Kedorseğ Gafleti

1935’te Fransa Suriye’nin bağımsızlığını tanır. İskenderun Sancağında yapılacak olan bağımsız meclis seçimleri ise iptal edilince Atatürk Fransa Dış İşleri Bakanlığına savaş açar. Hem diplomasi, hem de propagandayla gündemde tuttuğu Hatay meselesini çözmeye kararlıdır. (Ergenekon, Hatay İsmi, 20.6.20, Aydınlık). 22 Ocak 1937 akşamı KURUN Gazetesi baş yazarı Asım Us Dolmabahçe sarayına çağrılır. Atatürk kendisine şu metni yazdırır: “Paris’te Kedorseğ denilen bir yer vardır ki Fransa’nın hariciye nezareti (Dış işleri bakanlığı olarak tanınmıştır. Bu yer acaba Fransa milletinin hakiki menfaatlerini durendiş (açık sözlü) bir şekilde sezerek, yerinde metanet (dayanıklılık), yerinde suples (esneklik) gösteren, uzgören diplomatların çalıştığı mahal (yer) midir? Yoksa bir takım vahi (saçma) fikir ve formüllere saplanarak, hakikati dosyaların (belgelerin) nazariyatına (kuramlara) feda edecek kadar gaflet (aymazlık) gösteren kısa görüşlü bürokratlar mecmaı (topluluk) mıdır? İsmi asırların hatıraları arasına karışan Kedorseğ’in yeşil masasında oturanlar, Hukuku Beşer (insan hakları) Beyannamesi’ni neşreden (çıkartan) büyük Fransız inkılâpçılarının (devrimcilerinin) fikir, hürriyet aşkı ve ahlak varisleri midir, yoksa Fransa’dan kovulan papazları, sırf hasis (bayağı) menfaatleri için terakki yolunda (yükselen) memleketlerde himayeye yeltenen ve onların muzır (zararlı) ve yıkıcı faaliyetlerini müdafaaya çalışan mutassıplar mıdır? Kedorseğ, şeref ve haysiyet için hayatını istihkar (alçaltmak) etmekten çekinmeyen Fransız milletinin dürüstlük ruhu ile çalışan ve bu milletin harici siyasetini o suretle idare eden evlatlarının büroları mıdır, yoksa mahiyeti hukukiyesi (yasallığı) pek şüpheli küçük bir borç için diğer milletlerin benliğine, taarruz ve donanma kuvvetleriyle o memleketin bir adasını işgal ettiren nobran ve kabadayıların yuvası mıdır? Hürriyet (özgürlük) ve İstiklal (bağımsızlık) için çırpınan Hatay Türkleri’ne ücretli Fransız askerlerinin yaptıkları zulümleri okurken bu ve bunun gibi daha birçok sualler hatırıma hücum etti. Bir tarafta Fransızların harici (dış) siyaseti, diğer taraftan durendişlik (doğru sözlülük) ve suples (esneklik), açık fikirlilik ve terakki (ilerleyen) milletlerinin şeref ve haysiyeti… Ne tezat! Kedorseğ’e bir isim vermek icap ederse; “Gaflet ve inadı ile hayalperestlik ve cakacılığı ile Fransız milletinin hayati menfaatlerini payimal (ayaklar altına alan) eden müessese (kurum)” namı (ismi) münasip (uygun) olur. Umumi Harbi’n (Genel Savaşın- 1. Dünya) galipleri arasında, Avrupa kıtasında kuvveti en fazla görünen Fransa, bugün on sekiz sene sonra Amerika dahil, ancak bütün dünyanın yardımı ile mağlup edilmiş olduğunu gördüğü eski muarızın (karşıtının) baziçesi (oyuncağı) olacak vaziyete düşmüş, gaflet ve hayalperestliğinden dolayı eski müttefiki (bağlaşığı/dostu) olan Şimali Garbindeki (Kuzeydoğu) komşusunu darılttıktan sonra onu, bütün kendi cilvelerine rağmen, mütemadi (sürekli) tahkir (aşağılama) ve tezliline (horlamasına) maruz kalmıştır. Neden mi? Bu sualin müheykel (heykelleşmiş/somut) cevabı Kedorseğ’dir. Zavallı Fransa, bugün kendisine pek mütemayil (eğilimli) bir dostunu daha kaybetmek üzeredir. “Akılsızlığından dolayı milletine ihanet” koleksiyonu zenginleşecek Kedorseğ bi hakkın (haklı olarak) sevinebilir.22 Ocak 1937” (Hikmet Münir EBCİOĞLU “Yıllar boyu Tarih Dergisi Temmuz 1981/7 Sayı-S: 18-22 Erişim https://www.sechaber.com.tr/ataturkun-yazdirdigi-basmakale/ 25.6.2020)

FRANSA NATO MÜTTEFİKİMİZ Mİ?

Atatürk’ün yazdırdığı ve Kurun gazetesinde yayınlanan bu yazının ardından geçen 83 yıl sonra bile Atatürk’ün Fransa hakkındaki görüşleri güncelliğini koruyor. Bu yazının altına imzasını atan baş yazar Asım Us’a göre: “Atatürk bunları söylerken bir kalemle çizdiği jeopolitik bir plan üzerinde bir siyasi tarih özeti yaparak bütün Fransa milleti ve dünyanın gözü önünde Fransa Dış İşleri Bakanlığına yönelttiği, altından kolay kalkılmaz ibret dolu sorular” soruyordu. Aradan geçen bunca zamanda bir değişiklik olmamış ki hala aynı soruları soruyoruz. Hepinizin bildiği gibi geçtiğimiz hafta Akdeniz’de Türk Harp Gemisi tarafından kendisine yakıt ikmali yapılan Fransız Harp Gemisinin 17 Haziran 2020’de “20 deniz mili süratle deniz emniyetini tehlikeye atacak şekilde bir müttefik harp gemisine yaklaşması usullere ne kadar uyar?” Harekatta Türk gemileri ile sürekli muhabere irtibatı olmasına rağmen olay esnasında Fransız gemisi tarafından gemimizle hiçbir muhabere irtibatı neden kurulmamıştır? Dostluk ve müttefiklik ruhuna aykırı bu kasıtlı davranışın amacı nedir?” Yanıtı yine Mustafa Kemal Atatürk’e bırakalım: Zavallı Fransa, bugün kendisine pek mütemayil (eğilimli) bir dostunu daha kaybetmek üzeredir. Akılsızlığından dolayı milletine ihanet” koleksiyonu zenginleşecek Kedorseğ bi hakkın (haklı olarak) sevinebilir.” Fransa’nın Türk savaş gemisinin Fransız gemisini taciz ettiği iddiaları Em. Tümamiral Cem Gürdeniz’e göre “Yunanistan’ın ciyaklaması üzerine Fransa’nın Avrupa adına kışkırtma yapmasıdır çünkü Fransızlar bugün gayr-ı meşru Hafter’e açıktan destek vermektedir” (Aydınlık, 20.06.20).

Bunları da sevebilirsiniz