Evrimin Görkemli Gösterisi

Korona salgını başka pek çok konuda olduğu gibi aklın ve bilimin rehberliğini öne çıkartması bakımından da önemli ders verdi. Her düşünceden, inançtan ve eğilimden can kaygısına düşenlerin akla ve bilime kulak vermeye zorunlu olmaları kuşkusuz değerli bir gelişme. Bu gelişmeden iyi yararlanarak aklın ve bilimin egemenliği doğrultusunda yol alınması dileğimi yazının başında paylaşmak isterim.

Çokça sorulan bir soruya değinelim!

Özellikle de evrimi küçümseyen, böyle bir şey olamayacağını savlayanların kendilerini kurtarma sorusu olarak da ünlenmiştir! Her ne kadar bilimin tutuculukla bir derdi yoksa da tutucuların bilimle dertleri olduğu kuşkusuzdur.

Soruya dönersek!

İnsanda ya da ona eşdeğer gelişmişlikteki bir başka canlıda evrimsel değişiklikleri gözlemlemeye yaşam süremizin yetmeyeceği açıktır. Hatta, kuşaklar boyunca süren evrime tanıklık için yüzbinlerce yıl gerekir. Bu da bir ya da birkaç kuşağın tanık olacağı bir zaman aralığı olamaz.

İşte bu ayrıntıdan güç alan çok bilmiş tutucular ya da evrim karşıtları kendilerince karşıtlarını zor durumda bırakacak soruyu seslendirmekte gecikmezler. Bu insanların gerçek amacı sorgular gibi yapıp kendi bağnazlıklarını pekiştirmek ve karşıt gördüklerini güç duruma düşürmektir.

Soru şudur!

Evrimle ilgili açık ve anlaşılabilir örnek verir misiniz?”

Tek hücreli canlılar ya da virüsler gibi hücreselliği bile olmayanların evrimi ilk akla gelen örneklerdir. Bir bakterinin duyarlı olduğu antibiyotiğe karşı direnç geliştirmesi ya da bir virüsün mutasyon geçirerek hastalandırıcılığını artırması ya da yitirmesi, ara konak bir türden insan gibi bir türe atlayarak sağkalımını bu şekilde sürdürme yeteneği kazanması bu bağlamda ilk akla gelen örneklerdir. İnsan yaşamı bu ve benzeri canlılardaki evrimleşmeleri gözlemlemeye fazlasıyla yetse de gözle görülmeyen, elle tutulmayan bu canlılarla ilgili örnekler çoğu kez evrim karşıtlarını doyurmaya yetmez.

Mikroorganizmaların tersine gelişmiş türlerde evrimi gözlemlemek için yüzbinlerce yıl gerekir1

Hastalık etkeni korona virüs, yarasadaki yaşamından sıkılıp(!) insana geçerek ve bununla yetinmeyip bizleri hastalandırma yeteneği kazanarak evrim gerçeğini gözümüzün içine soktu. Ölümle sonuçlanabilen ağır hastalığa ve küresel salgına yol açarak öne çıkmış oldu.

Covid-19 etkeni korona virüs mutasyon geçirerek evrimleşti. Ne var ki, bu evrimleşme virüsün yararına insanın zararına bir sonuç verdi.

Unutulmamalı!

Canlıların evrimi hemen her koşulda değişmez şekilde kendi yararlarına olmayabilir. Bugün yeryüzünün egemeni olan insanın da mükemmel sayılamayacak pek çok evrimsel değişim gösterdiğine ilişkin örnekler sıralanabilir. Kör bağırsağımızda bulunan ve işlevi tartışmalı olan apendiksin kimilerimizi cerrahi girişim geçirmek zorunda bıraktığını biliyoruz. Konuşmak uğruna evrimleşen gırtlağımızın soluk borumuzu yabancı cisimlerin ya da besinlerin tıkaması eğilimi yarattığı da bir başka olumsuz evrimleşme örneğimizdir. Konuşmak gibi eşi benzeri olmayan bir yeteneğin kazanılması karşılığında bu durumu çok da yakınma konusu yapmayız.

Şimdilerde ne aşısı ne de ilâcı olan virüsten beklentimiz insan yararına mutasyon geçirip evrimleşerek başımıza dert olmaktan vazgeçmesidir. Çok daha emeksiz ve zahmetsiz bir yol olduğuna kuşku yok bu seçeneğin.

Mutasyona uğrasa da virüs bizi hastalandırmayı sürdürüyor.2

Başka deyişle, evrimleşerek bizi hastalandıran nanometrik protein sarmalının yine evrimleşerek bizi hastalandırmaktan vazgeçmesini diliyoruz. Bu, şu andaki umarsızlığımızın yansıması olarak da görülebilir.

Elbette, virüs ne bizim çektiklerimizin farkında ne de bizi duymakta!

Onun tek derdi yaşamını sürdürmek! Bunu başardığı sürece varlığını sürdürecek. Virüsün bu çabasının doğal sonucu bizi hastalandırmak olacak. Ya da virüsle karşılaştığımızı bile bilemeyeceğiz. En kötü senaryo ise ölümümüzle sonuçlananı olacaktır. Hastalığın insanı öldürmesi virüs açısından başarılı bir eylem gibi görünse de; yaşamını sürdürmek için bir başka insan bulma zahmetine girmesi anlamına da gelecek! Öyle ya, ölmüş birinin üzerinde virüsün yaşam süresi son derece sınırlı. Virüs için iyi senaryo konağı ölmeden bir başkasına bulaşıp orada yaşamını sürdürmek.

Korku yaratan, ürküten ve sonu ölümle bitebilen bu yolda biz insanların önemli bölümünün evrimin görkemli gösterisini fark etmesi ne kadar olası?

Çinliler yarasa yemeseydi bunlar başımıza gelmezdi türünden yerlerde sürünen bir söylentiye kulak asan insanlık için küresel salgın aynı zamanda evrim gerçeğiyle tanışma fırsatı da sunuyor.

Bilimin hak ettiği değeri kazanması ve insanlığa yön vermesi için de fırsat doğmuştur böylelikle!

Ancak, bu fırsatı dinle ya da gericilikle hesaplaşmak yerine daha akılcı kullanmak gerekir.

Bilimin ve evrimin görkemli gösterisinden kaynaklı fırsat kullanılırken BİLİMCİLİK kolaycılığına kaçılmamalıdır.

Unutulmamalıdır ki; toplumların kültürel eğilimleri bir olayla farklılaşma gösterecek denli köksüz ve geçici değildir. Buna karşılık, küresel salgın kültürel düzlemde iz bırakacak boyutta etkiye sahiptir.

Nanometrik bir protein sarmalının yarattığı onca olumsuzluğun yanı sıra bırakacağı derin izi de görmezden gelmemek gerek. Bu izi olumluya dönüştürmek bilimciler başta olmak üzere akıl ve bilimin yol göstericiliğini rehber edinmişlerin elindedir.

Gericiliğin karşısına dikilirken gericiliğin hatasına düşmekten kaçınmakta yarar var!

Tersi durumda bağnazlık duvarına çarpmak kaçınılmaz olacaktır!

Küresel salgınla baş etmeye çalıştığımız şu günlerde ülkemizde kurulmuş olan bilim kurulunun varlığı ve şu ya da bu şekilde öneri ve görüşlerinin dikkate alınıyor oluşunu önemli kazanım saymak gerekir. Görsel, işitsel ve yazılı kitle iletişim araçlarında hemen her an bilim kurulu üyeleriyle gerçek bilim insanlarının boy gösteriyor oluşu yabana atılacak gibi bir görüntü değildir. Son aylarda sözde bilim insanlarının ve şarlatanların ortamda bulunamıyor oluşları bile başlı başına bir kazançtır.

Umarım evrimin görkemli gösterisi hoşunuza gitmiştir. Yazı içindeki değiniyle bitirelim. Evrim her zaman mükemmele, kusursuzluğa ilerleyen bir süreç değildir.

Hem virüs, hem insan için!

Bunları da sevebilirsiniz