Ağla Kardeşim, Ağla

Tek tek kaybediyoruz, çoğalmıyor azalıyoruz, büyümüyor gittikçe ufalıyoruz… umudumuz azalıyor, neşemiz zaten kalmadı; öfkemiz çok, öfkemiz dinmiyor… her seferinde tutamadığımız yaslarımız katlanıyor, katlandıkça tosladığımız kayalar da büyüyor… Pınar benim adaşımdı, kim bilir belki bir yerlerde tanışma şansımız olsa arkadaşım da olabilirdi. Belki beraber yemek yer, gece dansa giderdik. Ya da sevmezdik belki birbirimizi, tarzımız tutmazdı sadece selamımız olurdu. Ne bileyim selam bile vermezdik belki birbirimize ya da belki de hiç tanışmazdık… tüm bunlar için ihtimalimiz olurdu Pınar yaşasaydı…

Her haber de artık içim bulanıyor, laf olsun diye demiyorum Pınarın ölüm haberini aldığımda midem bulandı, içim çekildi… her şiddet haberinde hem kendi travmalarımız hem de kolektif travmalarımız tetikleniyor. Münevveri de, Özgecanı da, Sibeli de, Nevini de, adını hatırlamadığımız ya da bilemediğimiz kimi üçüncü sayfa haberi olarak kalan kimisi manşetlere geçen nice kadını tekrar tekrar hatırlıyoruz.

Toplumsal olarak tutamadığımız yasımız bizim öldürülen kadınlar; boğazımızdaki düğüm suskunluğumuzun sebebi, nasıl iyileşeceğiz peki? Bunca acı varken, zulüm ve eziyetle geçerken günler nasıl iyileşeceğiz? Doç. Dr. Ayten Zara bir makalesinde şöyle diyor “Mağduriyet ve saldırganlık döngüsünün kırılarak barış inşa edilebilmesi için hakikat, anlaşılma, uzlaşma, bağışlama ve onarıcı adaleti kapsayan barışçıl sorun çözme yollarıyla yaklaşılmalıdır. Nefret, utanç ve suçluluk duygularını bir kuşaktan ötekine aktaran zinciri koparmak için her şeyden önce mağdurların, faillerin ve suça ortak olanların birbirleri ve vicdanları ile buluşması gerekmektedir.” (Doç. Dr. Ayten Zara, Kolektif travma döngüsü: Kolektif travmalarda uzlaşma, bağışlama ve onarıcı adaletin iyileştirici rolü,2018)

Güne, saate, yere, kıyafete, medeni duruma, fiziksel bir zararla sonuçlanıp sonuçlanamadığına bakılmaksızın kadına yönelik şiddet cezalandırılmadığı sürece barışmak da uzlaşmak da güven de hissetmek de akşamları rahat bir uykuya yatmak da çok uzak. O yüzden her birimizin içinde bir Nevin, bir Özgecan, bir Pınar ve adı olmayan nice kadınlar var. Her kadın bizde bir parça, biz her kadında bir parçayız. Tepeden tırnağa kirpiğimizin her bir teline kadar değerliyken bizi yok sayan ve yok eden sistemin kadınlarıyız biz. O yüzden kız kardeşiz diyoruz birbirimize. Ağla geride kalan kardeşim ağla ki acın aksın, acın aksın ki ayağa kalk tut elimi, beraber direnelim, beraber inadına yaşam diyelim…

Bunları da sevebilirsiniz