Toplumsal Cinsiyet Eşitliği

Evde, işte veya hayatın diğer bütün alanlarında yaşanan toplumsal cinsiyet eşitsizliğini hepimiz görüyor ve duyumsuyoruz. Pandemi döneminde ev içerisindeyken kadın ve erkek rol dağılımındaki adaletsizliğin sonucunu daha derinden hisseder olduk. Bununla baş etmek adına eşitliği ve toplumsal cinsiyet rollerinin adaletliliğini sorgulamamız gerekmektedir.

Eşitlik, insanların aynı ya da eşit muamele görme ilkesidir. TDK’da “yasalar karşısında ve siyasal, toplumsal haklar bakımından yurttaşlar arasında hiçbir ayrım bulunmaması durumu” olarak tanımlanıyor. Hukuk alanındaki eşitlik kavramını da anayasamızın 10. Maddesinde görmekteyiz: “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.”

Eşitliliğin, farklılıkların olduğu yerde adaleti sağlaması ilkesindeki cinsiyet faktörünü daha ayrıntılı ele alalım. Bireyin cinsiyeti biyolojik cinsiyet (sex) ve toplumsal cinsiyet (gender) olarak farklı değerlendirilmektedir. Cinsiyet, doğuştan gelen biyolojik özellikleri içerir. Toplumsal cinsiyet ise, cinsiyete toplum tarafından biçilen rolleri tanımlamaktadır. Kadın ve erkeğin davranış kalıplarının toplum tarafından oluşturulması ve atfedilmesidir. Kadınların ev içerisinde yemek yapan, çocuk bakan, çamaşır yıkayan kişi olarak tayin edilmesi gibi. Bu durumdaki sıkıntı, bir tarafın hayatını zorlaştıran sürecin işlemesidir. Böylece cinsiyetler arası eşitlik de sağlanmamış olmaktadır.

Toplumsal cinsiyet eşitliği, kadınların ve erkeklerin toplumsal yaşamın her alanında eşit haklara sahip olması demektir. Kadın veya erkek olsun bir kişinin cinsiyetinden kaynaklı bir haktan mahrum bırakılmamasını öngörür. Fakat Covid 19 sürecinde kadın stereotipine ve erkek stereotipine uyum sağlamaların arttığını yani eşitsizliğin çoğaldığını görüyoruz. Bununla baş etmek adına kadının da erkeğin de eşitlik doğrultusunda ev içerisinde ve dışında iş bölümü sağlamaları ve birbirlerini gözeterek ortak bir yaşam alanı oluşturmaları gerekmektedir. Bu gerekenler sağlanmadığında başka bir düzen mümkün olabilir mi ya da oluşturulabilir mi? Bu da diğer bir yazının konusu olacaktır.

Bunları da sevebilirsiniz