Medya Etkisi

30 Ekim 1938 tarihinde Amerika radyolarında bir anons yapılır. Orson Welles’in duyurduğu ve radyosunu o anda açanların paniğe kapılmasına neden olan bu anons şöyleydi: “Marslılar Dünya’yı işgale başladı!”. Bu anonsu duyanların yaşadığı korku ve panik New Jersey ve New York’u birbirine katmaya yetmişti. Oysa işin rengi bambaşkaydı. Her şeyden habersiz, Herbert George Wells’in The War of the Worlds isimli romanının tiyatro uyarlamasını radyoda seslendiren Orson Welles, yaratmış olduğu kargaşayı bilmeden cadılar bayramı için hazırlanmış olan oyunu seslendiriyordu. Radyoya gelen telefonlar ve sonunda yaşanan polis baskınıyla işin rengi anlaşılmıştı. Sevdiklerine veda eden insanlar panikle kendilerini sokağa atmış ve bulundukları bölgeden uzaklaşmaya başlamışlardı.(1)

Bu haberden kaç kişinin etkilendiği, kimlerin gerçekten inandığı net olarak bilinmese de medyanın gücünün insanlar üzerindeki etkisini, o dönemden başlayarak, radyoda duyduğu cümleyi sorgulamadan kendilerini sokağa atacak kadar olduğunu anlayabiliyoruz. İnsanlar, haberleri önce birbirlerinden, daha sonraları ise gazete, radyo ve televizyondan öğrenmeye başlamıştır. Günümüzde internet bağlantıları sayesinde gündem haberlerinin avucumuzun içinde olması, medyanın gelişimi ve hepimizin hayatını üzerindeki etkisi konusunda büyük bir yol kat edildiğini göstermektedir. Özellikle sosyal medyanın gençlerin geleceklerini şekillendirmelerinde, yaşlı insanlarında bakış açılarını değiştirmeleri açısından muazzam bir etkisi var. Absürd olayların, günümüz kelimeleriyle ifade edersek fenomen olan tiplerin videolarının viral olduğu yani birçok kişi tarafından izlendiği şu günlerde gerçek ile kurguyu ayırmak giderek zorlaşıyor.

İnsanların aylardır evlerinde olduğu ve zamanlarının büyük kısmını sosyal medya da ve çeşitli sanal ortamlarda geçirdiğini düşünürsek, internet aracılığıyla medyanın gücünün arttığını söyleyebiliriz. Eskisi gibi tek bir yayın kanalının olmadığı, alternatif medyanın çoğalmasıyla haber alma özgürlüğünün daha fazla olduğunu düşünürsek bunu bir avantaj olarak görebiliriz. Öte taraftan bu sayının fazlalığı, bazen kargaşanın içinde gerçeği ayırt etmede güçlüklere neden olabiliyor. Çünkü yukarıdaki radyo tiyatrosu örneğinde olduğu gibi medyanın insanlar üzerindeki etkisi azımsanmayacak ölçüde. Bu güç ile adeta bazı haberler balon gibi şişirilerek gerçeklerin üzeri kapatılıp insanların odağı bu balon haberlerin üzerine yoğunlaştırılabiliyor.

Kanadalı iletişim kuramcısı Marshall McLuhan 1960’lı yıllarda medyanın insanlar üzerindeki etkisine dayanarak dünyayı küresel köy olarak nitelendirmiştir. O zamanlar televizyon sayesinde dünyanın farklı yerlerinde meydana gelen olaylardan haberdar olmak bu tanımlamayı yapmasında etkili olmuştu. Günümüz koşulları da bu tanımlamayı doğrulamaktadır. Dünyanın farklı bölgesinde meydana gelen olayı anında öğrenebiliyor veya oradaki insanlarla görüntülü olarak iletişim kurabiliyoruz. Bu da teknolojinin gelişimi ile iletişimde yaşanan bu durumun mesafeleri ortadan kaldırıp dünyayı küresel bir köy haline getirebiliyor.

1966 tarihli bir röportajda kendisine “medya ve medyanın kültür üzerindeki etkilerine neden ilgi duyduğu” sorulduğunda McLuhan’ın yanıtı şu olmuştur: “Medya çözümlemelerini son derece heyecan verici buluyorum çünkü insanları medya kadar çok etkileyen başka bir şey yok. Bu etkinin ölçütü şu soruda yatıyor: Kim medyadan etkileniyor? Günümüzde, en basit olayı bile herkesi etkileyebilecek bir hale getirecek yollar yarattık. Elektronik ortamların sonuçlarından biri de insanların bu ortama topluca dahil olmalarıdır.”

“Küresel bir köyde yaşıyoruz ve sayımız durmadan artıyor. Aslında insanlar gazete okumuyorlar. Her sabah sıcak bir banyoya dalar gibi onların içine dalıyorlar. Büyük olmanın en hoş yanlarından biri küçük düşünme lüksüne sahip olmaktır. Araç mesajdır. Teknolojiler yalnızca insanların kullandığı icatlar değildir, insanları yeniden icat eden araçlardır. Anadil propagandadır. Ortam mesajdır”.(2)

Medyanın insanlar üzerindeki etkisini vurgulayan McLuhan “Araçlarımızı biz şekillendiririz ve karşılığında onlar bizi şekillendirir” diyerek o dönem daha çok televizyonun günümüzde ise akıllı telefonların insanlar üzerindeki şekillendirici etkisine örnek verebiliriz.

Dünyanın parmaklarımızın ucunda olduğu teknolojik ilerlemede insanların odaklanılması istenilen mevzularda gereğinden fazla abartılarak ön plana çıkarılabilmektedir. Bir konuyla ilgili o kadar çok görüntü ve haber yayınlanmakta ve göz önünde tutulmaktadır ki bir bakmışız gerçek sandığımız birçok şey kurgudan ve abartıdan ibaret. McLuhan’ın dediği gibi: “Kıyıya vurmadıkları sürece balıklar suyun farkında değildir.”

  1. https://www.gzt.com/jurnalist/amerika-tarihinin-en-buyuk-kaosu-orson-welles-radyo-yayini-2571441

  2. http://bianet.org/biamag/kultur/113761-teknolojinin-asil-hedefi-kuresel-koy-den-kolesel-koy-e

Bunları da sevebilirsiniz