Kuvayımilliye’de Celal Bayar

Türk Ordusunda yıllardır söylenen bir söz vardır: “Her Türk Asker Doğar”. Bu söz aslında askerleri motive etmek için söylenmiş, içi boş bir ibare değildir. Türk Tarihinde pek çok isim bu sözü gerçeğe dökmüştür. İşte, ben bu yazımda bu isimlerden birini anlatacağım. Rahmetli Cumhurbaşkanımız Celal Bayar, Osmanlı Toprakları işgal edildiğinde eğer isteseydi ipek ticaretinden veya bankacılık mesleği ile zengin olabilirdi. O ise kılık değiştirip, Galip Hoca kod adıyla Ege Bölgesinde efeleri örgütleyip, ahaliyi direnişe teşvik etti.(1) Böyle büyük bir insanın Kuvayımilliye maceralarının mutlaka bilinip, ders alınması gerekir.

Küçük yaşlardan itibaren siyasete ilgi duyan Celal Bey, dayısı Mustafa Şevket Bey’in etkisiyle (2) 1907 yılında Bursa’da İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne gizlice üye oldu.(3) Cemiyet içerisinde yükselen Celal Bey, İzmir Katib-i Mesulü görevine geldi. Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandığında ise İttihat ve Terakki’nin İzmir’de önde gelen simalarından biriydi. Savaş sonrası İttihat ve Terakki Fırkası kendini feshetti. İttihat ve Terakki Fırkası’nın devamı niteliğinde kurulan Teceddüt Fırkasına ise Celal Bey katılmadı. Ancak bunun aksi yönde iddialar da vardır.(4) İlerleyen yıllarda ise bu İttihatçı sıfatı hep üstüne yapışacaktı. Bu dönemde İzmir’de Halka Doğru Cemiyeti’nin kurucularından oldu. Bu cemiyet aynı isimle bir de dergi çıkardı. Celal Bey is cemiyetin umum-i kâtibi oldu.(5) Milliyetçilik ve Halkçılık görüşlerini benimseyen cemiyet, bu görüşlerini halka anlatmaya çalıştı. Bununla beraber cemiyet konferanslar düzenleyerek halkı işgale karşı uyarmaya çalıştı.(6) Aralık 1918’de ise Celal Bey, İzmir’in olası işgalini engellemek amacıyla kurulan İzmir Müdafaa-i Hukuk-i Osmanî Cemiyetinin kuruluşunda ve yönetiminde yer aldı.(7) Ancak Celal Bey, işgalin hukuki yollarla değil ancak silah yoluyla engelleneceğini düşünüyordu. Çünkü kimi kime şikâyet edecektik. Yunanistan, savaş galibi devletlerinin güçlerinin bir kere arkasına almıştı. Hukuki yoldan umudunu kesen Celal Bey ümidini silahlı direnişe bağlamıştı. Bunun yanı sıra Celal Bey, cemiyet için de memnun değildi. Cemiyet içerisinde çok çeşit düşüncelerden insan olması, cemiyet içinde İtilaf Devletlerinden talimat alan hainlerin oluşu, hatta ileride yüz ellilikler listesinde yer alacak olan isimlerinde cemiyette yer alması Celal Bey’i kaygılandırıyordu ve bu yüzden gerçek fikirlerini açıkça söylemeyip, sadece samimi bulduğu arkadaşlarına söylemiştir.(8) Celal Bey’in halkı direnişe sevk eden konuşmaları azınlıkları rahatsız ediyor ve İttihatçı geçmişi yüzünden azınlıklar tarafından İstanbul Hükümetine şikâyet ediliyordu. Dâhiliye Nezareti ise İzmir Valiliğinden Celal Bey’in tutuklamasını istedi.(9) Tutuklanacağını önceden öğrenen Celal Bey, İzmir’de mücadele edemeyeceğini anlayıp gece gizlice İzmir’den ayrıldı.

Aydın’a gelen Celal Bey, yol üzerinde, eski bir efe olan Gökçen Hüseyin Efe’yi Milli Mücadeleye ikna etti. Celal Bey, bunun yanı sıra çevre köylere gidip halkı Milli Mücadeleye destek vermeye çağırıyordu.(10) Tüm bu olanlar içinde bir de Celal Bey, tutuklanmaktan kaçıyordu. Kendisi için bin altınlık bir ödül de konmuştu.(11) Bölgedeki efeler arasındaki sorunları çözüp, birliği kurmaya çalışan Celal Bey, herkes tarafından tanınıyordu. İttihatçı geçmişi onun peşinin bırakmıyordu. Celal Bey ise çözümü isim ve kılı değiştirmekte buldu. Bir hoca kıyafeti bulan Celal Bey kendisine Galip Hoca adını vermişti. Hoca olmasının sebebi halkı etkilemede daha pratik olmasıydı. Kendisine taktığı Galip Hoca adı ise Celal Bey’in galibiyete olan inancının sembolize ediyor, aynı zamanda memleketi Bursa-Umurbey’deki sıbyan mektebindeki hocası Hafız Galip’in ismiydi.(12) Galip Hoca, Aydın’da hocalık unvanının da etkisiyle halka cihadın öneminin, memleketimizi kurtarmak için silaha sarılmasının gerekliliğini anlatıyordu. Bu dönemde Galip Hoca’nın oluşturduğu mukavemet cephesi başarılı ve bir o kadar da kanlı çarpışmalarla Aydın’ı, Yunan İşgalinden tamamen temizledi. Bayar o mücadeleyi şöyle anlatır: “Aydın Muharebesi denildiği zaman karşımızda altı bin tane cebin asker vardı. Bu altı bin askere karşı hücum eden mücahitlerimizin adedi ne kadardı tasavvur edebiliyor musunuz? Söyleyiniz; ancak üç yüz dilâver idi. Üç gün üç gece kurşun atmak şartıyla o vatan zalimlerini önlerine kattılar ve intikamımızı aldılar”.(13) Ancak, ne yazık ki desteğe gelen Yunan Kuvvetleri tarafından Aydın tekrar işgal edildi. Bu dönemde Demirci Mehmet Efe’nin de güvenini kazanan Galip Hoca, onun müşavirliğini yapmaya başladı.(14) Galip Hoca adını almasına rağmen Celal Bey bir türlü geçmişinden kurtulamıyordu. Bir gün Demirci Mehmet Efe; “Hoca! Ben senden çok memnunum lakin senin için eski ittihatçılardandır diyorlar. Bir müddet buradan uzaklaşsan iyi olur dediği için Demirci Mehmet Efe ile yollarını ayırmak zorunda kaldı.(15) Balıkesir Kongresinde, Akhisar’daki Alay Komutanlığına seçilmişti. Artık Kuvayımilliye’ye Akhisar’da devam edecektir.

Manisa’ya ulaştığında artık gerçek kimliğini gizlemesine ihtiyacı kalmayınca gerçek ismini kullanmaya başladı ve Kuvayımilliye kumandanlarının giydiği bir kıyafet giydi. Bu dönemde cephedeki soruları çözmeye uğraşan Celal Bey, Ödemiş, Aydın, Akhisar çevresinde başarılı bir savunma hattı kurdu.(16) Bu süreçte, bölgede sevilen bir isim olmayı başaran Celal Bey 1919 Mebus Seçimlerinde o zamanki ismi Saruhan olan Manisa’dan mebus seçildi. İstanbul’a, son Osmanlı Mebusan Meclisine, mebus olarak giden Celal Bey ateşli konuşmalar yaptı. Hatta Celal Bey’in bir konuşması sansürlendi. Bu kısa mebusluk döneminde Misak-ı Milli’nin hazırlanmasında rol oyandı.(17) 16 Mart 1920’de İstanbul ve son Osmanlı Mebusan Meclisi işgal edilip, mebusların bir kısmı Malta’ya sürgüne gönderildi.(18) Celal Bey, işgali önceden haber aldığı için sürgünden kurtuldu. Ankara’ya gitmeyi düşünüyordu. Bu istediğini Mustafa Kemal Paşa’ya iletir ve Mustafa Kemal Paşa’dan olumlu cevap alır.(19) Celal Bey ise Mustafa Kemal Paşa’ya önce Bursa’ya, ailesini ziyaret etmeye gideceğini, sonrasında Ankara’ya geleceğini yazar. Bursa’ya doğru yola çıkar.

Celal Bey’in, Milli Mücadele’deki bir diğer önemli katkısı da Anzavur İsyanının bastırılmasında olmuştur. Bizzat Mustafa Kemal Paşa tarafından kendisine gönderilen bir telgrafla harekete geçen Celal Bey, Anzavur İsyanı için tedbir aldı. Daha sonra ise isyan bastırıldı.(20) Celal Bey, Bursa’da iken, Milli Mücadele karşıtı bir fetva yayınlandı.(21) Celal Bayar’a göre “Kuvayımilliyecilerin katli vaciptir” diyen bu fetvayı Mustafa Sabri kaleme aldı.(22) Celal Bey bu olay üzerine Bursa’daki din adamları ile fikir alışverişinde bulundu ve Bursa Müftüsü ile Bursalı din adamları karşı fetva yayınladı.(23) Bu karşı fetvanın bir kopyası da Ankara’ya iletilmiş ve Celal Bey’in başlattığı bu karşı fetva hareketi tüm memlekete yayılmış; İstanbul Hükümeti’nin bir planı daha suya düşmüştür.(24) Celal Bey daha sonra Ankara’ya geldi ve Mustafa Kemal Paşa ile ilk defa karşılaştı; bir daha da asla ayrılmadı. Bundan sonra Büyük Millet Meclisi’nde Milli Mücadele’ye destek verecek olan Celal Bey, iktisat ile ilgili çeşitli görevlerden sonra bizzat Meclis Başkanı Mustafa Kemal’in teklifi ile İktisat Vekilliğine seçildi.(25) İlerleyen süreçte daha başka görevler de alacak olan Celal Bey, Milli Mücadele’nin bütçesini oluşturmaya çalıştı. Bu konuyla ilgili Milli Mücadele’ye kaynak oluşturmak için çıkarılan Tekalif-i Milliye Emirlerinde etkin rol oynadı. Daha sonra ise Lozan Barış Konferansına katılan Celal Bey, Avrupa’daki askeri malzeme temini için yapılan görüşmelerden dolayı konferansa geç iştirak etti.((26) Lozan’da, Osmanlı borçlarının ödeme şekline müdahalen Celal Bey borçların altınla ödenmesi yerine Fransız Frank’ı ile ödenmesinin sağladı. Öte yandan, Osmanlı borçları ise sadece Türkiye’ye miras kalmamış, Osmanlı’dan ayılan devletler ile Türkiye arasında bölüştürülmüştü. Şüphesiz ülkemizin kapitülasyonlardan kurtulmasında ve dış borç yükünün böylesine hafifletilmesinde Celal Bey’in büyük bir iktisatçı olmasında payı büyüktür.(27) Böylelikle Celal Bey 1923’den önce son hizmetinin de tamamlamış oluyordu.

Celal Bayar hem kendi söyledikleri, hem de hakkından söylenenlerle kayda değer bir isim olmuştur. Yunan İşgali hakkında hep duygusal olan Bayar bu konu ile ilgili Gazi Meclis’te “Yunan Ordusu o güzel İzmir’in güzel kordonuna ayak bastığı zaman kudurmuş bir köpek gibi Millet-i İslamiye saldırdı” demiştir.(28) Bazı kişilerin de düşmanla işbirliği yapmasını da sert bir biçimde eleştirerek “Bir zümre ki maalesef propagandalara alet olarak bozulmuş maneviyatını kaybetmiş bulunuyorlardı. Onlar düşman varsın ilerlesin, biz kasalarımızdaki altınla baş başa kalarak bu fani dünyada birkaç gün fazla yaşamak için birkaç günün hatırı için sukut elim, ne olur; ne beis var diyorlardı” demiştir.(29) Yine aynı şekilde, Celal Bayar’ın bu fedakârlıkları, bizzat Gazi Mustafa Kemal Atatürk Nutuk’ta “Aydın Havalısında, İzmir İşgalinin müteakip, asker v ahaliden bazı vatanperveran, Yunanlılara karşı müdafaa ve ahaliyi teşvik ve müsellah milli teşkilat tesis etmek için çalışıyorlar. Bu meyanda İzmir’den tebdil-i nam ve kıyafet ederek o havaliye gitmiş olan Celal Bey’in gayet ve fedakarlığı şayan-ı tezkardır” diye anlatmıştır.(30)

Celal Bayar’ın Milli Mücadele döneminde yaptığı bu hizmetler tarihe geçmiştir. Her Türk’ün aynı zamanda asker olduğunu göstermiş, ulusal bir kahraman olmuştur. Kendisine minnettarız.

 

  1. Yılmaz Özdil, “Cukkayı Milliye”, Sözcü, 31 Ağustos 2018
  2. Burhanettin Bilmez, Komitacı Galip Hoca Celal Bayar, Art Yay., Ankara 2018, 51-54’den aktaran Şerif Demir, “Milli Mücadelede Celal Bayar (1919-1923) (Siyasi Hayatı ve Fikirleri)”, İstanbul Üniversitesi Yakın Dönem Türkiye Araştırmaları Dergisi, (2009): 54.
  3. Demir, a.g.m., s. 54.
  4. Şevket Süreyya Aydemir, Menderes’in Dramı?, Remzi Kitabevi, İstanbul 1984, s. 154’den aktaran Demir, a.g.m., s. 55.
  5. Demir, a.g.m., s. 55.
  6. Demir, a.g.m., s. 55.
  7. Demir, a.g.m., s. 57.
  8. Gültekin Kamil Birlik, “Mahmut Celal (Bayar) Bey’in ‘Galip Hoca’ Kimliğiyle Milli Mücadeledeki Faaliyetleri”, Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, (2018): 161.
  9. Demir, a.g.m., s.58.
  10. Ahmet Nergis, Türk Siyasal Hayatında Celal Bayar’ın Söylemsel Açıdan Rolü ve Etkisi, Aydın, Adnan Menderes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2007, s. 52.
  11. Demir, a.g.m., s. 58.
  12. Demir, a.g.m., s. 59.
  13. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Zabıt Ceridesi, Birinci Devre, c. I, Ankara 1942,s.308’den aktaran Demir, a.g.m., s. 59.
  14. Birlik, a.g.m., s. 166,
  15. B.Bilmez , a.g.e., s.139’dan aktaran Demir a.g.m., s. 59.
  16. Demir, a.g.m., s. 60.
  17. Demir, a.g.m., s. 61.
  18. Nergis, a.g.m., s. 58.
  19. Nergis, a.g.m., s. 59.
  20. Demir, a.g.m., s. 62
  21. Sinan Meydan, “Mustafa Sabri’nin İhanet Dosyası”, Sözcü, 20 Kasım 2017
  22. Celal Bayar, Ben de Yazdım, C.8, s. 142’den aktaran Meydan “Mustafa Sabri’nin İhanet Dosyası
  23. Demir a.g.m., s. 62
  24. Nergis a.g.m., s. 60
  25. Demir a.g.m., s. 63
  26. Demir a.g.m., s. 65
  27. Nergis a.g.m., s. 70
  28. T.B.M.M. Z.C. , c.I, s.307’den aktaran Demir, a.g.m., s. 67
  29. T.B.M.M. Z.C. , c.I, s.307’den aktaran Demir, a.g.m., s. 68
  30. Gazi Mustafa Kemal, Nutuk, Ankara, 1927, s. 284’den aktaran Demir, a.g.m. s. 60

 

 

Kaynakça

Özdil, Yılmaz. “Cukkayı Milliye” Sözcü, Ağustos 31, 2018

Demir, Şerif. “Milli Mücadelede Celal Bayar (1919-1923) (Siyasi Hayatı ve Fikirleri).” İstanbul Üniversitesi Yakın Dönem Türkiye Araştırmaları Dergisi, no 15-16 (2009): 53-78.

Birlik, Gültekin Kamil. “Mahmut Celal (Bayar) Bey’in ‘Galip Hoca’ Kimliğiyle Milli Mücadele Faaliyetleri” Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, (2018): 157-185.

Nergis, Ahmet. “Türk Siyasal Hayatında Celal Bayar’ın Söylemsel Açıdan Rolü ve Etkisi (1946-1960)” Doktora Tezi, Adnan Menderes Üniversitesi, 2017.

Meydan, Sinan. “Mustafa Sabri’nin İhanet Dosyası” Sözcü, Kasım 20, 2017

 

 

 

 

 

 

 

Bunları da sevebilirsiniz