Savaş Haberciliğinin Dünü ve Bugünü: Bir Haberci’nin Düşündürdükleri

Çocukluğu 1990’larda geçenler mutlaka Coşkun Aral ismini duymuş, Haberci programına denk gelmiştir. Ben severek takip ettiğimi gayet iyi hatırlayabiliyorum. Geçenlerde, belgeselleri ve gezi programlarını pek sevdiğimden olsa gerek, Coşkun Aral’ın bir youtube kanalı üzerinden kısa ama ilginç videolar yayınladığını öğrendim ve kısa sürede kanalın tutkunu oldum. Dünyada adımlamadığı pek az yer kalan, yakın tarihimize damgasını vurmuş savaşlara tanıklık eden ve savaş fotoğrafçılığı yapan, türlü tehlikeler atlatan Aral, kanalında, çarpıcı anılarını takipçileriyle paylaşıyor. Ben de bu sayede çocukluğumda anlamadan izlediğim, görüp geçtiğim pek çok konuyu otuzlu yaşlarımda yeniden izleme ve bu olaylara bambaşka bir gözle bakma olanağı elde ettiğim için kendimi şanslı hissediyorum. Siz de bu tarz konulara ilgi duyuyorsanız, Aral’ın kanalını şiddetle öneririm. Ancak bu yazıdaki amacım, kanal tanıtımı yapmak değil. Bu kanalı izlerken düşündüğüm bir konuyu sizlerle paylaşmak.

Özellikle değinmek istediğim konu savaşlar, savaş muhabirliği/fotoğrafçılığı ve günümüzde habercilik. Videoları izlerken insan hızlandırılmış bir zaman tünelinden geçiyor gibi olduğundan, o günlerden bugünlere pek az şeyin değişmeden kaldığını çok açık görüyor. İnsanlar değişmiş, ülkeler değişmiş, teknoloji değişmiş, bakış açıları, savaş muhabirliği değişmiş. Değişmeyen şey ise savaşların varlığı. Bu elbette şaşırtan bir gerçek değil. Savaşların belki de insanlık tarihi kadar eski olduğunu ve insan yeryüzünde var oldukça var olmayı sürdüreceğini pekâlâ biliyoruz. Bu beni şaşırtmıyor ama umutsuzluğa sürüklüyor. İnsanlığın uzayı fetheder duruma geldiği, uzayda canlılık aradığı bir dönemde insanın insanı kırmaktan vazgeçmeyişi ve bu felakete pek meşru kılıflar bulması çok üzücü hiç kuşkusuz.

Aral’ın videoları savaş gerçeğinin değişmediğini ama savaşlardan haberdar olma yöntemlerimizin artık bambaşka olduğunu gözler önüne seriyor. Çok değil, belki de bundan 20 sene önce, dünyanın herhangi bir yerindeki bir insanın Afrika’daki, Ortadoğu’daki, Uzak Asya’daki bir savaştan haberdar olması ve savaşın gidişatı hakkında bilgi edinmesi büyük ölçüde savaş muhabirleri ve fotoğrafçıları sayesinde mümkün oluyordu. Aral’ın da aralarında bulunduğu o kahraman insanlar, çok büyük riskler alıp yaşamlarını tehlikeye atarak, dünya kamuoyuna görüntü ve haber ulaştırıyordu. Bu tehlikeli işin, habercilere bireysel bir tatmin sağlamadan yapılamayacağını tahmin edebiliriz. Ama bu bireysel tatminin çok önemli bir kamusal yansıması olduğunu da göz ardı etmememiz gerekir diye düşünüyorum. Öyle ki, gerçeklerin saklanmasının hiç de zor olmadığı dönemlerde, kamuoyunu haberdar etmenin, savaşların gidişatını değiştirme potansiyeli taşıdığını, Vietnam Savaşı örneğinde olduğu gibi, unutmamamız gerekiyor. Savaş meydanlarında çalışan habercilerin bu adanmışlığı ve gözüpekliği beni şaşırtıyor.

Günümüzde de canlarını tehlikeye atarak savaş meydanlarında çalışan habercilerin olduğu kuşkusuz. Ama bu, savaşlardan haberdar olmak için haberciye mecbur olduğumuz anlamına gelmiyor. Gelişen teknoloji nedeniyle, savaş meydanlarında savaşanlar da, mağdurlar da, failler de aslında birer haberci. Bu ise, haberciliğin geçmişe göre daha manipülatif hale geldiğini düşündürüyor. Aslında geçmişte de savaş muhabirlerinin/fotoğrafçılarının ne denli ‘tarafsız’ olduğu her zaman tartışmalıdır. Tarafsız olması gerekir mi bu da tartışmaya açık bir konu kuşkusuz. Ancak teknolojinin gördüğümüzden, duyduğumuzdan geçmiştekinden çok daha fazla şüphe etmemize neden olacak olanaklar sunduğunu da unutmamamız gerekiyor. Belki de bu nedenle, savaşlara etik sorumluluklar çerçevesinde, savaşın kaderini değiştirebilme olanağına sahip olmanın bilinciyle yaklaşabilecek habercilere geçmiştekinden daha çok ihtiyacımız var. Bununla birlikte, aynı adanmışlıkla bu sorumluluğu alabilecek kaçımız var? Bizler sıcak yatağımızda uyurken, bomba sesleri arasında izbe bir otel odasından birilerinin bize haber ulaştırmasını bekleme hakkımız var mı gerçekten, bunu da bilemiyorum.

Bunları da sevebilirsiniz