerin tezgahından geçmişsiniz.
Serdar Abatay – Türk’te biziz, Kürt’te biziz. Doğrusu budurYaşar Kemal bu sözleri söylerken ,kendisine birilerinin itiraz edeceğini biliyordu.Buna rağmen bütün Türkiye’nin yazarı olmak kararındaydı.Bu gün Yaşar Kemal okuyucularının tümü o nun bir dünya yazarı olarak bilinmesinin Türkiye adına büyük bir kazanç olduğunu görür.çünkü kendi edebi kimliğini dar milliyetçi kalıplara sıkıştırmamıştır Türk milletinin büyüklüğü,Kürt asıllı bir yazarı dünya devi yapmıştır.Yılmaz Güney de Ayrılığa karşı birlikten yanaydı. .Türk Edebiyatı,Kürt,Türk Edebiyatı demeden bir bütündür.Tıpkı Türk milletinin bir bütün olduğu gibi.. Aksini iddia edenler Avrupa Emperyalizmine, Amerikan Emperyalizmine sırt dayamak zorundadırlar.o zamanda en başta Kürt halkına yabancılaşırlar.
Sonuç
Bu ülkede PKK’lı veya HDP’liler, kendilerine Türkiye Cumhuriyeti’nden başka bir ulusa aidiyet besliyorlar. Onların hissettiği gibi bir başka ulus var ise… Ve onlar kendi uluslarını tüm Türkiye’de egemen hale getirmek istiyorlar ise…
Sorum şu…
Bir bayrak altında “iki ulus” olur mu?..
Bu soruma, ben Karaburun’da Ütopyalar toplantılarında konuşmak için masaya geçince, önümden mayolarıyla denize girmek için geçip gidenler yanıt vermesin…
Haaa unutmadan..
Bu yazıyı okuduğunuz gün şehit haberi var mı?
Kaç kişi?..